HGK 02/04/2019 gün, 2018/17-26 Esas,
2019/396 Karar
İleri tarihli çek düzenlenebilmesi
mümkündür.
Somut olayın özelliklerine göre, rizikonun
gerçekleştiği tarihte herhangi bir sigorta primi ödemesinin bulunmaması,
“…6762 sayılı
TTK'nın 1294/2. maddesine göre, sigorta priminin para olarak ödeneceği ve senet
verilmesi hâlinde senet bedelinin tahsil edildiği tarihte ödeme yapılmış
sayılacağı hükme bağlanmış olmasına rağmen somut olayda prime karşılık gelen
ödemenin çek ile yapıldığı iddia edildiğinden, çek ile ödemelere ilişkin
düzenlemelerin de dikkate alınması gerekmektedir.
6762 sayılı
TTK’nın 707. maddesine göre;
“Çek,
görüldüğünde ödenir. Buna aykırı her hangi bir kayıt yazılmamış
hükmündedir. Keşide günü olarak
gösterilen günden önce ödenmek için ibraz olunan bir çek ibraz günü ödenir.”
Bilindiği
gibi, çeklerde düzenlenme tarihinin gösterilmesi zorunludur ( 6102 sayılı TTK
md. 780, 6762 sayılı TTK md. 692). Düzenlenme tarihi bulunmadığı takdirde
ilgili senet Kanunun aradığı diğer bütün unsurlara sahip olsa dahi çek vasfını
kazanamaz (6102 sayılı TTK md.781/1, 6762 sayılı TTK md. 693 ). Kanun koyucu
çeklerde düzenlenme günü olarak gösterilen tarihin, senedin gerçek düzenlenme
günü olmasını aramamıştır. Kanun koyucunun bu konudaki suskunluğu, hiç
şüphesiz, ileri tarihli çek düzenlenmesine imkân veren hâllerden birisidir.
6762 sayılı
TTK’nın 707/2 (6102 sayılı TTK’nın 795/2.) fıkrasında düzenlenme günü olarak
gösterilen günden önce ödenmek için muhatap bankaya ibraz olunan bir çekin
ibraz günü ödeneceği ifade edilerek, Türk hukukunda ileri tarihli çek
düzenlenmesi zımnen kabul edilmiştir.
Bu fıkra ile
kanun koyucu, ileri tarihli çek düzenlenmesinin bir nevi müeyyidesi olarak bir
çekin üzerinde yazılı düzenlenme tarihinden önce muhatap bankaya ibrazı hâlinde
karşılığı varsa ödeneceğini açıkça kabul ederken, zımnen de bir çekin
düzenlenme günü olarak gösterilen tarihten önce ileri tarihli olarak tedavüle
çıkarılabileceğini ve bu tip bir senedin diğer kanuni unsurlara sahip olmak
kaydıyla çek sayılacağını belirtmiştir.
Ayrıca, Çek Kanunu’na 6273 sayılı Kanunla
eklenen Geçici madde 3/5. fıkrası ile 31 Aralık 2020 tarihine kadar çekin
ödenmek için üzerinde yazılı düzenlenme tarihinden önce muhatap bankaya
ibrazının geçersiz olacağı öngörülmüş; böylece, kanun koyucu bu fıkra ile de
ileri tarihli çek düzenlenebileceğini; ancak bu çeklerin üzerlerinde yazılı
düzenlenme tarihinden önce muhatap bankaya ödenmeleri için ibraz edilmelerinin
mümkün olmadığını; buna rağmen ibrazları hâlinde bu fıkranın söz konusu
düzenlemesinin sonucu olarak 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 795/2. ( 6762
sayılı Kanunun 707/2) fıkrasına aykırı
olarak muhatap bankaca ödenmelerinin mümkün olamayacağını kabul etmiştir.
Böylece geçici Madde 3/5. fıkrasında öngörülen bu düzenleme ile 31 Aralık 2020
tarihine kadar 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 795/1. ve 2. fıkraları ile
Çek Kanununun 3/8. fıkrasının uygulanması dondurulmuştur.
Geçici madde
3/5. fıkrası uyarınca çeklerin üzerlerinde yazılı düzenlenme tarihlerinden önce
muhatap bankaya ibraz edilerek "kırdırtmalarının" mümkün olmadığının
da kabulü gerekir. Zira, yukarıda belirtildiği gibi, söz konusu fıkra uyarınca
çeklerin üzerlerinde yazılı düzenlenme tarihinden önce muhatap bankaya ibraz edilmeleri
ve ödenmeleri mümkün değildir (B., Ali/ G. Celal: Kıymetli Evrak Hukuku,
Ankara,2018 s: 324vd).
Yukarıda
yapılan açıklamalardan sonra somut olay değerlendirildiğinde;
Somut olayda,
kasko sigorta poliçesi, 30.07.2010 - 30.07.2011 vadeli olarak düzenlenmiş olup,
kaza ise 31.07.2010 tarihinde meydana gelmiştir.
Davacının
işleteni olduğu 06 AG 5802 plaka sayılı araca 30.07.2010 saat: 16.18’de
200200008814726 poliçe numaralı kasko sigorta poliçesi tanzim edilmiş, işbu
poliçenin 3.560,31TL’lik priminin peşin olarak 30.07.2010 tarihinde ödeneceği
kararlaştırılmış, poliçenin tanzim tarihinden 1 gün sonra henüz poliçe prim
borcu ödenmeden 31.07.2010 tarihinde davacıya ait araç kaza yaparak
hasarlanmıştır.
Kasko
Poliçesinin birinci sayfasında 3.560,31 TL primin, 30.07.2010 tarihinde
"peşin "olarak ödeneceği açıkça belirtilmiş ve ikinci sayfada yer
alan "prim ödeme özel klozu" başlığında; “Primin peşinat ve/veya
taksitleri; … Sigorta A.Ş. Genel Müdürlüğüne, Bölge Müdürlüklerine, poliçe
ekinde belirtilen banka hesaplarına veya poliçeyi tanzim eden yetkili acenteye,
makbuz/dekont karşılığı ödenir. Sigortacının sorumluluğu primin veya ilk
taksitin ödendiği tarihte başlar.” hükmüne yer verilmiştir.
Dosya
kapsamında dava konusu riziko 31.07.2010 tarihinde gerçekleşmiştir. Davacı
vekili yargılama sırasında primin (rizikodan sonra) davalının acentesine keşide
edilen 15.250,00TL bedelli 16.11.2010 tarihli çek ile ödendiğini ve çek
bedelinin davalı sigortacı tarafından tahsil edildiğini ileri sürmüş ise de çek
bedelinin davalı sigortacı tarafından rizikodan sonra 22.11.2010 tarihinde
tahsil edildiği açık olduğu gibi dekontta da yapıldığı iddia edilen ödemenin
hangi poliçeye istinaden yapıldığının belirtilmemesi nedeniyle sigorta
bedelinin ödendiğinin kabulüne de olanak yoktur.
Yürürlükte
bulunan bir sigorta sözleşmesi çerçevesinde, rizikonun gerçekleşmesinden sonra
ödenen prim sigortacının geriye etkili olarak sorumluluğunu doğurmaz ve
sigortacı, riziko anında ilk prim henüz ödenmiş olmadığı için edim yükümlülüğü
altına girmemiş idiyse, sonradan primi kabul etmiş olması yüzünden sorumlu
olmaz. Riziko anında sigortadan yararlanma hakkına sahip bulunmayan bir sigorta
ettirenin, bu durumu bilerek daha sonra gerçekleştireceği bir işlemle (burada:
prim ödemesi) sigorta parasına hak kazanmış hâle gelmesi, hukuken mümkün
değildir.
Riziko anında ve primin sonradan ödendiği
sırada sigorta sözleşmesi yürürlükte ise, sigortacı yapılan ödemeyi geri
vermekle yükümlü olmaz. Bu olasılıkta, ödenen prim sözleşmeden doğmuş olan ve
varlığını aynen sürdüren prim borcuna sayılacaktır. Sigortacının tahsil ettiği
primi geri vermemiş olmasına "gerçekleşen riziko için sorumlu olmayı kabul
ettiği" gibi bir sonuç bağlamak, bu açıdan da yerinde görünmemektedir (
Ünan, S: Türk Ticaret Kanunu Şerhi Altıncı Kitap Sigorta Hukuku, C.I Genel
Hükümler, Ankara 2018, s:178).
O hâlde,
riziko tarihi itibariyle poliçeye ait herhangi bir prim ödemesi bulunmadığı
sabit olmakla yukarıda açıklanan yasa maddeleri ile Kara Taşıtları Kasko
Sigortası Genel Şartlarının C.l. maddesi uyarınca sigorta teminatı
başlamadığından mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı
şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder