26 Şubat 2020 Çarşamba

İHALENİN FESHİ ŞABLONLARI


Uyuşmazlık İİK m. 134 gereğince ihalenin feshine ilişkindir.
İhalenin bozulma nedenleri gerek doktrinde ve gerekse Yargıtay uygulamasında,
1- İhaleye fesat karıştırılması,
2- Arttırmaya hazırlık aşamasındaki hatalı işlemler,
3- İhalenin yapılması sırasındaki hatalı işlemler,
4- Alıcının taşınmazın önemli nitelikleri hakkında hataya düşürülmüş olması olarak belirtilmektedir.
İİK'nun 134/8. maddesinde; "İhalenin feshini şikayet yolu ile talep eden ilgili, vaki yolsuzluk neticesinde kendi menfaatlerinin muhtel olduğunu ispata mecburdur" düzenlemesi yer almaktadır.
12.HD'nin, 16/01/2019 gün, 2018/12139 Esas, 2019/311 sayılı emsal kararında da belirtildiği üzere, davacının diğer ilgililere yapılan tebligatın usulsüz olduğunu ileri sürmesi mümkün değildir.

İhale tutanağının usulüne uygun olarak tanzim edildiği, icra müdürlüğünce alınan kararlara uygun olarak ilanlarının yapıldığı, tellalın hazır bulunduğu, ilanda belirtilen yer ve zamanda ihaleye başlandığı ve bitirildiği, kıymet takdiri raporunun iki yıllık geçerlilik süresi içinde satışın yapıldığı, taşınmazın ihale bedelinin, muhammen bedelin % 50'si ile satış, paylaştırma masraflarını aştığı, ayrıcı re'sen ihalenin feshini gerektiren sebeplerin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Mükellefiyetler listesinin düzenlenmemesi  borçlu lehine bir durum oluşturduğundan (Benzer mahiyette Y.12.HD.nin 2010/29600 E. 2011/11129  K. sayılı emsal içtihadı.) bu yöne ilişkin istinaf sebebine itibar edilmemiştir.

 12.HD'nin, 22/12/2017 gün, 2017/8478 Esas, 2017/16001 sayılı emsal kararında da belirtildiği üzere; İİK'nun 127. maddesi gereğince; taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği  satışı yapılan taşınmazın hissedarlarına tebliğ edilmelidir. Taşınmazın hissedarı olan şikayetçiye satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi başlı başına ihalenin feshi sebebidir.
12.HD’nin, 2/10/2014 gün, 2014/22347 Esas, 2014/23206 sayılı emsal kararında da belirtildiği üzere, artırmaya çıkarılan bir taşınmazın son imar durumunun satış ilanında gösterilmesi ve böylece artırmaya giren kişilerin, taşınmazın imar durumunu bilerek artırmaya girmeleri sağlanmalıdır. Satışa konu taşınmazın imar planının, satış ilanında eksik gösterilmesi ya da son durumu yansıtmaması, ihaleye katılımı olumsuz yönde etkileyecek nitelikte ise, bu durum ihalenin feshi sonucunu doğuracaktır. 
12.HD'nin, 02/04/2013 gün, 2013/4742 Esas, 2013/12633 sayılı emsal kararında da belirtildiği üzere, İİK'nun 8/son maddesi gereğince icra tutanakları kapsadıkları husus hakkında aksi ispat edilebilene kadar karine teşkil ederler. Başka bir anlatımla, icra tutanakları aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir. Tutanak hakkındaki iddia maddi bir olaya dayanıyorsa aksini ispat etmek kural olarak özel bir şekle bağlı değildir. Ancak sonucu etkilemeyen hususlar nedeniyle ihalenin feshine karar verilmesi mümkün değildir. Somut olayda, açık artırma tutanaklarında açıkça üç kez bağırıldığı hususu belirtilmektedir ve tutanak altı ihaleye katılanlarca ve görevlilerce imzalanmıştır. Bu nedenle davacı vekilinin bu hususa ilişkin istinaf başvurusu yerinde değildir.
Öte yandan dosya kapsamına göre, satış ilanı tebliğinin usulüne uygun yapıldığı, bu durumda, yasal süresi içinde kıymet takdirine itirazda bulunulmadığının kabulünün gerekeceği, para cezalarının kamu düzenine ilişkin ve re'sen gözetilmesi gereken, kanundan kaynaklanan bir uygulama olduğu anlaşılmakla istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı; dava dilekçesinde yer alan hususların HMK m. 297/2 fıkrası gereğince ayrı ayrı karşılandığı, dava dilekçesinde belirtilmeyen hususların istinaf aşamasında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, HMK.nın 355.maddesine göre istinaf incelemesinin dilekçede belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılabileceği,  ancak kamu düzenine aykırılık görülmesi halinde bu hususun  resen nazara alınabileceği, somut olayda  dosya kapsamı, mevcut delil durumu dikkate alındığında, mahkemenin vaka ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, hükümde kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediği anlaşıldığından davacı- borçlu vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

İhalenin bozulma nedenleri gerek doktrinde ve gerekse Yargıtay uygulamasında,
1- İhaleye fesat karıştırılması,
2- Arttırmaya hazırlık aşamasındaki hatalı işlemler,
3- İhalenin yapılması sırasındaki hatalı işlemler,
4- Alıcının taşınmazın önemli nitelikleri hakkında hataya düşürülmüş olması olarak belirtilmektedir.
İİK'nun 134/8. maddesinde; "İhalenin feshini şikayet yolu ile talep eden ilgili, vaki yolsuzluk neticesinde kendi menfaatlerinin muhtel olduğunu ispata mecburdur" düzenlemesi yer almaktadır.
12.HD'nin, 27/02/2012 gün, 2011/20234 Esas, 2012/5814 sayılı emsal kararında da belirtildiği üzere, İİK.nun 8. maddesi uyarınca icra ihale tutanakları aksi sabit oluncaya kadar geçerli olup, tanık beyanına itibarla ihalenin feshine karar verilemez. Somut olayda, feshi istenilen ihaleye ilişkin 06/02/2018 günlü tutanakta üç defa bağırıldıktan sonra ihale olunduğu hususuna yer verildiği açıkça yer almaktadır. Tutanakta belirtilen hususlar dışındaki hususların İİK'nun 129'uncu maddesi gereğince tellal tarafından bağırılmasına ilişkin bir zorunluluk bulunmamaktadır.
İİK.nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya (varsa vekiline) tebliğ edilmelidir. Borçluya (varsa vekiline) satış ilanının tebliğ  edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi, 12.HD'nin süreklilik arzeden içtihatlarına göre başlı başına ihalenin feshi sebebi olup, borçlu vekiline satış ilanının tebliğ edilmemesi veya usulsüz tebliğ edilmesi de aynı hukuki sonuçları doğurur (12.HD. 22/02/2018 gün, 2017/3673 Esas, 2018/1791 Karar). Yasal süresi içinde kıymet takdirine itiraz etmeyen davacının, ihalenin feshi aşamasında kıymet takdirine ilişkin itirazları dikkate alınmayacaktır. Somut olayda 12/01/2018 tarihinde satış ilanı tebliğinin usulüne uygun olarak davacıya yapılmış olduğu ve bu aşamadan sonra herhangi bir itirazda bulunulmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle davacının, ihalenin feshi aşamasında kıymet takdirine ilişkin itirazları ileri sürebilmesi mümkün değildir.
Satış ilanının tebliğine ilişkin hüküm İİK'nun 127'nci maddesinde düzenlenmiş olup, bu tebliğin satış tarihinden en az 1 ay önce yapılmasına ilişkin herhangi bir hükme yer verilmemiştir. Bu nedenle bu konunun ihalenin feshi nedeni olarak değerlendirilebilmesi mümkün değildir.
Takibin ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip niteliğinde olduğu dikkate alındığında, İİK'nun 125 inci maddesi gereğince satışın ipotekli yapıldığının gösterilmesi gerektiği hususunun da ihalenin feshini gerektirdiğine ilişkin itiraz yerinde değildir.
 

12.HD’nin, 2/10/2014 gün, 2014/22347 Esas, 2014/23206 sayılı emsal kararında da belirtildiği üzere, artırmaya çıkarılan bir taşınmazın son imar durumunun satış ilanında gösterilmesi ve böylece artırmaya giren kişilerin, taşınmazın imar durumunu bilerek artırmaya girmeleri sağlanmalıdır. Satışa konu taşınmazın imar planının, satış ilanında eksik gösterilmesi ya da son durumu yansıtmaması, ihaleye katılımı olumsuz yönde etkileyecek nitelikte ise, bu durum ihalenin feshi sonucunu doğuracaktır.

12.HD'nin 09/04/2007 gün 2007/4059 Esas, 2007/6881 sayılı emsal kararında da belirtildiği üzere, belediye tarafından görevlendirilen tellalın hazır bulunmaması üzerine bu açıklamanın tutanağa geçirilerek adliye görevlisinin tellal olarak görevlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir husus bulunmamaktadır.
 12.HD'nin 10/11/2014 gün, 2014/27879 Esas, 2014/26685 sayılı emsal kararında da vurgulandığı üzere, İİK'nun 126/3. maddesinde, imar durumunun satış ilânında belirtileceğine ilişkin yasal zorunluluk bulunmamaktadır. Bu nedenle satış ilanında imar durumuna ilişkin davacı vekilinin itirazlarının ihalenin feshini gerektirmediği anlaşılmaktadır.

12.HD'nin, 10/10/2016 gün, 2016/4185 Esas, 2016/21043 sayılı emsal kararında da belirtildiği üzere, KDV muafiyetinin satış şartnamesinde gösterilmemesi hususu satış ilanı tebliğ edildiği halde süresinde şikayet konusu edilmediğinden, ihalenin feshini gerektirmemektedir.
İİK'nun 134/8. maddesinde; "İhalenin feshini şikayet yolu ile talep eden ilgili, vaki yolsuzluk neticesinde kendi menfaatlerinin muhtel olduğunu ispata mecburdur" düzenlemesi yer almaktadır.
12.HD'nin, 23/01/2019 gün, 2018/12005 Esas, 2019/842 sayılı emsal kararında da belirtildiği üzere, yerleşik Yargıtay uygulamasına göre satış bedelinin muhammen bedelin üzerinde olması halinde, ihalede zarar unsurunun gerçekleşmediğinin kabulü gerekir. Somut olayda dosya kapsamına göre, taşınmazların muhammen bedelinin üzerinde satıldığı anlaşılmakta olup, davacının, taşınmazlara ilişkin ihalenin feshini talep etmesinde hukuki yararı bulunmamaktadır.
12.HD'nin, 16/01/2019 gün, 2018/12139 Esas, 2019/311 sayılı emsal kararında da belirtildiği üzere, davacının diğer ilgililere yapılan tebligatın usulsüz olduğunu ileri sürmesi mümkün değildir.
Öte yandan dosya kapsamına göre, satış ilanı tebliğinin usulüne uygun yapıldığı, bu durumda, yasal süresi içinde kıymet takdirine itirazda bulunulmadığının kabulünün gerekeceği, para cezalarının kamu düzenine ilişkin ve re'sen gözetilmesi gereken, kanundan kaynaklanan bir uygulama olduğu anlaşılmakla istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı; dava dilekçesinde yer alan hususların HMK m. 297/2 fıkrası gereğince ayrı ayrı karşılandığı, dava dilekçesinde belirtilmeyen hususların istinaf aşamasında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, HMK.nın 355.maddesine göre istinaf incelemesinin dilekçede belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılabileceği,  ancak kamu düzenine aykırılık görülmesi halinde bu hususun  resen nazara alınabileceği, somut olayda  dosya kapsamı, mevcut delil durumu dikkate alındığında, mahkemenin vaka ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, hükümde kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediği anlaşıldığından davacı- borçlu vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

12.HD'nin, 09/07/2013 gün, 2013/18403 Esas, 2013/25744 emsal kararında da belirtildiği üzere, ihalenin alacağa mahsuben yapılıp yapılmadığı ve satış bedelinin yatırılıp yatırılmadığı ya da yatırılması gerekip gerekmediği hususları  İİK'nun 133.maddesi ile ilgili olup bu madde kapsamında değerlendirileceğinden, aynı yasanın 134.maddesine göre ihalenin feshi sebebi olamaz. Bu nedenle davacı vekilinin alacaklının, alacağa mahsuben taşınmaz hisselerini satın alamayacağı yönündeki istinaf nedenleri de yerinde değildir.
İİK'nin 134/2. maddesi göndermesi ile uygulanması gereken Türk Borçlar Kanunu'nun 281. maddesi uyarınca; kanuna veya ahlâka (adaba) aykırı şekilde ihaleye fesat karıştırılmış olması, ihalenin feshi sebebidir. İhalenin amacına ulaşmasını ve malın gerçek değerine satılmasını, ihalenin sağlıklı ve normal şartlarda yapılmasını engelleyici, dürüstlük kuralları ile bağdaşmayan davranışlarda bulunulması ve ihaleye katılıma engel olunması ihaleye fesat niteliğindedir. Taraflar, fesat nedeni olarak ileri sürdükleri maddi vakıaları tanık dahil her türlü kanıtla ispat edebilir. İlk derece mahkemesince, borçlunun göstereceği tüm deliller toplandıktan sonra fesat iddiası konusunda bir değerlendirme yapılıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.(12.HD. 12/03/2018 gün, 2017/7247 Esas, 2018/2330 Karar).


Tanık dinlenmesi ve kesin süre
Kesin sürenin sonuç doğurabilmesi  için usulünce ve eksiksiz olması gerekir (Hukuk Genel Kurulu'nun 12/12/2012 tarih ve  2012/9-1202-1218 Esas- Karar sayılı ilamı). İlk derece mahkemesince, 03/01/2019 günlü celsede davacı vekiline; bildirmiş olduğu tanıkların yeni adres bilgilerini bildirmesi için 2 haftalık süre verildiği, bu süre içerisinde bildirmediği takdirde bu delilinden vazgeçmiş sayılacağı ve dosyadaki mevcut delil durumuna göre karar verileceği konusunda karar alındığı; bu kararın 18/12/2018 tarihinde davacı vekiline tebliğ olunduğu, 03/01/2019 tarihine kadar davacı vekilince tanıkların yeni adresinin bildirilmediği ve bu tarihli celsede tanık dinletme isteminden vazgeçmiş sayılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Tanıkların dinlenebilmesi ancak verilen kesin süre içerisinde adreslerinin bildirilmesi halinde mümkündür.(12.HD. 09/03/2017 gün, 2016/21848 Esas, 2017/3538 Karar). İlk derece mahkemesince yapılan ihtarat ve tebligatın usulüne uygun olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle davacı vekilinin fesat iddiasına ilişkin tanıklarının dinlenmediği gerekçesine dayanan ihalenin feshi talebi yerinde değildir.

12.HD'nin, 16/01/2019 gün, 2018/12139 Esas, 2019/311 sayılı emsal kararında da belirtildiği üzere, davacının diğer ilgililere yapılan tebligatın usulsüz olduğunu ileri sürmesi mümkün değildir. Bu nedenle davacı vekilinin diğer ilgililere yapılan tebligatın usulsüzlüğünü ya da yapılmamış olmasını ileri sürmesi mümkün değildir.
İİK m. 150/e-1 ve 2 fıkraları gereğince, "Alacaklı, taşınır rehnin satışını ödeme veya icra emrinin tebliğinden itibaren altı ay içinde, taşınmaz rehnin satışını da aynı tarihten itibaren bir yıl içinde isteyebilir.
Satış yukarıdaki fıkrada gösterilen müddetler içinde istenmez veya talep geri alınıp da bu müddetler içinde yenilenmezse takip düşer."
İİK m. 153/a-1 fıkrası gereğince, "Taşınır rehninin paraya çevrilmesine ilişkin hükümler, bayrağına ve sicile kayıtlı olup olmadığına bakılmaksızın bir gemi üzerindeki hapis hakkı ile gemi alacağının verdiği rehin hakkının paraya çevrilmesinde de uygulanır."
İİK m. 153/a-3-3 bendi gereğince, "150/e maddesinin birinci fıkrasında öngörülen süre, bayrağına ve sicile kayıtlı olup olmadığına bakılmaksızın bütün gemiler için üç aydır."
İİK'nun 59. maddesi uyarınca, bir işlemin yapılmasını isteyen alacaklı o işlemin yapılması için gerekli masrafı avans olarak peşin yatırmalıdır. Az da olsa satış avansının yatırılmış olması halinde, usule uygun satış talebi yapılmış sayılır (12.HD. 27/09/2016 gün, 2016/19938 Esas, 2018/19928 Karar). Bu durumda, satışın süresinde talep edilmediği ve satış avansının süresinde yatırılmadığına ilişkin istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşılmaktadır.
   12.HD. 2016/14452 Esas, 2016/15924 Karar
Borçlunun icra mahkemesine başvurusunda satış ilanı tebliğ işleminin usulsüz olduğunu, kıymet takdir raporunun kendisine ve diğer ilgililere tebliğ edilmediğini ve satış ilanın tirajı yüksek bir gazetede yapılmadığını belirterek ihalenin feshini istediği, mahkemece satış ilanında taşınmaz satışının Kdv'den muaf olduğu bildirilmesine rağmen, satış şartnamesinde alıcının KDV'den sorumlu olduğunun yazıldığı, satış kararında ilanın yapılacağı gazetenin ulusal veya yerel gazete olduğu belirlenmeden yerel gazetede ilan yapıldığı ve satış ilanının ilgililere tebliğine karar verilmesine rağmen diğer takyidat alacaklılarına satış ilanı tebliğ edilmediği gerekçeleri ile ihalenin feshine karar verildiği görülmüştür.
a) Mahkemenin KDV muafiyetinin şatış şartnamesinde gösterilmediğine ilişkin gerekçesine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Satışa hazırlık işlemlerinden kaynaklanan nedenlerle ihalenin feshi isteminde bulunulabilmesi için usulsüz olduğu ileri sürülen hususun ihaleden önce şikayetçi tarafından öğrenilmemiş olması, öğrenilmiş ise İİK'nun 16/1.maddesinde öngörülen yasal yedi günlük sürede icra mahkemesi nezdinde şikayet konusu yapılmış olması gerekir. Şikayetçi, fesih nedeni olarak ileri sürdüğü ihaleye hazırlık dönemine ilişkin bir durumu yasal sürede icra mahkemesine şikayet yoluyla ileri sürmez ise daha sonra aynı nedene dayalı olarak ihalenin feshini isteyemez. Satışa hazırlık işlemlerine yönelik şikayet üzerine mahkemece verilecek kararlar kesin olmakla beraber, süresinde şikayet hakkının kullanıldığı hallerde icra mahkemesi kararının, ihalenin feshi aşamasında incelenmesi mümkündür. Ancak, yasanın öngördüğü bu olanağı kullanmayanlar, aynı şikayet nedenleri ile ihalenin feshini talep edemezler.
Önemle vurgulamakta yarar var ki, öğrenme açısından aslolan şikayetçiye bir tebligat yapılması olup, tebligat bulunmaması halinde öğrenme tarihi ancak yazılı belge ile ispatlanabilir.
Şikayetçiye satışa hazırlık işlemi ile ilgili olarak herhangi bir tebligat yapılmadığı gibi bu konuda yazılı bir belge de bulunmuyor ise İİK'nun 134/2. maddesi uyarınca ihale yapıldığı ana kadar gerçekleşen işlemlerdeki yolsuzlukları en geç ihale günü öğrendiğinin kabulü gerekeceğinden, ihale tarihinden itibaren yedi günlük sürede ihalenin feshini isteyebilir.
Somut olayda satış ilanının şikayetçi borçluya bizzat 27.11.2015 tarihinde tebliğ edildiği görülmektedir.
KDV muafiyetinin satış şartnamesinde gösterilmemesi, satış öncesi döneme ilişkin bir şikayet olup, satış ilanı tebliğ edildiği halde süresinde şikayet edilmeyen satış öncesi işlemler kesinleştiğinden, artık bu hususa dayalı olarak ihalenin feshi istenemez.
Ayrıca; KDV muafiyetinin satış şartnamesinde gösterilmemesi hususu borçlu tarafından açıkça ileri sürülmediği ve ihalenin feshi yargılamasında mahkemece re'sen bakılacak hususlardan olmadığı halde mahkemece bu hususun fesih nedeni olarak kabul edilmesi de doğru görülmemiştir.
b) Mahkemenin satış ilanının diğer takyidat alacaklılarına tebliğ edilmediğine ilişkin  gerekçesine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
İİK'nun 127. maddesi gereğince, taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği taşınmaz hissedarlarına tebliğ edilmelidir. Bu işlemin yapılmamış veya usulsüz yapılmış olması başlı başına ihalenin feshini gerektirir.
İhalenin feshini isteyen şikayetçiye satış ilanı 27.11.2015 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir. Şikayetçi, satış ilanının tebliğ işleminin usulüne uygun olmadığından bahisle ihalenin feshini talep etmiş mahkemece diğer takyidat alacaklılarına satış ilanının tebliğ edilmediği gerekçesi ile ihalenin feshine karar vermiştir. Oysa satış ilanı tebligatının usulsüzlüğü nedeniyle ihalenin feshini istemek hakkı sadece kendisine tebligat yapılmayan ilgilisine şikayet hakkı verir. ihalenin feshini isteyen şikayetçi, kendisi dışındaki diğer hissedarlara satış ilanının tebliğ edilmediği hususunu ileri süremez.
Bu durumda, diğer takyidat alacaklılarına satış ilanı tebliğ edilmediği gerekçesi ile ihalenin feshine karar verilmesi isabetsizdir.
c) Mahkemenin, satış kararında ulusal veya yerel gazete olduğu belirlenmeden yerel gazetede ilan yapıldığına  ilişkin  gerekçesine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
İİK'nun 126. maddesi taşınmaz ihalelerinde artırma ilanının ne şekilde  yapılacağını düzenlemiştir. Anılan maddede, ilanın satıştan en az bir ay önce yapılacağı açıklanmıştır. Dairemizce de bu kural sapma göstermeksizin uygulanmaktadır. Açıklanan maddenin son fıkrası göndermesi ile taşınmaz ihalelerinde de uygulanması zorunlu olan İİK'nun 114. maddesinde; "Satış açık artırma ile yapılır. Birinci ve ikinci artırmanın yapılacağı yer, gün ve saat daha önceden ilan edilir. İlanın şekli, artırmanın tarzı, yer ve günü ve gazete ile yapılıp yapılmayacağı icra memurunca alakadarların menfaatlerine en muvafık geleni nazarı dikkate alınarak tayin olunur" hükmü yer almaktadır.
Görüldüğü üzere, her ihalenin gazetede ilan zorunluluğu bulunmayıp, satış memurluğuna, her iki tarafın menfaati gözetilmek koşulu ile bu konuda takdir yetkisi tanınmıştır. Satış memurluğunun  28.10.2015 tarihli satış kararında da,  satışa çıkarılacak taşınmazın ilanının  bir gazetede yayınlattırılmak suretiyle yapılmasına  karar  verilmiş, bu doğrultuda yerel gazetede ilan yapılmıştır.
Satışı yapılan taşınmazın özellikleri dikkate alındığında, her yöreden alıcısı çıkabilecek otel, fabrika veya benzeri nitelikte bir mal olmadığı, değeri itibariyle de ulusal bir gazetede ilanın zorunlu olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece, Dairemizin içtihatlarına uygun olarak verilmiş satış memurluğu kararının aksine, satış kararında ulusal veya yerel gazete olduğu belirlenmeden yerel gazetede ilan yapıldığı gerekçesi ile ihalenin feshine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Mahkemece, borçlunun diğer ihalenin fesih sebepleri yerinde görülmediğine göre, ihalenin feshi istemine dair şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan yazılı gerekçe ile kabulü isabetsizdir.
SONUÇ  : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.            YARGITAY
         12.HD. 2015/17680 Esas, 2015/21136 Karar
İcra müdürlüğünce satışa esas olmak üzere düzenlenen 30.10.2013 tarihli gayrimenkul açık artırma ilanında, tapuda Muğla ili, F...mevkiinde, 14 parselde tarla nitelikli ve 24.700 m2 yüzölçümlü 1/8 hissenin  satışa çıkarıldığı ve muhammen bedelinin 46.312,50 TL olduğunun belirtildiği görülmektedir.
      Şikayetçi ihale alıcısı icra mahkemesine  süresinde yaptığı  başvurusunda,  Muğla ili, Fethiye ilçesi, Ovacık köyü Kuduzkuyusu mevkiinde bulunan 1 parsel sayılı taşınmazın hissedarı olduğunu, hissedarı olduğu taşınmaz ile ilgili ortaklığın giderilmesi davası bulunduğunu, hissedarı olduğu taşınmazın ihale yolu ile satılacağını düşünerek ihaleye katılıp taşınmazı satın aldığını, başkasına ait yeri satın aldığını sonradan farkettiğini ileri sürerek, 14.01.2014 tarihli ihalenin feshini istemiştir.
Yukarıda da belirtildiği üzere icra müdürlüğünce satışa esas gayrimenkul açık artırma ilanında, ihale konusu olan taşınmazın bulunduğu mevkii, parsel numarası, yüzölçümü, satılan hisse ile taşınmazın özellikleri açıkça belirtilmiştir. Şikayetçinin ihaleye çıkarılan  taşınmazın özelliklerini satış dosyasındaki kıymet takdir raporu, şartname ve satış ilanından öğrenmesi mümkündür. Dolayısıyla satış ilanına göre ihaleye katılmış ve taşınmazdaki borçlu hissesini satın almıştır. Bu hali ile alıcı, ihaleye girmeden önce taşınmazın özelliklerini, hangi taşınmazın satılacağını bilmekte olup, ihale tarihinden sonra icra mahkemesine gelerek,  hataya düştüğünü ileri sürerek ihalenin feshini talep edemez.
O halde mahkemece şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde ihalenin feshi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ  : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.
SATIŞ İLANI ŞEKLİ VE GAZETESİ
İİK.nun 126.maddesi taşınmaz ihalelerinde artırma ilanının ne şekilde  yapılacağını düzenlemiştir. Anılan maddede, artırmanın satıştan en az bir ay önce yapılacağı açıklanmıştır. Dairemizce de bu kural sapma gösterilmeksizin uygulanmaktadır. Açıklanan maddenin son fıkrası göndermesi ile taşınmaz ihalelerinde de uygulanması zorunlu olan İİK.nun 114. maddesinde; "Satış açık artırma ile yapılır. Birinci ve ikinci artırmanın yapılacağı yer, gün ve saat daha önceden ilan edilir. İlanın şekli, artırmanın tarzı, yer ve günü ve gazete ile yapılıp yapılmayacağı icra memurunca alakadarların menfaatlerine en muvafık geleni nazarı dikkate alınarak tayin olunur" hükmü yer almaktadır. Görüldüğü üzere, her ihalenin gazetede ilan zorunluluğu bulunmayıp, satış memurluğuna, her iki tarafın menfaati gözetilmek koşulu ile bu konuda takdir yetkisi tanınmıştır. Satış memurluğunun 11.03.2013 tarihli satış kararında da,  satışa çıkarılacak mala ilişkin ilanın bir gazete yayımlattırılmak suretiyle yapılmasına  karar  verilmiş, bu doğrultuda yerel gazetede ilan yapılmıştır.
Satışı yapılan taşınmazların özellikleri dikkate alındığında, her yöreden alıcısı çıkabilecek otel, fabrika veya benzeri nitelikte bir mal olmadıkları anlaşılmaktadır. (12.HD’nin 28/05/2014 gün, 2014/13291 Esas, 2014/15328 sayılı emsal kararı)

LEHİNE YAPILAN HATAYI İHALENİN FESHİ NEDENİ OLARAK İLERİ SÜREMEZ.
       12.HD. 2014/13291 Esas, 2014/15328 Karar
   Şikayetçi, Sulh Hukuk Mahkemesine başvurusunda; 34  parsel numaralı taşınmazın yüzölçümümün 8000 m2 olmasına rağmen satış ilanında 11.875 m2 olarak gösterildiğini, satış ilanının tirajı 50.000'in üzerinde olan bir gazeteyle ilan edilmediğini ileri sürerek taşınmazların ihalelerinin feshini istemiş, mahkemece istem kabul edilerek ihalelerin feshine karar verilmiştir.
    Ortaklığın giderilmesi ilamına dayalı olarak yapılan satışlara ilişkin ihalenin feshi davalarında alıcı ile birlikte hissedarların tamamının hasım olarak gösterilmeleri gerekir. Somut olayda şikayet dilekçesinde tüm hissedarlar taraf gösterildiği halde mahkemece hissedarlar davaya dahil edilmeden ihalenin feshine karar verildiği  görülmüştür.
     Ayrıca, İİK.nun 126.maddesi taşınmaz ihalelerinde artırma ilanının ne şekilde  yapılacağını düzenlemiştir. Anılan maddede, artırmanın satıştan en az bir ay önce yapılacağı açıklanmıştır. Dairemizce de bu kural sapma gösterilmeksizin uygulanmaktadır. Açıklanan maddenin son fıkrası göndermesi ile taşınmaz ihalelerinde de uygulanması zorunlu olan İİK.nun 114. maddesinde; "Satış açık artırma ile yapılır. Birinci ve ikinci artırmanın yapılacağı yer, gün ve saat daha önceden ilan edilir. İlanın şekli, artırmanın tarzı, yer ve günü ve gazete ile yapılıp yapılmayacağı icra memurunca alakadarların menfaatlerine en muvafık geleni nazarı dikkate alınarak tayin olunur" hükmü yer almaktadır. Görüldüğü üzere, her ihalenin gazetede ilan zorunluluğu bulunmayıp, satış memurluğuna, her iki tarafın menfaati gözetilmek koşulu ile bu konuda takdir yetkisi tanınmıştır. Satış memurluğunun 11.03.2013 tarihli satış kararında da,  satışa çıkarılacak mala ilişkin ilanın bir gazete yayımlattırılmak suretiyle yapılmasına  karar  verilmiş, bu doğrultuda yerel gazetede ilan yapılmıştır.
Satışı yapılan taşınmazların özellikleri dikkate alındığında, her yöreden alıcısı çıkabilecek otel, fabrika veya benzeri nitelikte bir mal olmadıkları anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece, Dairemizin içtihatlarına uygun olarak verilmiş satış memurluğu kararının aksine, ilanın Türkiye genelinde yayım yapan tirajı yüksek gazetelerden birinde yapılması gerektiği gerekçesi ile ihalenin feshine karar verilmesi doğru değildir.
    Öte yandan İİK.nun 134/8. maddesine göre, ihalenin feshini şikayet yolu ile talep eden ilgili, vaki yolsuzluk neticesinde kendi menfaatlerinin muhtel olduğunu ispata mecburdur. Bu nedenle ihalenin bozulması isteminde bulunan kimsenin, ihalenin bozulma nedeni olarak ileri sürdüğü yolsuzluk sonucunda kendi yararının çiğnenmiş olduğunu, bir başka deyişle yapılan ihaleden zarar görmüş bulunduğunu kanıtlaması gerekir. Oysa; 34 parsel numaralı taşınmazın yüzölçümünün satış ilanında fazla gösterilmesi, şikayetçinin lehine olup, ihaleye katılımı olumlu yönden etkileyeceğinden, şikayetçi bu hususu ihalenin feshi nedeni olarak ileri süremez.
O halde mahkemece, öncelikle şikayet dilekçesinde yer alan hissesarların davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlandıktan ve varsa delilleri tesbit edildikten sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken bu husus gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
Öte yandan HMK’nun 297. maddesinin (1). fıkrasının (e) bendi gereği hükümde “gerekçeli kararın yazıldığı tarihin” yer alması zorunlu olup, kanunun bu emredici hükmüne aykırı  davranılması da doğru bulunmamıştır.
SONUÇ  : Hissedarlar ... ve ...'nun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/05/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.       
İİK'nun 114/2. maddesi uyarınca; “İlanın şekli, artırmanın tarzı, yer ve günü ve gazete ile yapılıp yapılmayacağı icra memurluğunca alakadarların menfaatlerine en muvafık geleni nazarı dikkate alınarak tayin olunur.”  İlânın yurt düzeyinde yayımlanan bir gazete ile yapılmasına karar verilmesi hâlinde bu ilân satış talebi tarihinde tirajı ellibinin (50.000) üzerinde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan gazetelerden biriyle yapılır.
                                                                                             
12.HD. 2013/12229 Esas, 2013/17841 Karar
Davacıların ihalenin feshi istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece davacılardan ...'nın isteminin kabulü ile ihalenin feshine karar verildiği, fesih sebebi olarak ihaleye konu taşınmazın tapu kaydındaki arsa pay ve paydasının ve yüz ölçümü olarak net kullanım alanının satış ilanında gösterilmediği gerekçe gösterilmiştir.
Somut olayda, ihaleye konu taşınmaz ile ilgili olarak 27.02.2012 günü yapılan kıymet takdiri ile bilirkişiler tarafından hazırlanan raporda, taşınmazın tapu bilgilerine ve fiili durumuna yer verildiği, satış ilanının da tapu siciline ve bilirkişi raporuna uygun olarak hazırlandığı görülmektedir. Buna göre satış ilanında, taşınmazın ... 4 nolu bağımsız bölümde tapuya kayıtlı, tam hisseli mesken niteliğinde olduğu, fiziki özellikleri ve diğer vasıfları belirtildikten sonra yaklaşık kullanım alanının 110 m2 olduğu belirtilmiştir.
Buna göre satış ilanında taşınmazın arsa pay ve paydası ile yüz ölçümünün net gösterilmediği hususları ihalenin feshini gerektiren sebeplerden olmadığından mahkemece yazılı gerekçe ile ihalenin feshine karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ  : Davalının  temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09/05/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

aklımda-

 sın

TIBBİ ETİK