14 Haziran 2017 Çarşamba

MÜLTECİ HUKUKU DOKTORA TEZİ GİRİŞ

GİRİŞ

İnsanlık tarihinin en eski zamanlarından beri var olan göç olgusu, mültecilik hukukunun da temelini oluşturmaktadır. İnsanoğlu; ekonomik, sosyal, kültürel, din ya da eğitim nedenleriyle bir yerden bir başka yere geçici ya da sürekli olarak göç etmektedir. Mültecilik durumunda ekonomik nedenlerden çok zulme uğrama korkusu nedeniyle göç söz konusudur.

Devletler sığınmacı kabulüne, esas olarak ekonomik nedenlerle karşı çıkmaktadırlar. Ancak bunların, özellikle yoğun mülteci akınlarında nüfusa ve çevreye etkileri oldukça fazla olduğundan bunlar da yan nedenler olarak göze çarpmaktadır. Mültecilerin kabulü ile sorun çözümlenmemekte, sorunlar kabul eden ülke için artarak devam etmektedir. Mülteci nüfusun yeme, içme, barınma sorunları yanında; asayişin sağlanması, yoğun mülteci akınlarında bunların hali hazırdaki ülke nüfusuna, sosyal ve siyasal düzenine etkisi de devletleri mülteci kabulü konusunda çekimser davranmaya itmektedir.

Mültecilerin kabulü, temel insan hakları problemi olmasına rağmen, mülteci haklarının gelişimini siyasi politikalar belirlemektedir. Mülteci zaten kendi ülkesinde zulme uğramak korkusunda olan kişi olduğundan, bunun kabul eden ülke yönünden doğal sonucu, kişinin zulme uğrayacağı ülkeye gönderilmemesidir. İşte bu çalışmanın esas konusu, “Geri Gönderme Yasağı” olarak tanımlanan ancak sözleşmede ve doktrinde Fransızca’daki anlatım bütünlüğü bozulmaksızın “Non-refoulement” tabiri kullanılan uluslararası hukuk temel ilkesidir.

Çalışmanın bütünü Non-refoulement ilkesine ilişkin olup, 1. Bölüm’de, temel kavramlar ve mültecilik; 2. Bölüm’de, ilkenin tarihsel gelişimi ve ilkenin kurucu sözleşmesi olan 1951 Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Cenevre Sözleşmesi (Bundan sonra 1951 Mülteci Sözleşmesi); 3. Bölüm’de, tamamlayıcı koruma şekli olarak Türkiye’nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi (Bundan sonra BMMSHS) ve Birleşmiş Milletler İşkence, Zalimane, İnsanlık Dışı ve Küçük Düşürücü Davranış ve Cezaya Karşı Sözleşme (Bundan Sonra İşkenceye Karşı Sözleşme: İKS), Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Bundan sonra AİHS) gereğince yargı kararlarıyla kapsama alınan non refoulement ilkesi; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (Bundan sonra AİHM) Türkiye aleyhine vermiş olduğu bazı örnek kararlar; 4. Bölüm’de, Avrupa Birliği ve Non-refoulement ilkesi ve 5. Bölüm’de, Türkiye açısından Non-refoulement ilkesi değerlendirilmiştir.
Konunun Türk hukukunda yeteri kadar incelenmemiş olması, Türkiye’nin mültecilik ve göçmenlik konularının kaynağı, hedefi ya da transit ülkesi olmasına rağmen gereken ilginin gösterilmemiş olması çalışmanın eksikliği olarak görülebilir. Ancak bu konuda, özellikle İngilizce çalışma yapan ve uluslararası hukuk alanında ön plana çıkan hukukçuların çalışmaları değerlendirilmiştir.
Olay incelemeleri, hukuki görüşler, hukuki dayanaklar, andlaşmalar, yönergeler, talimatlar çalışma konusunu oluşturmaktadır. İngilizce makalelerin hemen hemen tamamı internet ortamından alınmıştır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

aklımda-

 sın

TIBBİ ETİK