27 Şubat 2024 Salı

ESTETİK CERRAHİDE ONAY FORMUNUN SORUMLULUĞU KALDIRDIĞI

 Y A R G I T A Y

6 .    H U K U K    D A İ R E S İ 



T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L Â M I



Esas    No : 2022/4332

Karar No : 2023/3914


İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

TARİHİ : 28.04.2022

SAYISI : 2021/2446 E., 2022/1321 K.

DAVACI

DAVALI : 1

DAVA TARİHİ : 23.10.2017

HÜKÜM/KARAR : Ret

TEMYİZ EDEN : Davacı vekili

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 7. Tüketici Mahkemesi

TARİHİ : 05.07.2021

SAYISI : 2017/754 E., 2021/650 K.



 Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.


Kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun reddine karar verilmiştir.


Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekilinca duruşmalı olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 27.11.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.


Belli edilen günde davacı vekili Avukat... geldi. Tebligata rağmen karşı taraftan gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saatte Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:




I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin  15.01.2014 yılında burun estetiği ameliyatı olmak gayesiyle davalı ...Hastanesine başvurarak davalı doktor ... ile görüşme sağladığını,  davalının müvekkilini  muayene ederek burnunda Deviasyon ve nefes alma  sıkıntısının bulunduğunu ve ameliyat sırasında  bu sıkıntıların da müdahale yoluyla  giderilmesi gerektiğini,  bu yüzden ameliyatın kapsamlı olacağını,  ayrıca kaburgasından parça alınması gerektiğini söylediğini, buna  göre davalı hastanede 31.01.2014 tarihinde müvekkilin kaburgasından parça alınarak ameliyatın yapıldığını, müvekkilinin ameliyattan sonra bir gün müşahade altında tutulduktan sonra taburcu edildiğini, ancak operasyonu gerçekleştirmiş olan davalı doktorun estetik uzmanı olmasına rağmen müvekkilinin  kaburgasında gözle görülecek derecede 3,5 cm kalıcı dikiş izi bırakıldığını, kaburga ağrılarının 2 ay devam ettiğini, ameliyattan bir yıl sonrasında kontrol edilmesi gerektiğini, sonrasında  davalı doktorun hastaneden ayrılması nedeniyle yeni adresine gittiğinde burnun ucunun yamulmuş olduğu söylenerek yeniden ameliyat önerildiğini, daha sonra gittiği doktorların da ameliyatın riskli olduğunu söylediklerini, yüksek bedel talep edildiğini,  davalıların yanlış tanı koyması, teşhis, tedavi ve müdahalede özensiz ve kusurlu davranışlarından dolayı müvekkilinin bedensel ve psikolojik zarara uğraması sebebiyle lehine 50.000,00 TL manevi tazminat bedelinin ve maddi zarar nedeniyle şimdilik 1.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işletilecek faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.


II. CEVAP

1.Davalı ... A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde “...Hastanesi” olarak taraf gösterilmiş; davada müvekkile bir gerçek veya tüzel kişi olarak yer verilmediğini, davacının öncelikle davalı sıfatını doğru hasıma yöneltmesinin dava şartı olduğunu, husumet itirazlarını ve zaman aşımı itirazlarını tekrar ettiklerini, davacıya uygulanan tedavide tıbbi prensiplere aykırılık bulunmadığını, müvekkili kurum konusunda uzman doktorları, sağlık çalışanları ve ileri teknolojisi ile hizmet verdiğini, davacının maddi-manevi tazminat talebinin belirsiz alacak davası olarak ileri sürülmesi hukuki dayanaktan yoksundur. Davacının manevi tazminat talebi sebepsiz zenginleşmeye yöneliktir. Davanın öncelikle zamanaşımı ve pasif husumet yokluğu bakımından esasa dahi girilmeden reddine, aksi kanaat hasıl olması durumunda izah ettiğimiz sebeplerden ötürü haksız ve hukuksuz, kötü niyetli olarak açılan davanın reddine  karar verilmesini talep etmiştir.   


2.Diğer davalı davaya cevap vermemiştir.


III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ATK'dan ve Marmara Üniversitesinden alınan raporlarda özetle; davacının burnunda gelişen deformasyonların komplikasyon kapsamında kaldığı, yapılan ameliyat tekniğinin tıbben uygun olduğunun, davacının nefes alamama şikayetinin kısmen de olsa düzeldiği, ancak davacının revizyon ameliyatları ile burnunun düzeltilebileceğinin belirtildiği ve sonuç olarak davalı hekim ve davalı organizasyona standart uygulamayı yapmaması, beceri eksikliği, ihmal gibi zararlar ile somut olaya sebep olunmadığı, bu haliyle davalılara atfedilebilecek bir kusura rastlanılmadığı belirtilerek davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.


IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

 İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.


B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; delillerinin eksik toplandığını, hatalı değerlendirildiğini, bilirkişi raporuna itirazlarının karşılanmadığını, bilirkişilerin hatalı ve hukuka aykırı bir şekilde  mahkemenin yerine geçerek davalıların kusursuz olduğunu, zararın meydana gelmediğini ve davalının borcunu yerine getirdiğine yönelik görüşünü bildirdiklerini, raporda hem kıkırdağın eğriliğinin olabileceği ve bunun genel olarak bilindiğini hem de bunun tahmin edilemeyeceği belirtilerek çelişkili ifadeler kullanıldığını, bilgilendirme ve onam formunda söz konusu hususların belirtilmiş olmasının davalının kusursuz olduğunu göstermeyeceğini, başka bir ifadeyle bilgilendirme ve onam formunda bu hususların belirtilmesinin davalı doktorun kusurlu hareket etmesini hukuka uygun hale getirmeyeceğini, aydınlatma hususunun gerçek anlamda bir aydınlatma olması gerektiğini ileri sürmüştür. 


C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile eserin, yüklenicinin sanat ve becerisini gerektiren bir emek sarfı ile gerçekleştirilen sonuç olduğu, yüklenicinin eseri iş sahibinin yararına olacak şekilde ve ona hiçbir zarar vermeden meydana getirmesi, davalı yüklenicinin hem sadakat hem de özen borcunu kapsadığı, bu arada belli bir sonucun ortaya çıkmasının amaçlandığı,  yüklenici edimini yerine getirirken, iş sahibinin hukukça korunan kişilik değerleri, sağlık ve vücut bütünlüğü ile yaşama hakkını ihlal edecek her türlü davranıştan kaçınmak zorunda olduğu, meydana getirilen eserin, iş sahibinin beklentisini karşılamaması halinde, sözleşmedeki yarar dengesinin iş sahibi aleyhine bozulmuş olacağı, bu bakımdan eserin fen ve sanat kurallarına uygun, iş sahibinin beklentilerini karşılar özellikleri taşıması gerektiği, aksi halde, eserin ayıplı olduğunun kabul edileceği ayıplı eseri meydana getiren yüklenicinin ise, ortaya çıkan ayıp ve eksikliklerden ayıba karşı tekeffül borcu nedeniyle sorumlu olduğu, tüm bunlara göre yapılana  değerlendirmede, ATK raporu ve üniversiteden seçilen bilirkişi raporlarında davalı tarafından yapılan tıbbi müdahalede davalının kusur ve ihmalinin bulunmadığı, meydana gelen sonucun bilirkişi raporlarında belirlendiği üzere olası olduğu ve bu hususta hastanın aydınlatılmış olduğu nazara alındığında mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olduğundan davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmiştir.


V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.


B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili  temyiz dilekçesinde özetle; dinlenilmesi talep edilen tanıkların dinlenmediği, delilleri toplanmadan karar verildiği,  taahhüt edilen eserin ortaya çıkarılamadığı ve davacının sağlık durumu ile burnunun eski halinden daha kötü duruma gelmiş ve kalıcı hasarlar oluştuğunu,  davalıların, operasyonu tıbbi kaidelere uygun yapmadığı, operasyon sonrasında da  gerekli özen ve dikkatin gösterilmediği,  raporlara karşı yaptıkları itirazların giderilmediği, yetersiz ve teknik inceleme yapmadan hazırlanan raporun dikkate alınmasının hatalı olduğu, son raporun içeriğinde neden yapıldığı belli olmayan açıklamalar bulunduğu,  raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak düzenlenmediği, raporda çelişki olduğu,  hem kıkırdağın eğriliğinin olabileceği ve bunun genel olarak bilindiğini hem de bunun tahmin edilemeyeceğinin belirtilerek çelişki yaratıldığı, bilgilendirme ve onam formunda söz konusu hususların belirtilmiş olmasının davalının kusursuz hareket ettiğine karine oluşturmayacağı, imzalatılan aydınlatılmış onam formununda tedavi yönteminin başarı şansı ve süresi, bu yöntemin hastanın sağlığı için taşıdığı riskler, tıbbi sonuçları ve olası komplikasyonları konularında bir açıklamada bulunmadığı, kaldı ki  ameliyat sonucunda burnunda kalıcı eğrilik oluşabileceğinin söylenmediği, davalı tarafın, davacıyı bu konuda bilgilendirdiği ve gerekçeli açıklamaları yaparak uyardığı hususu ve davacının yeterli derecede aydınlatılıp aydınlatılmadığı, operasyonun komplikasyonlarının bilinmesi halinde dahi bu operasyona davacının rıza gösterip göstermeyeceği konularının dosya içeriğinden anlaşılamadığı, bu nedenle geçerli bir onam belgesinin bulunmadığı, ameliyatın kusurlu yapıldığı, kalıcı hasar meydana gelmesi nedeni ile maddi ve manevi zararların ortaya çıktığı belirtilerek, kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.


C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, eser sözleşmesi niteliğinde estetik tıbbı müdahaleden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. 


2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369. maddesinin birinci fıkrası ile 370. maddeleri,


6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 470 vd. maddeleri.


3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.


2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup özellikle; eser sözleşmesinde ve somut olayda güzelleşme amaçlı estetik ameliyatta yüklenici olduğu kabul edilen doktorun yükümlülüğünün taahhütlerine, tıbbın gereklerine ve iyi niyet kurallarına uygun şekilde ameliyatı yapmak, davacı iş sahibinin sorumluluğunun ise  bedeli ödemek olduğu, somut olayda; onam formunun 4. maddesinde "Görüntü: Başvuru anındaki burun probleminin ameliyattan sonra da devam etmesi ya da yeniden ortaya çıkması görülebilir. İyileşme sürecinde kemikler veya kıkırdaklar dönebilir, yanlış kaynayabilir. Bunun dışında burnun dış görünüşü tatmin edici olmayabilir" ve  12. maddesinde "Diğer alanlarda izler: Burun ameliyatında (özellikle çökmüş burunlarda) kulaktan ve kaburgalardan kıkırdak/veya kemik almak gerekebilir. Bu durumda yerine göre kulakta veya kaburgalar üzerinde alınan parçanın (greftin) büyüklüğüne göre kalıcı izler olacaktır."  uyarılarının olduğu, formun son kısmında ise "Detayların anlatılan rhin0plasty ameliyatını uygulamasını kendi rızamla ve hiçbir etki altında kalmadan kabul ediyorum" açıklaması bulunduğu, formun davacı tarafından itirazsız imzalandığı, bu durumda davalının 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 472/son maddesi uyarınca genel ihbar mükellefiyetini (uyarı-onam) yerine getirip getirdiği ve mahkemece alınan raporlar uyarınca ameliyat sonrası ortaya çıkan eğriliğin ve kaburgalardaki izin özenli bir cerrahiye rağmen ortaya çıkabileceği, patoloji ile uyumlu cerrahinin uygulandığı, estetik amaçlı ameliyatın taraflar arasındaki sözleşme, yüklenicinin taahhüdü ve tıbbın gereklerine uygun olarak yapıldığının belirtildiği anlaşılmakla davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.


VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle;


Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine,


Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalılar Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunmadıklarından lehlerine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,


Davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,



Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,


27.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

aklımda-

 sın

TIBBİ ETİK