11 Kasım 2017 Cumartesi

OTRANTO SEFERİ

Bugüne özel seçtiğim ilginç konu Otranto seferi.
Önce bir İtalyan haritası:


Sonra Otranto fetih bölgesi: Çizmenin uç kısmı: 


Fatih Sultan Mehmet, Arnavutluk'u fethetmek için pek çok akıncı göndermişti. Akınlar yoğunlaştıkça İtalya'da korku arttı. Dalmaçya kıyılarında akıncıların sebep olduğu yangınlar Venedik'te büyük paniğe yol açıyor, San Marko kilisesi çanlarını çalıyordu. 
Akıncılar İtalya'nın kuzeydoğusunda Friuli'yi 1477 yılında yağmaladılar. 

Bu harita Friuli bölgesini göstermektedir: 
Burası da çizmenin başlangıç kısmıdır.
1477 yılında daha kalabalık gelen başıbozuklar daha büyük bir paniğe neden oldu ve Venedikliler barış istemek zorunda kaldılar(1479). 
Venedik Cumhuriyeti, İspanya ile de savaş halindeydi. Napoli krallığı ise İspanya'yı destekliyordu. Venedik, Napoli desteğini kırmak istiyordu. Bu nedenle Venedikliler İstanbul'a Sebastiano Giritti isimli elçiyi göndererek Fatih Sultan Mahmet'i, Puglia, Calabria büyük şehirlerinin Doğu Roma imparatorluğuna ait olarak Yunan göçmenler tarafından kurulduğu ve Mora ve Bizans fatihinin bu bölgeleri kendi malı olarak istemeye hakkı olduğuna ikna etti. 
Ayrıca Napoli krallığı Türk kuşatması altındaki Rodos Şövalyelerine de yardım ediyordu. 
Fatih Sultan Mehmet, Gedik Ahmet Paşa'ya Avlonya limanına ve Puglia kıyılarına çıkmasını emreder.  
Burasıda daha geniş bir alan. Bu da haritası: 


100 gemiden oluşan Osmanlı donanması 28 Temmuz 1480'de Otranto limanına demir attı. Önceleri Brindisi düşünülmüş ise de kıyı savunması olmayan Otranto sonradan tercih edildi. Sipahiler şehri kuşattı ve 11 Ağustos 1480 günü şehir fethedildi. Bu belirtilen tarihlere göre şehir sadece 14 gün dayanabilmişti. 
(Burada her ne kadar Otranto kuşatması ile ilgili herhangi bir bilgi yer almasa da Osmanlı donanmasını anlatan şu site çok güzel: "http://en.academic.ru/dic.nsf/enwiki/3958600. Belki Çanakkale Savaşını anlatan çalışmada kaynak olarak kullanabilirim) 

Aslında görünüşe göre şehrin, adına kitaplar da yazılan güzel bir kalesi de var. Bu kaleyle ilgili kitap Türkçe'ye de çevrilmiş. Kitapta tek bir sözcük bile Türk ve Osmanlı sözcüğü geçmiyor. 

Bu da kalenin Wikipedia'daki resmi: 


Bu da farklı bir görünüş: 

Osmanlı seferi ile ilgili en akılda kalıcı şey şüphesiz, müslüman olmayı kabul etmeyen 800 kişinin idam edilmesi. Daha sonra bu 800 kişi papa tarafından azizlik mertebesine çıkartılmış. Katolik dünyasında bu ölçekte benzer bir uygulama da olmamış. Ölenlerin kemikleri halen Napoli'deki Santa Caterina a Formiello kilisesinde sergilenmekte. 

Yabancı kaynaklarda, ölenlerin sayısının 813 olduğu, Santa Maria Annunziata katedralinde, Meryem ve oğlu heykelinin de bulunduğu mimber kısmında kemiklerinin bulunduğu belirtilmekte.
Kilisenin içi şöyle: 
Evet... Heykelin arkasında üç farklı bölümde cam bölümde saklanan şeylerin tamamı insan kemikleri. 
Yabancı kaynaklar,  Antonio Primaldi isimli bir terzinin, bu 800 kişiye önderlik yaptığını belirtmektedir.  İnançlarından dönmeyen bu insanlar Minerva tepesi denilen ve bugün şehitler tepesi olarak adlandırılan yere götürüldüler. Burada aileleri yardımcı olmaya zorlanırken kafaları uçuruldu. 
Bu taş da kafa uçurmalar sırasında kullanıldığı belirtilen ve kilisede sergilenen ilginç bir materyal: 
Tabi ki, bu alıntı yapmış olduğumuz site bunların bir efsane olduğunu da belirtmekte. Primaldi'nin vücudu son kelle uçuruluncaya kadar ayakta kalmış ve Osmanlı askerlerinden biri anlatılan hikayelere göre adı Bersabey'dir duruma o kadar şaşırmış ki o da din değiştirmişti. Bu anda o da arkadaşları tarafından kazığa oturtulmuştu. 
Anlatılanlar konusunda tam bir uzlaşma olmamasına rağmen, Papa Francis 2013 yılında ölenleri kutsamak için ayin düzenledi. 

Buraya kadar olan bilgi çoğunlukla Wikipedia'nın Türkçe bölümündendi. Şimdi İngilizce bölümünden ayrıntılar: 
Osmanlı kuvvetleri yaklaşık olarak 20.000 kişiydi. Donanma, aralarında 28 kalyon bulunan 128 parça gemiydi. Bunların çoğu Rodos kuşatmasından gelmişti. Gedik Ahmet Paşa son saldırı emrini verdikten sonra Türkler yöntem olarak evden eve geçerek yağmalama yapıp ateşe verdiler. 
Katedrale ulaştıklarında başpiskopos Stefano Agricolo'yu elini bağdaştırmış ve elinde haç olduğu halde buldular. Garnizon komutanı Francesco Largo ve Eucharistleri dağıtan Stefano Pendinelli ile beklediler. Kadınlar ve çocuklarla birlikte Dominikli keşişlerle dua ettiler. 
Toplam öldürülen kişinin 12.000 olduğu, 5000 kişinin esir edildiği ve bunların arasında Salentine yarımadası ve çevresinden de insanların bulunduğu, katedralin de camiye çevrildiği belirtilmekte. 

Wikipedia bir başka sayfasında Gedik Ahmet Paşa'nın önce şehrin teslim olmasını istediği, şehir teslim olmayınca bombardımanın devam ettiği ve 11 Ağustos günü şehrin ele geçirildiğini, sonrasında 15 yaş üstü bütün erkeklerin öldürüldüğü ve kadın ve çocukların ise köle haline getirildiğini yazmakta. 
Geleneksel anlatımlara göre sağ kalan 800 kişiyi Türkler zorla müslüman yapmaya çalışmıştı. İnsanlar birbirine zincirlenmişlerdi. Tekstil işçisi olan Antonio Primaldo Pezzula arkadaşlarına dönerek, "Kardeşlerim bizler kendi şehrimiz için savaştık, şimdi ruhlarımız için savaşmak zamanıdır" demiş ve bu kalanlar da hep birlikte Hristiyan kalma konusunda anlaşmışlardı. 
Geleneksel hıristiyan tarihçiler sonrakiler tarafından eleştirildiler. Çağdaş Osmanlı yorumcularından birisi dini amaçlarla yapılan katliamların haklı olduğunu belirtirken, Ilena Romana Casetta, bunun cezalandırma amacından çok göz korkutmayı amaçladığını belirtmektedir. 

1453 yılında İstanbul'u fethetmiş, Ortodoks kilisesine dokunmamış, bütün dinlerin barış ve huzur içinde yaşamasını sağlamış ve halen Fener Rum Ortodoks patrikhanesini barındıran hıristiyan ahalisine hiçbir zaman dokunmamış, emanet kabul ederek canlarını, mallarını koruma altına almış Fatih Sultan Mehmet'in kişiliğine, tarihsel gerçekliklere uymayan bu anlatımların gerçekliğine inanmak çok zor. 
İslami kurallara uymak konusunda titiz davranan bir ordunun da böyle bir katliama girişeceğine inanmak mümkün görünmüyor aslında. Osmanlı katliam yapsaydı bugün Avrupa'nın yarısı müslümandı ve en azından Budapeşte'ye kadar (Macaristan'a kadar) olan bölüm büyük ölçüde Türkçe konuşurdu. 
Burada yabancı kaynakların güvenilirliği sorgulanmalı ve ayrıca kişisel hatalar bütün bir millete ya da inanca mal edilmemeli. 
Ne olursa olsun, bu başarıya gölge düşmesi mümkün görünmüyor. Bu kısımları trajik halde anlatan kaynaklar Türklerin bölgeden çekilirken kendiliklerinden sessiz sedasız gittiklerini anlatıyor. 

Ağustos 1480'de 70 gemilik donanma Vieste'ye saldırdı. 12 Eylül'de Avrupa'nın en zengin kütüphanelerinden birine sahip olan Monastero di San Nicholas di Casole saldırıya uğradı ve yok edildi. Ekim ayında kıyı kentleri Lecce, Taranto ve Birindisi'ye karşı saldırılar düzenlendi. 
Destek kuvvetlerinin bulunmaması nedeniyle Gedik Ahmet Paşa kuvvetlerini birleştiremedi. Bunun yerine Otranto'yu savunmak için 800 piyade ve 500 süvari bırakarak, kış mevsiminden sonra geri dönmek üzere Arnavutluk kıyılarına döndü. 
İstanbul'un fethinden yalnız 27 yıl sonrasında aynı kaderi paylaşmasından korkulan Roma'nın boşaltılması için planlar yapılmaya başlandı. 
1471 yılında Papa Sixtus 4, haçlı seferi çağrısını tekrarladı. Bir kaç İtalyan şehir devleti ile Macaristan ve Fransa çağrıya olumlu karşılık verdi. Venedik Cumhuriyeti, oldukça zor koşullar altında imzaladığı 1479 barış anlaşmasına sadık olarak haçlı donanmasına katılmadı. 
Nisan 1481'de Papa Sixtus 4, İtalyan kutsal ittifak çağrısında bulundu. Hıristiyan güçler Otranto kentini Mayıs 1481'de kuşattı. Napoli kralı I. Ferdinandın oğlu Calabria dükü Alfonso tarafından bir ordu da şehre yöneldi. Ayrıca sınırlı da olsa Macar kralı Matthias Convinus tarafından da bir birlik gönderildi. 

Ağustos ve Eylül 1480'de Napoli kralı I. Ferdinand kuzeni Katolik Ferdinand ve Sicilya kralının yardımıyla Otranto'ya başarısız bir saldırı düzenledi. 
Hıristiyan güçleri 1 Mayıs 1481'de şehri yeniden kuşattı. Ağustos ayında Türkler teslim oldu ve Eylül ayında şehri terk ettiler. 13 aylık fetih de böylece sona erdi. 
Şehrin 20.000'e ulaşan nüfusu, başka bir saldırının daha gerçekleşeceği korkusuyla sonraki yıllarda 8.000'e kadar düştü. 

Fatih Sultan Mehmet'in 3 Mayıs 1481'deki ölümü ve II. Bayezid'in Cem Sultan olayı yüzünden Osmanlı pasif bir siyaset izlemiş ve İtalya seferine gereken önemi verememişti. 
Katledildiği iddia edilen 800 kişinin öldürülme şekline ilişkin pek çok ilginç anlatımlar var. Kafaları kesilmeden önce parçalara ayrıldıkları, kazığa oturtulup şehirde gezdirildikleri, kiliseye saldıran Türklerin, bir gün öncesinde halkı cesaretlendiren Eucharistlerin dini tören sırasında öldürüldüklerini, odun testeresiyle ikiye bölünerek öldürüldükleri gibi ilginç anlatımlar var. 

Bu anlatımlara göre Türk tarihinin başka hiçbir döneminde görülmeyen, duyulmayan, bilinmeyen öldürme yöntemleri İstanbul fatihi, Hazreti Peygamber'in (SAV) övdüğü Türk askeri tarafından gerçekleştirilmişti. 
Anlatımlara inanmak gerçekten mümkün görünmüyor. Sonuç olarak, farklı anlatımlar ve efsane haline getirilen hikayelerin bu anlatımları ortaya çıkardığını düşündürüyor. 









KAYNAKÇA: 


https://www.tide-forecast.com/locations/Otranto
http://ontheworldmap.com/italy/region/friuli-venezia-giulia/friuli-venezia-giulia-location-on-the-italy-map.html

https://ottawafood.wordpress.com/2010/10/02/dreaming-of-puglia/

http://www.bookofdaystales.com/martyrs-of-otranto/

https://en.wikipedia.org/wiki/Ottoman_invasion_of_Otranto#/media/File:Otranto_castello.jpg

https://en.wikipedia.org/wiki/Ottoman_invasion_of_Otranto#Martyrs_of_Otranto

http://cinabrio.over-blog.es/page/459

https://tr.wikipedia.org/wiki/Otranto_Seferi

http://www.cultofweird.com/death/otranto-cathedral-martyrs/

https://en.wikipedia.org/wiki/Stefano_Pendinelli

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Arif Nazım - Şehidin Destanı

TIBBİ ETİK