1- SOYKIRIM
Soykırım
Madde 76- (1) Bir planın icrası suretiyle, milli, etnik, ırki veya dini bir
grubun tamamen veya kısmen yokedilmesi maksadıyla, bu grupların üyelerine karşı
aşağıdaki fiillerden birinin işlenmesi, soykırım suçunu oluşturur:
a) Kasten öldürme.
b) Kişilerin bedensel
veya ruhsal bütünlüklerine ağır zarar verme.
c) Grubun, tamamen veya
kısmen yokedilmesi sonucunu doğuracak koşullarda yaşamaya zorlanması.
d) Grup içinde doğumlara
engel olmaya yönelik tedbirlerin alınması.
e) Gruba ait çocukların
bir başka gruba zorla nakledilmesi.
(2) Soykırım suçu failine
ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir. Ancak, soykırım kapsamında işlenen
kasten öldürme ve kasten yaralama suçları açısından, belirlenen mağdur sayısınca
gerçek içtima hükümleri uygulanır.
(3) Bu suçlardan dolayı
tüzel kişiler hakkında da güvenlik tedbirine hükmolunur.
(4) Bu suçlardan
dolayı zamanaşımı işlemez.
|
MADDE 76.– Birleşmiş Milletler Soykırım Suçunun Önlenmesi
ve Cezalandırılması Sözleşmesi, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 9 Aralık 1948
tarihli ve 260 A (III) sayılı Kararıyla onaylanarak imzaya açılmış ve Türkiye bu
Sözleşmeye 23.3.1950 tarih ve 5630 sayılı Kanun uyarınca çekince koymaksızın onaylamıştır.
Sözleşmenin 1 inci maddesinde “Sözleşen taraflar, soykırımın, ister
barış ister savaş zamanında işlenmiş olsun, bir devletler hukuku suçu olduğunu tasdik
ederler ve bu suçu önlemeyi ve cezalandırmayı taahhüt ederler” ifadesine yer verilmiş
olup, 3 üncü maddesinde, cezalandırılması gereken fiiller belirtilmekte, 5 inci
maddesinde ise taraf devletlerin, Sözleşmenin hükümlerinin yürürlüğe konmasını ve
özellikle 3 üncü maddede belirlenen suçları işlemekten sanık kişiler için etkin
cezaların verilmesini sağlamak üzere gerekli kanunları, anayasaları çerçevesinde,
yürürlüğe koymaları gereğine işaret edilmektedir.
Tasarının bu maddesi, Sözleşmenin tanımladığı soykırım fiillerinin
cezalandırılmasını öngörmektedir. Jenosit, Nazi Almanyası’nın sekiz milyon kişinin
ölümüne neden olan II. Dünya Savaşı sonrasında Amerika
Birleşik Devletleri, Rusya, İngiltere ve Fransa tarafından oluşturulan Nürnberg
Mahkemesi Statüsü ve görev alanına giren “insanlığa karşı işlenen suçlar” temel
alınarak oluşturulan ve “insan öldürme” den farklı bir suçtur. Millî, etnik, ırkî
ve dinsel bir grubu veya herhangi bir grubu yok etmek maksadı, suçun manevî unsurunu
oluşturmaktadır. Maddî unsur ise, grup azalarının öldürülmesi, grup azalarının bedensel
ve aklî melekelerinin ciddî surette haleldar edilmesi, grubun tümü ile veya kısmen
yok edilmesini sonuçlayacak nitelikte varlık koşullarına zorlanması, çocukların
zorla başka yerlere gönderilmeleridir.
Suçun oluşması için gerekli maksadın yanında maddî unsurların da bir
özellik taşıması gerekmektedir. Maddî unsurların, oluşması yönünden, hareketlerin
“bir planın icrası” sonucu gerçekleştirilmeleri gerekmektedir. Tasarının bu maddesi,
Fransız Ceza Kanununun da yaptığı gibi Birleşmiş Milletlerin 9.12.1948 tarihli Sözleşme
metninden ayrılmaktadır. Sözleşme 2 nci maddesinde soykırımı “bir insan grubunun
imha niyeti” ile belirlemekte ve böylece sübjektif bir ölçüt kullanmaktadır. Tasarı
metninde ise meydana getirilmiş “bir planın icrası suretiyle” denilerek objektif
bir ölçüt kullanılmış olmaktadır. Böylece suç girişiminin planlı ve sistematik karakteri
vurgulanmış olmaktadır. Kaldı ki, bu koşul Nürnberg Mahkemesi Statüsünün 6 ncı maddesinde
de yer almaktadır.
Ayrıca şu hususa da işaret edilmelidir ki, 1948 Sözleşmesinde sadece
belirli gruplar yer aldığı hâlde, Tasarı bunlara bütün diğer grupları da eklemek
suretiyle, suça daha da genişlik vermiştir.
Soykırım suçunun millî, etnik, ırkî veya dinsel veya herhangi bir grubun
tamamen veya kısmen ortadan kaldırılması amacıyla işlenen bir suç olduğu açıktır.
Bu suçun mevzuatımıza dahil edilmesi, 1948 tarihli Jenosit Sözleşmesinden kaynaklanan
yükümlülüklerimizin gereğidir. Sözleşme ile maddî ve manevî unsurları açıkça belli
olan farklı bir suçu ihdas etme yükümlülüğü getirilmiştir.
Roma’da düzenlenen diplomatik bir konferans sonucu kabul edilen ve
jenosit dahil insanlığa karşı işlenen suçların cezalandırılması amacıyla kurulması
öngörülen Birleşmiş Milletler Uluslararası Ceza Mahkemesi Statüsü düzenlemelerinde
de konu irdelenmiş bulunmaktadır.
Bu suçlarla ilgili olarak Sözleşmeye taraf ülkelerin bazıları konuyu
iç mevzuatlarına sokmuşlardır. Söz gelimi Fransa 1992 yılında kabul etmiş olduğu
yeni Ceza Kanununda insanlığa karşı suçlar başlığı altında, soykırım suçunu düzenlemiş,
konu Avusturya Ceza Kanununun 321 inci maddesinde, Alman Ceza Kanununun 220 a maddesinde
yer almıştır.
Maddenin üçüncü fıkrasında bu suçlardan dolayı özel hukuk tüzel kişileri
hakkında da bunlara özgü güvenlik tedbirine hükmolunacağı; son fıkrada ise, bu tür
suçlardan dolayı zamanaşımının işlemeyeceği kabul edilmiştir.”
I. GENEL
OLARAK
Irk, canlı türü, siyasal
görüş, din, sosyal durum ya da başka herhangi bir ayırıcı özellikleri
ile diğerlerinden ayırt edilebilen bir topluluk veya toplulukların bireylerinin, yok edicilerin çıkarları
doğrultusunda önemli sayıda ve düzenli biçimde yok edilmeleri soykırım olarak adlandırılmaktadır.[1]
1948’de Birleşmiş Milletler Soykırım Suçunun Engellenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi
2. Maddesinde de, “ulusal, etnik, ırksal ve dinsel bir grubun bütününün ya da bir
bölümünün yok edilmesi niyetiyle girişilen şu hareketlerden herhangi biridir: grubun
üyelerinin öldürülmesi; grubun üyelerine ciddi bedensel ya da zihinsel hasar verilmesi;
grubun yaşam koşullarının bunun grubun bütününe ya da bir kısmına getireceği fiziksel
yıkım hesaplanarak kasti olarak bozulması; grup içinde doğumları engelleyecek yöntemlerin
uygulanması; [ve] çocukların zorla bir gruptan alınıp bir diğerine verilmesi.” şeklinde tanımlanmaktadır.
Soykırım genel olarak, siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik,
biyolojik, fiziksel, dini, ahlâki olarak sınıflandırılabilir.[2] Ancak, sözleşmeye göre soykırım suçuna konu olabilecek gruplar
sınırlı sayıdadır ve dört temel sebebe dayanabilir:
i-) Milli,
ii-) Etnik,
iii-) Irkı,
iv-) Dini.
Bu guruplar kapsam bakımından büyükten küçüğe sıralanmıştır.
Siyasi ve diğir gruplar, soykırım suçu ile korunan gruplara bilinçli olarak sokulmamıştır.
Tanımlamalara sözleşmede yer verilmemiştir.[3]
Soykırımın bir devlet tarafından planlanıp, örgütlenmesi
ya da en azından fiilleri gerçekleştirenlerin bir kısmının devletle bağlantılı olması
genel bir kabul görmektedir. Bu anlamda, Soykırım Sözleşmesi’nde açıkça yer verilmemesine
rağmen soykırımın gerçekleşmesi için bir planın varlığının gerekliliği söylenmelidir.[4]
Uluslararası alanda da Ruanda ve Bosna olaylarında
soykırım konusunda özel yargılama yapan mahkemeler kurulmuştur.
17 Temmuz 1998 yılında kabul edilen Uluslararası Ceza
Mahkemesi statüsü, 1 Temmuz 2002 tarihinde çalışmalarına başlayan Hollanda Lahey’de
Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni kurmuştur. Özellikle, mahkemenin kuruluş amacı suç
ve cezaların kanuniliği ilkesi ve olağanüstü mahkemelerle bu tip soruşturma kovuşturmaların
yürütülmesine ilişkin itirazların önüne geçmektir. Mahkeme ve statü, ceza yargılamasında
iç hukukun yetersiz kalması halinde tamamlayıcı nitelik taşımaktadır. İlk kez soykırım suçu, insanlığa karşı suçlar ve savaş suçu gibi fiilleri
kovuşturmak ve cezalandırmak için sürekli bir yargısal
organ oluşturulmuştur.[5]
Türkiye için söz konusu hükmün uluslararası yükümlülüklere
uygun olarak iç hukukun bir parçası haline getirmek dışında bir anlam ifade etmediğini
söylemek mümkündür.
II. KORUNAN
HUKUKİ DEĞER
Korunan hukuki değerin, “insanlık” olduğunu
söylemek mümkündür. Madde başlığı ve gerekçesinden bu sonuca ulaşmak mümkündür.
III. SUÇUN
KONUSU
Soykırım suçu esas olarak kanunun bazı maddelerinde
düzenlenmiş olan bazı suçların, belli bir grubu ortadan kaldırmak amacıyla işlenmesinin,
bütün bu suçlardan bağımsız olarak düzenlenmiş olmasıdır.[6]
IV. SUÇUN
MADDİ UNSURU
a- Fail:
Suçun faili herkes olabilir. Suçun faili
genel olarak kolluk görevlileri gibi görünse de, kamu yönetimcisi, paramiliter birlikler,
gerilla mensupları ve teröristler de olabilir.[7]
b- Mağdur:
Suçun geniş anlamda mağduru uluslararası
toplumu oluşturan bütün insanlar, dar anlamda ise, milli etnik, ırki veya dinsel
bir grubun üyeleridir.
c- Hareket
unsuru:
Suçun hareket
unsuru kanunda belirtilen milli, etnik, ırki veya dinsel grup üyelerinin:
i- Kasten öldürme,
ii- Kişilerin bedensel veya ruhsal bütünlüklerine ağır zarar verme,
iii- Grubun, tamamen veya kısmen
yokedilmesi sonucunu doğuracak koşullarda yaşamaya zorlanması
iv- Grup içinde doğumlara engel olmaya yönelik
tedbirlerin alınması,
v- Gruba ait çocukların bir
başka gruba zorla nakledilmesidir.
V. SUÇUN
MANEVİ UNSURU
Suçun manevi unsuru kasttır.
VI. SUÇUN
ÖZEL GÖRÜNÜŞ ŞEKİLLERİ
a- Teşebbüs:
Suçun neticesi harekete bitişik olması nedeniyle
teşebbüs mümkün değildir. Kanunda yazılı hareketlere teşebbüs halinde suç oluşmayacaktır.
Koca ise, kasten öldürme, kişilerin bedensel veya ruhsal bütünlüklerine ağır zarar
verme ve gruba ait çocukların bir başka gruba zorla
nakledilmesi fiillerinin teşebbüse mümkün olduğunu belirtir.[8]
Bize göre “Soykırım” amaç suç niteliğinde
olduğuna göre, eylemlerin işlenmesi ile amacın ayırdedilebildiği andan itibaren
suçun tamamlandığını kabul etmek gerekir.
b- İştirak:
İştirak açısından kanunda özel bir
hükme yer verilmemiştir. Ancak uluslararası ceza mahkemesi statüsü, soykırımı tahrik
ve soykırım işlemek için komplo kurma suçlarını bağımsız olarak düzenlemiştir. Türk
hukuku açısından bu halde ancak TCK 214 maddesinde düzenlenen suç işlemeye tahrik
hükmü uygulanabilecektir.
c- İçtima:
Maddenin 2. Fıkrası gereğince gerçek içtima
hükümleri gereğince kasten yaralama ve kasten öldürme suçları mağdur sayısınca oluşacaktır.
Ancak infaz yasası hükümleri ile birlikte değerlendirildiğinde maddenin bir anlamı
olmamaktadır. Çünkü 5275 sayılı infaz yasası hükümlerine göre sanığın cezaevinde
kalabileceği süre 107/3-c’ye göre en fazla 36 yıldır.
VII. SUÇA
ETKİ EDEN NEDENLER
Madde metninde ayrı bir suça etki eden nedene
yer verilmemiştir.
VIII. KOVUŞTURMA-GÖREVLİ
MAHKEME-SUÇUN YAPTIRIMI VE ZAMANAŞIMI
a- Kovuşturma:
Suçun soruşturma ve kovuşturması re’sen
yapılır.
b- Görevli
Mahkeme:
5235 sayılı kanunun 12. Maddesi gereğince,
suçta Ağır Ceza Mahkemesi görevlidir.
c- Suçun
Yaptırımı:
Müebbet
hapis cezasıdır. Ayrıca tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbiri uygulanacaktır.
ç- Zamanaşımı:
Kanunun son fıkrasına göre
bu suçta zamanaşımı hükümlerinin uygulanması mümkün değildir.
[1] http://tr.wikipedia.org/wiki/Soyk%C4%B1r%C4%B1m
erişim: 4/3/2015
[2] Hamzayeva,
Feride(2013) İnsanlığa Karşı Suçlar Bağlamında Soykırım Örneği, Doğu Akdeniz Üniversitesi,
Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, S. 33-36.
[3] Alpyavuz,
Tolga(2009) Soykırım Suçu, Journal of Naval Science and Engineering, C. 5., No:
1, S. 49-61, s. 54. http://www.dho.edu.tr/sayfalar/02_Akademik/Egitim_Programlari/Deniz_Bilimleri_Enstitusu/Dergi/05_alpyavuz.pdf
erişim: 4/3/2015
[4] Değer,
Ozan (2009) “Soykırım Suçu ve Devletin Sorumluluğu: Uluslararası Adalet Divanı’nın
Bosna Hersek v. Sırbistan-Karadağ Kararı”, Uluslararası İlişkiler, C. 6, S. 22,
Sa. 61-95, s. 71.
[5] Beşiri,
Arzu (2013), Soykırım ve Soykırıma İlişkin Uluslararası Mekanizmalar, TBB Dergisi,
Sa. 108, S. 179-210, s. 199, 200.
[6] Koca,
Mahmut(2010) Türk Ceza Kanununda Soykırım Suçu, Türkiye Adalet Akademisi Dergisi,
Sa. 1, file:///C:/Users/ab42161/Downloads/b8d7e-fd07b-6d2ae-b6154.pdf erişim: 5/3/2015
[7] Koca,
s. 10.
[8] Koca,
s. 22.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder