17 Mayıs 2020 Pazar

İLERİ TARİHLİ ÇEK


HGK 02/04/2019 gün, 2018/17-26 Esas, 2019/396 Karar
İleri tarihli çek düzenlenebilmesi mümkündür.
Somut olayın özelliklerine göre, rizikonun gerçekleştiği tarihte herhangi bir sigorta primi ödemesinin bulunmaması,
“…6762 sayılı TTK'nın 1294/2. maddesine göre, sigorta priminin para olarak ödeneceği ve senet verilmesi hâlinde senet bedelinin tahsil edildiği tarihte ödeme yapılmış sayılacağı hükme bağlanmış olmasına rağmen somut olayda prime karşılık gelen ödemenin çek ile yapıldığı iddia edildiğinden, çek ile ödemelere ilişkin düzenlemelerin de dikkate alınması gerekmektedir.
6762 sayılı TTK’nın 707. maddesine göre;
“Çek, görüldüğünde ödenir. Buna aykırı her hangi bir kayıt yazılmamış hükmündedir.    Keşide günü olarak gösterilen günden önce ödenmek için ibraz olunan bir çek ibraz günü ödenir.”
Bilindiği gibi, çeklerde düzenlenme tarihinin gösterilmesi zorunludur ( 6102 sayılı TTK md. 780, 6762 sayılı TTK md. 692). Düzenlenme tarihi bulunmadığı takdirde ilgili senet Kanunun aradığı diğer bütün unsurlara sahip olsa dahi çek vasfını kazanamaz (6102 sayılı TTK md.781/1, 6762 sayılı TTK md. 693 ). Kanun koyucu çeklerde düzenlenme günü olarak gösterilen tarihin, senedin gerçek düzenlenme günü olmasını aramamıştır. Kanun koyucunun bu konudaki suskunluğu, hiç şüphesiz, ileri tarihli çek düzenlenmesine imkân veren hâllerden birisidir.
6762 sayılı TTK’nın 707/2 (6102 sayılı TTK’nın 795/2.) fıkrasında düzenlenme günü olarak gösterilen günden önce ödenmek için muhatap bankaya ibraz olunan bir çekin ibraz günü ödeneceği ifade edilerek, Türk hukukunda ileri tarihli çek düzenlenmesi zımnen kabul edilmiştir.
Bu fıkra ile kanun koyucu, ileri tarihli çek düzenlenmesinin bir nevi müeyyidesi olarak bir çekin üzerinde yazılı düzenlenme tarihinden önce muhatap bankaya ibrazı hâlinde karşılığı varsa ödeneceğini açıkça kabul ederken, zımnen de bir çekin düzenlenme günü olarak gösterilen tarihten önce ileri tarihli olarak tedavüle çıkarılabileceğini ve bu tip bir senedin diğer kanuni unsurlara sahip olmak kaydıyla çek sayılacağını belirtmiştir.
 Ayrıca, Çek Kanunu’na 6273 sayılı Kanunla eklenen Geçici madde 3/5. fıkrası ile 31 Aralık 2020 tarihine kadar çekin ödenmek için üzerinde yazılı düzenlenme tarihinden önce muhatap bankaya ibrazının geçersiz olacağı öngörülmüş; böylece, kanun koyucu bu fıkra ile de ileri tarihli çek düzenlenebileceğini; ancak bu çeklerin üzerlerinde yazılı düzenlenme tarihinden önce muhatap bankaya ödenmeleri için ibraz edilmelerinin mümkün olmadığını; buna rağmen ibrazları hâlinde bu fıkranın söz konusu düzenlemesinin sonucu olarak 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 795/2. ( 6762 sayılı Kanunun 707/2)  fıkrasına aykırı olarak muhatap bankaca ödenmelerinin mümkün olamayacağını kabul etmiştir. Böylece geçici Madde 3/5. fıkrasında öngörülen bu düzenleme ile 31 Aralık 2020 tarihine kadar 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 795/1. ve 2. fıkraları ile Çek Kanununun 3/8. fıkrasının uygulanması dondurulmuştur.
Geçici madde 3/5. fıkrası uyarınca çeklerin üzerlerinde yazılı düzenlenme tarihlerinden önce muhatap bankaya ibraz edilerek "kırdırtmalarının" mümkün olmadığının da kabulü gerekir. Zira, yukarıda belirtildiği gibi, söz konusu fıkra uyarınca çeklerin üzerlerinde yazılı düzenlenme tarihinden önce muhatap bankaya ibraz edilmeleri ve ödenmeleri mümkün değildir (B., Ali/ G. Celal: Kıymetli Evrak Hukuku, Ankara,2018 s: 324vd).
Yukarıda yapılan açıklamalardan sonra somut olay değerlendirildiğinde;
Somut olayda, kasko sigorta poliçesi, 30.07.2010 - 30.07.2011 vadeli olarak düzenlenmiş olup, kaza ise 31.07.2010 tarihinde meydana gelmiştir.
Davacının işleteni olduğu 06 AG 5802 plaka sayılı araca 30.07.2010 saat: 16.18’de 200200008814726 poliçe numaralı kasko sigorta poliçesi tanzim edilmiş, işbu poliçenin 3.560,31TL’lik priminin peşin olarak 30.07.2010 tarihinde ödeneceği kararlaştırılmış, poliçenin tanzim tarihinden 1 gün sonra henüz poliçe prim borcu ödenmeden 31.07.2010 tarihinde davacıya ait araç kaza yaparak hasarlanmıştır.
Kasko Poliçesinin birinci sayfasında 3.560,31 TL primin, 30.07.2010 tarihinde "peşin "olarak ödeneceği açıkça belirtilmiş ve ikinci sayfada yer alan "prim ödeme özel klozu" başlığında; “Primin peşinat ve/veya taksitleri; … Sigorta A.Ş. Genel Müdürlüğüne, Bölge Müdürlüklerine, poliçe ekinde belirtilen banka hesaplarına veya poliçeyi tanzim eden yetkili acenteye, makbuz/dekont karşılığı ödenir. Sigortacının sorumluluğu primin veya ilk taksitin ödendiği tarihte başlar.” hükmüne yer verilmiştir.
Dosya kapsamında dava konusu riziko 31.07.2010 tarihinde gerçekleşmiştir. Davacı vekili yargılama sırasında primin (rizikodan sonra) davalının acentesine keşide edilen 15.250,00TL bedelli 16.11.2010 tarihli çek ile ödendiğini ve çek bedelinin davalı sigortacı tarafından tahsil edildiğini ileri sürmüş ise de çek bedelinin davalı sigortacı tarafından rizikodan sonra 22.11.2010 tarihinde tahsil edildiği açık olduğu gibi dekontta da yapıldığı iddia edilen ödemenin hangi poliçeye istinaden yapıldığının belirtilmemesi nedeniyle sigorta bedelinin ödendiğinin kabulüne de olanak yoktur.
Yürürlükte bulunan bir sigorta sözleşmesi çerçevesinde, rizikonun gerçekleşmesinden sonra ödenen prim sigortacının geriye etkili olarak sorumluluğunu doğurmaz ve sigortacı, riziko anında ilk prim henüz ödenmiş olmadığı için edim yükümlülüğü altına girmemiş idiyse, sonradan primi kabul etmiş olması yüzünden sorumlu olmaz. Riziko anında sigortadan yararlanma hakkına sahip bulunmayan bir sigorta ettirenin, bu durumu bilerek daha sonra gerçekleştireceği bir işlemle (burada: prim ödemesi) sigorta parasına hak kazanmış hâle gelmesi, hukuken mümkün değildir.
 Riziko anında ve primin sonradan ödendiği sırada sigorta sözleşmesi yürürlükte ise, sigortacı yapılan ödemeyi geri vermekle yükümlü olmaz. Bu olasılıkta, ödenen prim sözleşmeden doğmuş olan ve varlığını aynen sürdüren prim borcuna sayılacaktır. Sigortacının tahsil ettiği primi geri vermemiş olmasına "gerçekleşen riziko için sorumlu olmayı kabul ettiği" gibi bir sonuç bağlamak, bu açıdan da yerinde görünmemektedir ( Ünan, S: Türk Ticaret Kanunu Şerhi Altıncı Kitap Sigorta Hukuku, C.I Genel Hükümler, Ankara 2018, s:178).
O hâlde, riziko tarihi itibariyle poliçeye ait herhangi bir prim ödemesi bulunmadığı sabit olmakla yukarıda açıklanan yasa maddeleri ile Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartlarının C.l. maddesi uyarınca sigorta teminatı başlamadığından mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Arif Nazım - Şehidin Destanı

TIBBİ ETİK