HGK 09/04/2019 gün, 2017/12-331 Esas,
2019/425 Karar
Takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde
zamanaşımı iddiası,
İbraz süresinin bitim tarihinin 6273 sayılı
kanundan önce olması halinde zamanaşımı,
“…Hukuk Genel
Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan
ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
İstem,
takibin kesinleşmesinden sonraki döneme yönelik zamanaşımı nedeniyle icranın
geri bırakılmasına ilişkindir.
Şikâyetçi-borçlu
vekili; müvekkili aleyhine yapılan icra takibinde kambiyo senetlerine mahsus
ödeme emri tebliğ edildiğini, icraya konan belgenin çek niteliğinde olduğunu,
icra dosyasında en son 06.02.2011 (2012) tarihinde işlem yapıldığını, kambiyo
senedi olan çeklerde zamanaşımı süresinin altı ay olduğunu ileri sürerek
zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar verilmesini talep
etmiştir.
Mahkemece;
takipte en son işlemin 06.02.2012 tarihinde yapıldığı ve zamanaşımı süresi olan
3 yıllık sürenin dolmadığı gerekçesiyle şikâyetin reddine dosya üzerinden karar
verilmiştir.
Şikâyetçi-borçlu
vekilinin temyiz itirazı üzerine Özel Dairece “6273 sayılı Kanun'un 7. maddesi
ile 6762 sayılı TTK'nın 726. maddesinde yapılan değişiklikle çeklerde 6 ay olan
zamanaşımı süresinin 3 yıla çıkarıldığı, değişikle getirilen 3 yıllık
zamanaşımı süresinin uygulanabilmesi için, çekin ibraz süresinin bitim
tarihinin yasa değişikliğinin yürürlüğe girdiği tarihten sonra olmasının
gerektiği, somut olayda zamanaşımı şikâyetine konu olan takip konusu çekin
keşide tarihlerinin 12.06.2009, 20.07.2009 olup, ibraz süresinin bitim
tarihinin 6273 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce olduğundan, çeklerin 6
aylık zamanaşımı süresine tabi olduğu, takip dosyasında 04.04.2011 ve
07.09.2011 tarihlerinde işlem yapılmış olup dosyada 6 aylık zamanaşımı
süresinin dolmadığı, ancak mahkeme kararının sonucu itibariyle doğru olduğu”
gerekçesiyle yerel mahkeme kararı onanmış ise de, onama kararına karşı
şikâyetçi-borçlu vekili tarafından karar düzeltme yoluna başvurulması nedeniyle
bu defa Özel Dairece onama kararı kaldırılmış ve yukarıda başlık bölümünde
gösterilen nedenlerle yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
Mahkemece
önceki gerekçeye ek olarak; 03.02.2012 tarihinden önceki müstenidi çek olan
takip dosyalarının altı ayı geçmeme
kuralına uygun işlem yaparak yürürlük tarihine kadar takip iradesini göstermiş
alacaklıların bu tarihten sonra lehe olan yasa değişikliğinden
yararlandırılmamasının haksızlık olacağı, somut olayda yasaların geriye
yürümemesi şeklinde gelişen genel kuralların uygulanamayacağı gerekçesiyle
direnme kararı verilmiştir.
Direnme
kararı şikâyetçi-borçlu vekili tarafından temyize getirilmektedir.
Direnme
yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olay bakımından
şikâyetçi-borçlunun zamanaşımı şikâyetinin kabul edilip edilemeyeceği, burada
varılacak sonuca göre İİK'nın 170/b maddesinin göndermesi ile uygulanması
gereken aynı Kanun'un 71/son maddesi yollaması ile 33/a maddesi gereğince
icranın geri bırakılmasına karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında
toplanmaktadır.
2004 sayılı
İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 71. maddesinin 2. fıkrasında; "Borçlu,
takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun zamanaşımına uğradığını ileri
sürecek olursa, 33/a maddesi hükmü kıyasen uygulanır" hükmü yer almakta
olup, aynı Kanun'un 33/a-1. maddesinde ise; "İlamın zamanaşımına uğradığı
veya zamanaşımının kesildiği veya tatile uğradığı iddiaları icra mahkemesi
tarafından resmî vesikalara müsteniden incelenerek icranın geri bırakılmasına
veya devamına karar verilir" düzenlemesine yer verilmiştir. Bu hükümler uyarınca,
borçlu takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun zamanaşımına uğradığını
icra mahkemesinde süreye tabi olmadan ileri sürebilir.
6762 sayılı
Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 726. maddesinde çek için düzenlenen zamanaşımı
süresi altı ay iken, 03.02.2012 tarihli ve 28193 (mükerrer) sayılı Resmî
Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6273 sayılı Kanun'un 7. maddesiyle bu
süre üç yıla çıkarılmıştır. 6273 sayılı Kanunun 9. maddesi ile bu
değişikliklerin Kanunun yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilmiştir.
Yine 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu
(TTK)'nun 6273 sayılı Kanun'un 8. maddesi ile değişik 814. maddesine göre de
çeklerde zamanaşımı süresi üç yıldır. 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6103
sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un
6/1. maddesinde “Türk Ticaret Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye
başlamış bulunan zamanaşımı süreleri ile hak düşürücü süreler eski hukuka
tâbidir.” şeklinde bir düzenleme bulunmaktadır. 6763 sayılı Türk Ticaret
Kanununun Mer’iyet ve Tatbik Şekli Hakkında Kanun’un 2. maddesinde Türk Ticaret
Kanununun mer'iyetinden önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı sürelerinin
eski kanun hükmüne tabi olacakları düzenlenmiştir.
Söz konusu
geçiş hükümleri işlemeye başlamış zamanaşımı sürelerinin eski Kanun hükümlerine
tabi olduklarını düzenlemektedir. Bu düzenleme kanunların geriye yürümemesi
ilkesine de uygun olup, bu ilke Türk Medeni Kanunu ve Türk Ticaret Kanununa
egemen olan bir ilkedir. Buna göre özel hukuk ilişkisi ve sözleşme serbestisine
değer verildiğinden her sözleşme veya işlem yapıldığı zaman yürürlükte olan
kanuna tabi olmaktadır.
Zamanaşımı
usul hukukuna ait bir kavram olmayıp, maddi hukukun içinde yer almaktadır.
Dolayısıyla usul kuralları ile ilgili zaman bakımından uygulanma kuralı olan
HMK’nın 448. maddesinde düzenlenen derhal uygulanma ilkesi, zamanaşımı
bakımından uygulanmaz.
Bütün bu
yasal düzenlemeler ve ilkeler ışığında çekler
yönünden zamanaşımı süresinin başladığı tarihte hangi yasa yürürlükte ise o
yasada öngörülen zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği kabul edilmelidir.
Buna göre çek yönünden zamanaşımı, ibraz süresinin bitmesi ile başlayacağına
göre, çekin ibraz süresinin sona erdiği tarihte geçerli olan zamanaşımı
süresinin göz önüne alınması zorunludur. Çekte
İBRAZ SÜRESİNİN BAŞLANGICI keşide günü olarak gösterilen tarihtir. Bu
nedenlerle 6762 sayılı TTK’nun 726. maddesini değiştiren 6273 sayılı Kanunun
yürürlüğe girdiği 03.02.2012 tarihinden önce ibraz süresi dolan çeklerde
zamanaşımı süresi altı ay, ibraz süresi bu tarihten sonra dolan çeklere ise üç
yıldır.
İlke olarak
herhangi bir yasa veya düzenleyici kural, hukuksal sonuçlarını yürürlüğe
girdiği tarihten sonrası için doğurmaya başlar. Bunun doğal sonucu da yasaların
yürürlüğe girmelerinden önceki olayları etkilememeleri yani geçmişe etkili
olmamalarıdır. Yasaları uygulama durumunda bulunanlar, başta mahkemeler olmak
üzere onları geriye yürür sonuçlar doğuracak şekilde yorumlamamakla
yükümlüdürler. Hukuk güvenliği bunu gerektirmektedir.
Hukuk Genel
Kurulunun 09.03.1988 tarihli ve 1987/2-860 E., 1988/232 K., 13.10.2004 tarihli
ve 2004/10-528 E., 2004/533 K., 06.04.2005 tarihli ve 2005/10-183 E., 2005/241
K. sayılı kararları da aynı yöndedir.
Somut olayla
ilgili olarak 6762 sayılı TTK ile 6103 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun Yürürlüğü
ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda zamanaşımı sürelerinin eski hukuka tabi
olacağını açıkça düzenlemiş olduğundan aksine yorum yapılması da mümkün
değildir.
6098 sayılı
TBK’nun 164. (818 sayılı BK m.133)
maddesine göre daha özel nitelikte bulunan 6102 sayılı TTK’nın 818/1-p (
6762 sayılı TTK m.730/18) maddesi göndermesi ile çekler hakkında uygulanması
gereken aynı Yasanın 750. (6762 sayılı TTK m.662) maddesinde zamanaşımını kesen
sebepler; “dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi
veya alacağın iflas masasına bildirilmesi” şeklinde sınırlı olarak sayılmıştır.
Yine 6102 sayılı TTK’nın 818/1-p (6762 sayılı TTK m.730/18) maddesi göndermesi
ile çekler hakkında da uygulanması gereken aynı Yasanın 751. (6762 sayılı TTK
m.663) maddesi gereğince zamanaşımı kesilince son işlem tarihinden itibaren
müddeti aynı olan yeni bir zamanaşımı işlemeye başlar ve zamanaşımını kesen
işlem hangi borçlu hakkında gerçekleşmiş ise ona karşı hüküm ifade eder. Ayrıca
alacaklının yaptığı takibin devamını sağlayıcı nitelikte her takip işlemi ile
de zamanaşımı kesilir ve yeni bir süre işlemeye başlar.
Somut olayda
takibe konu 31.05.2009, 30.06.2009 ve 31.07.2009 keşide tarihli çeklerin keşide
yeri ve muhatap bankanın bulunduğu yer Konya olduğundan 6102 sayılı TTK’nın
796/1. (6762 sayılı TTK’nın m.708/1) maddesi uyarınca 10 günlük ibraz süresine
tabi olup, ibraz süresinin bitim tarihi 6273 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği
03.02.2012 tarihinden önce olduğundan, çekler 6 aylık zamanaşımı süresine
tabidir. 6102 sayılı TTK’nın 751. maddesi gereğince çek zamanaşımını
kesen her işlemden sonra müddeti aynı olan yeni bir zamanaşımı başlayacağından
takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde alacağın zamanaşımına uğramaması için
altı aydan fazla aralık olmamak üzere alacaklının icra takip işleminde bulunması
zorunludur. Takip dosyası incelendiğinde, takibin kesinleşmesinden sonra
15.05.2010 tarihli haciz talebi ile 24.12.2010 tarihli haciz talebi işlemleri
arasında ve son işlem olan 06.02.2012 tarihli haciz talebi ile 26.09.2012
şikâyet tarihleri arasında 6 aydan fazla süre ile zamanaşımını kesen icra takip
işlemi yapılmadığı görülmüştür. Alacaklının yukarıda belirtilen tarihler
arasında icra takibini sürdürme iradesini gösteren bir takip işlemine
rastlanılmadığından ve dolayısıyla 6762 sayılı TTK'nın 726. maddesinin 1.
fıkrasında yazılı 6 aylık zamanaşımı gerçekleştiğinden, mahkemece borçlunun
zamanaşımı şikâyetinin kabul edilerek, İİK'nın 170/b maddesinin göndermesi ile
uygulanması gereken aynı Kanun'un 71/son maddesi yollaması ile 33/a maddesi
gereğince icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekmektedir.
Hâl böyle
olunca mahkemece Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına
uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder