Eğitimli subayların sayısı yeterli olmadığı takdirde Genelkurmay subayları, Genelkurmay’a ya da askerî hizmetlerle hiçbir ilgisi olmayan farklı memuriyetlere atanabilmektedir. Bunun neticesinde yarısından bile az bir kısmı orduda, büyük kısmı ise Genelkurmay’da görev yapmaktadır.
Hicaz, Arabistan ya da başka bölgelerden herhangi bir şekilde geçici bir süreliğine de olsa çıkmayı başaran subaylar genellikle Genelkurmay’da görevlendirilmekte ve kendi hamileri - generaller - sayesinde İstanbul’da kalmayı başarmaktadırlar. Bunlar burada maaşlarını aldıkları gibi daha kârlı görevlendirmelerin peşine düşmektedirler. Genelkurmay subayının bir üst rütbeye terfi ettirilerek uzaktaki bir bölgeye görevlendirilmesine rağmen çeşitli gerekçelerle İstanbul’da kaldığı da olmaktadır. Bu subay, kendisine bir hami bularak burada kalmaya ve yeni bir görev beklemeye başlamaktadır.
Günümüz Türkiye'sinin, Adalet Bakanlığı merkez kadrolarına benziyor mu?
Avrupalılara ve özellikle de Ruslara yakınlık, hatta şehrin Avrupa kısmına (Pera) yapılan sık ziyaretler bile subayların güvensiz olarak nitelendirilmesi için yeterlidir. Saray yönetimi tarafından görevlendirilen askerî ajanlar, köprünün yanında durmakta ve köprüden geçen bütün subayları tespit etmektedirler
Savaş zamanında orduya subay alımı ile ilgili herhangi bir özel kanun yoktur. İhtiyaç duyulduğu takdirde ise emekli subayları hizmete dönme konusunda zorlayarak onları yeniden en alt rütbeli, hatta er olarak orduya almaktadırlar. Bu süreçte adam kayırma olayı çok yaygındır. Çünkü kıdeme kimse ciddi bir şekilde dikkat etmemekte ve binbaşıya kadarki (binbaşı dâhil) bütün atamalar Askerî Nazırlık idaresi tarafından yapılmaktadır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder