GİRİŞ
Türkiye ve dünyada ekonomik kalkınma bütün toplumların temel hedefi. Ekonomik olarak kalkınmış bir ülke, dünya çapında sözü geçer, itibarı yüksek ve daha müreffeh bir toplum olacaktır. Bu nedenle ülke yönetenlerin geniş vizyon sahibi olması ve ekonomik kalkınma konusunda yoğun bir çaba göstermesi gerek.
UMUT VERİCİ RAKAMLAR
Özellikle 2018 yılının ilk günlerinde borsada yaşanan canlanma, dolar/TL paritesinde TL lehine değişiklikler ekonomi uzmanlarının dikkatini çekmekte. Türkiye açısından sadece para politikaları değil üretime dayalı kalkınma oldukça önemli. Son 15 yıllık dönem içerisinde, tarım toplumundan sanayi toplumuna evrilen bir ülkede yaşamaktayız. Artık, ekonomik kalkınma pek çok alanda gözlenmekte ve Türkiye de gelişmiş ülkeler arasında kabul edilmekte. 2017 yılı içerisinde toplam ihracat rakamları 157 milyar dolar seviyesinde. Bu Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük rakamlarından birisi. İhracat kalemleri içerisinde sanayi oldukça büyük bir paya sahip. Artık katma değeri yüksek, kompleks ürünler ihraç edebilmekteyiz. İthalatta da denge artık ham ve yarı mamul maddelere kaymış durumda. Yani artık sanayileşmiş ülkeler gibi Türkiye de bu tip ürünleri ithal etmekte. Ekonomi uzmanları, Türkiye ekonomisinin büyük bir ivme kazandığı konusunda hem fikirler.
Uluslararası siyasette en fazla sorun yaşadığımız ülkelerle ekonomik yönden herhangi bir sorun yaşanmadığını görmekteyiz. En fazla ihracat yapılan ülkeler 2017 yılında Almanya, İngiltere ve Birleşik Arap Emirlikleri. Ancak ithalatta en üst sırada yine Almanya bulunmakla birlikte, İkinci sırada Çin ve üçüncü sırada Rusya bulunmakta. Bu sonuçlar uzun vadede Türkiye'nin ihracat açısından da ekonomi partnerlerinin değişeceğini göstermekte.
Uluslararası alanda yaşanan sorunlara rağmen ihracatta Avrupa ülkelerinin üst sıralarda olması, Türkiye karşıtı politikaların da değişeceğinin göstergesi kabul edilebilir.
Ekonomik büyüme rakamlarında OECD ülkeleri arasında Türkiye üçüncü çeyrekte en yüksek oranları yakalamış durumda. Ekonomik büyüme rakamlarının yüksekliği kalkınma konusunda Türkiye ekonomisine karşı olumsuz tavırları da birden bire değiştirdi. Ekonomik puanlama kuruluşları da Türkiye'ye ilişkin tahminlerini yükselttiler.
SAVUNMA SANAYİ
Sanayileşmenin bir çok alanda gerçekleşmesi gerekiyor. Özellikle son dönemlerde savunma sanayinde görülen hızlı gelişmeler Türkiye'nin kalkınma stratejisini de değiştirmekte. Savunma sanayine yapılacak yatırımlar, üretilecek ürünlerin pek çok dünya ülkesinin de dikkatini çekecek ve pek çok iş kolu oluşturacak nitelikte. Bu alanda özellikle Savunma Sanayi Müsteşarlığının kurulması, Türkiye devletinin, milli savunma sanayisini güçlendirmiş ve daha da güçlenmesine ilişkin beklentileri artırmıştır. Bu alanda uluslararası çapta ün yapmış, ekonomiye katkısı yüksek örneğin Aselsan, TAİ, Roketsan, Havelsan gibi şirketler dikkati çekmekte. Bu şirketlerin yapacakları büyük ölçekli ihracatlar da ekonomik kalkınmayı hızlandıracaktır. Milli savaş uçağı projesi TFX 2023 ise şimdiden sadece Türkiye düşmanlarını değil aynı zamanda Türkiye dostlarını da kaygılandırmış durumda.
Özel şirketlerin, savunma sanayi alanına yatırım yapma konusunda adeta yarışmaları onları uluslararası çapta aranan ve istenilen ölçeğe getirecektir.
Savunma sanayiindeki gelişmeler uluslarararası çapta ses getirmektedir. Örneğin Türkiye'nin geliştirdiği SOM seyir füzesi, Yunan basınında da oldukça endişeli bir şekilde haber yapılmıştı. Özellikle Kıbrıs konusunda Türkiye'ye uygulanacak silah ambargoları konusunda umut bağlamış durumdaki Yunanistan, savunma sanayiindeki gelişmelerle, bunun artık imkansızlaşmaya başladığını bilmektedir.
Ülkemize ait savunma sanayi firmalarının uluslararası çaptaki gelişmeleri gerçekten dikkat çekicidir. Örneğin, ASELSAN VE TAİ 2016 yılında dünyanın en büyük savunma şirketleri sıralamasında beş basamak birden yükselmiştir. Dünyanın en büyük 100 savunma şirketi satışlarını %2 artırmış iken, bir yıllık dönemde ASELSAN ve TAİ yaklaşık %27,6 artırmıştır.
Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü SIPRI raporuna göre, 217 milyar dolarla ABD'li şirketler ilk sıralarda. Bu ABD'li firmalar arasında ise, Lockheed Martin birinci sırada. 2016 yılına ait rapora göre, Aselsan 67, TAİ ise 76. sırada. 2017 yılına ait rakamların bu seviyelerin de üstünde olacağını söylemek mümkün. Rapor çalışmaları halen devam etmekle birlikte Türk firmalarının artık ilk 50 arasına gireceği beklenmektedir. Kalkınma konusunda bu rakamlar gerçekten umut vericidir.
TURİZM
Bacasız sanayi denilen turizm alanındaki gelişme beklentileri 2018 yılında oldukça fazladır. Siyasi krizler ve terör saldırılarının oldukça azalması ile birlikte Avrupalı turistlerin yeniden Türkiye'ye dönmesi beklenmektedir. Bilindiği üzere 2016 ve 2017 yılları adeta turizm açısından kayıp yıllar olarak görünmüştür. Avrupalı turistlerin yeni belirledikleri turizm hedef ülkelerinin beklentileri karşılamaması nedeniyle Türkiye için 2018 yılının yeniden doğuş yılı olacağını söylemek mümkün. Aynı zamanda yaşanan uluslararası gelişmeler Çin, Hindistan gibi uzak doğu ve Arap ülkelerinin de dikkatini çekmiştir. Bu ülkelerin Türkiye'yi turizm destinasyonuna dahil etmeleri Türkiye kalkınması yönünde önemli katkı sağlayacaktır. Hükümet beklentileri 2018 yılı için 36 milyon turist ve 28 milyar dolar kazançtır. Beklentilerin karşılanması, Türkiye ekonomisi açısından oldukça önemli katkı sağlayacaktır.
ÜNİVERSİTELERLE İŞBİRLİĞİ
Sanayileşme ve kalkınma konusunda üniversitelere de önemli pay düşmektedir. Üniversitelerin toplum ve sanayi kesimleri ile bütünleşmeleri, toplum beklentilerini, ihtiyaçlarını, önceliklerini kavrayabilmeleri ve buna uygun projeler geliştirmeleri de sanayileşme ve kalkınma açısından önemlidir. Araştırma-geliştirme çalışmalarının yaygınlaştırılması ve nitelikli bilim adamlarının yetiştirilmesi konusunda üniversiteleri düşen pay oldukça yüksektir. Ancak Türk toplumu açısından bu beklentilerin karşılandığını söyleyebilmek oldukça güçtür. Üniversitelerin, bulundukları şehre sosyal ve ekonomik anlamda pek çok katkısı bulunmaktadır. Ancak bu katkı daha çok kalabalık genç nüfusun bir yerden bir yere taşınması, konaklaması, yeme-içmesi gibi konularla sınırlıdır. Oysa özellikle öncelikle durum tespiti yapılması ve raporlanması ve sonrasında planlama ve geliştirme çalışmaları Türkiye ekonomisine ve sonuç olarak kalkınmasına oldukça ciddi katkı sağlayacaktır.
HAYVANCILIK
Özellikle tarıma elverişli olmayan coğrafi kesimlerde, sanayi ve turizmin de gelişmiş olmaması nedeniyle hayvancılık yapılmaktadır. Türkiye'de hayvancılık sanayini etkileyen pek çok faktör bulunmaktadır. Otlakların azalması, hayvan ithali, yem fiyatlarındaki artış üreticinin başlıca sorunlarından. Ayrıca hayvancılığın fazlaca gelişmemiş olması nedeniyle et ihtiyacı Türkiye içerisinden karşılanamamakta ve ithal yolları aranmaktadır.
Üç tarafı denizlerle çevrili olmasına rağmen deniz ürünleri tüketimi yaygınlaşmamıştır. Beslenme alışkanlıkları kadar üretimin sınırlı olması da bunda etkili olmaktadır.
Hayvancılığın geliştirilmesi açısından pek çok tedbirin alınması gerekli görünmektedir. Bunun için, gerekirse devlet eliyle çiftliklerin kurulması ve hayvanların çoğaltılmasına önem verilmesi gerekmektedir. Üretimin sınırlı olması toplum beklentilerini karşılamamaktadır. Ekonomi uzmanlarının da sıklıkla belirttiği üzere, tarım ve hayvancılık Türkiye açısından önemlidir ve ihtiyaçların ülkede yapılacak üretimlerle karşılanması gerekmektedir. 25 milyon koyun, 10 milyon sığır ve 6,5 milyon olarak tahmin edilen keçi sayısı ile aslında Türkiye hayvan potansiyeli bakımından önemli bir ülkedir. Ancak üretime ağırlık vermeli ve bu konuda yeniden kendine yeter bir ülke olma çabasına girmelidir.
TARIM
Türkiye'de yaklaşık 4.1 milyon hektar tarım arazisi boş durmakta, ekilmemektedir. Bu arazilerin ekonomiye kazandırılması ve toprağın değerlendirilmesinin teşvik edilmesi gerekir. Tarımı olumsuz etkileyen en önemli faktör ise yüksek girdi maliyetleridir. Bu girdi maliyetleri arasında, mazot, gübre, zirai ilaç ve tohum bulunmaktadır. Tarımsal üretim azalmış ve toplum bundan olumsuz etkilenmiştir. Stratejik ürünlerin üretiminde gereken hassasiyetin gösterilmesi ve ithalatın da buna göre şekillendirilmesi gerekmektedir. Tarımsal desteklerin verilmesinde, hedefler gözetilmelidir. Herhangi bir hedef gözetilmeksizin verilecek desteklemeler toplum açısından olumsuz etki yapacaktır.
SONUÇ
Türkiye burada sayılanlar dışında da pek çok ekonomi alanında başarıdan başarıya koşmaktadır. Bankacılık sektörü oldukça gelişmiş ve sağlam temeller üzerine oturmuştur. Disiplinli bir yapıya sahiptir. Ekonominin pek çok çeşitli dallarda varlık göstermesi nedeniyle tek başına bir sektördeki olumsuzluktan etkilenmemektedir. Örneğin, turizm açısından olumsuzluklar yaşanmış olması Türk ekonomisinde bir çöküntüye yol açmamıştır. Ancak tek başına ekonomik rakamlarındaki büyümenin, artışın ya da gelişmenin kalkınma anlamına gelmeyeceği bilinmelidir. Kalkınma aynı zamanda kişilerin mutluluk endeksinde artış, yaşam kalitesinde yükseliştir. Demokrasi bilincinin gelişmesi, hukuk ve insan hakları açısından gelişmişlik de kalkınmanın göstergelerindendir. Pek çok petrol zengini orta doğu ülkesi ekonomik bakımdan refah içinde olmalarına rağmen demokrasi ve insan hakları karneleri oldukça zayıftır. Bu nedenle halkın güven endeksinin yüksek olduğunu söylemek mümkün değildir.
Bundan on beş yirmi yıl kadar öncesinde Türkiye, çalışan nüfusunun büyük bir bölümü tarım sektöründe faaliyet gösterirken, nüfus giderek daha fazla sanayi kesiminde çalışmaya başlamıştır. Ancak bu gelişmeler yeterli görülmemelidir. Türkiye'nin, daha büyük hedefleri bulunmaktadır. Daha ileri bir ekonomik düzeyin yakalanması adına planlı ve programlı çalışılmasında büyük faydalar bulunmaktadır.
Bütün dünyada sanayileşme çok farklı boyutlarda yaşanmaktadır. Oldukça kısa bir zaman öncesinde sanayi kesiminde robot kullanımı oldukça sınırlı iken günümüzde sanayi üretiminde daha fazla robot kullanılmaktadır. Bu durumda işsizliği artıracak bir faktör gibi görünmektedir. Bu nedenle toplumun sanayi üretimindeki bu değişimi görmesi ve sanayi kesiminde çok büyük istihdam sağlanamayacağını da kabullenmesi gerekmektedir.
Türkiye ve dünyada ekonomik kalkınma bütün toplumların temel hedefi. Ekonomik olarak kalkınmış bir ülke, dünya çapında sözü geçer, itibarı yüksek ve daha müreffeh bir toplum olacaktır. Bu nedenle ülke yönetenlerin geniş vizyon sahibi olması ve ekonomik kalkınma konusunda yoğun bir çaba göstermesi gerek.
UMUT VERİCİ RAKAMLAR
Özellikle 2018 yılının ilk günlerinde borsada yaşanan canlanma, dolar/TL paritesinde TL lehine değişiklikler ekonomi uzmanlarının dikkatini çekmekte. Türkiye açısından sadece para politikaları değil üretime dayalı kalkınma oldukça önemli. Son 15 yıllık dönem içerisinde, tarım toplumundan sanayi toplumuna evrilen bir ülkede yaşamaktayız. Artık, ekonomik kalkınma pek çok alanda gözlenmekte ve Türkiye de gelişmiş ülkeler arasında kabul edilmekte. 2017 yılı içerisinde toplam ihracat rakamları 157 milyar dolar seviyesinde. Bu Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük rakamlarından birisi. İhracat kalemleri içerisinde sanayi oldukça büyük bir paya sahip. Artık katma değeri yüksek, kompleks ürünler ihraç edebilmekteyiz. İthalatta da denge artık ham ve yarı mamul maddelere kaymış durumda. Yani artık sanayileşmiş ülkeler gibi Türkiye de bu tip ürünleri ithal etmekte. Ekonomi uzmanları, Türkiye ekonomisinin büyük bir ivme kazandığı konusunda hem fikirler.
Uluslararası siyasette en fazla sorun yaşadığımız ülkelerle ekonomik yönden herhangi bir sorun yaşanmadığını görmekteyiz. En fazla ihracat yapılan ülkeler 2017 yılında Almanya, İngiltere ve Birleşik Arap Emirlikleri. Ancak ithalatta en üst sırada yine Almanya bulunmakla birlikte, İkinci sırada Çin ve üçüncü sırada Rusya bulunmakta. Bu sonuçlar uzun vadede Türkiye'nin ihracat açısından da ekonomi partnerlerinin değişeceğini göstermekte.
Uluslararası alanda yaşanan sorunlara rağmen ihracatta Avrupa ülkelerinin üst sıralarda olması, Türkiye karşıtı politikaların da değişeceğinin göstergesi kabul edilebilir.
Ekonomik büyüme rakamlarında OECD ülkeleri arasında Türkiye üçüncü çeyrekte en yüksek oranları yakalamış durumda. Ekonomik büyüme rakamlarının yüksekliği kalkınma konusunda Türkiye ekonomisine karşı olumsuz tavırları da birden bire değiştirdi. Ekonomik puanlama kuruluşları da Türkiye'ye ilişkin tahminlerini yükselttiler.
SAVUNMA SANAYİ
Sanayileşmenin bir çok alanda gerçekleşmesi gerekiyor. Özellikle son dönemlerde savunma sanayinde görülen hızlı gelişmeler Türkiye'nin kalkınma stratejisini de değiştirmekte. Savunma sanayine yapılacak yatırımlar, üretilecek ürünlerin pek çok dünya ülkesinin de dikkatini çekecek ve pek çok iş kolu oluşturacak nitelikte. Bu alanda özellikle Savunma Sanayi Müsteşarlığının kurulması, Türkiye devletinin, milli savunma sanayisini güçlendirmiş ve daha da güçlenmesine ilişkin beklentileri artırmıştır. Bu alanda uluslararası çapta ün yapmış, ekonomiye katkısı yüksek örneğin Aselsan, TAİ, Roketsan, Havelsan gibi şirketler dikkati çekmekte. Bu şirketlerin yapacakları büyük ölçekli ihracatlar da ekonomik kalkınmayı hızlandıracaktır. Milli savaş uçağı projesi TFX 2023 ise şimdiden sadece Türkiye düşmanlarını değil aynı zamanda Türkiye dostlarını da kaygılandırmış durumda.
Özel şirketlerin, savunma sanayi alanına yatırım yapma konusunda adeta yarışmaları onları uluslararası çapta aranan ve istenilen ölçeğe getirecektir.
Savunma sanayiindeki gelişmeler uluslarararası çapta ses getirmektedir. Örneğin Türkiye'nin geliştirdiği SOM seyir füzesi, Yunan basınında da oldukça endişeli bir şekilde haber yapılmıştı. Özellikle Kıbrıs konusunda Türkiye'ye uygulanacak silah ambargoları konusunda umut bağlamış durumdaki Yunanistan, savunma sanayiindeki gelişmelerle, bunun artık imkansızlaşmaya başladığını bilmektedir.
Ülkemize ait savunma sanayi firmalarının uluslararası çaptaki gelişmeleri gerçekten dikkat çekicidir. Örneğin, ASELSAN VE TAİ 2016 yılında dünyanın en büyük savunma şirketleri sıralamasında beş basamak birden yükselmiştir. Dünyanın en büyük 100 savunma şirketi satışlarını %2 artırmış iken, bir yıllık dönemde ASELSAN ve TAİ yaklaşık %27,6 artırmıştır.
Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü SIPRI raporuna göre, 217 milyar dolarla ABD'li şirketler ilk sıralarda. Bu ABD'li firmalar arasında ise, Lockheed Martin birinci sırada. 2016 yılına ait rapora göre, Aselsan 67, TAİ ise 76. sırada. 2017 yılına ait rakamların bu seviyelerin de üstünde olacağını söylemek mümkün. Rapor çalışmaları halen devam etmekle birlikte Türk firmalarının artık ilk 50 arasına gireceği beklenmektedir. Kalkınma konusunda bu rakamlar gerçekten umut vericidir.
TURİZM
Bacasız sanayi denilen turizm alanındaki gelişme beklentileri 2018 yılında oldukça fazladır. Siyasi krizler ve terör saldırılarının oldukça azalması ile birlikte Avrupalı turistlerin yeniden Türkiye'ye dönmesi beklenmektedir. Bilindiği üzere 2016 ve 2017 yılları adeta turizm açısından kayıp yıllar olarak görünmüştür. Avrupalı turistlerin yeni belirledikleri turizm hedef ülkelerinin beklentileri karşılamaması nedeniyle Türkiye için 2018 yılının yeniden doğuş yılı olacağını söylemek mümkün. Aynı zamanda yaşanan uluslararası gelişmeler Çin, Hindistan gibi uzak doğu ve Arap ülkelerinin de dikkatini çekmiştir. Bu ülkelerin Türkiye'yi turizm destinasyonuna dahil etmeleri Türkiye kalkınması yönünde önemli katkı sağlayacaktır. Hükümet beklentileri 2018 yılı için 36 milyon turist ve 28 milyar dolar kazançtır. Beklentilerin karşılanması, Türkiye ekonomisi açısından oldukça önemli katkı sağlayacaktır.
ÜNİVERSİTELERLE İŞBİRLİĞİ
Sanayileşme ve kalkınma konusunda üniversitelere de önemli pay düşmektedir. Üniversitelerin toplum ve sanayi kesimleri ile bütünleşmeleri, toplum beklentilerini, ihtiyaçlarını, önceliklerini kavrayabilmeleri ve buna uygun projeler geliştirmeleri de sanayileşme ve kalkınma açısından önemlidir. Araştırma-geliştirme çalışmalarının yaygınlaştırılması ve nitelikli bilim adamlarının yetiştirilmesi konusunda üniversiteleri düşen pay oldukça yüksektir. Ancak Türk toplumu açısından bu beklentilerin karşılandığını söyleyebilmek oldukça güçtür. Üniversitelerin, bulundukları şehre sosyal ve ekonomik anlamda pek çok katkısı bulunmaktadır. Ancak bu katkı daha çok kalabalık genç nüfusun bir yerden bir yere taşınması, konaklaması, yeme-içmesi gibi konularla sınırlıdır. Oysa özellikle öncelikle durum tespiti yapılması ve raporlanması ve sonrasında planlama ve geliştirme çalışmaları Türkiye ekonomisine ve sonuç olarak kalkınmasına oldukça ciddi katkı sağlayacaktır.
HAYVANCILIK
Özellikle tarıma elverişli olmayan coğrafi kesimlerde, sanayi ve turizmin de gelişmiş olmaması nedeniyle hayvancılık yapılmaktadır. Türkiye'de hayvancılık sanayini etkileyen pek çok faktör bulunmaktadır. Otlakların azalması, hayvan ithali, yem fiyatlarındaki artış üreticinin başlıca sorunlarından. Ayrıca hayvancılığın fazlaca gelişmemiş olması nedeniyle et ihtiyacı Türkiye içerisinden karşılanamamakta ve ithal yolları aranmaktadır.
Üç tarafı denizlerle çevrili olmasına rağmen deniz ürünleri tüketimi yaygınlaşmamıştır. Beslenme alışkanlıkları kadar üretimin sınırlı olması da bunda etkili olmaktadır.
Hayvancılığın geliştirilmesi açısından pek çok tedbirin alınması gerekli görünmektedir. Bunun için, gerekirse devlet eliyle çiftliklerin kurulması ve hayvanların çoğaltılmasına önem verilmesi gerekmektedir. Üretimin sınırlı olması toplum beklentilerini karşılamamaktadır. Ekonomi uzmanlarının da sıklıkla belirttiği üzere, tarım ve hayvancılık Türkiye açısından önemlidir ve ihtiyaçların ülkede yapılacak üretimlerle karşılanması gerekmektedir. 25 milyon koyun, 10 milyon sığır ve 6,5 milyon olarak tahmin edilen keçi sayısı ile aslında Türkiye hayvan potansiyeli bakımından önemli bir ülkedir. Ancak üretime ağırlık vermeli ve bu konuda yeniden kendine yeter bir ülke olma çabasına girmelidir.
TARIM
Türkiye'de yaklaşık 4.1 milyon hektar tarım arazisi boş durmakta, ekilmemektedir. Bu arazilerin ekonomiye kazandırılması ve toprağın değerlendirilmesinin teşvik edilmesi gerekir. Tarımı olumsuz etkileyen en önemli faktör ise yüksek girdi maliyetleridir. Bu girdi maliyetleri arasında, mazot, gübre, zirai ilaç ve tohum bulunmaktadır. Tarımsal üretim azalmış ve toplum bundan olumsuz etkilenmiştir. Stratejik ürünlerin üretiminde gereken hassasiyetin gösterilmesi ve ithalatın da buna göre şekillendirilmesi gerekmektedir. Tarımsal desteklerin verilmesinde, hedefler gözetilmelidir. Herhangi bir hedef gözetilmeksizin verilecek desteklemeler toplum açısından olumsuz etki yapacaktır.
SONUÇ
Türkiye burada sayılanlar dışında da pek çok ekonomi alanında başarıdan başarıya koşmaktadır. Bankacılık sektörü oldukça gelişmiş ve sağlam temeller üzerine oturmuştur. Disiplinli bir yapıya sahiptir. Ekonominin pek çok çeşitli dallarda varlık göstermesi nedeniyle tek başına bir sektördeki olumsuzluktan etkilenmemektedir. Örneğin, turizm açısından olumsuzluklar yaşanmış olması Türk ekonomisinde bir çöküntüye yol açmamıştır. Ancak tek başına ekonomik rakamlarındaki büyümenin, artışın ya da gelişmenin kalkınma anlamına gelmeyeceği bilinmelidir. Kalkınma aynı zamanda kişilerin mutluluk endeksinde artış, yaşam kalitesinde yükseliştir. Demokrasi bilincinin gelişmesi, hukuk ve insan hakları açısından gelişmişlik de kalkınmanın göstergelerindendir. Pek çok petrol zengini orta doğu ülkesi ekonomik bakımdan refah içinde olmalarına rağmen demokrasi ve insan hakları karneleri oldukça zayıftır. Bu nedenle halkın güven endeksinin yüksek olduğunu söylemek mümkün değildir.
Bundan on beş yirmi yıl kadar öncesinde Türkiye, çalışan nüfusunun büyük bir bölümü tarım sektöründe faaliyet gösterirken, nüfus giderek daha fazla sanayi kesiminde çalışmaya başlamıştır. Ancak bu gelişmeler yeterli görülmemelidir. Türkiye'nin, daha büyük hedefleri bulunmaktadır. Daha ileri bir ekonomik düzeyin yakalanması adına planlı ve programlı çalışılmasında büyük faydalar bulunmaktadır.
Bütün dünyada sanayileşme çok farklı boyutlarda yaşanmaktadır. Oldukça kısa bir zaman öncesinde sanayi kesiminde robot kullanımı oldukça sınırlı iken günümüzde sanayi üretiminde daha fazla robot kullanılmaktadır. Bu durumda işsizliği artıracak bir faktör gibi görünmektedir. Bu nedenle toplumun sanayi üretimindeki bu değişimi görmesi ve sanayi kesiminde çok büyük istihdam sağlanamayacağını da kabullenmesi gerekmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder