2 Mayıs 2022 Pazartesi

KEÇİÖREN ÇEVRE SAĞLIĞI MESLEK LİSESİ

 Şimdilerde olmayan, 1991 yılı haziran ayında tamamladığım okul. Sağlık Bakanlığı'nın -sözümona- en iyi okullarından biriydi ama başarısı eğitimin kalitesinden, mükemmel bir idareden çok seçme öğrencilerinin üniversite sınavında aldığı başarılardandı. 

Seçme öğrenciler dışında da öğrencileri vardı. Ama asıl felaket, lise birinci, ikinci sınıf öğrencisi iken sınavlara girip kazanan öğrencilerin de ortaokul sonrası öğrencilerle aynı sıralarda okuyabilmesiydi. Özellikle o çağlarda bir yaş bile çok farkedebiliyor. 14 yaşındaki bir çocuğun hayata bakışıyla 15, 16 ve hatta 17 yaşında aynı sınıfta bir öğrenci arasında çok farklar var. Bir de bölgesel ve aileden gelmeden farklılıklar var.

Ankara'nın tuhaflığından mı, yoksa Türk insanının vurdumduymaz, farkındasızlığından mı bilinmez, en yakın komşularının dahi bilmediği okulun, muhteşem bir bahçesi, iyi bir kapalı spor salonu ve tek katlı uzunca bir yemekhanesi vardı. Dünya Sağlık Örgütü mü yaptırtmıştı okulun bu kısımlarını bilinmez, bu yapılar dışında kalan yatakhanesi (halen kullanılmıyordur inşallah), yapısı, basıklığı, odaları itibarıyla çok kötüydü. 

80'lerde okullardan uzaklaştırılıp sonradan dönenler, okulun son sınıflarında 30'lu yaşlara merdiven dayamıştı ve değme hababam sınıflarına taş çıkartırlardı. 

Bugün asıl anlatmak istediğim aslında bu son sınıfların, yatılı okula ilk kez gelen bizim gibi garibanlarla arkadaş olup, borç para alıp vermemeleriydi. Zaten binbir sıkıntılarla okursun. Kimse bilmez paran var mı yok mu. Buna rağmen birileri diğerlerinden borç paralar ister alır ve ödemezler. Bir kez düşersin bu tuzağa ama zaten bir kez düşebilirsin. 

İşte o zamanlarda ikibin lira kadar paramı kaptırmıştım böyle birine. Versen mi iyi olsan, vermesen mi kötü olsan bilemezsin. Vermeyip kötü olmak daha iyidir aslında. O zamanlar iyi paraydı ikibin lira. En büyük para yirmi bin lira o zaman. Demek ki bu zamanın da yirmi lirası falan. Esas olan miktarı değil de insan zihninde açtığı yaradır. İnsanın o genç dimağında arkadaşlık, söz verme, ahlak, aldatma, doğruluk gibi pek çok kavramı yeniden yeniden sorgulatır ve insanın kendisini ahmak hissetmesine neden olur. 





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Arif Nazım - Şehidin Destanı

TIBBİ ETİK