11 Mayıs 2024 Cumartesi

YORUMSUZ-DOĞAN SOYASLAN

 

Asıl konumuza dönersek genel hükümlerin birçok maddesi Alman kanu­nundan aktarmadır. Meslektaşlarımız başka kanun görmedikleri ve iyi kötü yerleşen Türk hukukunu yıkmak istedikleri için Alman Kanunundan hüküm­ler aldılar. Böylece kanun nüfuz alanları arttığı için Almanları mutlu ettiler. -Alman bilim adamları mutluluklarını ifade ettiler- ancak biz Türkler seksen yıllık birikimimizi ve uygulamamızı ve hukuk güvenliğimizi kaybettik. İçti­hatlarımız yok oldu. Hâkimin takdir yetkisi çok genişletildi. Böylece kanuni­lik ilkesi ortadan kalktı. Deneyimli hâkimlerimiz bilgi birikimlerini kaybetti. Çalakalem kanun yapıldı. Olmaz ise değiştiririz dendi. Her gün kanun değiş­tirirsen mahkemelerin yükü azalır mı? Hukuk güvenliği olur mu? Meğer ne kadar kolaymış kanun yapmak. DÖNMEZER ile bazen bir kelime için bir saat tartışılırdı. Mecliste kanun yapmanın çok kolay olduğuna tanık oldum.

Seksen yıllık birikimin bir tarafa atılıp Alman Ceza Kanunun genel hü­kümlerinin tercüme edilerek (ya da hazır tercümeden) alınması yaratıcı hu­kuki düşüncemizin de olmadığının ifadesidir. Özel hükümler zarar (fiil) esasına genel hükümler failin niyeti (fail) esasına dayanan bir kanunumuz oldu. Yani motoru Türkiye şartlarına adapte olmuş Tofaş, kaportası Wolkswagen marka bir aracımız var.

Bu aracın böyle olmasının sebebi 1970’11 yıllardan itibaren Alman dev­letinin Türklere verdiği burslar ve önemli bir Türk nüfusun Almanya’da çalışmasıdır. Alman devleti verdiği burslar sayesinde kültürel etkinliğini ceza hukuku alanında da artırmıştır.

Almanya’da burslu olarak eğitim yapan ceza hukukçuları 2005 yılma kadar sübjektif gözlükle (fail esasına dayanan) zarar esasına dayanan kanu­nu yorumladılar. 2005’den sonra daha rahat ettiler. Ama biz hukuk güvenli­ğimizi kaybettik.

Eğer gelecekte bir başka devlet verdiği burslarla öğretim üyeleri üzerin­de etkinlik kurar ise yeni bir hukuk düzeninin etkisi altına gireceğimiz kesin olacaktır. Bunun anlamı özgür düşünce yaratamayacağımız ve hukuk kimli­ğimizin olmayacağıdır.

Aslında ceza mevzuatının bu hale gelmesinde ve hukuk güvenliğinin or­tadan kalkmasının temelinde iktidara gelen, milletten vekâleti alan kimsenin herşeyi yapabileceği zihniyetidir. Sorun buradadır. Bizim meslektaşlar bu düşünceyi eyleme geçirmişlerdir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Arif Nazım - Şehidin Destanı

TIBBİ ETİK