Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı’na
Ankara
Olumsuz sonuçlanacağını
bilerek/düşünerek dava ve kamuoyu süreçlerini başlatmak adına başvuruyu yapmayı
zorunlu görmekteyim.
1-Hakkımda düzenlenen doçentlik
raporlarını kabul edebilmem mümkün değildir. Düzenlenen doçentlik raporları,
rapor sahiplerinin unvanlarına, hukuk mesleğinin gerektirdiği hakkaniyete,
eşitlik ilkesine ve hatta kamu düzenine aykırı olduğu gibi önyargılarla dolu ve
hiçbir bilimsel değer taşımayan niteliktedir.
2-2016 yılında doçentlik sınavına
girdim ve yine 4-1 başarısız sonuçlandı. O zamanki raporun da bugünkü rapordan
farkı yoktu. Ancak 6 yıldan beri yapmış olduğum çalışma sayısı, nitelikleri
doçentlik için gereken şartları fazlasıyla sağladığımı düşündürmektedir.
3-Hazırlanan doçentlik raporları, sunulan
çalışmalarla mütenasip olmadığı gibi anayasal eşitlik ilkesini de ihlal eder
niteliktedir. Aynı dönem doçentlik unvanını kazanan kişilerin çalışma sayıları,
topladıkları puanları ve dahi doçentlik raporlarını düzenleyen kişilerin,
doçentlik unvanını kazandıkları dönem topladıkları başvuru puanlarıyla
karşılaştırılmasını istemekteyim.
4- Raporlar önyargı ile doludur.
Başvuru süreçleri tamamlanmak adına Hâkimler Savcılar Kurulu’ndan izin alınmış,
hâkimlik mesleğinin gerektirdiği yüksek tempoda ilgili okullarda yoğun tempo
ders müfredatına dâhil olunmuş, gereken ve sonradan oluşturulan koşullar
sağlanmıştır. Bu nedenle, hazırlanan raporlar Hâkimler ve Savcılar Kurulu ile
Adalet Bakanlığı’nca da değerlendirmeye alınmak üzere incelenmek üzere
gönderilmelidir.
5-Başvuran 25 yıllık ceza hâkimi
olup, bilindiği üzere hâkimlik mesleğini yürüten kişilerin, doktrinde yer
alanlarla karşılaştırıldığında birikim, konuya hâkimiyet bakımından yeterliği
tartışmasızdır. Başvuranın mesleğinde birinci sınıf hâkim olup,
meslektaşlarından ve doktrinde yer alanlardan farklı olarak ceza hukukunun her
alanında (genel hükümler, özel hükümler, özel kanunlarda yer alan suçlar, idari
yaptırımlar, ceza usul hükümleri, icra suçları, yapay zekâ suçları) eserler
üretmiştir.
6-Raporlar o kadar önyargılarla
doludur ki, yapılan yüksek lisans dahi eleştirilmiş, yüksek lisansın Türkiye’nin
tek yazılı ve ulusal çapta ÖSYM tarafından hazırlanan sınavla alınan, REFERANS
gerektirmeyen/aranmayan, yapıldığı dönemde Türkiye’nin en kaliteli yüksek
lisansı olduğu dikkate alınmamıştır. Bu dönemde yapılan “İstinaf” isimli
çalışmanın, hukuk alanında olmadığını ileri sürenler bulunduğu gibi TODAİE
eğitimin örgün/devam gerektiren bir program olduğu dikkate alınmamıştır.
Müfredatta bulunan derslerdeki ceza muhakemesi hukuku, insan hakları hukuku,
idare hukuku, anayasa hukuku gibi derslerin bulunduğu dikkate alınmamış,
dersleri sunan akademisyenler hiçe sayılmıştır.
Tez programı bir kısım raporlarda
belirtildiği gibi ikinci öğretim de değildir.
7-Raporlardaki ön yargılar o kadar
fazladır ki, hazırlanan doçentlik tezinin ismine aldanarak uluslararası hukuk
alanında olduğu ileri sürüldüğü gibi Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü’nde tek ana bilim dalının Kamu Hukuku ABD olduğu dikkate alınmamış,
tezde ilgili bölümlerde özellikle belirtilen hususun da gözlerden kaçırıldığı
anlaşılmıştır.
8-Raporlardaki önyargı o kadar
fazladır ki sunulan çalışmalar kıyasıya eleştirilmiş, amaca uygun sayıda
kaynakçadan yararlanılmış olması ve verilmek istenilen savla mütenasip kaynak
çalışması bulunduğu dikkate alınmamış, eleştirilmiştir. Tüketilmediği ileri
sürülen kaynakçaların bir kısmının konuyla ilgisi bulunmadığı gibi çalışma
açısından değerlendirilmesinin gerekli olmadığı da dikkate alınmalıdır.
Doçentlik tezinin dahi, yüksek lisans ve lisans sırasında alınan dersler
arasında bulunduğu lise eğitiminin dahi doçentlik tezinin alt yapısına ilişkin
olduğu dikkate alınmamıştır.
9-Raporlardaki ön yargı o kadar
fazladır ki Seçkin yayınevinin uluslararası bir yayın kuruluşu olduğu, yayın
kurulu onayı almayan hiçbir çalışmayı basmadığı, Yetkin yayınevinin ülkemizin
en saygın yayınevlerinden birisi olup, ancak belirli çalışmaları bastığı
dikkate alınmamıştır.
Raporda belirtilen diğer çalışmalar
örneğin tebliğlerin sayısı da içeriği de dikkate alınmamış, kanun ve Yargıtay eleştirisi
olan çalışmalarda dahi kaynakça bulunması gerektiği, ayrı makale olması
gerektiği ileri sürülmüş; çalışmaların hakem değerlendirmesinden geçtiği
dikkate alınmamıştır.
Yukarıdan beri belirtilen hususlar
özetle aleyhime düzenlenen doçentlik raporları;
i-Anayasal eşitlik ilkesine
aykırıdır (Raportörlerin kendi doçentlik başvuru puanlamaları ile aynı dönem
başvuranların başvuru beyannameleriyle kıyaslanamaz farklılıklar vardır).
ii-Kamu düzenine aykırıdır. (25
yıla yakın birinci sınıf hâkimlik mesleği, Hâkimler Savcılar Kurulu izni ile ne
yapılırsa yapılsın önyargının kırılamayacağına/objektif ve hakkaniyetle
davranılamayacağına ilişkin yaygınlaştırılan ve hukuk devleti ilkesini hiçe
sayan yaklaşım),
iii-Kamu yararına aykırıdır. (Başvuranın,
kamuya sunulan çalışma sayılarını dikkate almayan başka alanda başvuru yapmaya
zorlayan, diğer çalışanların şevkini kırıcı ve Hâkimler ve Savcılar Kurulu iznini
de hiçe sayan niteliği)
iv-Yetki ve konu bakımından hukuka aykırıdır
(Raportörler, ancak hakem tarafından ileri sürülmesi gereken bir kısım
hususlarla çalışmaları eleştirmişlerdir. Bu anlamda yetki sınırları aşılmış,
çalışmaların özgünlüğü dikkate alınmamıştır. Bu anlamda mevzuata aykırı
düzenlenmiş olmaları nedeniyle konu bakımından da hukuka aykırıdır.)
v-Amaç bakımından hukuka aykırıdır.
Her tarafı önyargılarla doludur.
vi-Şekil bakımından hukuka
aykırıdır. (Raporlar, hazırlayanların sahip oldukları unvanla mütenasip
değildir).
Belirtilen nedenlerle,
Hakkımda düzenlenen raporların
dikkate alınmaması,
Farklı bir jüri heyeti tarafından
değerlendirilmesi,
Doçentlik raporlarının, ayrıca ileride
müdahil olabilmelerini ve konuyla ilgili çalışmalar yapılmasını sağlamak adına;
Hâkimler ve Savcılar Kurulu’na ve Adalet Bakanlığı’na tebliğini,
Benzer durumların yaşanmasının
önlenmesi adına alınacak kararların ulusal bir yayın kuruluşunda ilanını
Saygılarımla arz ederim.
(01/04/2023)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder