17 Mayıs 2020 Pazar

KAMBİYO SENETLERİNDE ZAMANAŞIMI


HGK 09/04/2019 gün, 2017/12-331 Esas, 2019/425 Karar
Takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde zamanaşımı iddiası,
İbraz süresinin bitim tarihinin 6273 sayılı kanundan önce olması halinde zamanaşımı,
“…Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
İstem, takibin kesinleşmesinden sonraki döneme yönelik zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına ilişkindir.
Şikâyetçi-borçlu vekili; müvekkili aleyhine yapılan icra takibinde kambiyo senetlerine mahsus ödeme emri tebliğ edildiğini, icraya konan belgenin çek niteliğinde olduğunu, icra dosyasında en son 06.02.2011 (2012) tarihinde işlem yapıldığını, kambiyo senedi olan çeklerde zamanaşımı süresinin altı ay olduğunu ileri sürerek zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; takipte en son işlemin 06.02.2012 tarihinde yapıldığı ve zamanaşımı süresi olan 3 yıllık sürenin dolmadığı gerekçesiyle şikâyetin reddine dosya üzerinden karar verilmiştir.

Şikâyetçi-borçlu vekilinin temyiz itirazı üzerine Özel Dairece “6273 sayılı Kanun'un 7. maddesi ile 6762 sayılı TTK'nın 726. maddesinde yapılan değişiklikle çeklerde 6 ay olan zamanaşımı süresinin 3 yıla çıkarıldığı, değişikle getirilen 3 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanabilmesi için, çekin ibraz süresinin bitim tarihinin yasa değişikliğinin yürürlüğe girdiği tarihten sonra olmasının gerektiği, somut olayda zamanaşımı şikâyetine konu olan takip konusu çekin keşide tarihlerinin 12.06.2009, 20.07.2009 olup, ibraz süresinin bitim tarihinin 6273 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce olduğundan, çeklerin 6 aylık zamanaşımı süresine tabi olduğu, takip dosyasında 04.04.2011 ve 07.09.2011 tarihlerinde işlem yapılmış olup dosyada 6 aylık zamanaşımı süresinin dolmadığı, ancak mahkeme kararının sonucu itibariyle doğru olduğu” gerekçesiyle yerel mahkeme kararı onanmış ise de, onama kararına karşı şikâyetçi-borçlu vekili tarafından karar düzeltme yoluna başvurulması nedeniyle bu defa Özel Dairece onama kararı kaldırılmış ve yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Mahkemece önceki gerekçeye ek olarak; 03.02.2012 tarihinden önceki müstenidi çek olan takip dosyalarının altı ayı geçmeme kuralına uygun işlem yaparak yürürlük tarihine kadar takip iradesini göstermiş alacaklıların bu tarihten sonra lehe olan yasa değişikliğinden yararlandırılmamasının haksızlık olacağı, somut olayda yasaların geriye yürümemesi şeklinde gelişen genel kuralların uygulanamayacağı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı şikâyetçi-borçlu vekili tarafından temyize getirilmektedir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olay bakımından şikâyetçi-borçlunun zamanaşımı şikâyetinin kabul edilip edilemeyeceği, burada varılacak sonuca göre İİK'nın 170/b maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanun'un 71/son maddesi yollaması ile 33/a maddesi gereğince icranın geri bırakılmasına karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 71. maddesinin 2. fıkrasında; "Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun zamanaşımına uğradığını ileri sürecek olursa, 33/a maddesi hükmü kıyasen uygulanır" hükmü yer almakta olup, aynı Kanun'un 33/a-1. maddesinde ise; "İlamın zamanaşımına uğradığı veya zamanaşımının kesildiği veya tatile uğradığı iddiaları icra mahkemesi tarafından resmî vesikalara müsteniden incelenerek icranın geri bırakılmasına veya devamına karar verilir" düzenlemesine yer verilmiştir. Bu hükümler uyarınca, borçlu takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun zamanaşımına uğradığını icra mahkemesinde süreye tabi olmadan ileri sürebilir.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 726. maddesinde çek için düzenlenen zamanaşımı süresi altı ay iken, 03.02.2012 tarihli ve 28193 (mükerrer) sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6273 sayılı Kanun'un 7. maddesiyle bu süre üç yıla çıkarılmıştır. 6273 sayılı Kanunun 9. maddesi ile bu değişikliklerin Kanunun yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilmiştir. Yine 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)'nun 6273 sayılı Kanun'un 8. maddesi ile değişik 814. maddesine göre de çeklerde zamanaşımı süresi üç yıldır. 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6103 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 6/1. maddesinde “Türk Ticaret Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı süreleri ile hak düşürücü süreler eski hukuka tâbidir.” şeklinde bir düzenleme bulunmaktadır. 6763 sayılı Türk Ticaret Kanununun Mer’iyet ve Tatbik Şekli Hakkında Kanun’un 2. maddesinde Türk Ticaret Kanununun mer'iyetinden önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı sürelerinin eski kanun hükmüne tabi olacakları düzenlenmiştir.
Söz konusu geçiş hükümleri işlemeye başlamış zamanaşımı sürelerinin eski Kanun hükümlerine tabi olduklarını düzenlemektedir. Bu düzenleme kanunların geriye yürümemesi ilkesine de uygun olup, bu ilke Türk Medeni Kanunu ve Türk Ticaret Kanununa egemen olan bir ilkedir. Buna göre özel hukuk ilişkisi ve sözleşme serbestisine değer verildiğinden her sözleşme veya işlem yapıldığı zaman yürürlükte olan kanuna tabi olmaktadır.
Zamanaşımı usul hukukuna ait bir kavram olmayıp, maddi hukukun içinde yer almaktadır. Dolayısıyla usul kuralları ile ilgili zaman bakımından uygulanma kuralı olan HMK’nın 448. maddesinde düzenlenen derhal uygulanma ilkesi, zamanaşımı bakımından uygulanmaz.
Bütün bu yasal düzenlemeler ve ilkeler ışığında çekler yönünden zamanaşımı süresinin başladığı tarihte hangi yasa yürürlükte ise o yasada öngörülen zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği kabul edilmelidir. Buna göre çek yönünden zamanaşımı, ibraz süresinin bitmesi ile başlayacağına göre, çekin ibraz süresinin sona erdiği tarihte geçerli olan zamanaşımı süresinin göz önüne alınması zorunludur. Çekte İBRAZ SÜRESİNİN BAŞLANGICI keşide günü olarak gösterilen tarihtir. Bu nedenlerle 6762 sayılı TTK’nun 726. maddesini değiştiren 6273 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 03.02.2012 tarihinden önce ibraz süresi dolan çeklerde zamanaşımı süresi altı ay, ibraz süresi bu tarihten sonra dolan çeklere ise üç yıldır.
İlke olarak herhangi bir yasa veya düzenleyici kural, hukuksal sonuçlarını yürürlüğe girdiği tarihten sonrası için doğurmaya başlar. Bunun doğal sonucu da yasaların yürürlüğe girmelerinden önceki olayları etkilememeleri yani geçmişe etkili olmamalarıdır. Yasaları uygulama durumunda bulunanlar, başta mahkemeler olmak üzere onları geriye yürür sonuçlar doğuracak şekilde yorumlamamakla yükümlüdürler. Hukuk güvenliği bunu gerektirmektedir.
Hukuk Genel Kurulunun 09.03.1988 tarihli ve 1987/2-860 E., 1988/232 K., 13.10.2004 tarihli ve 2004/10-528 E., 2004/533 K., 06.04.2005 tarihli ve 2005/10-183 E., 2005/241 K. sayılı kararları da aynı yöndedir.
Somut olayla ilgili olarak 6762 sayılı TTK ile 6103 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda zamanaşımı sürelerinin eski hukuka tabi olacağını açıkça düzenlemiş olduğundan aksine yorum yapılması da mümkün değildir.
6098 sayılı TBK’nun 164. (818 sayılı BK m.133)  maddesine göre daha özel nitelikte bulunan 6102 sayılı TTK’nın 818/1-p ( 6762 sayılı TTK m.730/18) maddesi göndermesi ile çekler hakkında uygulanması gereken aynı Yasanın 750. (6762 sayılı TTK m.662) maddesinde zamanaşımını kesen sebepler; “dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesi” şeklinde sınırlı olarak sayılmıştır. Yine 6102 sayılı TTK’nın 818/1-p (6762 sayılı TTK m.730/18) maddesi göndermesi ile çekler hakkında da uygulanması gereken aynı Yasanın 751. (6762 sayılı TTK m.663) maddesi gereğince zamanaşımı kesilince son işlem tarihinden itibaren müddeti aynı olan yeni bir zamanaşımı işlemeye başlar ve zamanaşımını kesen işlem hangi borçlu hakkında gerçekleşmiş ise ona karşı hüküm ifade eder. Ayrıca alacaklının yaptığı takibin devamını sağlayıcı nitelikte her takip işlemi ile de zamanaşımı kesilir ve yeni bir süre işlemeye başlar.
Somut olayda takibe konu 31.05.2009, 30.06.2009 ve 31.07.2009 keşide tarihli çeklerin keşide yeri ve muhatap bankanın bulunduğu yer Konya olduğundan 6102 sayılı TTK’nın 796/1. (6762 sayılı TTK’nın m.708/1) maddesi uyarınca 10 günlük ibraz süresine tabi olup, ibraz süresinin bitim tarihi 6273 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 03.02.2012 tarihinden önce olduğundan, çekler 6 aylık zamanaşımı süresine tabidir. 6102 sayılı TTK’nın 751. maddesi gereğince çek zamanaşımını kesen her işlemden sonra müddeti aynı olan yeni bir zamanaşımı başlayacağından takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde alacağın zamanaşımına uğramaması için altı aydan fazla aralık olmamak üzere alacaklının icra takip işleminde bulunması zorunludur. Takip dosyası incelendiğinde, takibin kesinleşmesinden sonra 15.05.2010 tarihli haciz talebi ile 24.12.2010 tarihli haciz talebi işlemleri arasında ve son işlem olan 06.02.2012 tarihli haciz talebi ile 26.09.2012 şikâyet tarihleri arasında 6 aydan fazla süre ile zamanaşımını kesen icra takip işlemi yapılmadığı görülmüştür. Alacaklının yukarıda belirtilen tarihler arasında icra takibini sürdürme iradesini gösteren bir takip işlemine rastlanılmadığından ve dolayısıyla 6762 sayılı TTK'nın 726. maddesinin 1. fıkrasında yazılı 6 aylık zamanaşımı gerçekleştiğinden, mahkemece borçlunun zamanaşımı şikâyetinin kabul edilerek, İİK'nın 170/b maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanun'un 71/son maddesi yollaması ile 33/a maddesi gereğince icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekmektedir.
Hâl böyle olunca mahkemece Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

aklımda-

 sın

TIBBİ ETİK