30 Eylül 2017 Cumartesi

Es Vedra Adası

Konudan konuya geçiş yaparken videosu gözüme takıldı ve okumaya başladım. Gerçekten ilginç bir konu. Manyetik bir alan, açıklanamayan ışıklar, su altı çalışmaları sırasında yapılan ilginç gözlemler, ufo gözlemleri ve bazı internet sitelerinde Bermuda Şeytan üçgeni ile yapılan karşılaştırmalar.



Yerleşime açık olmadığı belirtilen ada İbiza'nın güney batısında yer alıyor. Yani bir İspanyol adası. İspanyol hükümeti adada bulunan keçileri dahi ada faunasının korunması amacıyla 2016 yılında yok etmiş(Wikipedia.org). Ayrıca adaya özgü kertenkele türü ile şahinden bahsediliyor. 
Ada aynı zamanda efsanelerle de bilinmekte. Bu efsanelerden en bilineni  Es Gegant des Vedrà Es Vedra devi. İki kardeşin, tedavi edilmez bir hastalığa yakalanmış babalarını tedavi etmelerinin hikayesi. Tedavi edecek olan bitki bu adada bulunmakta ve adada dev bir yaratık bulunmaktadır. İki kardeş deniz kestaneleri yardımıyla yaratığı zayıflatır ve otları toplarlar. 
11 Kasım 1979'da bir pilot ada yakınlarında UFO görüntüsü nedeniyle SOS göndermiş ve pek çok insanın UFO  gördüğü iddiası olmuş. 
1855 yılında adaya sürgün edilen Francisco Palau burada kısa bir süre kalmış ve münzevi bir dini hayat yaşamış. Bu hayat ona oldukça kuvvetli bir görüş kazandırmış ve bunu da My Relations With the church isimli kitapla ölümsüzleştirmiş. 





















27 Eylül 2017 Çarşamba

Beytül Makdis

Bugün Danyal Aleyhisselamı okudum çokça. Bunu kitap haline getirmeyi istiyorum. Bolca yabancı kaynak olduğunu gördüm. İslami kaynaklarda sınırlı olması nedeniyle yabancı kaynaklardan çeviri yaparak konuyu Türkçe'ye kazandırmak istiyorum.

Konu Danyal Aleyhisselam'dan Kudüs ve Beytül Makdis'e geldi. Esasen İsrailoğullarına gönderilen peygamber Danyal aynı zamanda İslam'ın da peygamberi.

Türkiye Diyanet Vakfı Peygamberler Tarihi'nde Danyal Aleyhisselam'ın anlatılışı:

Yûşa' B. Nûn Aleyhisselâmın Soyu:
Yûşa' b. Nûn, b. Efrâim, b. Yûsuf, b. Yâkub, b. İshak, b. İbrahim Aleyhisselâm'dir.
Yûşa' b. Nun Aleyhisselâmın Şekil Ve Şemaili: 
Yûşa' b. Nun Aleyhisselâm: orta boylu, buğday benizli, yassı yağrınılı, büyük gözlü, mücâhid, gazi ve yiğit bir zât idi.
Yûşa' b. Nûn Aleyhisselâmın Peygamber Oluşu Ve Bazı Faziletleri:
Mûsâ Aleyhisselâm; vefat edeceği sıralarda, Yüce Allah, Mûsâ Aleyhisselâma, Yûşa' b. Nûn Aleyhisselâm'ın, Kubbetüzzeman'a götürülüp bereketinin ona geç­mesi için, elini, onun üzerine koymasını, kendisinden sonra, İsrailoğullarının ida­resini, üzerine almasını ona vasiyet etmesini emir buyurdu.
Mûsâ Aleyhisselâm da, böyle yaptı. İsrailoğullarına:
"Bu Yûşa' b. Nûn, benden sonra, içinizde sizi yönetecektir. Onun sözlerini, dinleyiniz! Emirlerine, itaat ediniz! O, aranızda hak ve adalet üzere hükmedecektir. Ona, muhalefet ve isyan eden, mel'undur!" dedi.
Tîh çölünde kırk yıllık mecburî ikamet sona erdikte ve Mûsâ Aleyhisselâm vefat ettikten sonra, Yüce Allah, Yûşa' b.Nûn Aleyhisselâmı, İsrailoğullarına pey­gamber olarak gönderdi.
Hızır Aleyhisselâmla buluşmağa giderken, Mûsâ Aleyhisselâma yoldaşlık eden genç adam, Yûşa' b. Nûn Aleyhisselâmdı.
İsrailoğullarını; Mûsâ Aleyhisselâmın, Erîha'daki zorbalarla savaş emrine itâata davet ve teşvik ettikleri ve Allah'ın nimetine erdikleri bildirilen İki Er'den bi­risinin de, Yûşa' b. Nûn Aleyhisselâm olduğu rivayet edilir.
Erîha'da, Ken'an ilinde yerleşen Âmâlık, zorbaları ile savaşmaktan korkan yaşlı İsrailoğulları, kırk yıl içinde ölüp gitmiş, onların yerlerini, güçlü ve gözüpek nesilleri almış bulunuyordu.
Yûşa' b. Nûn Aleyhisselâm; genç İsrail oğullarını çağırıp kendisinin Peygam­ber olduğunu, yüce Allah'ın, Ken'an ilindeki zorbalarla savaşmayı, kendisine emrettiğini, onlara haber verdi.
İsrailoğulları, ona, bey'at ettiler ve kendisini, doğruladılar.
Yûşa' b. Nûn Aleyhisselâm, İsrailoğullarını, Tîh çölünden çıkarıp Erîha'yı (Beytülmakdis'i) altı ay kuşatarak fethettikten sonra, Şam ve çevresindeki kral­larla da, çarpışıp onları, yenilgiye uğrattı.
Ele geçirdiği Şam ülkesine valiler tayin etti.
Yûşa' b. Nûn Aleyhisselâm; Mûsâ Aleyhisselâmdan sonra, İsrailoğullarını, Tevrat hükümlerine göre, yirmi dokuz veya yirmi yedi yıl idare etti. Bu yirmi yedi yılın, yirmi yılı Fars kralı Minuşihr (Cihr), yedi yılı da, İfrasyab zamanında idi.
Yûşa' b. Nûn Aleyhisselâm, yüz yirmi veya yüz yirmi altı veya yüz yirmi yedi yaşında iken vefat edip Efrâim dağına gömüldü. (Ona ve gönderilen bütün peygamberlere selâm olsun!)
Danyal Aleyhısselamın Soyu:
Danyal b.Hızkıl'ül 'asgar, Peygamber oğullarından, Süleyman b. Dâvud Aleyhisselamların soyundandı. Danyal Aleyhisselâmın Resul Olmayan Bir Nebi (Peygamber) Oluşu: Hz. Ali (ra), Danyal Aleyhisselâm hakkında: "O, Resul olmayan bir Nebî idi." demiştir.
Danyal Aleyhisselâmın Esir Edilerek Babile Götürülüşü:
Bâbil hükümdarı Buhtunnassar'ın, Beytülmakdis'i yıkarak İsrailoğullarının çocukları arasından seçip kumandanlarına paylaştırdığı esir çocuklar arasında Danyal Aleyhisselâm da, bulunuyordu. 
Danyal Aleyhisselâmla Üç Arkadaşının Zindana Atılışı:
Bâbil halkı, Buhtunnassar'a başvurarak; "İsrailoğullarından esir edilen şu çocukları, bize vermeni, senden istemiştik. Sen de, onları, bize vermiştin. Vallahi, onlar, bizim yanımızda olalıdanberi, kadınlarımızın, bizi tanımadıkları­nı, onlarla ilgilendiklerini ve yüzlerini, onlara çevirdiklerini görüyoruz. O çocukları, ya bizim aramızdan çıkar, al, ya da onları, öldür!" dediler. Buhtunnassar:
"İçinizden, her kim, elindekini öldürmek isterse, öldürsün!" dedi.
Öldürülmek üzere çıkarılıp sağ bırakılmaları için, Allâh'a yalvarmaları üzerine, Buhtunnassar tarafından sağ bırakılan Danyal Aleyhisselâmla Hananya, Azarya ve Mişaye Bâbil zindanına atılmışlardı.
O sırada, Buhtunnassar; bir rü'yâ görmüş, fakat, gördüğü rü'yada görüp de, kendisini şaşırtan şeyi unutmuştu.
Buhtunnassar, gördüğü rü'yadan, korkmuştu. Sihirbazlarla kâhinlerden, bunun yorumunu sormuşsa da, onlar, yoramamışlardı.
Danyal Aleyhisselâm, arkadaşlarıyla birlikte zindanda bulundukları sırada, bunu, işitti.
Zindancı; Danyal Aleyhisselâmın hal ve gidişatındaki güzelliği ve doğruluğunu görüp hoşuna gitmekte ve kendisine sevgi göstermekte idi. Danyal Aleyhisselâm, ona:
"Sen, bana bir iyilik yap: Sahibinizin katında aracı ol da, görmüş olduğu rü'yâyı, ona yorayım." dedi.
Zindancı, gidip Danyal Aleyhisselâmın dileğini, Buhtunnassar'a haber verdi. Bunun üzerine, Buhtunnassar, peygamber oğullarından Danyal Aleyhisse­lâmla üç arkadaşını huzuruna çağırdı.
Buhtunnassar'ın önünde, ona, secde etmedikçe, hiç kimse duramazdı. Fakat, Danyal Aleyhisselâm, onun önünde secde etmeksizin ayakta durdu.
Buhtunnassar, ona:
"Seni, bana, secdeden alıkoyan nedir?" diye sordu.
Danyal Aleyhisselâm:
"Benim bir Rabb'im var ki, bana, ilim ve hikmet verdi. Kendisinden başkasına secde etmememi de, bana, emretti. Ben, kendisinden başkasına secde edersem, Onun, bana verdiği ilmi, benden çekip almasından ve beni, helak etmesinden korkarım!" dedi.
Buhtunnassar; Danyal Aleyhisselâmın verdiği cevaba hayret etti ve:
"Evet! Secde yapma! Sen, ahdine vefa etmekle, çok iyi etmiş ve sana verilen ilmin şerefini yükseltmiş, gözetmiş oluyorsun." dedikten sonra: "Sende, şu gördüğüm rü'yânın ilmi ve yorumu var mıdır?" diye sordu.
Danyal Aleyhisselâm: "Evet!" dedi. Buhtunnassar:
"Görmüş olduğum rü'yâyı, sonra, bana isabet eden bir şeyden dolayı, unuttuğum, beni hayrette bırakan o şeyin ne olduğunu, bana, haber veriniz."dedi.
Danyal Aleyhisselâmla arkadaşları:
"Sen, o rü'yâyı, bize haber ver de, biz sana, onun yorumunu haber verelim." dediler.
Buhtunnassar:
"Ben, onu hatırlayamıyorum. Eğer, siz, bana, onu, onun yorumunu, haber vermezseniz, omuz kemiklerinizi, sökeceğim!" dedi.
Danyal Aleyhisselâmla üç arkadaşı, Buhtunnassar'ın huzurundan çıktılar.
Allah'a, dua ettiler. Tazarru ve niyazda bulundular. Kendilerine, yardım etmesini, sorulan şeyin öğretilmesini, dilediler. Yüce Allah da, onlara, sorulan şeyi öğretti. Onlar, hemen Buhtunnassar'ın huzuruna vardılar. Ona:
"Sen, bir heykel görmüşsün!" dediler.
Buhtunnassar:
"Doğru söylediniz!" dedi.
Danyal Aleyhisselâm ve arkadaşları:
"O heykelin iki ayağı ve iki bacağı: seramikten, iki dizi ve iki baldırı bakırdan; karn gümüşten; göğsü altından; başı ve boynu demirdendi!" dediler.
Buhtunnassar:
"Doğru söylediniz!" dedi.
Danyal Aleyhisselâmla arkadaşları:
"Sen, onu, hayretle seyredip durduğun sırada, Allah, onun üzerine, gökten, bir kaya saldı da, onu, ufatıverdi! İşte, sana, rü'yânı unutturan da, bu idi." dediler.
Buhtunnassar:
"Doğru söylediniz!" dedi ve: "Peki, bu rü'yânın yorumu, nedir?" diye sordu.
Danyal Aleyhisselâmla arkadaşları:
"Bu rü'yânın yorumu, şöyledir:
"Sana, kralların kudret ve tasarruf durumları gösterilmiştir ki, onlardan, bazısının kudret ve tasarrufu, bazısından, daha gevşek ve yumuşaktı."
"Bazısının, kudret ve tasarrufu, bazısından, daha güzeldi. Bazısının kudret ve tasarrufu da, bazısından, daha sert ve katı idi."
"İlk kudret ve tasarruf: Seramik olup o, kudret ve tasarrufun en zaifi ve gevşeğidir."
"Sonra, onun üstünde bakır olup o, öncekinden daha üstün ve daha serttir. Sonra, bakırın üstünde gümüş olup o, bakırdan daha üstün ve daha güzeldir. Sonra, gümüşün üstünde altun olup o, gümüşten daha güzel ve daha üstündür."
"En üstünde bulunan demir, senin kudret ve tasarrufundur ki, o, hükümdarla­rın en katısı ve kendisinden önce olanların en kudretlisidir."
"Senin görmüş olduğun ve üzerine, gökten Allah'ın salıp heykeli yere seren kaya ise, Allan'ın, (semâdan indireceği Kitapla) ahir zamanda göndereceği bir peygamberdir ki, o, hepsini ufatacak, emir, onun olacak, ona, varıp dayanacaktır!" dediler.
Danyal Aleyhisselâmın Buhtunnassar Katında Yüksek Bir İtibar Kazanışı:
Danyal Aleyhisselâm; Buhtunnassar'ın rü'yâsını, haber verdiği ve yorduğu zaman, Buhtunnassar, ona ve onun arkadaşlarına, çok ikram etti.
Danyal Aleyhiselâmı, sık sık, huzuruna kabul eder, yapacağı işleri, ona ve onun arkadaşlarına danışırdı.
Danyal Aleyhisselâmı, üstün mevkilere getirdi. Danyal Aleyhisselâm, Buhtunnassar'ın yanında, insanların en şereflisi ve en sevgilisi olmuştu.
Danyal Aleyhisselâm'ın Buhtunnassar'dan Sonraki Durumu:
Rivayete göre Buhtunnassar'la onun daha üstü olan Büyük kıral Lührasp öl­dükten sonra, yerine, Beştasp b.Lührasp geçmişti.
Beştasp; Şam ülkesinin harap bir halde bulunduğunu, Filistin toprağında vahşî, yırtıcı hayvanların çoğaldığını ve orada, insanlardan hiç kimse kalma­dığını işitince:
"Babil toprağında bulunan İsrailoğullarından, Şam'a dönmek isteyen kimse­ler, dönsün!" diye nida ettirmiş, Dâvud oğulları Hanedanından bir Zâtı da, onla­rın üzerine kıral yaparak kendisine, Beytülmakdis'i imâr etmesini ve Beytül-makdis Mescid'ini yapmasını emretmişti.
Diğer rivayete göre;
İran hükümdarı Behmen, Babil Valisi Ahşu Yereş'e yazı yazarak, İsrailoğulla­rına yumuşak davranmasını, kendilerinin, istedikleri yerlere gönderilmelerine, memleketlerine dönmelerine müsâade edilmesini ve kendilerinin seçecekleri kim­seyi, başlarına koymasını emretmişti.
Danyal Aleyhisselâm'la Hananya, Azarya ve Mişayel, Beytülmakdis'e gitmek için Ahşu Yereş'ten izin istemiş idiyseler de, izin vermeğe yanaşmamış ve:
"Benim yanımda, sizin gibi, bin peygamber bulunsa, ben, sağ oldukça, onlar­dan, bir tanesini bile, yanımdan ayırmam." demiş, Danyal Aleyhisselâmı, Devletin Kadılık işlerile birlikte kendisinin her işini yürütmeğe memur etmişti.
Hattâ, Buhtunnassar'ın, Beytülmakdis'ten aldığı, hazinelerde saklanan her şeyin çıkarılıp Beytülmakdis'i iade edilmesini ve Büytalmakdisin, onunla, yeniden ya­pılmasını da, ona, emretmiş ve yapılmıştı.
Enbiya Suretlerinin Danyal Aleyhisselâm Tarafından İpek Kumaşlara Çizilişi:
Âdem Aleyhisselâm, çocuklarından gelecek peygamberleri görmeyi, Rabb'ından dilemiş, Yüce Allah da, onların suretlerini, Cennet ipeklerinden kumaşlara, onun için çıkarttırıp kendisine indirmişti.
Bunlar; Âdem Aleyhisselâmın, güneşin battığı yerdeki Mahzeninde saklı bulunuyordu. Zülkarneyn Aleyhisselâm, onu, ele geçirdi. Âdem Aleyhisselâmın Mahzeninden çıkarıp Danyal Aleyhisselâma verdi. Danyal Aleyhisselâm da, onlara göre, bu sûretleri, ipek kumaşlara çizdi.
Danyal Aleyhisselâmın çizmiş olduğu bu suretler, Zülkarneyn Aleyhisselâmın ele geçirdiği suretlerin aynı idi.
Zülkarneyn Aleyhisselâm tarafından verilen suretlere göre Danyal Aleyhisselâmın ipek kumaşlar üzerine çizmiş olduğu, Âdem Aleyhisselâmdan, Muhammed Aleyhisselâma kadar olan bazı peygamberlerin suretleri, kraldan krala -tevarüs sûretile- geçerek Kayser Herakliüse kadar gelip erişmiş, o da, onları, sandığından birer birer çıkarıp Hz. Ebû Bekr'in Elçilerine göstermişti.
 
Danyal Aleyhisselâmın Vefatı, Cesedi Ve Kabri:
Danyal Aleyhiselâm, bir müddet, Bâbil'de oturdu. Bâbil'den ayrıldıktan sonra, Huzistan'ın Sus nahiyesinde kaldı. Orada, vefat etti. (Ona ve gönderilen bütün peygamberlere selâm olsun!)
Kendisinin cesedi kabri Sus'tadır.
Yüce Allah; Hz. Ömer (ra)'in halifeliği zamanında Sus şehrini, Ebû Mûsâ El Eş'arî'nin eliyle feth etti. Ebû Mûsâ, Sus kralı Sabur'u, öldürdü. Sus şehrini, kuşattı. Şehirde bulunan şeyleri, Sabur'un mal ve mülklerini ganimet olarak aldı. Mal depolarını, dolaşıp onların içinde bulunanları, alırken, bir meydanda, kilitli bir depoya rastladı ki, deponun kilidi, kalayla mühürlenmişti.
Ebû Mûsâ, Sus halkına:
"Bu depoda ne vardır? Ben, onun kilidinin de, kalayla mühürlenmiş olduğunu görüyorum." dedi.
Sus halkı:
"Ey Emîr! Onun içinde, sana yarayacak bir şey yoktur!" dediler.
Ebû Mûsâ:
"Onun içinde ne olduğunu, muhakkak, benim, bilmem lâzım! Deponun kapısını açınız da, içinde ne vardır bir bakayım?" dedi.
Kilidi, kırdılar ve kapıyı açtılar. Ebû Mûsâ, depoya girip bakınca:
Uzun, havuz gibi oyulmuş bir taş ve içinde de, altun sırma ile dokunmuş bir kefenle kefenlenmiş, başı açık, ölü bir adam gördü!
Ebû Musa da, yanında bulunanlar da, ölü zatın boyunun uzunluğuna hayrette kaldılar. Sonra, onlar, onun burnunu, karışladılar. Bir karıştan fazla olduğunu gördüler.
Ebû Mûsâ, Sus halkına:
"Yazıklar olsun size! Kim bu adam?" diye sordu.
Sus halkı:
"Bu adam, Iraklıdır."
"Irak halkı, yağmurları kesildiği zaman, bununla tevessül eder, yağmurla su­lanmak isterler, yağmurla sulanırlarmış! Iraklıların kuraklığa uğramadıkları sırada, biz, yağmursuzluktan, kuraklığa uğ­ramışız."
"Iraklılara adam salıp onu vesile kılarak yağmur dileyelim diye bize, onu, yolla­malarını, istemişiz. Iraklılar, göndermeğe yanaşmayınca, yanlarında elli adam rehin bırakıp bunu, beldemize getirmiş, kendisile tevessül ederek yağmur dilemiş, yağmurla su­lanmışız."
"Kendisini, Iraklılara iade etmemek görüşüne varmışız. Kendisi de, ölüm döşeğine düşünceye kadar yanımızda oturmuş ve vefat etmiş."
"İşte, onun kıssası ve hali, böyle imiş." dediler.
Bunun üzerine, Ebû Mûsâ, Sus'ta bir müddet oturdu. Hz. Ömer (ra)'e bir yazı yazıp Sus şehrinden, Allah'ın, kendilerine nasib ettiği şey­leri haber verdi ve ölü zâtın işini de, yazısında, yazdı.
Yazı, varıp Hz. Ömer (ra) onu okuyunca, Eshabın Ulularını, yanına çağırdı. Onlara, ölü zat hakkında bir bilgileri olup olmadığını sordu. Onlardan hiç birinde, onun hakkında bir bilgi bulamadı.
Ancak, Hz.Ali (ra):
"Bu Zat, Danyal Hakîmdir. Kendisi, Resul olmayan bir Nebîdir. Eski zamanda, Buhtunnassar'ın ve ondan sonraki krallardan bazısının yanın­da bulunmuştu." dedi ve onun, başından sonuna ve vefatına kadar kıssasını an­lattıktan sonra:
"Sahibine (Ebû Musa'ya) yaz! Onun üzerine, cenaze namazını kılmasını ve onu, Sus'luların erişemeyecekleri bir yere gömmesini, kendisine, emret!" dedi.
Hz. Ömer (ra), bunu, Ebû Musa'ya yazdı. Yazısında:
"Onu, beyaz Kabatî bezinden kefene sar, ve kefene, koku sür. Üzerine, cenaze namazı kıl. Sonra, onu, peygamberlerin gömüldüğü gibi, göm! Malına, bak. Onu, Müslümanların Beytülmal'ına koy!" dedi.
Bunun üzerine, Ebû Mûsâ, Sus ırmağının yolunu, başka bir yola çevirip akıt­malarını, Sus halkına emretti. Sonra, Danyal Aleyhisselâmın üzerinde bulunan kefenden başka bir kefene sarılmasını, emretti.
Sonra, yanında bulunan Müslümanlarla birlikte onun cenaze namazını kıldı. Suyu çekilen ırmak yatağının ortasına kabrini kazdırıp, kendisini gömdürdükten sonra, ırmağı eski yoluna çevirterek onun üzerinden akıttı.
BEYTÜL MAKDİS İSE; 




Üç büyük dinin ortak kutsal saydığı şehirdir. Aslında ikinci resimde görülen Kudbetüssahra'dır. Kudbetüssahra'nın Mescidi Aksa ile bir ilgisi yok. Aralarında kısa bir mesafe var görünüyor. Sadece o kadar.
Beytül Makdis veya Mescidi Aksa ile ilgili ulaşabildiğim bilgiler şöyle,
 
 
 
İslam'ın kutsal kentlerinden Beytü'l-Makdis, Mukaddes, el-Kuds ve Kuds-i Şerif gibi adlarla da anılır. İbranice'de Yeruşalim adıyla bilinir. Müslümanlar gibi Yahudiler ve Hristiyanlarca da kutsal sayılır.Kudüs, bugün İsrail tarafından işgal edilmiş durumda bulunan Filistin topraklarının ortalarında, Lut gölünün yaklaşık yirmidört km. batısında, Akdeniz'den yaklaşık elli km içerde, denizle Şeria ırmağı arasında yer alır.
 
 
 
 
Eski Kent olarak anılan asıl Kudüs, kenarları yaklaşık bir km uzunluğundaki kare biçiminde surlarla çevrilidir. İkisi kapanmış durumda yedi kapısı bulunan Eski Kent, Kuzeydeki Şam kapısı ile batıdaki Yafa kapısından başlayarak merkezde kesişen iki ana cadde ile dört bölüme ayrılır. Kuzey doğudaki bölüm Müslüman, kuzey batıdaki bölüm Hristiyan, Güney doğudaki bölüm Yahudi ve Güney batıdaki bölüm Ermeni mahallesi durumundadır.
 

Kudüs'e kutsallık veren yapılar Haremu'ş-Şerif içinde yeralır. Kentten duvarlarla ayrılan Haremu'ş-Şerif'te ünlü Mescidu'l-Aksa ve Kubbetü's-Sahra bulunmaktadır.
 
 
 
Mescidi Aksa, uzun süre Müslümanların kıblesi olan, Hz. Süleyman tarafından yapılmış Beytu'l-Makdis'in yerinde yükselir.
 
 
Hz. Peygamber (s.a.s)'in Mirac sırasında uğradığı bu mekanının hemen yakınında da bazı kutsal emanetlerin korunduğu Kubbetü's-Sahra vardır.
 
 
 Mescidi Aksa'nın doğusunda ikinci Mabet'ten kalan duvarın bir bölümünü oluşturan Ağlama Duvarı, Yahudilerin en kutsal mekanıdır. Hz. İsa'nın çarmıha gerildiği sanılan yerle Hz. Meryem'in mezarının bulunduğu yerde yapılan kiliseler de Kudüs'ü Hristiyanlar gözünde kutsallaştırmakta, bir ziyaret mahalli durumuna getirmektedir.
 
 
 

İskender'in İssos'ta kazandığı zaferden (M.Ö.333) sonra Kudüs ilk kez Batı siyasetinde önem kazandı. İskender'in ölümü üzerine Kudüs Ptolemaisos l.Soter'in payına düştü. (M.Ö) 198)'de ise I. Selevkos Nikator'un soyundan gelen hanedanın eline geçti.
 
 
 

Bu dönemde Yunan etkisinin güçlenmesi ve Selevkos kralı Antiokhos IV. Epiphanes'in Beytu'l-Makdise saldırması M.Ö.108 Kudüslülerin ayaklanmasına neden oldu. Ayaklanma sonunda Selevkoslar kovuldu ve Hasmon hanedanı kuruldu.
 
 

M.Ö. 63'te Roma kralı Pompeus Kudüs'ü ele geçirdi. Yahudi milliyetçiliği ile Roma arasındaki çatışma Büyük Herodes'in ustaca politikalarıyla engellendi. M.Ö. 40'ta Roma Senatosu kendini Celile valisi ilan etmiş olan Herodes'i Yahuda kralı yaptı. Herodes'in 36 yıllık krallığı sırasında Kudüs büyük bir gelişme gösterdi ve genişledi. Romalılar Herodes'i oğlu Arkhelaos'u krallıktan indirdiler ve yerine bir vali atadılar. Kudüs'ün beşinci Romalı valisi Pontius Pilatus Hz. İsa'yı mahkum eden kararı onaylamasıyla tanındı.
 
 
 

M.S. 66'da Yahudiler Roma'ya karşı ayaklandılar. 70'te Romalılar kente girerek Beytü'l-Makdis'le birlikte her yeri yaktılar. Kent 130'da bir ölçüde yeniden iskan edildi. Yahudiler 132-135 arasında Roma'ya karşı yeniden ayaklandılar. Kanlı biçimde bastırılan bu ayaklanma sırasında Yahudiler toplu biçimde katledildi, hayatta kalanlar ise dünyanın dört bir yanına dağılmak zorunda kaldı. Hadrianus burada Roma tarzında bir kent oluşturmaya girişti. Onun uyguladığı planın ana çizgileri 20. yüzyıla kadar ulaştı.
 
 

Constantinus 313'te Hristiyanlığı resmen tanıdı. Constantinus'u annesi Azize Helena'nın 326'da Kudüs'e giderek Gerçek Haç'ı bulması, başta Kamâme kilisesi olmak üzere birçok ünlü kilisenin yapılmasına neden oldu ve böylece kent Hristiyanlığın kutsal merkezi olarak geliştiği yeni bir döneme girdi. Bu dönem 614'te Sasani istilasında Kudüslülerin kılıçtan geçirilmesi ve kiliselerin yıkılmasıyla sona erdi.
 
 


Kanuni Sultan Süleyman'ın 1538-1540 yılları arasında Haçlılar dönemine ait sur kalıntıları üzerine yaptırdığı Eski Kent surlarıdır. Geçmişi yer yer Bizans, Herodes, hatta Hasmon dönemlerine kadar uzanan surların yüksekliği yaklaşık oniki, kalınlığı bir metredir. Kentin sokakları, ana caddeler dışında genellikle dar ve dolambaçlıdır. Taştan yapılan evlerinin odaları, zemininde genellikle bir sarnıç bulunan merkezi bir avluya açılır. Kent, çeşitli üsluplardaki cami, sinagog, kilise ve sivil yapılarıyla mimari açıdan tam bir mozaik görünümündedir.
 

Beş bin yılı aşan tarihiyle dünyanın en eski kentlerinden birisi olan Kudüs'ün ve ilk Mısırlı hükümdarlarının adlarına M.Ö. 19-18. yüzyıl Mısır metinlerinde ve M.Ö.14. yüzyıldan kalan Amarna Mektupları'nda rastlanmaktadır. Bu metinlerdeki bilgilere göre kentin adının ilk biçimi Urusalim'dir ve
bunun "Allah'ın kurduğu (yer)" anlamina geldiği tahmin edilmektedir.   (Amarna mektupları; Amarna tabletleri (mektupları): İlk defa, Hititlilerin; sadece büyük bir devlet olmaları gerektiğini kanıtlamanın yanında, ayrıca o güne kadar sanıldığı gibi, yanlızca Kuzey Suriye’de yerleşik bir ulus olmadıklarını kanıtlıyordu. Ayrıca: Hititlilerin, kuzeyden güneye göçtüklerini de anlatıyordu.---Amarna mektupları, (bazen "Amarna iletişimi" veya Amarna tabletleri) Yeni Krallık döneminde Antik Mısır yönetimi ve Kenan ile Amurru'daki temsilcileri arasında gerçekleşen, çoğu diplomatik yazışmaların arşividir.)
 
 

Yabusiler denilen karışık bir halkın yaşadığı Kudüs'ü M.Ö. 1000 dolaylarında Hz. Davud ele geçirerek kırallığının başkenti yaptı. Oğlu Hz. Süleyman Kudüs'ü genişleterek Beytü'l Makdis adıyla ünlü Birinci Mabed'i inşa ettirdi. Böylece Kudüs o dönem İslâm'ın merkezi oldu.
 
 
 
 
 
M.Ö.922'de Mısır firavunu I. Şesonk, M.0.850'de Filistinlilerle Araplar, M.Ö. 786'da İsrailli Yaoş kentini yağmaladılar. Hizkiya kenti surlarla çevirdi ve Gihon Kaynağından su getirmek için yer altından bir kanal açtırdı. M.Ö.701'de Asurlu Sinahheriba kenti haraca bağladı. M.Ö.614'te Kudüs kralı Babil'e sürgün edildi ve kent yağmalandı. M.Ö.586'da Nabukadnezar Beytü'l Makdisi ve kenti tümüyle yaktı ve Yahudileri Babil'e sürdü.
(
 
 
 
 
(II. Nebukadnezar (AkatçaNabu-kudurri-usur, Arapça: Buhtunnasr), MÖ 605-562 yılları arasında hüküm süren Babil kralı.
II. Nebukadnezzar, Yeni Babil İmparatorluğu' nun kurucusu ve Keldâni hanedanının ilk kralı Nabopolassar’ın oğludur. Babası döneminde Asurlular'a karşı ilerleyişini sürdüren orduda görev almıştır. Asurlularla ittifak kuran Mısır firavunu II. Necho' yu Karkamış Savaşında yenilgiye uğratan Nebukadnezar, ilerleyişini sürdürerek Suriye ve Filistin topraklarını hakimiyet altına aldı. Babasının ölümü üzerine Babil' e dönerek kral oldu. Hükümdarlığının ilk yıllarında çeşitli seferler yaparak hakimiyetini arttırmış ve 601’de Mısır üzerine harekete geçmiştir. Babil krallığına bağlı olan Yahuda devletinin isyan etmesi üzerine Kudüs’ü MÖ 597 yılında ele geçirdi. Kudüs halkının yeniden isyan etmesi üzerine  586 yılında Kudüs'ü yeniden ele geçiren Nebukadnezar tarafından şehir ile Süleyman Mabedi de yıktırıldı. Yahuda Krallığı’nı yıktıktan sonra Nebukadnezar  574’te Tyr şehir krallığını kendine bağladı.  567' de Mısır’a yeni bir sefer daha yapan Nebukadnezar MÖ 562’de krallığı oğlu Amel-Marduk’a bırakarak ölmüştür.
Tapınaklar, yollar, sulama kanallarının yanı sıra eşinin adına Babil'in Asma Bahçeleri'ni inşa ettirdiği söylenen II. Nebukadnezar Yeni Babil İmparatorluğu'nun sınırlarını Suriye'den Mısır'a dek genişletmiştir. Kudüs'ü ele geçirerek (MÖ 587) Yahudileri bölgeden sürmüştür. İştar Kapısı da onun döneminde yapıldı.)
 

 
 
 
 
 
 
Sürgünü II. Kyros M.Ö. 538'de sona erdirdi. Kudüs'e dönen Yahudiler M.Ö. 515'te Beytü'l-Makdis'i ikinci adıyla yeniden inşa ettiler. M.Ö. yaklaşık 444'te Nehemya'nın kent surlarını yeniden yaptırmasıyla Kudüs'ün konumu güç kazandı.
 

Kudüs, Hz. Ömer döneminde müslümanlarca fethedildi (638). Ünlü Beytü'l Makdis'in yerinde Mescid-i Aksa diye bilinen mescid yapıldı.




Emevilerden Abdülmelik bin Mervan, Mescid-i Aksa'yı genişleterek bazı kutsal emanetlerin de korunduğu ünlü Kubbetü's Sahra'yı inşa ettirdi.



Kent, 969'da Fatımilerin eline geçti. Halife Hakim 1010'da Kudüs'teki tüm kiliselerin yıkılmasını emretti. Haçlılar 1099'da kenti istila ederek burada Kudüs Krallığını kurdular. Müslümanların kente girmelerini yasaklayan Kudüs Krallığı 1187'de Salahaddin Eyyubi tarafından yıkıldı.





13. yüzyılın ortalarında Yahudiler yeniden Küdüs'e dönerek kendi mahallelerini kurdular. 1517'de Yavuz Selim'in fethiyle Kudüs'ün 400 yıl süren Osmanlı dönemi başladı.



Kanuni döneminde büyük bir gelişme gösteren kentte yeni surlar, medreseler, imarethaneler yapıldı. Mısır valisi Mehmet Ali Paşa'nın oğlu İbrahim Paşa Kudüs'ü 1831'de ele geçirdi ise de Osmanlılar 1840'ta geri aldılar.



Dünyanın dört bir yanına dağılmış bulunan Yahudiler Filistin topraklarına göçe teşvik edildiler. Rusya'da yaşayan bazı Yahudilerin göçmesiyle Filistin'de ilk Yahudi yerleşme bölgesi kuruldu (1882).




 1905'te Rusya'daki ihtilal hareketleri nedeniyle ortaya çıkan ağır baskılardan kaçan Yahudilerin de Filistin'e göçmesi üzerine buradaki Yahudi nüfusu 90 bine ulaştı. Bu sayı 1925'te 110, Hitler'in Almanya'da iktidarı ele geçirmesiyle Almanya'dan yapılan göçlerle 1939'da 450 bini buldu.




1917'de Kudüs ve Filistin topraklarını işgal ederek 1948'e kadar ellerinde tutan İngilizler, Yahudilerin yerleşmelerine büyük kolaylıklar sağladılar.


 Uluslararası alanda yaptıkları çalışmalar sonunda 1947'de BM'den Filistin'de bir Arap-Yahudi devleti kurulması yönünde bir karar çıkartan Siyonistler, İngilizlerin bölgeyi boşaltmaları üzerine Filistin topraklarının büyük bir bölümü ile Kudüs'ün yarısını işgal ederek İsrail devletinin kurulduğunu ilan ettiler (1948).



Haziran 1967'deki Altı Gün Savaşı'nın ardından İsrail Kudüs'ün tamamını işgal etti ve burasının "sonsuz ve bölünmez" başkentleri olduğunu açıkladılar.



Allah'ın Kur'an'da çevresini mübarek kıldığını açıkladığı ve son Peygamber'i Hz. Muhammed'i âyetlerini göstermek üzere İsra gecesinde götürdüğü (el-İsra, 17/1) kutsal Kudüs, bugün işgal altındadır.



 
"Kulunu, kendisine birtakım ayetlerimizi göstermek için bir gece Mescidi Haram'dan çevresini mübarek kıldığımız Mescidi Aksa'ya yürütenin şanı pek yücedir." (İsra, 17/1) 
 
"Musa milletine şöyle demişti: "Ey milletim! Allah'ın üzerinizdeki nimetini anın. Aranızdan peygamberler çıkardı ve sizi krallar yaptı. Alemlerden hiç kimseye vermediğini size verdi. Ey milletim! Allah'ın size yazdığı kutsal toprağa girin, geriye dönmeyin; yoksa zarar edenler olursunuz."   Maide suresinin 20 ve 21. ayetlerinde 
"Biz de dedik ki: "Ey ateş! İbrahim'e karşı serin ve esenlik ol." Ona bir tuzak kurmak istediler. Fakat biz asıl kendilerini hüsrana uğrattık. Onu da Lut'u da içinde alemler için bereketler verdiğimiz yere (ulaştırıp) kurtardık."Enbiya suresinin 69-71. ayetlerinde 
"Sonra da zayıf düşürülen topluluğu (mustaz'afları) bereketlendirdiğimiz yerin doğularına ve batılarına mirasçı kıldık. Böylece Rabbinin İsrail oğullarına olan güzel sözü sabretmelerine karşılık tam yerine geldi. Firavun ile toplumunun yapmakta olduklarını ve yükselttiklerini de yıktık."A'raf suresinin 137. ayetinde
 
 
 
 
 
Kaynaklar: 
1. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 2/121-122.)
2. https://sorularlaislamiyet.com/hz-yus-ve-hz-danyal-aleyhimesselam-hakkinda-genis-bilgi-verir-misiniz
3.https://tr.wikipedia.org/wiki/Mescid-i_Aksa
4. Ahmet Özalp, https://www.mumsema.org/k-l/3992-kudus-beytu-l-makdis-hakkinda-ansiklopedik-bilgi.html


5.https://tr.wikipedia.org/wiki/II._Nebukadnezar
6.http://tarihinizinde.com/

7. http://www.vahdet.info.tr/filistin/dosya2/0334.html

Arif Nazım - Şehidin Destanı

TIBBİ ETİK