14 Eylül 2020 Pazartesi

İSTİNAF ÇALIŞMA SORUNLARI

 

BAM 

1. Usul bozmalarının çokluğu üzerine

Usul bozmaları esasa ilişkin bozmaların önüne geçmiştir. Gerek CMK’dan gerekse çalışma usulünden kaynaklanan usul bozmaları oldukça fazladır. Zaman zaman aynı dosyanın üç kez usul eksikliği nedeniyle iade edildiği gözlenmiştir. Bunlardan birincisi, istinaf dilekçesinin dosya içerisinde bulunmadığı, CMK m. 275/2 karşı tarafa tebliğ edilmediği,

a-) Kanundan kaynaklanan usul bozmaları,

CMK m. 275/2 fıkrası gereğince, hüküm, istinaf yoluna başvuran Cumhuriyet savcısına veya ilgililere gerekçesiyle birlikte açıklanmamışsa; hükme karşı istinaf yoluna başvurulduğunun mahkemece öğrenilmesinden itibaren gerekçe, yedi gün içinde tebliğ edilir.

Kanundan kaynaklanan bu usul iadesi, BAM’dan kaynaklanan ilk derece mahkemesi göndermelerinin pek çoğunda uygulandı. İlk zamanlarda tebligat yapılıp yapılmamasının hak ihlali niteliğinde olup olmadığı tartışıldı. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna varıldı. Dosyaların yeniden ilk derece mahkemesine gönderilmesi, Cumhuriyet savcısı ya da diğer ilgililere tebliğinin sağlanması süreci bir yıla kadar istinaf incelemesini geciktirdi.

Özellikle özel suçlara ilişkin istinaf değerlendirmesi yapan dairelerin temel sorunu dosyaların çokluğudur. Tek daire olarak çalışılan dönemde istinaf mahkemesinin kurulmasından yaklaşık bir yıl sonrasında ikibinli sayılara ulaşan dosya sayısı nedeniyle yeniden gelen dosyaların inceleme sırasının gelebilmesi için yaklaşık iki yıllık bir sürenin geçmesi gerekmektedir.

 

b-) Üyelerden kaynaklanan usul bozmaları,

i. İmza eksikliği nedeniyle bozmalar: Sayısı bir yıl içerisinde 276 kezdir. Dosyalar, üyelere ait odalara dahi gelmeden katiplere tevzi olmakta ve katipler ilk derece mahkemesi kararlarında katip ya da hakim imza eksikliği nedeniyle dosyaları iade etmektedir.

ii. İİK m. 351’de belirtilen şikayet dilekçesiyle bağlılık ilkesine aykırı bozmalar.

c-) İçtihatlardan kaynaklanan usul bozmaları

Özellikle arama kararlarının hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle oldukça fazla sayıda bozma yapıldı. Çalışmanın başlangıcında 2009 yılına ait CGK esas alınarak, dosyada başkaca delil bulunması hali dahi gözönünde bulundurulmadı. Dosya, kısmi olarak hukuka aykırı olsa dahi bütün olarak hukuka aykırı olduğu gerekçeleriyle bozuldu. Bu bozmalardan bir kısmı şu nedenlere dayanmıştır:

*Arama tanıklarının arama sırasında bulunmaması,

*Cumhuriyet savcısının mesai saatleri içerisinde Sulh Ceza Hakimliğinden karar almaksızın doğrudan arama kararı vermiş olması,

*Genel arama kararıyla özel aramanın yapılamayacağı,

*Aramaya, arama tanıklarının katılmış olmasına rağmen tutanağı bir kısmının imzalamamış olması,

*Arama tutanaklarında, arama tanıklarının kanunun aradığı kişilerden olup olmadığı konusunun açıklıkla tutanaklarda belirtilmemiş olması,

*Cumhuriyet savcısının, gecikmede sakınca bulunan hali açıklamamış olması.

Kanundaki her bir kelime arama konusunda hukuka aykırılık nedeni kabul edilmiş, ilk derece mahkemeleri çalışamaz hale getirilmiştir. Özellikle bölgede kolluğun çalışma koşullarındaki güçlük dikkate alınmamış, her türlü şartta arama kararlarının belirtilen kıstaslara uygun olması aranmıştır. Ancak bu katı tavır kanunun amacına uygun olmadığı gibi CGK’nun sonradan gelişen kararlarına da aykırıdır. Örneğin, şüphe üzerine arama yapılabileceğine ilişkin 2017/21 Esas sayılı arama kararı dikkate alınmadığı gibi AİHM’nin Gafgen kararında kısmi hukuka aykırılığın dosyanın bütününde hukuka aykırılık nedeni olmayacağı ya da ihlal edilen haklar arasında denge kurulması aranmamıştır.

ç-) Çalışma sorunları

i. Müzakere sisteminin gelişmemesi

ii. Yapılabilen müzakerelerden sonuç çıkmaması

iii. Uzmanlaşma talebinin kabul edilmemesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

aklımda-

 sın

TIBBİ ETİK