31 Ekim 2020 Cumartesi

İLGİNÇ YARGITAY KARARLARI -2 DİLENCİLİK YAPILMASI OLAĞAN OLMAYAN SAAT

 

                T.C.

                YARGITAY

                22. Ceza Dairesi

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

Y A R G I T A Y    İ L A M I

 

Esas No : 2015/14824     

Karar No              : 2016/6965

Tebliğname No : 6 - 2013/155175

   Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, kararların niteliği ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:

 Müştekinin ikametinde uyurken sabah 07:30 sıralarında kalktığında pantolonunun cebindeki cüzdanının içinde bulunan 800 TL ile 400 $ nakit paranın  çalındığı, cüzdanın evin içinde yere atılı olarak bulunduğu, ancak paranın cüzdan içinde olmadığını farkedince ihbarda bulunduğu ve yapılan araştırmalar sonucu binanın güvenlik kamerasının incelenmesinde, sanıkların binaya 06:45'de girip 20 dakika sonra çıktıklarının tespit edildiği, sanıkların ifadelerinde binaya girip dilencilik yapmak için daireleri gezdiklerini savunduklarının anlaşılması karşısında; müştekinin iddiası ile olayın örtüştüğü ve suça konu saatte dilencilik yapılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, sanıkların yüklenen hırsızlık ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından mahkumiyetleri yerine, yerinde ve yeterli olmayan  gerekçeyle yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı isteme aykırı olarak BOZULMASINA,  25/04/2016  tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 

İLGİNÇ YARGITAY KARARLARI -1 HIRSIZLARIN YARARLI OLMAYAN ŞEYLERİ ÇALMAYACAĞI

 

11. CD. 7.3.2013 gün, 2011/5105 Esas 2013/3816 Karar

SUÇ     : 213 sayılı yasaya muhalefet

HÜKÜM         : Beraat

TEMYİZ EDEN           : Katılan vekili

TEBLİĞNAMEDEKİ DÜŞÜNCE        : Onama

 

Vergi incelemesine esas  olmak üzere istenilen 2005 ve 2006 takvim yıllarına ait defter ve belgelerinin çalındığından incelemeye ibraz edemediğini savunan sanığın işyerinde vergi incelemesi yapılması zorunluluğu bulunmadığı, 213 sayılı Kanunun 139/2. maddesindeki istisnai şartların varlığının kabulü gerekeceği, defter ve belgelerin çalındığı ileri sürülerek ibrazından kaçınılması durumunda süreklilik gösteren dairemiz kararları ve ayrıntıları Ceza Genel Kurulunun 23.11.1999 gün ve 1999/11-273-288 sayılı içtihadında açıklandığı üzere, mükellefe usulüne uygun tebligat yapılmasının aranmayacağı cihetle, defter ve belgelerinin, içinde bulundukları araç içinden oto teybi ile birlikte 26.11.2006 tarihinde çalındığını beyan ederek Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 2006/65701 soruşturma sayılı dosyası delil olarak gösterilmiş ise de; şirkete ait ticari defter ve belgelerin araç içinde bulundurulmasının yaşamın olağan akışı ve ticari teamüllere uygun olmadığı gibi hırsızların yararlanamayacağı şeyleri çalmalarının hayat tecrübelerine uygun düşmediği ayrıca dosya içinde bulunan vergi suçu raporunun 2 ve 3. sayfaları ile rapora ekli 06.12.2006 tarihli tutanak içeriğinden, sanığın vergi dairesi görevlilerince kendisine defter ve belgelerin ibrazı için tebligat yapılmadan önce telefonla arandığı, bu telefon görüşmesinden sonra defter ve belgeleri incelenmek üzere vergi dairesine götürmek için 25.11.2006 tarihinde işyerinden alarak aracına koyduğunu, 26.11.2006 tarihinde 19:00 sıralarında lokantada maç seyrederken araç içindeki defter ve belgelerinin çalındığını beyan ettiğinin anlaşıldığı, sanıktan telefonla defter ve belgelerinin ibrazı istendikten hemen sonra hırsızlık iddiasında bulunması, bu hususa ilişkin vergi suçu raporundaki açıklamalar ve yine sanık tarafından hukuk mahkemelerine müracaatla usulünce alınmış bir zayi belgesinin bulunmaması karşısında; soyut beyana dayanan hırsızlık müracaatının tek başına zayi belgesi olarak kabulünün mümkün bulunmadığı ve bu durumun mücbir sebep ya da irade dışı kaybolmayı kanıtlayıcı kuvvet ve nitelikte olmadığı, bu nedenlerle savunmanın geçerli sayılamayacağı cihetle, sübut bulan suçtan sanığın mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı gerekçe ile beraatine karar verilmesi, Yasaya aykırı,

 

30 Ekim 2020 Cuma

SAHTE TELİF İHTARLARI

AVM önünde Harbiye marşı çalan bir grup var. Bu grubun videosu, youtubeda paylaşılıyor ve MESAM adlı topluluk telif hakkı ihtarında bulunoyur. 

Bakın bu size ait değil

Sizin müziğiniz değil

Her yere telif ihtarı göndermek hukuki sorumluluk gerektirir. 

15 Ekim 2020 Perşembe

SAHTE İÇKİ ÖLÜMLERİ

 Sahte içki ölümlerinde sorumluluğun büyük bölümü, sanığın ikrarına ya da dosyada başka delillere rağmen hukuka aykırı delil nedeniyle beraat bozması yapan istinaf dairelerine ait. 

Bu konuyu defalarca konuşmuştuk Adana'da. Bu konuda vermiş olduğunuz hiçbir karar hukuka uygun değil...

ÇEKİN UNSURLARI VE HMK

Çekle ilgili karşılıksızdır işlemi yapılmasına neden olma suçunda; çekin unsurları ve HMK konusunda yeterli tecrübeye sahip olmadan kanun yolu aşamasında değerlendirme yapılması mümkün değil

Bu sonuca istinaf değerlendirmelerine göre ulaşmak mümkün. Bozmaların ya da iadelerin hemen hemen tamamı hatalı. 

İSTİNAF MAHKEMELERİNİN KURULUŞ AMACINA AYKIRI BOZMA



    Adana BAM 10. Ceza Dairesi, 30/09/2020 gün, 2020/1647 Esas, 2020/2594 Karar
Hükümden sonra 15/04/2020 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanunun 61. Maddesi ile 5607 sayılı Yasa'nın 3/22. maddesine eklenen "Eşyanın değerinin hafif olması halinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması halinde ise üçte birine kadar indirilir" şeklindeki düzenlemenin sanık lehine hükümler içermesi, yine aynı Yasa'nın 62. maddesi ile değiştirilen 5607 sayılı Yasa'nın 5/2. maddesine eklenen fıkra uyarınca kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiği anlaşılmakla, 5237 sayılı TCK'nun 7. maddesi ve 7242 sayılı Yasa'nın 63. maddesi ile 5607 sayılı Yasa'ya eklenen geçici 12. maddenin 2. fıkrası gözetilerek ilgili hükümlerin yasal koşullarının oluşup oluşmadığının saptanması ve sonucuna göre uygulama yapma görevinin de yerel mahkemeye ait bulunması zorunluluğu karşısında hükmün bozulması gerektiği,
İstinaf başvurusunda bulunan sanıklar müdafiinin istinaf nedenleri bu açıdan yerinde olduğu görülmekle 7242 sy'nın 63.maddesi ile 5607 sy'ya eklenen geçici 12.maddesinin 2.fıkrası delaletiyle CMK.nın 280/1-f maddesi uyarınca HÜKMÜN BOZULMASINA,

İCRA CEZA VE TEBLİGAT SORUNLARI

   ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
            11. CEZA DAİRESİ                                                         TÜRK MİLLETİ ADINA
                                                                                                                    İSTİNAF KARARI
Esas No : 2019/2217  
Karar No : 2020/2542


İlk derece mahkemesi hükmüne karşı istinaf yoluna başvurulmakla; başvurunun süresi, başvuranın hakkı, kararın niteliği ve karar tarihine göre dosya görüşüldü:
İstinaf başvurusunun reddi sebepleri bulunmadığından, işin esasına geçildi.
Hak arama hürriyetini düzenleyen Anayasanın 36. maddesi ile adil yargılanma hakkını düzenleyen AİHS'nin 6/3. maddesi uyarınca, her sanığın kendisine yöneltilen suçlamanın niteliği ve nedeninden en kısa zamanda, anladığı bir dille ve ayrıntılı olarak haberdar edilme hakkına sahip bulunduğu, keza 5271 sayılı CMK'nın 176/1. maddesinde de iddianamenin çağrı kağıdı ile birlikte sanığa tebliğ edileceğinin hükme bağlandığı, bu yönüyle icra ceza mahkemelerinde iddianame yerine geçen şikayet (dava) dilekçesinin sanığa tebliğinin zorunlu olduğu,
5941 Sayılı Çek Kanununun 6728 Sayılı Kanun ile değişik 5/1 maddesine göre; çekle ilgili karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet verme suçundan dolayı açılan davaların icra mahkemesinde görüleceği ve bu davalar hakkında İİK'nun 347, 349, 350, 351, 352 ve 353. maddelerinde düzenlenen yargılama usulüne ilişkin hükümlerin uygulanacağı,
Bu hukuksal bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; müşteki vekili tarafından şikayet dilekçesi ile sanığın adresinin bildirildiği, ilk derece mahkemesince müşteki vekilinin  bildirdiği sanığın adresine, duruşma gün ve saatinin bildirilmesi için tebligat çıkarıldığı, çıkarılan tebligatın sanığın adresinde tanınmadığından bahisle bila tebliğ iade geldiği, mahkemece bu defa tebligatın üzerine, sanığın Mernis adresi olduğu şerhi de eklenerek Mernis adresine tebligat çıkarıldığı, çıkarılan tebligatın sanığın adres kayıt sistemindeki adresi olması nedeniyle mahalle muhtarına Tebligat Kanunu'nun 21/2.maddesine göre tebliğ edildiği, Tebligat Kanunu'nda 11/01/2011 tarih ve 6099 Sayılı kanunla yapılan değişiklikler de dikkate alınmak suretiyle, aynı kanunun 10 ve Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16. maddesi gereğince sanığa yapılacak tebligatın öncelikle sanığın tespit edilecek bilinen adreslerine yapılması gerektiği, bilinen en son adresin tespitinde, tebliğ isteyenin beyanı, muhatabın veya diğer ilgililerin bildirimleri ya da mevcut belgeler esas alınacağı, buna göre, sanığa gelmediği takdirde yokluğunda duruşmaya devam olunacağı uyarısını taşıyan şikayet dilekçesi ekli çağrı kağıdının, öncelikle müşteki tarafından bildirilen adrese, bu adreste tebligat yapılamaması yada müşteki tarafından sanığın adresinin bildirilmemesi halinde sanığın çek hesabı açtırırken bankaya bildirdiği adrese gönderilmesi, bu halde de tebligat yapılamaması halinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu' nun 21. maddesine göre mernis adresine tebligat yapılmasının gerekli olduğu, aksine uygulamanın sanığın savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğuracağı, somut olayda ilk derece mahkemesince bankanın yazı cevabında sanığın çek hesabı açtırırken bildirilen adresine tebligat yapılmaksızın, sanığın doğrudan mernis adresine yapılan tebligatın usulsüz olması nedeniyle, duruşmada hazır bulunma hakkı usulünce sağlanmadan CMK'nın 289/1-e maddesine aykırı olarak, kanunen hazır bulunması gereken sanığın yokluğunda yargılama yapılarak hüküm kurulmasının bozmayı gerektirdiği,
Kabule göre de;
Suç adı "Çekle ilgili karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet verme" olduğu halde suç adının gerekçeli karar başlığında "Tüzel kişi sorumlusunun Karşılıksız Çek Düzenlemesi" olarak gösterilmesi,
5941 Sayılı Çek Kanununun 6/1-2 maddesi uyarınca sanık hakkında verilen hükmün kesinleşmesinden önce, karşılıksız kalan çek bedelinin ödenmesi halinde veya müştekinin şikayetten vazgeçmesi durumunda davanın düşürülmesine, ödemenin veya şikayetten vazgeçmenin hükmün kesinleşmesinden sonra gerçekleşmesi halinde hükmün bütün sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldırılmasına karar verileceğinin ihtar edilmesine şeklinde yazılıp temerrüt faizine değinmeyerek yasal ihtarata aykırı yazılması,
Hususları hukuka aykırı olup, bu nedenle istinaf başvurusunda bulunan sanık müdafisinin istinaf nedenleri yerinde görülmekle,
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 280/1-e ve 289/1-e maddeleri gereğince HÜKMÜN BOZULMASINA, dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere hükmü bozulan ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 284/1 ve 286/1 maddeleri uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 30/09/2020

Belirtilen karar, İİK m. 354'te icra ceza mahkemelerindeki tahkikata ilişkin, Şikayetçi dilekçe veya beyanında gösterilmiş olduğu delillerle bağlıdır. hükmüne aykırı.






Arif Nazım - Şehidin Destanı

TIBBİ ETİK