17 Mayıs 2017 Çarşamba

ELEŞTİRİ VE HAKARET

Eleştiri ve Hakaret
Eleştiri, herhangi bir konuda değer yargısı bildirmektir. Kişiler böylelikle düşünceyi açıklama veya ifade özgürlüğünü kullanmaktadırlar. Özellikle demokratik rejimlerde ifade özgürlüğü sistemin vazgeçemeyeceği bir unsurdur.[1] Eleştiri hakkı bir bakıma haber verme hakkının bir çeşididir.
10 Aralık 1948 tarihli BM İnsan Hakları Bildirgesi 19. Madde:
"Her ferdin fikir ve fikirlerini açıklama özgürlüğü hakkı vardır. Bu hak fikirlerinden ötürü rahatsız edilmemek, ülke sınırları söz konusu olmaksızın bilgi ve fikirleri her vasıta ile aramak elde etmek ve yaymak hakkını içerir."
AİHS Madde 10.1 "Herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgürlüğünü, kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir almak ve vermek özgürlüğünü de içerir. Bu madde, devletlerin radyo, televizyon ve sinema işletmelerini bir izin rejimine bağlı tutmalarına engel değildir.
2-Kullanılması vazife ve mes'uliyeti tazammun eden bu hürriyetler, demokratik bir toplulukta, zaruri tedbirler mahiyetinde olarak, millî güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya amme emniyetinin, nizamı muhafazanın, suçun önlenmesinin, sağlığın veya ahlâkın, başkalarının şöhret veya haklarının korunması, gizli haberlerin ifşasına mani olunması veya adalet kuvvetinin üstünlüğünün ve tarafsızlığının sağlanması için ancak ve kanunla, muayyen merasime, şartlara, tahditlere veya müeyyidelere tabi tutulabilir."
BM Medeni ve Siyasi Haklara Dair Uluslararası Sözleşmesi 1966-Madde 19- İfade özgürlüğü
"1. Herkesin, bir müdahale ile karşılaşmaksızın fikirlere sahip olma hakkı vardır.
2. Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir; bu hak bir kimsenin ülke hudutlarıyla sınırlanmaksızın sözlü, yazılı veya basılı veya sanatsal ürün şeklinde veya kendi tercih ettiği başka bir iletişim vasıtasıyla her türlü bilgi ve düşünceyi arama, edinme ve ulaştırma özgürlüğünü de içerir.
3. Bu maddenin ikinci fıkrasındaki haklar özel bir ödev ve sorumlulukla kullanılır. Bu nedenle bu hak, sadece hukuken öngörülen ve aşağıdaki sebeplerle gerekli olan sınırlamalara tabi tutulabilir:
a) Başkalarının haklarına ve itibarına saygı;
b) Ulusal güvenliği veya kamu düzenini (ordre public) veya sağlık ve ahlakı koruma."
1982 Anayasası Madde 26:
 "Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir.
Bu hürriyetlerin kullanılması, milli güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, devlet sırrı olarak usûlünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir.
Haber ve düşünceleri yayma araçlarının kullanılmasına ilişkin düzenleyici hükümler, bunların yayımını engellememek kaydıyla, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin sınırlanması sayılmaz.
Düşünceyi açıklama ve yaylam hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usûller kanunla düzenlenir."
Eleştiri muhataplarında olumlu ise genellikle sorun oluşturmamakta, olumsuz ise kullanılan deyimlere ve uslûba göre sövme, hakaret veya yerine göre şahsiyet haklarına saldırı söz konusu olabilir ve bu durum genellikle siyasi eleştirilerde görülmektedir.[2]
8 Temmuz 1986 tarihli 103 başvuru nolu Lingens kararı, Avrupa İnsan Hakları Divanı'nın M. Lingens'in yazmış olduğu makalede kullanmış olduğu "en iğrenç opportünizm", "gayri ahlaki" ve "onurdan yoksun" sözcükleri nedeniyle hakkında hakaret suçundan açılan kamu davasında Avusturya'da mahkûm edilmiş olması üzerine divana başvurmasıyla verilmiş bir karardır. Bu kararda divan, kullanılan deyimlerin muhatabın kamu göreviyle ilgili olup özel hayatla ilgili olmadığını, maddi olaylar ve değer yargılarının ispatlanabilirlik bakımından farklı olduğunu, ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin demokratik bir toplumda, başkalarının şöhretini korumak için zorunlu olmadığı, güdülen meşru amaçla orantılı olmadığı ve sözleşmenin 10. maddesinin ihlâl edildiği sonucuna varmıştır.[3]
Haber verme hakkı açısından yapılan açıklamalar çoğunlukla eleştiri hakkı bakımından da aynen geçerlidir. Eleştiri hakkı mutlak ve sınırsız hak değildir. İlk olarak olayın gerçek olması haberin güncelliğinin olması, yapılan aaçıklamada kamunun ilgi ve yararının bulunması, açıklanış şekli ile konu arasında fikri bir bağ bulunması zorunludur.[4] Eleştiri mahiyeti gereği sert ifadeler içerebilecektir. Ancak bu sertliğin de bir sınır bulunmalıdır. Bu sınır kamu yararıdır. Her olayın özelliğine göre kamu yararı değerlendirilecektir. Kamu hayatı açısından çok önemli sayılan bir olay veya davranış eleştirilirken kullanılması haklı görülebilen sert ifadeler daha az öneme sahip olayların eleştirilmesi sırasında kullanıldığında ölçüsüz sayılabilir.[5] Eleştiri sınırlarını aşan gereksiz ve faydasız ifadeler kullanılarak kişinin gülünç duruma sokulması veya hor görülmesine yol açılması halinde eleştiri sınırının aşıldığı kabul edilmelidir.[6]
Basın, hükümetin çalışma ve sosyal alanlardaki kararlarını, yürütülen siyaseti, devlet kaynaklarının ne şekilde, hangi amaçlarla ve nereye kullanıldığını, hata ve yolsuzlukları, ekonomi, ticaret konularında hükümet çalışmalarını araştırma hakkına sahiptir. Basın ayrıca diğer siyasi partilerin de faaliyetlerini araştırmak ve eleştirmek hakkına sahiptir.[7]
Siyasetçilerin de birbirlerini eleştiri hakları mevcut olup bu, halkın seçilmiş temsilcileri açısından özellikle önemli ve zorunludur. Hükümeti eleştirmenin sınırları, kişiler ve diğer politikacıları eleştiri sınırından daha geniştir. Demokratik bir sistemde hükümetin eylem ve işlemleri, yalnız yasama ve yargı organlarının takip ve denetimine sahip olmayıp basın ve kamu oyunun da bunu takip etmesi gerekmektedir. Siyasi konuları tartışma özgürlüğü yetkili devlet organlarınca belli yasak ve yaptırımlara bağlanabilir. Yetkili devlet organları belirli bir temelden yoksun, kötü niyetli, toplum nezdinde itibarı zedeleyici asılsız suçlamalara karşı aşırıya kaçmadan gereği gibi tepki vermeyi amaçlayan cezai nitelikteki önlemleri almak yetkisine sahiptir. Fakat bu getirilecek sınırlamaların uluslararası hukuka uygun olması ve meşru amaca yönelik olma ve demokratik toplum için zorunluluk ölçütleri dikkate alınmalıdır.[8]



[1]    Gölcüklü, s. 7.
[2]    Gölcüklü, s. 8.
[3]    Gölcüklü, s. 10,11, 13.
[4]    Yılar, s. 62.
[5]    Yılar, s. 63.
[6]    Yılar, s. 63.
[7]    Yılar, s. 63.
[8]    Yılar, s. 64.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

TIBBİ ETİK