GİRİŞ
İnsanlık tarihinin en eski zamanlarından beri var olan göç olgusu,
mültecilik hukukunun da temelini oluşturmaktadır. İnsanoğlu; ekonomik, sosyal,
kültürel, din ya da eğitim nedenleriyle bir yerden bir başka yere geçici ya da
sürekli olarak göç etmektedir. Mültecilik durumunda ekonomik nedenlerden çok
zulme uğrama korkusu nedeniyle göç söz konusudur.
Devletler sığınmacı kabulüne, esas olarak ekonomik nedenlerle karşı
çıkmaktadırlar. Ancak bunların, özellikle yoğun mülteci akınlarında nüfusa ve
çevreye etkileri oldukça fazla olduğundan bunlar da yan nedenler olarak göze
çarpmaktadır. Mültecilerin kabulü ile sorun çözümlenmemekte, sorunlar kabul
eden ülke için artarak devam
etmektedir. Mülteci nüfusun yeme, içme, barınma sorunları yanında; asayişin sağlanması,
yoğun mülteci akınlarında bunların hali hazırdaki ülke nüfusuna, sosyal ve
siyasal düzenine etkisi de devletleri mülteci kabulü konusunda çekimser
davranmaya itmektedir.
Mültecilerin kabulü, temel insan hakları problemi olmasına rağmen,
mülteci haklarının gelişimini siyasi politikalar belirlemektedir. Mülteci zaten
kendi ülkesinde zulme uğramak korkusunda olan kişi olduğundan, bunun kabul eden ülke yönünden doğal
sonucu, kişinin zulme uğrayacağı ülkeye gönderilmemesidir. İşte bu çalışmanın
esas konusu, “Geri Gönderme Yasağı” olarak tanımlanan ancak sözleşmede ve
doktrinde Fransızca’daki anlatım
bütünlüğü bozulmaksızın “Non-refoulement” tabiri kullanılan uluslararası hukuk
temel ilkesidir.
Çalışmanın bütünü Non-refoulement ilkesine
ilişkin olup, 1. Bölüm’de, temel kavramlar ve mültecilik; 2.
Bölüm’de, ilkenin tarihsel gelişimi ve ilkenin kurucu sözleşmesi
olan 1951 Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Cenevre Sözleşmesi (Bundan sonra
1951 Mülteci Sözleşmesi); 3. Bölüm’de, tamamlayıcı koruma
şekli olarak Türkiye’nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi
Haklar Sözleşmesi (Bundan sonra BMMSHS) ve Birleşmiş Milletler İşkence,
Zalimane, İnsanlık Dışı ve Küçük Düşürücü Davranış ve Cezaya Karşı Sözleşme
(Bundan Sonra İşkenceye Karşı Sözleşme: İKS), Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
(Bundan sonra AİHS) gereğince yargı kararlarıyla kapsama alınan non refoulement
ilkesi; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (Bundan sonra AİHM) Türkiye aleyhine vermiş olduğu bazı örnek kararlar; 4.
Bölüm’de, Avrupa Birliği ve Non-refoulement ilkesi ve 5. Bölüm’de,
Türkiye açısından Non-refoulement ilkesi değerlendirilmiştir.
Konunun Türk hukukunda yeteri kadar
incelenmemiş olması, Türkiye’nin
mültecilik ve göçmenlik konularının kaynağı, hedefi ya da transit ülkesi olmasına
rağmen gereken ilginin gösterilmemiş olması çalışmanın eksikliği olarak
görülebilir. Ancak bu konuda, özellikle İngilizce çalışma yapan ve uluslararası
hukuk alanında ön plana çıkan hukukçuların çalışmaları değerlendirilmiştir.
Olay incelemeleri, hukuki görüşler,
hukuki dayanaklar, andlaşmalar, yönergeler, talimatlar çalışma konusunu
oluşturmaktadır. İngilizce makalelerin hemen hemen tamamı internet ortamından
alınmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder