Sayfalar
- HAKİMLİK SINAVI
- YAZI İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ SINAVI
- ÖZEL KANUNLARDA SUÇLAR
- KİTAP ÇALIŞMALARI
- GÜNCEL SORUNLAR
- AKADEMİK SORUNLAR
- YAYINEVLERİ SORUNLARI
- İCRA HUKUKU
- Kimdir?
- Fotoğraf albümü
- Güveni Kötüye Kullanma Suçu TCK m. 155
- Hakaret Suçunun Kamu Görevlisine Karşı İşlenmesi
- GÜNLÜK
- İCRA NOTLARI
- TIBBİ ETİK
- ANA SAYFA
- 6284 SAYILI YASA GEREĞİNCE SÜREKLİ TEDBİR İSTEYENL...
- ALMANYA BULAŞICI HASTALIKLAR İZLEM AĞI
- İCRA HUKUKU
- POSTA PULLARINDA İBN-İ SİNA
- HUKUK GENEL KURULUNA GÖRE MENFİ TESPİT DAVASI (İİK...
31 Mart 2023 Cuma
27 Mart 2023 Pazartesi
25 Mart 2023 Cumartesi
24 Mart 2023 Cuma
19 Mart 2023 Pazar
Adam o kadar aptal ve art niyetliydi ki,
Benimle aynı mesleği yaptığını zanneden oluşumsu, serviste arkada oturuyor, beni taslıyor zavallı...
Ben, yabancı dil seviyemi korumak adına zorunlu olarak belli aralıklarla tekrarladığım/tekrarlamak zorunda olduğum Almanca resimli fonoyu tekrarlıyorum. E pek tabi belki yüzlerce kez okuduğum için sadece göz okumasıyla sayfaları geçebiliyorum...Bu da çok kısa zaman içerisinde çok fazla sayfa demek...
Servisten inince bir saatlik zaman içinde yapılan yoğun tekrar nedeniyle zihinsel tuhaflık yaşıyorsun...
Embesilimsi arkadan hals ne demek diye soruyor bana...
Beni deniyor embesilimsi...
Embesilimsi bilmiyor ki büyük ihtimal onun hukuk fakültesi bitirirken bitirdiğinden/okuduğundan daha fazla Almanca kitap bitirmek zorunda kaldım 12 sene öncesinde sınava girmeden...
Embesilimsi...
Bu kitabın, Rusça, Fransızca'sı da var bende...
Embesilimsi...
İspanyolca ve Arapçası da var...
Ama ben İspanyolca ve Arapça da biliyorum diye gezinmiyorum ortalıkta....
Embesilimsi,
Ben seninle rekabet içinde değilken neden şartları zorluyorsun...
Sana aptal olduğunu hatırlatmadık diye mi...
17 Mart 2023 Cuma
YALAN
YALAN
Yalan
söylemek, insanın kendisini istemediği bir durumdan korumak amacıyla başvurduğu
savunma mekanizmasıdır. Öykü uydurma ile yalan karıştırılmamalıdır. Yalan
söyleme, ahlaki ve bazı durumlarda hukuki karşılığı bulunan bir davranıştır.
Yalan bilerek ve isteyerek gerçekleştirilen bir davranıştır. Öte yandan birçok
yazar yalanın temel özelliklerini şu şekilde belirtmektedir:
i-Yanlışlığın
farkında olmak,
ii-Aldatma
niyeti taşımak,
iii-Öngörülen
bir amaç,
iv-
Aldatan kişi, aldatmak için yorumlama, ekleme, abartma, yeniden birleştirme,
kurgu yöntemlerini kullanabilir.[1]
Hayal
kurma, aklileştirme, reddetme, bastırma ya da inkar aldanmaya neden olsa da
yalan olarak tanımlanamaz. Söz konusu durumlarla “yalan” arasındaki en önemli
farklılık, “bilinçli farkındalık”tır.
ÇOCUKLARDA YALAN:
“Yalan”dan
bahsedilebilmesi için bir doğrunun varlığı şarttır. Normal olarak çocukların,
yalan söyleyebilmeleri için bilişsel olarak yeterince olgunlaşmaları gerekir.
Doğru
ve yalan kavramı ailede öğrenilmektedir. Özellikle okul öncesi çocuklarda yalan
söyleme alışkanlığı oluşabilir. Söz konusu durum gelişimin bir parçasıdır. Yalan,
çocuğun egosunun oluşum ve gelişiminde belirgin bir role sahiptir. Yalanın,
ebeveynlerce fark edilmemesi ego oluşumuna neden olur. Egoyu kontrol eden
süperego ise çocuğun, kişisel olarak kendi yalanlarını sınırlaması ya da bu
yola başvurmaması ile gelişir.[2]
4-5
yaş çocuklarda hayal gücü geniştir. Zihinlerinde hikâyeler yaratıp anlatmayı
severler. Bu dönemdeki çocuklarda yalan ve doğru kavramları
belirginleşmemiştir. Çocuklar ceza almamak için de yalana başvurabilirler.
Çocuklar
küçük yaşlarda doğruyu söyleme konusunda cesaretlendirilmelidir. Ebeveynin
yalan söylemesi, çocuklarda bu davranışın olağan olduğunu kabule neden olur. Çocukların hastaneye götürülürken, parka
gidiyormuş gibi kandırılmaları, evde sır saklanması, dini figürler ve hukuki
konular yalan anlayışının gelişimini etkiler.
Çocuklarda
yalanın anlaşılması halinde ağır ceza verilmemesi ve yalanın itiraf edilmesinin
sağlanması gerekir.
6
yaşından itibaren çocuklar doğruyu ve yanlışı ayırt etmeye başlar. Cezadan
korkan çocukların yalan söylemeye devam etmesi mümkündür. Sabırlı bir şekilde
çocukla konuşulması ve doğruların anlatılması gerekir. Göz teması kurulması
önemlidir. Alışkanlık halini alması halinde uzmana başvurulması tavsiye
edilmektedir.[3]
Yalanlara
karşı tepkinin, gelişim dönemlerine göre de farklılık gösterdiği; çocuk
yaştakilerin daha fazla, ergenlerin daha yumuşak ve erişkinlerin ise daha
hoşgörülü olduğu gözlenmektedir.
MİTOMANİ:
YALAN
SÖYLEME HASTALIĞI olarak da bilinen ve mitomani olarak adlandırılan hastalık,
1891 yılında Alman Dr. Delbrueck tarafından tanımlanmıştır. Doğru söylemenin
önemi çocukluk döneminden itibaren insanın çevresi tarafından anlatılmakla
birlikte, bazı nedenlerle her insan yalan söyleyebilir. Çalışmalara göre,
normal insanlar günde birkaç kez yalan söyleyebilmektedir.
Beyaz
yalan, karşıdaki insana zarar vermemek, onu üzmemek, sıkıntıya düşürmemek, bir
cezayı önlemek ve yalan söylenen kişinin çeşitli sebeplerle kırılmasını önlemek
için, zararsız ve kabul edilebilir nitelikteki yalanlardır. Bu tip yalanlar,
sağlık ya da sosyal herhangi bir soruna neden olmaz. Mitomani (patolojik yalan)
ise kişinin psikolojik olarak içinde bulunan yalan söyleme isteğini gidermesi,
sıkça tekrarlaması ve bu davranışın ardından rahatlamasıdır.
Mitomani Belirtileri:
i-Yalanlarıyla
kendisini kahraman ya da mağdur yapar.
ii-
Sık tekrarlanan yalanlar arasında tutarlılık bulunur. Ancak anlatılan kişiye
göre değişebileceği gibi zamanla da değişebilir.
iii-Hayal
gücüyle ürettiği yalanlara inanmasıyla birlikte gerçeklik algısı kopar.
iv-
Kaygı düzeyi yükseldiğinde daha fazla yalan söyler.
v-
Söylediği yalanlarda herhangi bir amaç gütmez. Yalan söyleyerek rahatlama
sağlar.
vi-
Eski yalanların desteklenmesi için yeni yalanlar üretilir.
vii-
Patolojik yalan söylemede utanma ve suçluluk duyguları yoktur. Olağan
insanlarda her iki etki de gözlemlenir.
viii-
Patolojik yalan söylemede, yüz kızarması ve göz kaçırma gözlenmez. Aniden gelen
sorulara karşı hızlı ve tatmin edici cevap verebilirler.
ix-Patolojik
yalancılar hastalık olarak kabul edilir. Ancak hastalıklarını kabul etmezler.
Yakınlarının rahatsızlık duymasıyla psikolojik yardım almaları tavsiye edilir.
x-Patolojik
yalancılık, ergenlik döneminde başlar. Tedavi edilmezse yetişkinlik döneminde
de devam eder.
Mitomani sebepleri:
i-Çocukken
aile bireylerince yeteri kadar onaylanmama, ilgi alamama,
ii-Çocuk
yaşlarda ebeveyn yalanlarıyla sıklıkla karşılaşma,
iii-Düşük
benlik saygısı ve kendine güvensizlik,
iv-Bazı
hastalıklarda bulgu olarak,
v-
Kişilik bozuklukları; borderline, antisosyal kişilik bozukluğu, narsistik
kişilik bozukluğu,
vi-Dürtü
kontrol bozukluğu,
vii-
Takıntı bozukluğu.
viii-Çocukluk
döneminde istismar.
Mitomanilere Davranış
Tavsiyeleri:
i-Suçlayıcı
ve kızgınlık ifadeleri mitomaniyi olumsuz etkiler.
ii-Sabırlı
yaklaşım ve güven bağının oluşmasının sağlanması.
iii-
Yalan ilk fark edildiğinde, bu şekilde konuşmaya devam ettiği takdirde
konuşmaya devam edilmeyeceği anlatımı.
iv-Negatif
pekiştireç yöntemiyle kişiyi doğruyu söylemeye zorlama.
v-Suçlayıcı
tavır takınmama,
vi-
Yakın çevrenin, profesyonel destek alma tavsiyesi.
Tedavi:
Temel
nedenin, kişilik bozukluğu, duygu durum bozukluğu, depresyon ya da anksiyete
olduğunun anlaşılması halinde ilaç desteği gerekir. Böyle bir sebep bulunmaması
halinde psikoterapi hastalığın tedavi yöntemidir. Kişinin, rahatsızlığının
farkında olması ve tedaviye istekli olması şarttır. Teşhis, psikiyatrist
tarafından konulur ve tedavi sürecinde psikolog, psikiyatristle birlikte
çalışır.[4]
BİYOLOJİK YÖNDEN
YALAN
Bilişsel fonksiyon
bozukluğu:
Hayal
Psödologyası olan kişilerde nörolojik anormallikler gözlenmektedir. Bu kişilerde
nöbetler, anormal EEG bulguları ve kafa travması öyküsü bildirilmektedir. Sözel
ve performans zeka testleri karşılaştırmasında bu kişilerde, yüksek sözel zeka
söz konusudur. Söz konusu hallerin en uç hali, korsokoff psikozu ile diğer
nörolojik bozukluklarda gözlenen konfabulasyon[5] durumudur. Konfabulasyon
halinde bilinçli aldatma amacı yoktur. Ancak Hayal Psödologyasına neden olan
hallerin anlaşılmasına yardımcı olur.
Konfabulasyon,
bellek ve ek nörolojik bozukluklarla ortaya çıkar.
Bilişsel Tarz ve
Affekt:
Bilişsel
tarz Shapiro (1965) tarafından ortaya atılmış bir kavram olup, farklı düşünme
tarzlarını ifade eder. Kişisel bilgileri doğru aktaran, tarihleri hatalı
bildiren histerik bilişsel tarz bilinen örneğidir. Anlık etkileşimler, doğru ya
da yalan söylemelerine etki eder.
Histerik
bilişsel tarzın tersi obsessif kompulsif bozukluk(takıntı)tur. Bu durumda duygular
geri planda, detaylarda yoğunlaşma ön plandadır. Gerçek tablo gözlenemez.
TRAVMALARLA
BAŞETME YÖNTEMİ OLARAK YALAN
Travmatik
olaylarla karşılaşan bireylerin savunma mekanizması olarak yalana başvurdukları
gözlenmektedir.
[1] CV Ford/B.H King/M
H Hollender(1988) Lies and Liars: psychiatric aspects of prevarication, Am J
Psychiatry, 145: 5:554-62, (Çev. Bilgin, Bilge/Çevik, Abdulkadir/Yılmaz,
Özpolat, Ayşegül, Yalan ve Yalancılar: Aldatmanın Psikiyatrik Yönü) https://tpdegitim.psikiyatri.org.tr/Makale05.aspx
erişim: 17/03/2023
[2] Ford vd.,
[3] Gündoğdu, İkbal,
Çocuklarda yalan,
https://www.basakkoleji.k12.tr/IMAGE/ICERIK/AKADEMIK/ANASINIFI/VELIBULTENLERI/Cocuklarda_Yalan.pdf
erişim: 17/03/2023
[4] Buharalı, Funda,
Mitomani, Yalan Söyleme Alışkanlığı, https://www.psikoterapi.pro/makaleler/mitomani-yalan-soyleme-aliskanligi
erişim: 17/03/2023
[5] Kandırma niyeti
olmadığı ve kişi, bahsi geçen bilginin yanlış olduğunu bilmediği için
konfabulasyon yalan söylemekten ayrılır. Bireyler yanlış olduğu açık bilgiler
sunabildiği gibi konfabulasyon içsel olarak tutarlı, uyumlu ve nispeten normal
de görünebilir. Konfabulasyon vakaları genellikle, anevrizma, Alzheimer,
wernicke-korsakoff sendromu (alkolizmin neden olduğu tiamin eksikliği),
demansta görülür.
12 Mart 2023 Pazar
5 Mart 2023 Pazar
Adana BAM 10 Ceza Dairesi Müzakere Sorunları
Müzakere yapılmayan dairede, herkes odasına geçip kararını yazıyor ve onay ekranına sunuyordu. Başkan onayladığı takdirde karar daire kararı haline geliyordu. Ancak bazı üyeler özellikle tevzinin son gününe kadar onay ekranına yazdığı kararları göndermiyor ve böylelikle dosyanın zamanında incelenmesini geciktiriyordu.
Ayrıca esasen savcılıktan gelen üyelerle konu üzerinde görüşmeye gidildiğinde sürekli muhalefet şerhi yazılması isteniyor ve müzakere talebi oldukça kötü bir şekilde reddediliyordu. Muhalefet şerhleri yerindeyse karar düzeltiliyor ve şerh yerinde olmadığı takdirde muhalefet şerhi olduğu gibi kalıyordu.
İmza yokluğu iadelerinde ise üyeler dosyayı bile görmüyor, kalem doğrudan iade ediyordu.
Son duyumlarıma göre çalışma düzeni 6'ncı senesinde de aynı şekilde....
aklımda-
sın
TIBBİ ETİK
-
Yıldızlarla ilgili olanlar: 1-Geceleri fener, gündüzleri söner. 2-Biz biz idik, yüzbin tane kız idik. Gece oldu dizildik, gündüz ol...
-
SAHNE 1 “Bu sene edebiyatı sizin sınıfa ben okutacağım, adım Zühtü. Ben, “yeni” lafını kat'iyyen sevmem. Hele hele edebiyatta zinh...