Aşılabilir mukavemet, Yargıtay’ın, sanığın eylemini
nitelendirme konusunda kullandığı önemli bir ölçüttür. Mağdurun aşılabilir
mukavemeti dışında bir olgu somut olayda gerçekleşmediği takdirde sanık
eylemini tamamlayamamış –cinsel organ sokma eylemi gerçekleşmemişse- eylem
basit cinsel saldırı ya da basit cinsel istismar olarak değerlendirilecektir.
Yargıtay kararlarında 30/03/2024 tarihi itibarıyla 23x10 kez değerlendirme
yapıldığı gözlenmektedir. Kısacası somut olayda aşılabilir mukavemet dışında
bir olgu bulunmadığında teşebbüs hükümleri uygulanmayacaktır. Bu nedenle
Yargıtay’ın icra hareketleri-hazırlık hareketleri kavramına getirdiği yenilikle
somut olayda icra hareketlerinin değil; aşılabilir mukavemetin varlığının
aranması gerektiği anlaşılmaktadır.
*Son dönem Yargıtay kararlarında ayrıca olay
anlatımına yer verilmeksizin değerlendirme yapılmaktadır. İlk derece mahkemesi
kayıtlarında olayın intikal şekli ve mağdurun istikrarlı anlatımları daha vahim
niteliktedir. Ancak eylem basit cinsel istismar olarak değerlendirilmiştir.
Özellikle eylemlerin aynı cinsten mağdurlara yönelik gerçekleşmesi hali daha
vahim görünmektedir. Ancak kanunda bu yönde bir ayrım yoktur. İlk derece
mahkemesi kararına göre mağdur erkek çocuğu olay tarihinde 8 yaşındadır. Nasıl
bir aşılamaz mukavemet gösterecektir anlaşılamamaktadır. Yargıtay kararıyla
“hayatın olağan akışı”, “tekrar eden olaylarda livata bulgusunun
edinilemeyeceği”, “mağdurun istikrarlı anlatımı”, “olayın intikal şekli”
kıstaslarını dikkate almamıştır. Üstelik son olayda mağdurun kız kardeşi kapıyı
yumruklamıştır. [1]Kararda adli tıp raporunda
somut olgu bulunmaması nedeniyle eylemin basit nitelikte kabul edildiği
anlaşılmakta ise de, adli tıp raporunda, - bazı ATK raporlarında belirtildiği
gibi- tekrar eden veya rıza ile gerçekleşen eylemlerde livata bulgusunun
bulunmayabileceği belirtilseydi sanık hakkında nasıl bir ceza verilecekti?
* Öte yandan 9.CD sanığın; mağduru itekleyerek eylemi
gerçekleştirebileceği müsait yere götürdüğü ve yere yatırıp üzerine çıkıp
seninle birlikte olmak istiyorum diyerek pantolonunu yarıya kadar çıkartıdığı,
katılanın bağırması üzerine sanığın korktuğu ve istediklerini yapamadığı;
katılanın kurtulmak amacıyla sanığa “benim evim var yalnız yaşıyorum, istersen
seni evime götüreyim” dediği, sanığın kabul ettiği, mağdurun, arkadaşına mesaj
çekmeye çalıştığını gören sanığın kaçtığı olayda eylemin basit saldırı olarak
değerlendirilmesi gerektiği zira katılanın, aşılabilir mukavemeti dışında ciddi
bir engel bulunmadığı, bu nedenle basit cinsel saldırı olarak değerlendirilmesi
gerektiği görüşündedir. Oysa somut olayda sanık tamamen kendi iradesiyle
olayları tamamlamaktan vazgeçmemiş, mağdurenin telefonla mesaj attığını görmesi
üzerine olay yerinden kaçmıştır.[2]
*9.CD’nin aşılabilir mukavemet ölçütüyle eylemi basit
cinsel saldırı olarak değerlendirdiği bir başka olayda, olayın intikal şekli,
adli tıp raporları, mağdurun psikolojik durumu dikkate alınmamış; sanık ve
dinlenen tanık beyanlarına göre evlenme hazırlığı içinde, gönül bağı bulunan
bir kişinin basit yaralama ile ters ilişkiye zorlaması olarak kabulle
cezalandırılması yoluna gidilmiştir. Oysa mağdurun ayrıntılı anlatımlarına göre
olay çok daha vahimdir. Mağdurenin anlatımlarına göre aşılamaz mukavemet
gösterilmesi nedeniyle eylem tamamlanamamıştır. Ters ilişkiye zorlama eylemini
mağdur dışında gören tanık yoktur. Aktarım tanıklığı da bulunmayan olayda,
mağdurenin ters ilişkiye zorlama anlatımı sabit kabul edilmiş, ancak mukavemet
gösterilmesi nedeniyle eylemlerin tamamlanmadığı anlatımına itibar
edilmemiştir. Olay, sanık tarafından gösterilen tanıklarla evlenmek üzere
anlaşmış çiftlerin kavgası gibi sübuta ermiştir. Adli muayene sırasında,
sanığın da muayene alanında bulunması olayın bir başka vahim tarafı olmuştur.[3]
*9.CD’ne göre bağırma aşılamaz mukavemet
değildir. Oysa hayatın olağan akışı Yargıtay dairesinin kabulünden farklıdır. Somut
olayda, mağdurun bağırması üzerine sanık olay yerinden kaçmış, üst komşusu olay
yerine gelmiştir. Üstelik mağdur hakkında ATK’nın beden ve ruh bakımından
kendisini savunamayacak durumda olduğu belirtilmiş iken aşılabilir mukavemet
kıstasıyla sanık hakkında nitelikli cinsel saldırıya teşebbüsten hüküm
kurulmamış olması ağır tezat oluşturmaktadır.[4]
*9.CD’nin
12/12/2023 gün ,2021/12488 Esas, 2023/8317 sayılı kararıyla aşılabilir
mukavemetle eylemin tehdit ve basit nitelikli cinsel istismar olarak kabul edildiği
eylemde mağdur anlatımı ile olayın ortaya çıkış şeklini gösteren tutanaklar
organ sokmanın sabit olduğunu düşündürmektedir. Öte yandan olayın sıcaklığı ile
ATK raporunun alınmamış olması, hemoroid rahatsızlığı bulunan mağdur çocukta
livataya benzer bulguların tespit edilebileceği değerlendirmesi ile sanığın
eyleminin basit cinsel istismar olarak kabul edildiği ve mağdur anlatımlarının;
“cinsel birşeyler olduğu” ancak mağdurun anlattığı gibi olmayıp yargıtay’ın
kabul ettiği gibi olduğu değerlendirmesine yol açmıştır. Üstelik suça
sürüklenen çocuğun; “zorla ilişkiye girmiş değilim” anlatımı, “tevilli ikrarı”
da düşündürmektedir. ATK’nın olayın intikal şekline ilişkin raporları, sanık ve
mağdur beyanlarını dikkate almaksızın ihtimalli rapor hazırlaması, ATK’ya
gönderilen dosyaların bir bütün olarak değerlendirilmediğini düşündürmektedir.[5]
*Dershaneye götürmek üzere aracına aldığı mağdureyi
tenha bir alana götürerek kilitlediği araçta alt kısmı çıplak vaziyette üzerine
abandığı olayda, mağdurenin aşılabilir mukavemeti dışında engel bulunmaması
kıstasıyla eylemin basit nitelikli cinsel saldırı olarak değerlendirildiği
anlaşılmaktadır.[6]
*Bir başka örnek olayda, aşılabilir mukavemet dışında
engel hal bulunmaması nedeniyle sanıkların kendiliklerinden eylemi tamamlamaktan
vazgeçtikleri iddiasıyla yine sanıklar hakkında nitelikli cinsel istismar
suçundan değil, basit cinsel istismar suçundan değerlendirme yapılması
gerektiğinin bozma nedeni yapıldığı ancak 18 yaşından küçük oldukları anlaşılan
sanıklarla boğuşması ve kapı zilinin çalması sonrasında kaçan sanıkların;
mağdurun cinsel organına dokunmaları onu soymaları ancak mağdurun boğuşması,
bağırmaya başlaması nedeniyle eylemlerini tamamlayamadığı olay da nitelikli
cinsel istismara teşebbüs olarak değerlendirilmemiştir.[7]
*Elbiselerini çıkartıp anal yoldan ilişkiye girmeye
çalıştıkları mağdurun tepki göstermesi üzerine sanıkların eylemlerini tamamlayamaması
basit cinsel istismar olarak değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle
bozulmuştur. Mağdurun mukavemeti üzerine eylemin tamamlanamaması teşebbüs
değerlendirmesi için yeterli görülmemiştir.[8]
*Sanığın soyunduğu, mağdurun cinsel organına
dokunduğu, mağdurun bağırdığı ve babasını telefonla aradığı sırada sanığın, ejaküle
olduğu olayda da aşılabilir mukavemeti dışında engel hal bulunmadığı
değerlendirmesiyle basit cinsel istismar değerlendirmesi yapıldığı
gözlenmektedir. Üstelik, mağdurun; cinsel suçlara ilişkin yargılamalarda
sürecin uzaması nedeniyle mağdurun daha fazla mağdur olduğu ve bu nedenle
ifadesini değiştirmek zorunda kaldığı gözlenen olayda ilk derece mahkemesi; mağdurun
ilk beyanından dönerek bahçe içinde sanıkla gezmeye başladıkları sırada sanığın
elini omzuna atması nedeniyle rahatsız olduğu babasını arayarak beni kurtarın
şeklinde beyanda bulunduğu beyanlarının; olayı basit bir eyleme indirgemeye
yönelik olduğu değerlendirmesi de, Yargıtay değerlendirmesiyle boşa gitmiştir. Oysa
somut olayda mağdur iki şekilde mukavemet göstermiştir:
i-Babasını telefonla arayarak,
ii-Bağırarak.
Sanık eylemini ejaküle olması nedeniyle
tamamlayamamıştır. Organ sokmaya yönelik eyleme teşebbüs, Yargıtay kararıyla
basit cinsel istismar olarak değerlendirilmiştir. Diğer bir deyişle sanığın; mağdurun
omzuna elini atarak okşaması ile mağdurun soyulması; sanığın kendisinin de
soyunması, bu sırada boşalması nedeniyle eylemi tamamlayamaması hukuki
sonuçları yönünden aynı nitelikte görülmüştür. Mağdurun sonradan değişen
beyanına itibarla sanığa ceza verilseydi yine aynı cezaya hükmedilmesi
gerekecekti.[9]
*Ormanlık alana götürdüğü mağdurenin, kıyafetlerenin
alt kısmını çıkartması, kendisinin de pantolonunu çıkartması cinsel ilişkiye girmek
istemesi; ancak mağdurenin sanığa taş atması ve yola doğru kaçması sonrasında,
araçla arkasından gelerek aracına alıp götürmesi gereken yere götürdüğü eylemde
de sanığın; somut olayda aşılabilir mukavemeti dışında olgu bulunmadığı
kıstasıyla eylemin basit cinsel saldırı olarak değerlendirildiği anlaşılmaktadır.
Diğer bir deyişle sanık; ani ve kesintili olmayacak şekilde mağdurenin kalçasına
uzun süreli elle teması nasıl değerlendirilecek ise sanığın eylemi de öyle
değerlendirilmiştir.[10]
*Somut olayda, mağdurenin; elbiselerini çıkartmaya
çalışan, kendisi soyunan; mağdura eliyle ve cinsel organıyla dokunan sanıktan
kaçarak; göl kıyısındaki vatandaşlardan yardım isteyen mağdura yönelik eylemler
“aşılabilir mukavemet dışında olgu bulunmaması” basit nitelikli cinsel saldırı
olarak değerlendirilmiştir.[11]
Aşılabilir mukavemet değerlendirmesinin ilk olarak 5.CD’nin,
01/06/2009 gün, 2009/3381 Esas, 2009/6645 sayılı kararıyla yapıldığı
anlaşılmaktadır. Söz konusu kararda faillerin icra hareketlerinden gönüllü
vazgeçtiklerinin kabulü gerektiği vurgulanmıştır.[12]5.CD’nin,
4 kararında görülen aşılabilir mukavemet değerlendirmesinin daha sonra 14.CD tarafından
da uygulandığı anlaşılmakla birlikte, 14.CD’nin konuyla ilgili ilk
değerlendirmesinde dahi eylemin cinsel istismara teşebbüs niteliğinde olduğu
görülmektedir. Örnek olayda mağdurun direnmesi dışında olay yerinde bulunan
görgü tanığının müdahalesi ile sanıkların eylemi tamamlayamadıkları ancak
eylemin aşılabilir mukavemet kıstasıyla basit cinsel istismar olarak
değerlendirilmesi gerektiği bozması yapıldığı anlaşılmaktadır.[13]
[1] “Katılan mağdurun aşamalardaki beyanları, savunma ile
tüm dosya kapsamı göz önüne alındığında olay tarihinde sanığın, organ sokmak
suretiyle çocuğun nitelikli cinsel istismarı eylemine yönelik başladığı icrai
hareketlerini sonuna kadar götürebilme imkanı bulunduğu halde mağdurun
aşılabilir mukavemeti dışında ciddi bir engel neden olmaksızın eylemin sona
erdiği nazara alındığında, mevcut haliyle eyleminin 5237 sayılı Kanun'un 103
üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde düzenlenen çocuğun cinsel
istismarı suçunu oluşturduğu gözetilerek hüküm kurulması gerekirken çocuğun
nitelikli cinsel istismarına teşebbüs suçundan
mahkumiyet kararı verilmesi, hukuka aykırı bulunmuştur.”, 9.CD. 08/01/2024 gün, 2021/10774 Esas,
2024/5 Karar; Düzce 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 2014/196 Esas, 2015/152 Kararda,
mağdurun tutanağa alınan anlatımları şu şekildedir: “Katılan … mahkememizce
alınan şikayet ve delillerinde: “T. bizim köyde V.'nin oğludur. T., bazen bizim
eve geliyordu. T., babam ile tarlalarımıza gidip çalışıyordu. T. bir gün bizim
eve geldiğinde, beni evimizin üst katına çıkardı. Bana "hadi
sevişelim" dedi. Pantolonumu çıkardı. Ben yukarı çektim. T. tekrar
pantolonumu indirdi. T. da pantolonunu çıkardı. Tayfun bana "gel seninle
telefonda oyun oynayalım" dedi. Beni bu sözlerle kandırarak beni yukarıya
çıkardı. Tayfun elini tükürükleyip cinsel organını ıslatarak popoma sürttü. Popom
acıdı. T. kapıyı kilitlemişti. Ben kaçamazdım. Tayfun pipisini popoma
sürttükten sonra bana telefonu ile oynattı. T. bana "babana söylersen
küserim" dedi. Benim popom 2-3 gün acıdı. Ben üst katta iken Tayfun'a
"beni bırak" diye bağırdım. Kardeşim A. bizim T. ile kaldığımız
odanın kapısını yumrukladı. Ben T.'a çişimin geldiğini söyledim. T. da beni
bıraktı. T. bana bir defa böyle bir şey yaptı. T., benim yanağımdan ve
dudağımdan öptü. Ben bu olayı ilk önce babama anlattım. T.'dan şikayetçiyim”
şeklinde beyanda bulunmuştur.”
[2] “Mahkemece iddia, sanığın katılanın iddiasını
destekleyen tevil yollu savunması, tanık
beyanları, adli raporlar ve tüm dosya kapsamına göre; olay günü gece vakti
katılanın Ürgüp İlçe Merkezinde yaya olarak çay yolundan ikameti olan 370 Evler
mahallesine giderken sanığın kendisini takip etmeye başladığı, katılanın takibi
fark etmesi üzerine yardım çağırmak için arkadaşına telefon etmek istediği
sırada sanığın aniden katılanın ağzını kapatarak boğazına sarıldığı, katılanın
bağırması üzerine sanığın kendisini yere yatırıp, üstüne çıktığı, boğazını
sıktığı ve "Bak sus diyorum sana bak yoksa seni bıçaklarım" dediği,
katılanın sanığa ne istediğini sorması üzerine para istediğini söylediği,
katılanın bırak para vereyim demesi üzerine sanığın katılanın boynunda tutarak
ayağa kaldırdığı, görünmemek için yolun aşağı tarafındaki dere kısmına doğru
itekleyerek katılanı düşürdüğü arkasından yanına gelip itekleyerek ağaçların
altına doğru götürdüğü yere yatırıp üzerine çıkıp boğazını sıktığı seninle birlikte
olmak istiyorum diyerek pantolonunu yarıya kadar çıkardığı, katılanın bağırması
üzerine korkup paniklediği ve istediklerini yapamadığı, katılanın kurtulmak
maksadı ile sanığa "Benim evim var
yalnız yaşıyorum, istersen seni evime götüreyim" dediği, sanığın kabul
ettiği, katılanın arkadaşına fark ettirmeden mesaj çekmeye çalıştığı, sanığın
katılanın mesaj çekmeye çalıştığını gördüğü ve daha sonra gidelim diyerek
kaçtığı anlaşılmış, bozma ilamında da
belirtildiği üzere; sanığın icrai hareketlerini sonuna kadar götürebilme imkanı
bulunduğu halde katılanın aşılabilir mukavemeti dışında ciddi bir engel neden
olmaksızın kendiliğinden bıraktığı anlaşılan olayda sübuta eren eyleminin
sarkıntılığı aştığı kabul edilmiş lehine olan 6545 sayılı Kanun ile değişiklik
öncesi 5237 sayılı Kanun'un 102 nci maddesinin birinci fıkrasınca suçun
işleniş şekli, suçun işlendiği zaman ve
yer, failin kastının yoğunluğu, failin güttüğü amaç ve saiki, eylemin katılan
üzerindeki etkisi nazara alınarak teşdiden cezalandırılmasına karar
verilmiştir.
IV. GEREKÇE
Tüm dosya kapsamı ve gerekçe içeriğine göre; yargılama sürecindeki
işlemlerin usul ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen
iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda
gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin
saptandığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak
kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımın doğru
biçimde belirlendiği anlaşıldığından hükümde hukuka aykırılık bulunmamış ve sanık
müdafiinin temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.”, 9. CD. 20/12/2023 gün, 2023/9456 Esas, 2023/8694 Karar,
[3] 9.CD’nin,
14/12/2023 gün, 2023/9530 Esas, 2023/8464 sayılı kararıyla onaylanan İstanbul
21. Ağır Ceza Mahkemesi, 2022/429 Esas, 2023/114 sayılı kararı: “İDDİA:
Beyoğlu (Kapatılan) Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 05.04.2010 tarih
2010/5278 Esas sayılı iddianamesiyle sanık …'ın Cinsel Saldırı, Cinsel Amaçla
Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma ve Kasten Yaralama suçlarından TCK 102/1,
102/4 maddesi yollamasıyla 86/1-3e, 109/2-5, 53/1 maddeleri gereğince
cezalandırılması istemiyle İstanbul 18. Asliye Ceza Mahkemesi'ne kamu davası
açıldığı;
İstanbul 18. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 12.04.2010 tarih, 157/186 E-K
sayılı görevsizlik kararı ile dosyanın mahkememize gönderildiği;
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda mahkememizin 19.12.2013 tarih,
2010/277-2013/449 E-K sayılı kararı ile sanığın mahkumiyetine karar verildiği,
kararın süresi içerisinde sanık müdafinin temyiz talebi üzerine dosyanın
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildiği, Yargıtay 14. Ceza Dairesi'nin
28.09.2020 tarih, 2016/3955-2020/3490 E-K sayılı kararı ile "Sanığın
müdafisinin karar duruşmasına gelmemesi karşısında, sanık için görevlendirilecek
yeni müdafi huzurunda duruşma yapılıp, iddia makamınca sunulan esas hakkındaki
mütalaaya karşı son savunmalar alındıktan sonra hüküm kurulması gerekirken
yargılamaya devamla yazılı şekilde mahkumiyet kararları verilmesi suretiyle
savunma hakkının kısıtlanması" gerekçesiyle kararın bozularak dosya
mahkememize gönderildiği;
Mahkememizce bozma ilamına uyulmasına karar verildiği;
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda mahkememizin 01.06.2021 tarih,
2020/301-2021/241 E-K sayılı kararı ile sanığı sanığın mahkumiyetine karar
verildiği, süresi içerisinde sanık müdafinin temyiz talebi üzerine dosyanın
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildiği, Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin
23.06.2022 tarih, 2021/27430-2022/6547 E-K sayılı kararı ile kişiyi
hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hükmün onanmasına, nitelikli cinsel saldırı suçundan kurulan hükmün
bozulmasına karar verilerek dosyanın mahkememize gönderildiği,
Mahkememizce bozma ilamına uyulmasına karar verildiği;
Anlaşılmıştır.
İDDİA MAKAMI ESAS HAKKINDAKİ GÖRÜŞÜNDE: "Yargıtay bozma ilamı ve
içeriği, mağdure beyanı, adli tıp raporları, düzenlen tutanaklar ve tüm dosya
içeriğine göre; sanığın suç tarihinde mağdureyi silahtan sayılan pense ile
parmağını sıkıştırarak, bıçakla elinden yaralayarak, masadan kopardığı tahta
ile vücudunun değişik yerlerine vurarak adli tıp raporuna göre hayatını
tehlikeye sokmayacak ve basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde
hafif nitelikte olmayacak şekilde yaralamak suretiyle ters ilişkiye
zorladığının sabit olduğu, sanığın başladığı icrai hareketlerini sonuna kadar
götürebilme imkanı bulunduğu halde mağdurenin aşılabilir mukavemeti dışında
ciddi bir engel neden olmaksızın kendiliğinden bıraktığı ve mevcut haliyle
sübuta eren eylemlerinin 5237 sayılı TCK'nın 102/1 maddesinde düzenlenen cinsel
saldırı suçunu oluşturduğu, sanığın cinsel saldırı suçunu ele geçirilemeyen
silahla gerçekleştiği anlaşılmakla; sanığın eylemine uyan TCK'nın 102/1,
102/3-d , 53, 58 maddeleri uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi hüküm
kurulurken kazanılmış hakların saklı tutulması kamu adına talep ve mütalaa
olunur."şeklinde mütalaada bulunmuştur.
MAĞDUR / MAĞDURE / KATILAN ANLATIMLARI:
Katılan …'ın;
Hazırlıkta poliste alınan 26.03.2010 tarihli beyanında: "Ben
yaklaşık 1.5 aydır ailemden ayrı yaşıyorum.
Ailemin yanında abim …'in beni darp etmesinden dolayı evden ayrıldım ve daha
önceden tanıdığım … isimli şahsın yanına yerleştim. Bir süre bu … isimli şahsın
yanında kaldım. … genelde Beyoğlunda gece klüplerinde konsumatris olarak
çalışmaktadır. Param olmadığı için …ında aracılığıyla kamera isimli mekanda
dansçı olarak 3 gün çalıştım. Daha sonra bu iş yerinden ayrıldım. İşten
ayrıldıktan sonra 20/03/2010 tarihinde …ın aracılığıyla Kamera isimli gece
klübünün müdürü olarak bildiğim … ile tanıştım ve …ın "bu şahıs iyi biri,
buna güvenebilirsin" deyince ben de yani kafa sokakta bulunan bu şahsın
evine gittim. Bu şahsın evine gittikten sonra ilk üç gün herhangi bir sorunla
karşılaşmadım. 4. günde bu şahıs bana "benimle ol, benimle evlen, hiç
pişman olmazsın, seni çalıştırmam da, yarın sabah veya akşam anneni ara ve
evlendiğini söyle" dedi. Bende bunları kjabul etmeyince bu şahıs suratıma
iki tokat attı ve benimle zorla sevişmek istedi. Bende kabul etmeyince bu şahıs
"kahpenin kızı, herkesle yapıyorsun neden benle yapmıyorsun," dedi.
Ben de karşı çıktım ve bakire olduğumu söyledim. Bu şahıs bana "seni sabah
diyarbakıra ablamın yanına göndereceğim" dedi. Fakat ben karşı çıktım.
Olay o gün böyle kapandı. Ben evden ayrılıp gideceğimi söyleyince bu şahıs
kapıyı kilitleyerek evden ayrıldı. Dün yani 26/03/2010 günü saat 00:30
sıralarında bu şahıs evde banyo yaptı ve üstünü değiştirirken bende evde
kaçmaya ve yardım istemeye çalıştığım sırada bu şahıs beni yakaladı. Beni eve
götürdü ve beni dövmeye başladı. Ardından beni "bir daha bu hatayı
tekrarlarsan ne aileni görürsün ne de sen yaşarsın, fakat benim altıma yatarsan
her şeyi kazanırsın" dedi. Ben
kabul etmeyince bu şahıs beni dövdü. Masadan kopardığı tahtayla sırtıma,
bacaklarıma, diz kapaklarıma ve kafama vurdu. Ayrıca bu şahıs pense ile
parmağımı sıkıştırdı ve "tırnaklarını tek tek sökerim " diye tehditte
bulundu. Bu şahıs o sırada üzerimde bulunan tüm elbiseleri çıkardı ve benimle
arkadan ilişkiye girmek istedi, beni yere yatırdı ters ilişkiye gireceği sırada
ben kendimi çektim "bunu yapmadım, yapamam" dedim. Bu şahıs
dinlemedi, bu şahıs arkadan içime girdi çıktı, bu sırada ben bu şahsa tekme
attım. Bu şahıs benim olacaksın, seni burada siksem kimsenin haberi olmaz,
korkmuyor musun dedi. Ben de hayır korkmuyorum
diye cevap verince bu şahıs "orospu, orospunun evladı, sen de
aynısın, burada bana vermiyorsun ama yakışıklı biri olsa kendin koynuna
girerdin" dedi. O sırada aşağıdan bakkal bu şahsı çağırdı bu şahısta hemen
toparlandı, aşağıya indi. O sırada kapıyı kilitlemedi, telefonunu da evde
bıraktığı için ben hemen bu şahsın telefonundan 155 i aradım yardım istedim.
Adres veremedim. Konuştuğu polis memuru bana faturalara bakmamı istedi. Ben de
o sırada tesadüfen dolaba asılmış faturaya baktım ve adresi verdim. Ben o
sırada şahsa görünmeden bodrum kata inip polisin gelmesini bekledim. Aradan 10
dakika geçince polis otosunu görünce hemen apartmandan çıktım ve polislerin
yanına gittim ve durumu anlattım ve daha sonra polis bu şahsı aldı ve ayrı
araçlarla merkezinize geldik. Konuyla ilgili olarak beni evinde zorla alıkoyan,
işkence yapan ve bana tecavüz etmeye çalışan … isimli şahıstan davacı ve
şikayetçiyim." şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.
Bozma kararı öncesinde 21.02.2012 tarihinde talimat yoluyla alınan beyanında:"Ben
bu konuda daha önce Emniyette ifade vermiştim o ifadem doğrudur aynen tekrar
ederim.Olay tarihlerinde ailenden şiddet gördüğüm için evden kaçmıştım.
İstanbul'da Taksim'de Fora isimli iş yerinde garsonluk yaptım. Müşteri
kalabalık olduğu zamanlarda müşteriyi eğlendirmek için dansçılık yapardık.
Sanık …'ta bizim iş yerimize yakın Kabera isimli iş yerinde çalışıyordu. Ben
sanığı arkadaşım … sayesinde tanıdım. … Kabera isimli iş yerinde konsimatris
olarak çalışıyordu. … bana …'in bu iş yerinde müdürlük yaptığını söylemişti.
Ben kalacak yerim olmadığı için eşyalarımı …a verdim. …'la birlikte onun
kaldığı otelde kalacaktık. … isimli şahıs …'la anlaşma yaparak benim eşyalarımı
benden habersiz …'ın evine götürmüş. Daha sonra … bana …'in evini kiraladığını
söyledi ve anahtarı ve adresi verdi. Olay günü ben de işten çıktığım zaman
kiraladığımızı düşündüğüm eve saat yaklaşık 22:00 sıralarında gittim. Evde
kimse yoktu. Ben de girdim televizyonu açtım. Otururken kapı sesi duydum. …'ın
geldiğini düşündüm, oturma odasının kapısını açtığımda … ile karşılaştım. Bana …'ın
eşyalarımı eve getirmesi için anahtarı kendisine verdiğini söyledi. Bunun
üzerine ben "o zaman sen alacağını al, ben dışarı çıkıyım" dedim. …
ben böyle söyleyince kapıyı kilitledi bana "bir yere gidemezsin, seni
arkadaşın bana sattı, bundan sonra benim kulubümde çalışacaksın hem de benimle
birlikte olacaksın, seni hem satacağım hem de ben kullanacağım, sana orospuluk
yaptıracağım, …'a yaptırıyorum sana da yaptıracağım" dedi. Ben de gitmek
istiyorum diye bağırdım. Bu nedenle bana tokatla vurdu, karnıma tekme attı,
saçlarımı yoldu. Daha sonra banyoya girdi. O banyoya girdiği sırada telefonu
çaldı. Benden telefonu istedi. Ben telefonunu verdim. Telefonu verirken
pantolonunu askıya koymuştu. Ben de anahtarı cebinden alıp kaçmaya çalıştım.
Kapıyı açtım. Beni görmesin diye apartmanın üst katına çıktım. 3.katta bir
kapıyı çaldım. Dışarıya bir kız çıktı. Olayı anlattım ama kız beni içeriye
almadı. "Beni öldürür korkuyorum, başkasına git" dedi. Daha sonra alt
kata indim, orda da kimse yoktu, daha sonra binadan dışarı çıktım, koşarken
beni yakaladı. Eve geri getirdi. Yarım saat hiç konuşmadan bekledi. Daha sonra
benim ayaklarımı bağladı, ellerimi bağladı, ağzıma bez bağladı, daha sonra
gidip içki aldı ve toz gibi bir şey içti. Sarhoş olduktan sonra bana cinsel
olarak saldırmaya çalıştı. Üstümü başımı yırttı. Her tarafımı elledi.
ayaklarımı açtı, ağzımı açtı, beni ters
ilişkiye zorladı. ama ben bağırarak ve
tekme atarak kendimi kurtardım. Daha sonra zil çaldı. Mahallenin bakkalı
geldi. Sesten rahatsız olduğunu söyledi. Sanık da "evde benim özürlü
yeğenim var, memleketten geldi, durduk yere bağırıp, eşyaları kırıyor, rahatsız
ettik, kusura bakmayın" dedi. Daha sonra tekrar içeri girdi, bana
"kendi isteğinle soyun, bekaretini bana vereceksin, daha sonra bütün alem
seninle yatıp kalkacak" dedi. Ben de istemediğimi söyledim. Elime
geçirdiğim şeyleri ona doğru fırlattım. O da eline bıçak aldı. Bıçağı boğazıma
dayadı "kendin soyunacaksın, ben bu şekilde bekleyeceğim" dedi. Ben
de soyunmadım. Telefonu çalınca yarım
saat sonra geleceğim soyunmuş ol dedi ve benim ellerimi, ayaklarımı ve ağzımı
bağlayarak odadan çıktı. daha sonra sabaha doğru geldi. Geldiğinde bana yemek
getirmişti, ben yemedim. Yemeyince sinirlenerek bana "senin ananı, bacını
s.....m, kahpe çocuğu, zıkkım ye" dedi. Getirdiği çorbayı yememek için
ayaklarımla ittim. O da çorba döküldü diye sehpanın bacağını yerinden söktü ve
beni dövdü, tekmeler attı ve bıçakla elimi kesti. Ben de korktum, "tamam seninle
birlikte olacağım fakat önce beni hastaneye götür" dedim. Taksim
Hastanesine gittik, doktora gittiğimizde "benim dini nikahlı eşi olduğumu
söyledi. Ben de doktora işaret ettim. Fakat doktor sanığı dışarıya çıkartamadı.
Elime dikiş attılar. Daha sonra kolumdan tutup sakın sesini çıkartma diyerek
tekrar eve getirdi. Eve girdiğimizde oturdu, "elin geçti mi, bugün sana
dokunmayacağım, ama sen de uslu dur, kaçmaya kalkma, bugün yat dinlen, ben seni
satmayacağım, sadece benim eşim ol" dedi. Ben de korkudan
"tamam" dedim. Aradan yarım saat geçtikten sonra bana duşa girmemi
söyledi. Duşa girdim. Duştan çıktıktan sonra bana "sana güvenebilir
miyim" dedi ben de "güvenebilirsin tamam" dedim. Bana "seni
dışarı çıkartıyım mı" dedi. Ben de hayır dedim. "O zaman ben yiyecek
bir şey alıyım yemek yapayım" dedi. Bakkala inerken telefonunu masada
unutmuştu. Ben telefonla polisi aradım. Polis bana adresi söylememi istediler.
Fakat ben adresi hatırlayamadım. Poliste bana bir fatura bul faturanın üstünde
adres yazar dediler. Bende dolabın üstünde bir fatura buldum ve adresi
söyledim. Daha sonra evden çıkıp binanın merdiven boşluğuna indim. polis
aracını görünce polise doğru koştum. Daha sonra polis beni ve sanığı alıp
karakola götürdü dedi.İfademde belirttiğim … isimli bayanın gerçek isminin ne
olduğunu bilmiyorum, … ismini takma isim olarak kullandığını biliyorum, ben …
ile babamın oturduğu mahallede komşumuz olan …abi aracılığı ile tanıştım, ben
bu olayla ilgili halen psikolojik tedavi görüyorum, olay nedeniyle sanıktan
şikayetçiyim, davaya katılmak istiyorum, olay nedeniyle zararlarım oluştu, bu
zararlarımı İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesine dilekçe ile bildireceğim."
şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.
Bozma kararı sonrasında talimat yoluyla alınan beyanında: "Bana
okunan Yargıtay ilamını anladım, ben bu konuda daha önce beyanda bulunmuştum o
beyanlarımı tekrar ederim, Yargıtay ilamına uyulması hususnda takdir
mahkemenindir, şikayetim devam etmektedir" şeklinde beyanda bulunduğu
görülmüştür.
SAVUNMA:
Sanık …'ın;
27.03.2010 tarihinde hazırlıkta poliste alınan beyanında: "Ben bir
ay önce ismini … olarak bildiğim … isimli bayanla Kabare 33 isimli çalıştığım
mekanda … isimli bayan aracılığı ile tanıştım. … isimli bayan Kabare 33 isimli
benim garsonluğunu yapmış olduğum mekan da dansçı olarak çalışmaya başladı ve
bu bayanla aramızda duygusal bir yakınlık oldu, … yaklaşık bir hafta
çalıştıktan sonra işten ayrıldı ancak bu bayanla bizim görüşmelerimiz telefonla
sürdü, … 22.03.2010 günü saat: 08.30 sıralarında beni aradı ve evden ayrıldığını
Asya oteline yerleştiğini söyledi ve bana yerleşmek istediğini ve benimle
kalmak istediğini söyledi, bunun üzerine …'i otelden alarak Kocatepe Mahallesi
Koca Kafa Sokak No: 31/3 Beyoğlu adresine götürdüm, bu bayanla 26.03.2010
gününe kadar aramızda herhangi bir sorun olmadı ve aramızda herhangi bir ilişki
yaşamadık ve biz … ile evlenme planları yapıyordum ve …'nin annesi ile
telefonla bir kez görüştüm ve evlenme niyetimizi onada anlattım. 26.03.2010
günü saat: 02.00 ile 03.00 sıralarında iş yerimde çalıştığım sırada karşı
mekanda çalışan Tamer isimli bir arkadaşım bana …'in Fora isimli barda olduğunu
söyledi. Ancak ben bu şahsa inanmadım ve iş bitimine kadar eve gitmedim,
26.03.2010 günü saat: 05.00 sıralarında eve girdim alkollü idim yaklaşık 1 saat
sonra … kendisine vermiş olduğum anahtarla eve geldi ve alkollü idi, bende
bunun üzerine sen hani benimle evlenecektin ne çabuk yoldan çıktın dedim oda
bana ben seni sevmiyordum,ben senin evine sığınma amacı ile geldim, ben
başkasını seviyorum dedi, bunun üzerine tartışma büyüdü ve beni tahrik edici
kelimeler söyledi, ben de alkolün etkisi ile ona tokat atmaya başladım ve oda
bana karşılık verdi ve karşılıklı olarak birbirimize vurmaya başladık bu sırada
…elinin kanadığını söyledi, ben bütün davranışlarına rağmen yine de eli
ağrıdığı için dayanamadım ve kendisini hastaneye götürdüm ve eline dikiş
attırdım, 26.03.2010 günü saat: 08.30 sıralarında evimden Taksim meydanından
hastaneye kadar yürüyeek gittik ve yürüyerek geldik, bu sırada yolda bir sürü
polis otosu gördük çok rahatlıkla beni şikayet edebilirdi, anca etmedi, saat:
09.00 sıralarında eve geri geldik ve benden özür dileyerek benden af diledi ve
yaptıklarına pişman olduğunu söyledi, bu sırada sigaram bitti ve aşağıya sigara
almaya indim bu sırada polis memurları beni aldı ve merkezinize getirdiler ve
bu bayan tecavüz etmekten suçlandığımı öğrendim. Ben üzerime atılı suçlamayı
kabul etmiyorum. … ile evlenmek istiyordum ve bundan dolayı kendisi ile zorla
ilişkiye girmem mümkün değildir ve ben böyle bir şeyi aklımdan bile geçirmedim.
Hürriyeti tahdit söz konusu değildir, çünkü olay sırasında dışarıdan gelmiştir,
gece olan olay …'nin geceyi dışarıda geçirmesinden dolayıdır." şeklinde
savunmada bulunduğu görülmüştür.
Bozma kararı öncesinde 08.02.2011 tarihinde mahkememizde alınan
savunmasında: "Ben suçlamayı kabul etmiyorum daha önce poliste ifade
verdim belirtilen ifadem doğrudur aynen
tekrar ediyorum ben mağdure ile evlenme niyetim vardı bunu ailelerimize de açmıştık ailelerimizin de haberi vardı ,
mağdure alkollü olarak eve geldi urfalı
mikail isimli bir şahsı sevdiğini
söyledi, ben bunun daha önce neden
söylemedin dedim kendisi beni itekledi , ben de onu itekledim bunun
üzerine sehbanın üzerine düştü eli biraz kesildi kendisini alıp hastaneye götürdüm halen de hastaneğde tedavi ettirdiğime ilişkin kart
bendedir,müştekinin iddiaları doğru
değildir, beraatimi talep ediyorum,daha önce poliste alınan ifadem doğrudur
mağdure beni itince ben de onu ittim
fakat tekrar kalktıktan sonra üstüme gelince kendisine
tokat attım" şeklinde savunmada bulunduğu görülmüştür.
Bozma kararı sonrasında alınan savunmasında: "Avukatlarımın
savunmalarına katılıyorum, kesinlikle böyle bir olayı gerçekleştirmedim,
suçsuzum, beraatımı istiyorum" şeklinde savunmada bulunmuştur.
KANITLAR:
-26.03.2010 saat 14:15 tarihli tutanak,
-26.03.2010 saat 19:15 tarihli Savcı görüşme tutanağı,
-26.03.2010 saat 15:20 tarihli Cumhuriyet Savcısı görüşme tutanağı,
-Beyoğlu Adlı Tıp Şube Müdürlüğü'nün 26.03.2010 tarih, 1135 rapor nolu
raporu,
-Katılan anlatımı,
-Tanık anlatımları,
(Tanık …ın bozma kararı öncesinde mahkememizde alınan beyanında:
"Ben sanığın oturduğu evin
karşısında bakkal işletiyordum, mağdureyide sanığın yanında görmüşlüğüm vardır,
ben sadece ikisinin birlikte gezip dolaştıklarını gördüm bahsedildiği
şekilde olayla ilgili bilgim yoktur
bildiğim kadarıyla birlikte
kalıyorlardı, sanık akşamları işe gidiyordu , …bey bana mağdure ile
evleneceğini söylemişti, ne isterse verebileceğini de söylemişti, emniyet görevlileri bu olay
nedeniyle sanığı almaya geldiklerinde sanık benim dükkandan sigara alıyordu
üzerinde eşofmanı vardı, biz onunla
muhabbet ederken polis ekibi geldi daha sonra direk arabaya bindirdiler."
şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.
Tanık …'ın bozma kararı öncesinde
mahkememizde alınan beyanında: "Sanık benim kardeşim olur ben mağdureyi de hiç görmedim ancak kardeşim bana
bir kız olduğunu onunla ciddi olarak evlenmeyi düşündüğünü,ailesini de
aradığını söyledi,bende böyle bir
düşüncesi varsa aile olarak gereğini yapacağımızı kendisine söyledim bunun dışında iddia edilen
olaylarla ilgili bir bilgim görgüm yoktur, ben kendilerini birlikte de hiç
görmedim." şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.
Tanık …'nun bozma kararı
öncesinde mahkememizde alınan beyanında: "… bizim klüpte müdür olarak
çalışır, ben mağdureyi de gördüm daha
önce bizim yanımızda dansçı olarak çalışıyordu, 3-4 gün kadar dansçı olarak
mağdure çalıştıktan sonra sanık bana benimle bir şey konuşmak istediğini artık
mağdurenin dansçı olarak çalışmasını
istemediğini kendisi ile evlenmek istediğini söyledi, bende kabul ettim hakkınızda hayırlısı olsun dedim, birlikte
yaşamaya başladılar, aynı evde oturdular, …hergün eve çiçek alırdı bunu bizzat
gördüm, dışardan görüldüğü kadarıyla her ike tarafta mutlu ve istekli
görünüyordu, ancak evin içini bilemiyorum, Mağdure de bana …ile ne zaman
evleniriz diye soruyordu ben böyle bir
olayı duyduğumda da şok oldum, görünürde
böyle bir durumları yoktu, gayet mutlu
gözüküyorlardı." şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.
Tanık …)'ın bozma kararı öncesinde mahkememizde alınan beyanında:
"Sanık … benim bir aralar aynı iş yerinde çalıştığım için tanıdığımdır, …
isimli mağdureyi ise bir garson arkadaşım aracılığı ile
tanımıştım, kendisi mağdur durumda
olduğunu iş aradığını söyledi, garson
arkadaşımızda mağdureyi çok iyi tanıdığını iyi biri olduğunu söyledi, ben daha sonra sanığın yetkilisi olduğu bara götürdüm
kendisi orada işe başladı, garson olarak
çalışıyordu,yanılmıyorsam 3-4 ay burada çalıştı,müşteki orada çalışırken ben belirtilen işten ayrıldım,müşteki
ile görüştüğümde kendisi bana
sanıkla aralarında gönül bağı
olduğunu,sanığın kendisi ile evlenmek istediğini söyledi,ayrıca ben …ın yani
sanığın mağdureyi bardan
alıp evine götürüp evde kalmaya başladığını
gördüm,yeni yeni aynı evde kalmaya başlamışlardı,daha sonra uzunca bir süre
kendileri ile görüşemedim en son duyduğuma göre müşteki sanıktan ayrılmış bara gitmiş,daha sonra da memleketine gitmiş
ayrılma sebepleri de yaptıkları ağız münakaşasıymış,ben işten ayrıldıktan
sonra karşıdaki bir başka iş yerinde çalışmaya başladım aradan zaman geçtikten sonra mağdurenin tekrar
ailesinin evinden kaçtığını da
duydum yine çalıştığım mekana polislerin
gelmesi nedeniyle de bunu duydum, ayrıca bir kaç hafta sonra müşteki tekrar
evden kaçmış benim yanıma geldi fakat ben kendisini kabul
etmedim, annesi mağdur ile görüşmek için mağdurenin telefonunu aradığında ben de annesi ile görüştüm bana kızın evden
kaçtığını bu nedenle kesinlikle kabul etmememi
bana tembihledi , ben sanığı
tanıdığım kadarı ile çok iyi bir insandır ve müşteki ile yuva kurmak için müştekiyi yanına almıştır, ben sanığın
kendisine de haberdar olduğum olaylar
nedeniyle müştekiden uzak durmasını söyledim, benim bildiklerim bundan
ibarettir,ben mağdure ilk iş ararken evden kaçtığını bilmiyordum daha sonra biz
tanıştıktan sonra tekrar ailesini
bırakıp kaçtıktan sonra tanıştığımız esnada benim telefonumu almış bu nedenle tekrar benim yanıma gelmiştir." şeklinde
beyanda bulunduğu görülmüştür.)
KANITLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Yargıtay bozma ilamı ve içeriği, mağdure beyanı, adli tıp raporları,
düzenlen tutanaklar ve tüm dosya içeriğine göre, sanığın suç tarihinde
mağdureyi silahtan sayılan pense ile parmağını sıkıştırarak, bıçakla elinden
yaralayarak, masadan kopardığı tahta ile vücudunun değişik yerlerine vurarak
adli tıp raporuna göre hayatını tehlikeye sokmayacak ve basit bir tıbbi
müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmayacak şekilde yaralamak
suretiyle ters ilişkiye zorladığının sabit olduğu, sanığın başladığı icrai
hareketlerini sonuna kadar götürebilme imkanı bulunduğu halde mağdurenin
aşılabilir mukavemeti dışında ciddi bir engel neden olmaksızın kendiliğinden
bıraktığı ve mevcut haliyle sübuta eren eylemlerinin 5237 sayılı TCK'nın 102/1
maddesinde düzenlenen cinsel saldırı suçunu oluşturduğu, sanığın cinsel saldırı
suçunu ele geçirilemeyen silahla gerçekleştirdiği anlaşılmakla;
Sanığın eylemine uyan TCK'nın 102/1,3-d maddesi uyarınca
cezalandırılmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”
[4] 9.CD’nin 13/12/2023 gün, 2023/2658 Esas, 2023/8386
sayılı kararıyla aşılabilir mukavemet kıstasıyla eylemin basit cinsel saldırı
olarak değerlendirildiği, Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 2022/262 Esas,
2022/234 sayılı kararı: “…
SAVUNMA :
SANIK … IN YARGITAY BOZMA İLAMI
ÖNCESİ ALINAN SAVUNMASINDA: "Ben bu insanlara telefon satmıştım. Telefon
paramı sonra vereceklerdi. Paranın günü geçti ama vermemişlerdi. benim
dükkanıma geldi ama paramı vermemişti. Ben daha sonra kendi evlerine gidip
paramı istedim. Eşi sağır dilsiz idi. Ben bir kağıda kocan gelirse benim
telefonumu yada paramı getirsin diye yazarak eşine verdim. Ama eşi kağıdı
yırtarak yüzüme fırlattı. Sonra ben dükkana gittim. Dükkan kendi evlerine çok
yakın. Daha sonra geldi telefonun arka kapağı kırıktı. Ben kendisine bu
telefonu almam dedim. Daha sonra ben yine paramı istedim ve üzerime atılı bu
ifadeyi vermiş. Daha sonra beni Osmaniye'de bir komiser beni arayarak neredesin
dedi. Bana hakkında suç duyurusu var karakola gelirmisin dedi. Bende hemen
karakola gittim. Daha sonra ben mahkemeye gittim. Mahkeme beni serbest bıraktı
ama daha sonra ben tekrar içeri girdim. Ben suçlamaları kabul etmiyorum. Başka
bir şey diyeceğim yok dedi..." şeklinde savunmada bulunmuştur…
MAĞDUR …TERCÜMAN VE EĞİTİM UZMANI HUZURUNDA ŞİKAYET VE DELİLLERİNDE:
Olay günü sabah 7'de eşim işe gitti. Eşim işe gittikten sonra şahıs evime
geldi. Elinde bir kağıt vardı. Cama vurarak kapıya doğru geldi. Ben kapıyı
kapatmak istedim. Ben kağıdı almamak için kendisini itekledim. Ama kendisi
içeri girerek beni yere yatırdı ve boğuştuk. Üzerimdeki elbiseyi yırttı. Biz
boğuşurken yukarıdan bir bayan gelince kendisi kaçıp gitti. Üzerimdeki
elbiseleri parçalayıp öptü. Göğüslerimi elledi ve üzerime yattı. İç
çamaşırlarımı çıkartmadı. Benim ağzım kapalı idi ben sağa sola vurarak ses
ettim. Eve gelen bayan muhtemelen sesleri duyup geldi. Sanık eve gelen bayanı
görünce kaçıp gitti. Başka bir şey diyeceğim yok dedi..." beyan etmiştir.
TANIK … BEYANINDA: … benim kiracım olur. Yaklaşık iki yıldır beraberiz.
Ben şahsı görmedim. Sabah saatlerinde mağdurun sesini duydum. Sanki acı acı bir
şey olmuşta çağırır gibiydi. Ben aşağı hemen indim. Aşağı indiğimde kendisi
kapının önünde idi. Kapı açık idi. O sırada ben dışarı çıkıp dışarı baktım ama
kimseyi göremedim. Üstü normal eşorfman falan vardı. Saçları açık idi.
Dağınıklık olarak can havli ile biraz dağınık idi. Mağdurun eli ayağı
titriyordu. Ben kendisini kaldırdım. Bize şahsı tarif etmişti. O sokak işlek
bir sokak. üstü ve başı biraz dağınık şekilde idi. Ben kendisine sorduğumuzda
bana saldırdı dedi. Başka bir şey diyeceğim yok
şeklinde savunmada bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığının 20/06/2013 tarih 2013/11406 Esas sayılı iddianamesiyle; sanık hakkında
nitelikli cinsel saldırı, cebir tehdit veya hile kullanarak kişiyi
hürriyetinden yoksun kılma, konut dokunulmazlığını ihlal etme suçundan TCK'nın
102/2, 35/2, 102/5, 53, 63,TCK'nun 109/2-5, 116/4, 53 maddeleri gereğince
cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı, Mahkememizin 30/04/2015
tarih 2013/282 Esas 2015/180 K.sayılı
ilamı ile sanığın hürriyeti tahdit
suçundan CMK'nun 223/2-a maddesi uyarınca beraatine, mağdureye yönelik cebir
ile konut dokunulmazlığını ihlal suçundan TCK.nun 116/4 ve TCK 62 maddesi
gereğince neticeten 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, mağdureye karşı
sabit olan Nitelikli cinsel Saldırıya teşebbüs eyleminden 5237 sayılı TCK.nun 102/2, TCK'nun 102/3-a,
TCK 35 ve TCK'nın 62.maddesi uyarınca
neticeten 1 yıl 14 ay 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar
verildiği, mahkememiz kararının sanık müdafii tarafından temyiz edildiği,
Mahkememiz kararının Yargıtay 9.Ceza Dairesinin 15/06/2022 tarih 2021/8705 Esas 2022/6114 K.sayılı ilamı ile
konut dokunulmazlığını ihlal suçundan kurulan hükmün "...Muhakeme
safahatını yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan
incelemede, iddia ve savunma ile tüm delillerin eksiksiz olarak kararda
gösterildiği, hükmedilen cezanın nevi ve miktarı itibarıyla kanuni sınırlar
içinde tayin edildiği anlaşıldığından, sanık müdafisinin yerinde görülmeyen
temyiz talebinin reddiyle hükmün ONANMASINA..." şeklinde onanmasına,
nitelikli cinsel saldırıya teşebbüs suçundan kurulan hükmün ise "...Yapılan
yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma
ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen
dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak; Olayın intikal şekli ve zamanı, müştekinin aşamalardaki beyanları, tanık
beyanları, savunma ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; sanığın
müştekinin aşılabilir mukavemeti dışında organ sokma eylemini tamamlamasına
engel harici neden olmaksızın kendiliğinden sonlandırdığının anlaşılması
karşısında mevcut haliyle sübuta eren
eyleminin cinsel saldırı suçunu oluşturduğu gözetilerek hüküm kurulması
gerekirken suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek nitelikli cinsel
saldırıya teşebbüs suçundan mahkumiyet kararı verilmesi, Kanuna aykırı, sanık
müdafisinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, ceza miktarı itibarıyla kazanılmış hakkı
saklı kalmak kaydıyla hükmün 5320 sayılı
Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK'nın 321, 326/son. maddeleri
gereğince BOZULMASINA..." şeklinde bozulmasına karar verildiği,
Mahkememizce Yargıtay 9.Ceza Dairesi'nin 15/06/2022 tarih 2021/8705 Esas
2022/6114 K. sayılı ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığının 20/06/2013 tarih 2013/11406 Esas sayılı iddianamesiyle; sanığın olay
tarihinde müştekiye ait Karşıyaka Mahallesi Aydın sokak 14/1
Şehitkamil/Gaziantep adresinde bulunan eve müştekinin eşi olan tanık …'nın işe
gitmek için evden çıktıktan 15-20 dakika kadar sonra gündüzün saat 07:20
sıralarında gelerek evin camına vurduğu, işitme engelli ve dilsiz olan
müştekinin cama vuran sanığı sokakları üzerindeki telefoncu olması nedeniyle
tanıdığından işaret ederek ne istiyorsun diye sorduğu, sanığın el hareketiyle
bir şey vereceğim demesi üzerine müştekinin evin dış kapısını açtığında sanığın
müştekinin eline bir kağıt sıkıştırmaya çalıştığı, müştekinin kabul etmeyince
sanığın müştekiyi evin içerisine doğru itekleyerek kolundan büküp ayağına çelme
takarak müştekiyi yere yatırıp tuttuğu, müştekinin üzerindeyken müştekiyi öpüp
göğüslerini tuttuğu, kalçalarını sıktığı, bağırmaya çalışan müştekinin ağzını
eliyle kapatıp pantolonunu ve iç çamaşırını yarıya kadar indirip müştekinin
üzerine abandığı, müştekinin direnerek sağa sola savrulması sırasında meydana
gelen gürültüyü duyan bina komşusu tanık …'ın gelmesi üzerine sanığın
müştekinin vücuduna cinsel organını sokamadan olay yerinden kaçtığından bahisle
sanık hakkında Nitelikli Cinsel Saldırıya Teşebbüs, Cebir Tehdit veya Hile
Kullanarak Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma, Konut Dokunulmazlığını İhlal Etme
suçlarından cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.
Sanığın aşamalarda üzerine atılı suçlamaları kabul etmediği, Yargıtay
bozma ilamı öncesi alınan savunmasında kendisinin müştekiye telefon sattığını,
parasını alamadığını, müştekinin telefonu da iade etmek istediğinde telefonu
iade almayarak parasını istemesi üzerine suçlamalarda bulunduğunu, Yargıtay
bozma ilamı sonrası alınan savunmasında yapmadığı bir eylemden dolayı ailesinin
yıkıldığını, eşinden boşandığını, ceza evinde yattığını, bu suçu işlemediğini,
bu şahsın kocasına 2 tane borç telefon verdiğini, ne olduysa bundan dolayı
başına geldiğini, hem telefonlarının gittiğini hemde ailesinden işinden
olduğunu, bu şahısla vücut temasının bile olmadığını beyan ettiği
anlaşılmıştır.
Müştekinin aşamalarda birbirini teyit eden ayrıntılı beyanları,
müştekinin olay sonrası sanığın kesin olarak teşhis ettiğine ilişkin teşhis
tutanağı, olaydan sonra müştekinin alınan doktor raporunun müştekinin beyanını
teyit ettiği, bu şekilde sanığın suçtan ve cezadan kurtulmaya yönelik
savunmasına mahkememizce itibar edilmemiş, müştekinin oluşa uygun, aşamalarda
birbirini teyit eden beyanlarına itibar edilmiştir.
Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulu'nun 30/06/2014 tarih 3445 Sayılı
raporunda; mağduru bulunduğu olaydan kaynaklanmış (Kısmen Remisyonda Travma
Sonrası Stres Bozukluğu) denilen psikiyatrik bozukluğun tespit edildiği, tespit
edilen bu psikiyatrik tablonun ruh sağlığını etkilediği, ancak ruh sağlığını
bozacak mahiyet ve derecede olmadığı dolayısıyla; Rukiye Taşçı'nın 18.05.2013 tarihinde mağduru bulunduğu olay nedeniyle ruh
sağlığının etkilendiği ancak bu etkilenmenin ruh sağlığını bozacak mahiyet ve
derecede olmadığı oy birliği ile mütalaa edilmiştir.
Gaziantep Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 09/12/2014 tarih 2014/4401 sayılı
raporunda; yapılan muayenesinde kişinin konuşamadığı ve sesinin çıkmadığı
anlaşıldığı, mevcut durumu itibari ile kişide tespit edilen sağır, dilsiz arazı ve sesi çıkmayan …' nın kendisini beden ve
ruh bakımından kendini savunamayacağı bildirilmiştir.
İddia, savunma, tanık beyanları,
Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulu'nun 30/06/2014 tarih 3445 Sayılı raporu, Gaziantep Adli Tıp Şube
Müdürlüğünün 09/12/2014 tarih 2014/4401 sayılı raporu, doktor raporu, olay
tutanağı, olay yeri krokisi, görgü tespit tutanağı, teşhis tutanağı,toplanan
deliler ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında; olay tarihinde müştekiye ait eve müştekinin
eşi işi gitmek için evden çıktıktan 15-20 dakika kadar sonra gündüzün saat
07:20 sıralarında sanığın gelerek evin camına vurduğu, işitme engelli ve dilsiz
olan müştekinin cama vuran sanığı sokakları üzerindeki telefoncu olması
nedeniyle tanıdığından işaret ederek ne istiyorsun diye sorduğu, sanığın el hareketiyle
bir şey vereceğim demesi üzerine müştekinin evin dış kapısını açtığında sanığın
müştekinin eline bir kağıt sıkıştırmaya çalıştığı, müştekinin kabul etmeyince
sanığın müştekiyi evin içerisine doğru itekleyerek kolundan büküp ayağına çelme
takarak müştekiyi yere yatırıp tuttuğu, müştekinin üzerindeyken müştekiyi öpüp
göğüslerini tuttuğu, kalçalarını sıktığı, bağırmaya çalışan müştekinin ağzını
eliyle kapatıp pantolonunu ve iç çamaşırını yarıya kadar indirip müştekinin
üzerine abandığı, sanığın müştekinin vücuduna cinsel organını sokamadan olay
yerinden kaçtığı, sanığın müştekinin aşılabilir mukavemeti dışında organ sokma
eylemini tamamlamasına engel harici neden olmaksızın kendiliğinden
sonlandırdığının anlaşılması karşısında mevcut haliyle sübuta eren eyleminin
cinsel saldırı suçunu oluşturduğu mahkememizce sabit kabul edilmiştir. …”
[5] 9.CD’nin
12/12/2023 gün, 2021/12488 Esas, 2023/8317 sayılı kararıyla “Suça sürüklenen çocuk hakkında kurulan hükümde, olay
günü suça sürüklenen çocuğun, mağdurenin aşılabilir mukavemeti dışında organ
veya sair cisim sokmak suretiyle çocuğun nitelikli cinsel istismarı eyleminin
tamamlamasına engel harici herhangi bir neden bulunmaksızın eylemini
sonlandırdığı anlaşılmakla 5237 sayılı
Kanun'un 36 ncı maddesinde yer alan gönüllü vazgeçme düzenlemesi de
nazara alındığında mevcut haliyle eylemin 5237 sayılı Kanun'un 103 üncü
maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi, dördüncü fıkrasında yer alan
çocuğun cinsel istismarı suçunu oluşturduğu gözetilerek hüküm kurulması gerekirken
suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi
hukuka aykırı bulunmuştur.” değerlendirmesiyle
bozulan, İstanbul 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi, 2015/7 Esas, 2015/381 Karar:
“SSÇ … 02/01/2015 Tarihli Savcılık ifadesinde; "Ben yaklaşık 3 ay
öncesinden …'ı tanırım. Kendisi ile sevgili oldum. Ancak 20/11/2014 tarihinde
… ile ilişkimi bitirdim. Bunun nedeni
aramızda tartışma çıkıyordu ve ben de yapı olarak çabuk sinirlenen birisi
olduğum için … da benden korkuyordu. Bir yere arkadaşlarımla gitmek istemiştim.
… buna karşı çıktı. Ben de bu duruma sinirlendim. Hatta kendisine "nasıl
şimdi memnun musun " dediğimde o bana "ben karedeniz kızıyım"
demişti. Ben de kendisine "ben de karadeniz erkeğiyim" demiştim.
Kendisi ile en son 19/11/2014 tarihinde yüz yüze görüşmemiz olmuştu. Yüz yüze
görüşmemiz onun bana facebook üzerinden mesaj göndermesi sonucunda Osmanlı
Parkına gitmemle olmuştu.Tahminen saat 13:00 civarıydı. Okula gitmeyip
beraberce … ile önce Osmanlı Parkta oturduk. Sonra etrafta gezdik. Haliç Kongre
Merkezinin yakınlarına kadar gidip geldik. Beraberce bir bakkala gidip kola
alıp parkta içtik. Tahminen 17:30 civarında ben …' dan ayrıldım. Önce … isimli
bir arkadaşıma uğrayıp sonrasında eve sanki okuldan dönüyormuş gibi saat
18:40 civarında gittim. Ben ertesi günü okuldan evime geldiğimde saat 18:50
civarında Hatice'nin biri babası, diğeri amcası veya dayısı olarak hatırladığım
kişi babamla yaklaşık 2 saat öncesinden sakin bir konuşma yapmışlar. Bu konuşma esnasında … ile herhangi bir
cinsel ilişkim olduğuna dair konuşma geçmemiş. Ben tam evden içeri girerken
babam ensemden tuttu ve bana "elin kızını neden dövdün" diye sordu.
Ben bu duruma sinirlenip ortaya küfür edip evden bir daha dönmemek üzere ayrıldım. Ancak 2 gün kadar sonra mahalleden
abi olarak sevip saydığım insanlar beni eve geri götürdüler. Ben hiçbir şekilde
… ile zorla ilişkiye girmiş değilim.
Ben … ile baş başa olduğum dönemlerde sadece o da bana karşılık vererek
öpüştüğümüz oluyordu. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmem." şeklinde
beyanda bulunmuştur.
SSÇ … 02/01/2015 Tarihli Sulh Ceza Hakimliği ifadesinde; "Ben bu
hususta savcılıkta verdiğim ifademi aynen tekrar ederim. Bu beyana ilave olarak
bir diyeceğim yoktur. Suçlamayı kesinlikle kabul etmiyorum." şeklinde
beyanda bulunmuştur.
SSÇ … 06/02/2015 Tarihli Mahkememiz
ifadesinde;"O tarihinde o dediği yerlerde bulunduk sabah evden
okula gitmek üzere çıkmıştım, kendisiyle mahallede okulun önünde buluştuk,
karşılaştık ondan sonra 5-10 dakika konuştuktan sonra kendisinin bana
söyleyecek olduğu şeyler olduğunu söyledi. Ondan sonra bizde yürümeye başladık
kendisinin de dediği gibi telefonda kendisine bir mesaj geldi zaten ben bu
olaydan önce okula gitmemeye karar vermiştim. Okuldan kaçacaktım ondan sonra
onun telefonuna mesaj gelince ben ona okula gitmeyeceğim dedim, o da bana tamam
ben de gitmeyeceğim dedi. Ondan sonra yürüdük, Kağıthane sınırları içerisinde
bulunan Nilüfer Parkına geçtik. Orada oturduk, sohbet ettik, konuştuk, sonra
normal iki sevgili gibiydik, bu beraber olduğumuz süre zarfında ne isteyerek ne
de zorla cinsel ilişki de bulunmamışımdır.
O tarihte ne isteyerek ne zorla cinsel ilişki de bulunmadık. Kendisini
ben zaten seviyordum, kendisine zarar verecekte hiç birşey yapmadım, yapmamda,
o gün orda ailemle konuşmuştum, o günün akşamında, ailem okulunu bitir dedi
istediğini yaparsın dedi, ben de bunun üzerine bundan ayrılmak istedim,
ayrılmak istediğimi …'ye söyledim, orda
konuştuk, 1-2 saat kadar konuştuk ondan sonra zaten ben onunla zorla
ilişkiye girmeye çalışsaydım orası sosyal bir alan çocuk eğlence parkı orası,
bunu yapmaya kalkışmam imkansızdır, tek bir bağırışıyla orada zaten bir sürü
piknik yapan gezen aileler vardı, kendisi tek bir bağırışıyla orada bir sürü
kişi toplayabilirdi, adam toplayabilirdi, orası açık alan olduğu için yapmam
imkansızdı, ben kendisini halen seviyorum, burda da söylemek istiyorum, elbet
suçsuz olduğum belli olacak ileride de evlenmeyi düşünüyorum, ben okuduğum için
okuluma devam etmek istiyorum tahsilimden geri kalmak istemiyorum ,tahliyemi
talep ediyorum demiş,soruşturma aşamasındaki ifadesi hatırlatılarak
sorulduğunda: Öyle dudak dudağa değil, yanıma geldiğinde yanaktan hoşgeldin
gibisinden, demiş, Kaç Sefer oldu diye
sorulduğunda; Hergün okula beraber giderdik minibüse binerdik bazen beraber
yürürdük şeklinde cevap verdiği,
05/12/2014 tarihli mağdur Hatice'ye ait 2014/20965 Sayılı ATK Şube
Müdürlüğü raporu okunduğunda; Kolundaki ısırığı onu şaka amaçlı yapmışımdır,
ciddi anlamda hiç bir zaman yapmamışımdır, cinsel ilişkiyle hayatta bununla
ilişkim yok demiş, Ayrılma kararını bu
son buluşmadan önce mi buluşmadan sonra mı verdin diye sorulduğunda; Buluşmadan
sonra ailesi bizim kapıya şikayete geldiğinde belirttim demiş, Buluşmadan sonra veya önce ailesi gelmeseydi
ayrılmak gibi bir kararın yok muydu diye sorulduğunda; Dediğim gibi benim de
ailem izin vermemişti, okulun bitsin ondan sonra düşünürsün demişti, ben de
kendisiyle ciddi düşündüğüm için hem kendisi hem benim okulumun bitmesini
beklediğim için ayrılmıştım demiş, Bu
muhakemeyi sen bir günde mi yaptın ayrılma yönünde daha önceden böyle bir karar
var mıydı diye sorulduğunda; Yoktu da, ben ona zarar gelmesin diye kendimden
uzak tutmaya çalışıyordum ."şeklinde beyanda bulunmuştur.
KANITLAR VE İNCELEME:
- Katılan …04/12/2014 Tarihli Emniyet İfadesinde;"Ben Haydar
Akçelik Meslek ve Teknik Anadolu Lisesinde 10. sınıf öğrencisiyim. Yaklaşık 1
ay önce … ile tanıştık ve sevgili olduk… ile evlerimiz yakındır. O da Eyüp
Anadolu lisesinde okumaktadır. 19.11.2014 günü saat 12.30 sıralarında evden
okula gitmek üzere çıktım.O da kendi evinden okula gitmek üzere çıkmış ve
mahallede karşılaştık. Sonra beraber okula gidecektik. Arkadaşlarım bana biz
okula gitmiyoruz diye mesaj attı. O da mesajları gördü. Bana "sen de okula
gitme" dedi. Telefonumu elimden aldı. Sonra Nilüfer Parkına gittik. Bir
süre burada oturduk. Buradan kalktıktan sonra Kağıthane sınırları içerisinde
bulunan ormanlık bir alana gittik. Burada biraz oturduktan sonra benimle cinsel
temas kurmaya çalıştı. Zorla benim
pantolonumu indirerek fiili livatada bulundu. Ben kendisine direndim. Fakat
benden güçlü olduğu için karşı koyamadım. Çevremizde kimse yoktu. Benim ile
ilişkiye girdikten sonra bana yukarıdan birisi bakıyor diyerek yukarı çıktı.
Bir süre sonra geri geldi. Bana şahısla kavga ettiğini söyledi. Daha sonra beni
minübüse bindirdi. Ben eve gittim. Ertesi gün okula gittiğimde rehberlik
öğretmenime konuyu anlattım. Bir süre benimle görüştü.03.12.2014 günü Eyüp
Çocuk Büro Amirliğinden bizi aradılar. Bugün Eyüp Çocuk Büro Amirliğine gittik.
Onlar da bizi Büro Amirliğinize getirdiler. Aileme konuyu rehberlik öğretmenim
haber verdi. Olayda üzerimde bulunan elbiselerimi yıkadım. … boşalırken dışarı
boşaldı. Bu konu hakkında … isimli şahıstan davacı ve şikayetçiyim. İşlemlerim
bitiminde anneme teslim edilmek istiyorum. Fiili livata raporunun alınmasını
istiyorum. Söyleyeceklerim bundan ibarettir." şeklinde beyanda
bulunmuştur.
- Katılan … 06/01/2015 Tarihli
Savcılık İfadesinde;"Benim daha
önce şikayetimle ilgili verdiğim ifadelerim doğrudur, fakat tekrar her şeyi
yeniden anlatmak istemiyorum. Aynı şekilde ilerleyen safhalarda da tekrar aynı
şeyleri anlatmak istemiyorum. Çünkü aynı şeyleri tekrar tekrar anlatmaya
utanıyorum. Savcılığınıza gelme sebebim şikayetimi geri almak istiyorum. Çünkü
belirttiğim gibi tekrar mahkemelere gidip bu konuları anlatmak istemiyorum. Tutuklanan …'ın ailesine
üzüldüğüm nedeniyle serbest bırakılmasını istiyorum. Söylemek istediğim başka bir şey
yoktur." şeklinde beyanda bulunmuştur.
- Katılan … 06/02/2015 Tarihli
Mahkememiz İfadesinde;" Olay günü biz beraber okula gidicektik, saat 12:30
civarınnda buluştuk, daha sonra yürüdük benim telefonuma mesaj geldi
arkadaşlarımdan, okula gitmeyeceklerini söylediler, daha sonra o da benim
telefonumu aldı, çantamı falan aldı, sen de gitmeyeceksin dedi, sonra işte o da
işte gitmeyecekmiş, daha sonradan Nilüfer Parkı'na gittik, ben tamam dedim ona,
o gün okula göndermedi beni. Daha sonra Nilüfer Parkı'na gittik, orada oturduk,
her şey gayet normaldi, sonra birileri gelmeye başladı bana şey dedi, başka bir
tarafa geçelim dedi. Karşı da bir park daha var dedi, ben de tabi güveniyorum
kalktım gittim, gittiğimiz yerde küçük bir park vardı, ama geri kalan tarafı
ağaçlık hep ormanlık alan, ondan sonra kimse yoktu, orada gittiğimiz yerde ilk
gittiğimizde vardı ama orada yoktu, daha sonra işte oturduk, ağacın altına bir
ağacın altına oturduk, ondan sonra hani üstüme gelmeye başladı, engel olmaya
çalıştım ama olamadım, kolumu falan ısırdı, daha sonra da işte olaydan sonra
beni minibüse bindirdi eve gönderdi, sonra ertesi gün ben ona mesaj attım,
yaptığı şeyden dolayı bir daha görüşmek istemediğimi söyledim, faceden oldu,
bunların hepsi zaten, engelledim sonra onun bir daha bana mesaj atma bir şansı
yoktu, öyle oldu." şeklinde beyanda bulunmuş, Kolumu ısırdı dedin ondan
sonra ne oldu diye sorulduğunda; Kolumu ısırdıktan sonra şey, üstüme saldırdı
işte üstüme geldi falan demiş, Üstüne geldi ne yaptı diye sorulduğunda; Önden
bir şey olmadı ama arkadan yapmıştı demiş;
Ne yaptı, senin üstünde elbise var mıydı diye sorulduğunda vardı demiş,
Elbiseni çıkardı mı diye sorulduğunda;
Çıkardı demiş, iç çamaşırını çıkardı mı diye sorulduğunda evet
demiş, Kendi iç çamaşırını çıkardı mı
diye sorulduğunda evet demiş, Sonra ne
yaptı, bir şey yaptı mı diye sorulduğunda; evet demiş organ soktu mu diye
sorulduğunda evet demiş, acı hissettin mi diye sorulduğunda; evet demiş, Yardım istemedin mi diye sorulduğunda; İstedim ona da engel olmaya çalıştım, ama
etrafta hiçkimse yoktu orada, daha sonradan polise anlattım ben oraya polisleri
de götürdüm yer göstermek için bir kaç defa, polisler de söylemiş, polisler de
söylemişti zaten polis ben bile gitmem oraya sen niye gittin oraya dedi bana,
ama ben ona güvenerek gittim hani oraya öyle bir şey yapacağı aklıma bile
gelmedi demiş, Bu olay saat kaç
sıralarında oldu diye sorulduğu 3-4 civarı demiş, gündüz olduğunu beyan
etmiş, Daha önceden bir arkadaşlığınız
var mıydı diye sorulduğunda; vardı demiş,
Nasıl bir arkadaşlıktı diye sorulduğunda; Daha önceden tanışıyorduk hani görüyorduk
birbirimizi ama hiç konuşmuyorduk, sonra bir aydır konuşmaya başlamıştık, o bir
ay içinde zaten gelişti her şey demiş,
Bu arkadaşlık böyle erkek kız arkadaşlığı gibi miydi yoksa normal okul
arkadaşlığı gibi miydi diye sorulduğunda;
Sevgiliydik biz demiş,
çamaşırlarını yıkadın mı sen diye sorulduğunda; yıkadım demiş, neden
yıkadın diye sorulduğunda; Yıkadım o gün,
annemlere falan söylemek istemedim, o yüzden demiş, Şu anda şikayetçi misin diye sorulduğunda;
şikayetçiyim demiş, Herhangi bir yerde
tedavi gördün mü veya görüyor musun diye sorulduğunda; Görmeye başladım ama
yarım bıraktım demiş, Nerede görmeye başladın diye sorulduğunda; İlk önce özel
hastaneye gitmiştim, Gaziosmanpaşa'ya oradan yatış vermişlerdi, orayı bıraktım,
Vakıfa gittim daha sonra orada başladım ama onuda yarım bıraktım demiş, Daha bu olaydan önce herhangi bir tedavi
gördün mü diye sorulduğunda hayır demiş, SSÇ müdafinin mağdurenin beyanında yukarıda birinin
gördüğünü sanığın söylediğini, onunla kavga ettiğini beyan ediyor, kendisi o
şahsı görmüş mü, olay anında bir imdat bağırma çağırma seslenmiş mi, kendini
kurtarmak için bir gayret sarfetmiş mi veyahutta kendi isteğiyle bir anlık
hislerine yenilmiş isteyerek yapmış mı ? şeklindeki sorusu üzerine; Ben onun dediği kişiyi görmedim, tabiki de
kendimi kurtarmaya çalıştım gidip onunla orada yatacak halim yok demiş,
Bağırdın mı imdat diye diye sorulduğunda;
Evet, kimse yoktu orada, onun dediği kişiyi de görmedim ben demiş, SSÇ
müdafinin Savcılıkta şikayetten
vazgeçmiş bu gün tekrar şikayetçi olmuş, bu husustaki kararını etkileyen sebep
nedir şeklindeki sorusu üzerine; Savcılıkta şikayetimden vazgeçtim çünkü hani
babası hasta falan ailesine üzüldüm, daha sonra bugün buraya geldim, burada
olanları gördüm, hani mahalleden yok arkadaşları gelmiş osu gelmiş busu gelmiş
millete duyurmuşlar, daha sonra benim babam onun ailesiyle konuşmak istedi,
terslediler, cezasız kalsın istemiyorum o yüzden demiş, SSÇ bazı savunmalarında diyorki mağdur benden
korkuyordu diyor, korkuyor muydun o bir aylık sevgiliyiz dediğinizde şeklindeki
soru üzerine; Ondan korkuyordum, şu
yönden korkuyordum, o biraz farklı her türlü şeyi var, esrarı, osu busu, hani
her şeyi yapabilecek yapısı demiş,çok ıssız bir yer güvendiğim için gittim
onunla birlikte dedin denmesi üzerine;
Bana okadar iyi yaklaştı ki hiç bir şey kullanmıyorum artık, ondan sonra
nasıl deyim, hiçbir şey kullanmıyorum, işte seviyorum, iki tane ağabeyimi
kaybettim seni de kaybetmek istemiyorum, o şekilde konuşurdu hep o yüzden güvendim."
şeklinde beyanda bulunmuştur.
- Müşteki … 04/12/25014 Tarihli Emniyet İfadesinde; "20.11.2014 günü saat 15.15 sıralarında kızımın okuldaki
rehberlik öğretmeni evimizin telefonunu arayarak eşim ile görüşmüş. Daha sonra
eşim beni aradı. Bana kızımızın saldırıya uğradığını söyledi. Kızım hastanede
olduğu için bende hastaneye gittim. Daha sonra eve geri geldik. 03.12.2014 günü
Eyüp Çocuk Büro Amirliğinden aradılar. Bugün Eyüp Çocuk Büro Amirliğine gittik,
onlar da Bizi Büro Amirliği'ne getirdiler. Konu ile alakalı olarak kızıma fiili
livata raporunun alınmasını istiyorum." şeklinde beyanda bulunmuştur.
-04/12/2014 Tarih ve 10:25 ibareli tutanak; 01.12.2014 günü Haydar
Akçelik Meslek ve Teknik Anadolu Meslek Lisesi okul idaresi, öğrencileri olan …
isimli kız çocuğu ile 20.11.2014 günü saat:14:00 sıralarında yaptıkları
görüşmede özetle; kız çocuğunun 19.11.2014 günü erkek arkadaşı … isimli şahıs
tarafından bir parkta tecavüze uğradığını, şahsa direndiğini, kolunu
ısırdığını, daha sonraları darp raporu aldığını tarafımıza bildirmiş, okul
yetkilileri görüşme raporunu 03.12.2014 günü tarafımıza teslim etmiş, … nolu
telefon numarasından …'ın öz annesi …'a ulaşılarak Eyüp Çocuk Büro Amirliğimize
çocuğu ile birlikte davet edilmiş, 04.12.2014 günü saat:09:00 sıralarında yaşı
küçük … (T.C. Kimlik: 12839453858) isimli mağdur kız çocuğu ailesi ile birlikte
davetimize icabet ederek Eyüp Çocuk Büro Amirliğimize gelmiş, Kız çocuğu … ile
yapılan şifahi görüşmede; 19.11.2014 günü erkek arkadaşı olan … isimli şahsın o
gün okula gitmesini istemediğini ve okula gitmesine engel olduğunu, beraber İlk
olarak Kağıthane'de bulunan bir parka gittiklerini, burada biraz oturduktan
sonra bu parkın karşısında bulunan ağaçlık alana 19.11.2014 günü saat:15:30
sıralarında gittiklerini, burada …'ın kendisi ile cinsel temas kurmaya
çalıştığını, zorla pantolonunu indirerek fiili livata da bulunduğunu,
kendisinin direndiğini, direnme esnasında …'ın kolunu ısırdığını, olay sonrası
olanları Okul Rehber Öğretmenine anlattığını, 20.11.2014 günü saat:16:00-18:00
arası bir saatte Eyüp Devlet Hastanesine giderek kendisine darp raporu
aldırdığını, Hastane görevlilerine başından geçenleri anlatmadığını tarafımıza
bildirmiş, Yaşı küçük şahsın yaşamış
olduğu olayın yerinin belirlenebilmesi için Eyüp Çocuk Büro Amirliğimize bağlı
7595 kod nolu ekip olarak … refakate alınarak olayın gerçekleştiği yeri
göstermesi istenilmiş, … görevlilere;
" Mermerciler Mh. Avrupa Yakası kıyı Temizlik Şantiyesi karşısı Mesire Alanı/
kağıthane " sayılı yeri göstermiş
olduğu" yönünde,
- 01/12/2014 Tarihli olay bildirim raporu;" Mağdur …'nin rehber
öğretmeniyle paylaştığı bilgiler; … ilk görüşmeye arkadaşı aracılığı ile geldi,
geldiğinde ağlıyordu ve çok korkmuş bir haldeydi. Bana verdiği bilgiler
şunlardır. Dün ( 19.11.2014) okula gelmek için evden çıktım, erkek arkadaşım
(…) ile birlikte okula gelecektim, sonra çantamı ve telefonumu aldı bugün okula
gitmiyorsun dedi. Ben engel olmak istedim ama dinlemedi. Sonra parkta oturduk
bir süre sonra karşıya geçelim orada da bir park var dedi ve karşıya geçtik.
Sonra bana yaklaşmaya çalıştı ben engel oldum. Kolumu ısırdı ve benim tüm
direnmelerime karşı bana yaklaştı. Daha çok arka bölgeden yaklaştı dediği,
rehber öğretmenin; Öğrenciyi sakinleştirdikten
sonra taciz ve tecavüz arasındaki farkı bildirdidiği mağdurun tecavüz olduğunu söylediği, rehber
öğretmenin ailesine ve adli birimlere
bilgi vermemiz gerektiğini gerekçeleri ile anlattığını, mağdurun ailesine bilgi
verilmesinden korkuyor oludğunu çünkü akşam arkadaşına (…) mesaj yazıp çok
korktuğunu bildirmiş olduğunu, Ailesinin hala onunla nasıl iletişime geçiyorsun
diye soracağını söylediğini, rehber öğretmenin bunun çok normal bir tepki
olduğunu ve kimse ile paylaşamadığı
korkutan, endişelendiren bir durumu onu bilen biriyle paylaştın, bu
travma sonrasında şok içinde atılmış bir adım ben ailene bunu açıklayabilirim
dediğini ve annesi ile görüşmek üzere
annesini çağırdığını belirttiği, rehber öğretmenin 20.11.2014 tarihinde
15.15-16.15 saatleri arasında anne … ile görüştüm. Durumu anlattım, travma
sonrasında verilecek tepkiler konusunda bilgi vererek …’nin davranışlarını bu
çerçevede değerlendirdiklerini. Anneye kızının 15 yaşında olmasından dolayı
istismar durumunda izlenecek adımlarla ilgili bilgi verdiğini, acilen
psikiyatra ya da psikologa gitmesi gerektiğini belirttiğini, 21.11.2014
tarihinde 13.00-13.30 arasında anne ile takrar görüştüğünü, kendisine Çocuğa
Karşı Şiddeti önleme kılavuzunun bir örneğini verdiğini, adli bildirim
konusunda zaman geçirmememiz gerektiğini belirttiğini Anne bu durumu taşımak
istemediklerini ısrarla belirttiğini, 25.11.2014 tarihinde 13.00-13.40 saatleri
arasında anne ile tekrar görüştüğünü ve öğrencinin psikiyatra görüşmesi
hakkında bilgi aldığını, bildirim konusunda zorunluluğu tekrar hatırlattığını, 01.12.2014 13.20-13.40 öğrenci ile görüştüğünü
genel duygu takibi yaparak uyku, yemek, zihinsel olarak olayla ne kadar meşgul
olduğuna yönelik bilgi aldığını. Bildirim konusunda ne düşündüğünü sorduğunu.
Öğrenci ceza almasını istediğini, şu anda karşısına çıkar diye korktuğunu
belirttiğini. 14.30 civarında baba … ile görüşerek okul müdürüme gizlilik
dahilinde bilgi vereceği ve Eyüp Çocuk şubeye bilgi vermek zorunda olduğunuu
bildirerek süreç hakkında kendisine bilgi verdiğini" belirtmiştir,
- İstanbul Adli Tıp Şube Müdürlüğü'nün 05/12/2014 Tarih ve 2014/20965
sayılı raporu; Anal muayenede; saat kadranına göre 12 ve 06 hizalarında 1'er
adet hemoroid pakeleri ve aynı hizada zemini sedefi parlak renkli eski fissür
nedbeleri tespit edilen bulguların livata ile meydana gelebileceği gibi fiili livatanın gerçekleşmediği
durumlarda-(kişiye özgü natomik yapı, dışkılama farklılıkları gibi fizyolojik
özellikler, hijyen eksikliği veya var olan bir hastalığa bağlı olarak)- da meydana
gelebileceği, olay tarihli muayenesi olmaması nedeniyle şahsın livataya uğrayıp
uğramadığının tespitine tıbben imkan bulunmadığı, Eyüp Devlet Hastanesinin
20/11/2014 tarih,12962 sayılı raporunda sağ el bileğinde ekimoz ve hiperemi
olduğu, yumuşak doku lezyonuna neden olan yaralanmasının, Kişinin yaşamını
tehlikeye sokan bir durum olmadığı, Kişi
üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif
nitelikte olduğu, Kemik kırığı tarif edilmediği kanaati bildirilmiştir.
- İstanbul Adli Tıp Şube Müdürlüğü'nün 27/10/2015 Tarih ve 2015/17396
sayılı raporu; Şubelerinde; 05.12.2014
tarihinde yapılan Anal muayenede; saat kadranına göre 12 ve 06 hizalarında 1'er
adet hemoroid pakeleri ve aynı hizada zemini sedefi parlak renkli eski fissür
nedbeleri olduğu, sfinkter tonusunun doğal olduğu görüldüğü, kişinin ifadesi
ile birlikte olay tarihi ve muayenemiz arasındaki geçen süre dikkate
alındığında hemoroid hastalığının kişinin kendisinde olay tarihi öncesinde mevcut olan bir hastalık olduğu düşünüldüğü kanaati
bildirilmiştir.
- Nüfus kayıt örnekleri,
- SSÇ hakkındaki adli sicil kayıt örneği,
- SSÇ hakkındaki sosyal inceleme raporu.
SONUÇ VE VİCDANİ KANI:
Mağdur …'ın tüm aşamalardaki istikrarlı ve samimi anlatımları,SSÇ'nin
savunmaları, İstanbul Adli Tıp Şube Müdürlüğü'nün 05/12/2014 Tarih ve
2014/20965 sayılı raporu içeriği, Eyüp Devlet Hastanesinin 20/11/2014
tarih,12962 sayılı raporunda sağ el bileğinde ekimoz ve hiperemi olduğuna
ilişkin raporu,01/12/2014 Tarihli olay bildirim raporu, İstanbul Adli Tıp Şube
Müdürlüğü'nün 27/10/2015 Tarih ve 2015/17396 sayılı raporu ve tüm dosya
kapsamına göre,
SSÇ ile mağdur …'ın sevgili oldukları, ve aynı mahallere oturdukları,
olay günü okula gitmek için evden çıkan
mağdurun SSÇ ile karşılaştığı, birlikte okula doğru giderlerken mağdurun arkadaşlarının
mağdura okula gitmeyecekleri yönünde mesaj attıkları, bu mesajı gören SSÇ'nin
mağduru okula gitmemesi için ikna ettiği, bir müddet birlikte gezdikleri, daha
sonra birlikte olayın gerçekleştiği Nilüfer Parkına geldikleri, burada biraz
oturduktan sonra SSÇ'nin mağdur ile cinsel ilişkiye girmek istediğini gösterir
temaslarda bulunduğu, mağdurun istemediği ve SSÇ'ye engel olmaya çalıştığı, bu
sırada SSÇ'nin mağdurun sağ el bileğini ısırdığı, fiziksel olarak daha güçlü olan SSÇ'nin
mağdurun direncini kırarak anal yoldan mağdura organ sokmaya çalıştığı, ertesi
gün mağdurun olayı okuldaki rehberlik öğretmenine anlatması üzerine olayın
ortaya çıktığı, bu şekilde SSÇ'nin suç tarihinde 14 yaş 11 aylık olan mağdura
yönelik zorla organ sokmak suretiyle 5237 sayılı TCK'nın 103/1-a maddesi
delaletiyle 103/2,4,35/1-2,31/3 maddelerinde düzenlenen nitelikli cinsel
istismara teşebbüs suçunu ve TCK'nın
109/1,3-f,5,31/3 maddelerinde düzenlenen cinsel amaçlı olarak kişiyi hürriyetinden
yoksun kılma suçunu işlediğinin sabit olduğu anlaşılmıştır.
Mağdur tüm beyanlarında SSÇ'nin kendisine anal yoldan organ soktuğunu
beyan etmiş ise de; ilk kez cinsel bir eyleme maruz kalan ve İstanbul Adli Tıp
Şube Müdürlüğü'nün 27/10/2015 Tarih ve 2015/17396 sayılı rapor içeriğine göre hemoroid
hastası olduğu anlaşılan mağdurun suç tarihindeki yaşı dikkate
alındığında eylemin teşebbüs aşamasında kalıp kalmadığını ayırt etmesinin zor olduğu, İstanbul Adli Tıp Şube
Müdürlüğü'nün 05/12/2014 Tarih ve 2014/20965 sayılı raporunda da mağdurun anal
muayenesinde; Anal muayenede; saat kadranına göre 12 ve 06 hizalarında 1'er
adet hemoroid pakeleri ve aynı hizada zemini sedefi parlak renkli eski fissür
nedbeleri tespit edilen bulguların livata ile meydana gelebileceği gibi fiili livatanın gerçekleşmediği
durumlarda-(kişiye özgü natomik yapı, dışkılama farklılıkları gibi fizyolojik
özellikler, hijyen eksikliği veya var olan bir hastalığa bağlı olarak)- da
meydana gelebileceğinin, olay tarihli muayenesi olmaması nedeniyle şahsın
livataya uğrayıp uğramadığının tespitine tıbben imkan bulunmadığının belirtildiği, hemoroid hastası olan mağdurun
SSÇ'nin zorlaması nedeniyle organ sokulmadan
anüsünde acı hissetmesinin mümkün olduğu, şüpheden sanık yararlanır
ilkesi gereğince bu durumun SSÇ lehine değerlendirilmesi
gerektiği,bu nedenle SSÇ'nin eyleminin
teşebbüs aşamasında kaldığının kabulünün gerektiği vicdani kanaatine
varılmıştır.
Her ne kadar SSÇ savunmalarında suçlamayı kabul etmemiş ise de; bir
kısım savunmalarında olay günü mağdur ile buluştuğunu, parka gittiğini,ara sıra mağdur ile
öpüştüğünü kabul ettiği, 15 yaşından küçük olan mağdurun ailesi ve çevresi tarafından üzerinde baskı
oluşacağını bile bile SSÇ'ye iftira atmasının olağan kabul edilemeyeceği gibi
mağdurun anlatımı doğrulayan Eyüp Devlet Hastanesinin 20/11/2014 tarih,12962
sayılı raporunun ve İstanbul Adli Tıp
Şube Müdürlüğü'nün 05/12/2014 Tarih ve 2014/20965 sayılı raporunun bulunduğu,
bu nedenlerle SSÇ'nin savunmasının suçtan kurtulmaya yönelik olduğu vicdani
kanısına varılarak Mahkememizce itibar edilmemiştir.”
[6] “İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
''Toplanan kanıtlar, sanık savunması, katılan beyanı, ve tüm dosya
kapsamında bulunan deliller birlkte değerlendirildiğinde; Katılan
… ile sanık …'ın İznik İlçesi Derbent Köyünde ikamet ettikleri, aynı
köyde oturmaları ve uzaktan akraba olmaları nedeni ile birbirlerini
tanıdıkları, olay tarihi olan 29/05/2012 tarihinde sabah saat 09:00 sıralarında
katılan …'in İznik ilçesindeki dershaneye gitmek üzere köyde bulunan otobüs
durağına geldiği, otobüs beklediği sırada 16 H 6165 plakalı araç ile durak
önünden geçen sanık …'ın katılanı otobüs durağında görüp aracı ile yanına
yanaştığı nereye gittiğini sorduğu katılanın dershaneye gideceğini söylemesi
üzerine kendisinin de ilçeye gittiğini belirterek aracı ile götürmeyi teklif
ettiği, katılanın sanık ile akraba olması nedeni ile sanık ile birlikte İznik'e
gitmekte sakınca görmediği ve sanığın aracının arka sağ koltuğuna oturduğu,
yaklaşık 5 km. kadar araç ile birlikte gittikten sonra sanığın tarlaya su
vereceğini söyleyerek asfalttan ayrılıp tarla yoluna girdiği yaklaşık 200 metre
kadar bu yolda ilerledikten sonra aracını durdurduğu, aracın kapısını
kilitleyerek yalnız başına ağaçlık alana gittiği, katılanın kapıyı açmaya
zorladığı halde dışarıdan kilitli olması nedeni ile açamadığı bir süre sonra
sanığın belden aşağısı çıplak vaziyette aracın yanına gelerek kilitli kapıyı
açarak aracın içerisine girdiği ve aracın içerisinde katılanın üzerine doğru
abanmaya başladığı, katılanın karşı koyması üzerine araçta bulunan plastik
saplı testereyi alarak katılanın boğazına dayadığı, kendisini çok arzuladığı
karşı çıkması durumunda kendisini kesebileceğini söyleyerek katılana karşı
cebir ve şiddette bulunduğu ve katılanın sol el serçe parmağının testerenin değmesi
sonucu kanamaya başladığı ve sanığın bu direnme sırasında cinsel birleşmeyi
sağlamayamadığı ve katılanın yalvarmaları sonucu sanığın eylemini
gerçekleştirmeden eylemine son verdiği
ve katılanı aracı ile ilçede bulunan dershane önüne bıraktığı, dershanede
katılanın olayı arkadaşlarına anlattığı, arkadaşları ile birlikte kanayan eline
pansuman yaptıkları, İznik Devlet hastanesinin 30/05/2012 tarih 699 sayılı
raporunda sol el beşinci parmakta üç adet kesinin mevcut olduğu ve katılanın
basit tıbbi müdahale ile giderilebilir nitelikte yaralanmış olduğu, yine katılan ile ilgili İznik Devlet
hastanesi tarafından düzenlenen 30/05/2012 tarihli raporda katılanın halen
bakire olduğunun bildirildiği,
İstanbul Adli Tıp kurumu başkanlığının 28/08/2013 tarihli 6. Adli Tıp
İhtisas kurulu raporuna göre; katılanın olay nedeni ile ruh sağlığının
etkilendiği ancak ruh sağlığını bozacak mahiyet ve derecede olmadığı, bu duruma
göre …'in 29/05/2012 tarihinde mağduru bulunduğu olay nedeni ile ruh sağlığının
etkilendiği ancak bu etkilenmenin ruh sağlığını bozacak derece ve mahiyette
olmadığının oybirliğiyle mütala edildiği,
Sanığın inkara dayalı savunmasının aksine mağdur katılan … 'in
aşamalarda değişmeyen anlatımları, bu anlatımları doğrulayan yeminli tanık
beyanları, Jandarma tutanak içeriğine göre katılanın olayın gerçekleştiğini
belirttiği yerde sanığın aracı ile uyumlu tekerlek izlerinin bulunduğunun
görülmesi, katılanın anlatımı ile uyumlu tutanak içeriğine göre araçta bulunan
ağaç budama testeresi üzerinde katılana dayandığını gösterir şekilde kan izine
rastlanmış olması, katılanın ilgili testerinin boğazına dayanan ve eliyle
tutması sonucunda elinin kesilmesine neden olan testere olduğunu belirtmiş
olması ve Devlet hastanesi ve Adli Tıp kurumu raporları karşısında sanığın belden aşağısı çıplak vaziyette katılanın
üzerine abandığı, sanığın üzerine abanarak cinsel ilişkiye girmeye çalıştığı
reşit mağdurenin direnmesi üzerine onun aşılabilir mukavemeti dışında eylemini tamamlamasına engel başkaca
harici neden bulunmaksızın kendiliğinden bıraktığı ve mevcut haliyle o ana
kadar ki eyleminin TCK’nın 102/1. maddesinde düzenlenen cinsel saldırı suçunu
oluşturduğu anlaşılmakla; Sanık … hakkında mağdur …'a karşı 29/05/2012
tarihinde nitelikli cinsel saldırı suçundan TCK'nun 102/2 maddesi gereğince
cezalandırılması istemi ile Mahkememize kamu davası açılmış ise de, sanığın
savunması, mağdur beyanı ve tüm dosya kapsamından değerlendirildiğinden sanığın
eyleminin basit cinsel saldırı suçunu oluşturduğundan eylemine uyan 6545 sayılı
yasa ile değişiklik öncesinde suç tarihinde yürürlükte bulunan ve daha lehe
hükümler içeren 5237 sayılı TCK'nın 102/1 maddesi gereğince sanığın kastının
yoğunluğu, olayın meydana geliş şekli dikkate alınarak alt sınırdan
uzaklaşılmak suretiyle cezalandırılmasına, sanığın eylemini silahla (testere
ile) işlemesi nedeniyle TCK 102/3-d maddesi gereğince cezasından arttırım
yapılmasına, sanığın yargılama sürecindeki davranışları, cezanın geleceği
üzerindeki olası etkileri ve geçmişi dikkate alınarak TCK 62/1 maddesi gereğince cezasından indirim
yapılmasına karar vermek gerektiği,
Sanığın üzerine atılı eylemi gerçekleştirdiği esnada müştekiyi
gideceklerini belirttiği Derbent Köyü’nden İznik’e götürecekmiş gibi yapıp bu
hilesi ile araca aldıktan sonra asfalt yolu 5 km takip ettikten sonra yoldan
sapması, neden yoldan saptığını soran müştekiye
böyle bir işi yapmadığı anlaşıldığı halde tarlasına su vereceği, endişe
etmemesi yolunda hileli sözler söyleyerek stabilize yola sapıp 190 metre kadar
gidip zeytinliğe getirdiğinin katılan beyanı
ve katılanın beyanını destekler kolluk tutanakları ile sabit olduğu,
sanığın hileli söylemleri ile katılanı söz konusu yere getirdikten sonra aracı park ettiği aracın
kapılarını kilitleyip katılanın
dışarı çıkmasına izin vermediği,katılanın aracın kilitli olması nedeniyle
pantolonunu dışarıda çıkararak yanına
gelen ve üzerine abanan sanığın uyguladığı cebir ile testere ile tehdit
edilmesi nedeni ile kaçamadığı, bu hali ile sanığın sabit olan mağduru
hürriyetinden yoksun kılma suçundan eylemine TCK.nun 109/2. maddesi uyarınca
cezalandırılmasına, suç silahla işlendiğinden TCK'nun 109/3-a.maddesi
uyarınca cezasından arttırım
yapılmasına, suç cinsel amaçlı işlenmiş olduğundan sanığın cezasından TCK.nun
109/5 maddesi uyarınca arttırım
yapılmasına, sanığın yargılama sürecindeki davranışları, cezanın geleceği
üzerindeki olası etkileri ve geçmişi dikkate alınarak TCK 62/1 maddesi gereğince cezasından indirim
yapılmasına karar vermek gerektiği,
Her ne kadar sanık hakkında ayrıca silahla basit yaralama suçundan
cezalandırılması talebi ile kamu davası açılmış ise de; eylemin cinsel saldırı
suçunun cebir unsurunu oluşturması nedeni ile
basit yaralama suçundan ceza
verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde
hüküm kurulmuştur.''
Şeklindedir.
IV. GEREKÇE
Yargılama sürecindeki işlemlerin
usul ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve
savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip
tartışıldığı, eylemlerin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı,
vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere
dayandırıldığı, eylemlere uyan suç vasıfları ile yaptırımların doğru biçimde
belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz
sebepleri reddedilmiştir.
Sanık hakkında cinsel saldırı suçundan kurulan hükümde eylemin silahla
işlenmesi nedeniyle arttırım yapılırken uygulama maddesi gösterilmemiş ise de
bu husus mahallinde tamamlanması mümkün
eksiklik olarak görülmüştür.”
[7] 9.CD’nin, 6/12/2023 gün, 2021/8294 Esas,
2023/8120 Kararla aşılabilir mukavemet ölçütüyle bozulan, Kayseri 1. Ağır Ceza
Mahkemesi, 27/4/2015 gün, 2014/487 Esas, 2015/173 sayılı karar sübut bölümü:
“Cinsel istismara maruz kalan mağdur …'ın, anne
ve babasının ayrıldıkları, mağdurun erkek kardeşiyle birlikte babasının yanında
ikamet ettiği, suça sürüklenen çocukların, mağdurun … isimli erkek kardeşiyle
arkadaş oldukları, olay tarihinden önce birkaç kez mağdurun erkek kardeşini
çağırmak üzere evlerine gidip geldikleri, bu nedenle ikamet adresini
bildikleri, suç tarihinde mağdurun evde yalnız bulunduğu sırada saat 14:50
sularında s.s.çocukların mağdurun ikametine gelerek kardeşini sordukları,
mağdurun kardeşinin annesinin evine gittiğini söyleyerek kapıyı kapattığı, kısa
bir süre sonra s.s.çocukların yeniden kapıyı çaldıkları, mağdura sigaramızı
yakabilir misin diye sordukları, mağdurun kapıyı kapatmadan çakmak ya da kibrit
bulunmadığı için ocakta yakmak üzere sigarayı alıp mutfağa gittiği sırada
s.s.ocukların içeriye girip kapıyı kilitledikleri, mağdurun s.s.çocuklara
“gidin” diye bağırdığı ancak s.s.ç Alperen'in mağdurun kapıyı açmasını
engellediği, "ben sana aşığım" diyerek mağduru tutup oturma odasına
sürüklediği, oda kapısı ile kanepe arasındaki boşlukta mağduru sıkıştırıp
kıyafetlerini çıkarmak istediği, bu sırada s.s.ç Serkan'ın da geldiği, mağduru
kollarından tutarken s.s.ç Alperen'in mağdurun eşofmanını çıkardığı, her iki s.s.çocuğun birlikte elleriyle mağdurun
kıyafetleri üzerinden göğüslerine dokundukları, mağdurun kendisini korumak
maksadıyla yere çömeldiği, bu sırada s.s.ç Serkan'ın mağdurun kollarından tutup
arkaya doğru iterek s.s.ç Alperen'in de ayaklarını çekerek yere yatırdıkları,
mağdurun çırpınarak direndiği, bu sırada s.s.çocuk Alperen'in kendi pantolonunu
dizlerine kadar indirerek mağdurun üstüne çıkmaya çalıştığı, s.s.çocukların
mağduru dudaklarından öpmek istedikleri, mağdurun başını sağa sola çevirerek
engellemeye çalıştığı, içlerinden
birinin mağduru öptüğü, mağdurun eline geçirdiği bardağı s.s.çocuklara
fırlattığı, "sizin ananız bacınız yok mu" diye bağırarak direnmesini
sürdürdüğü, bu sırada s.s.ç Serkan'ın abisine gel gidelim diyerek yanından
ayrılıp evden dışarı çıktığı, s.s.ç Alperen'in mağdurun boğazını ve kollarını
tutup eliyle kıyafetleri üzerinden göğüslerine ve iç çamaşırı üzerinden
vajinasına ve çıplak bacaklarına dokunduğu, mağdurun bırak diyerek s.s.çocuğu
çimdiklediği, bu sırada kapı zilinin çaldığı, s.s.çocuğun paniklediği, mağdurun
s.s.çocuğun elinden kurtulup kapıyı açıp bağırdığı, dışarı çıktığında kapıyı
çalanın s.s.ç Serkan olduğunu anladığı, mağdurun bağırması nedeniyle
s.s.çocukların kaçtıkları, mağdurun hemen annesini arayıp olanları anlattığı,
daha sonra babasına da söylediği, ertesi gün müştekinin s.s.çocuklar ve
ailesiyle görüşmeye gittiği fakat karşı tarafın kapıyı açmadığı, sonrasında
s.s.çocuklardan Serkan'ın okulda mağdurun kardeşini dövmeye kalkışması ve s.s.ç
Alperen'in mağdurun kardeşiyle kavga etmesi üzerine müştekinin 19/11/2014
tarihinde emniyete müracaat ederek şikayetçi olduğu, bu suretle SSÇ'lerin
üzerlerine atılı suçları işledikleri anlaşılmıştır.”
[8] “Mağdurun mahallede gezerken suça sürüklenen çocuk ile
inceleme dışı hakkında yaş küçüklüğünden dava açılmayan tanık Mehmet ile
karşılaştığı, suça sürüklenen çocuk ile tanığın mağduru metruk bir binanın
bahçesinde yer alan hurda aracın içine götürdüğü burada elbiselerini çıkartıp
anal yoldan ilişkiye girmeye çalıştıkları, mağdurun tepki göstermesi ile eylemi
sonlandırdıkları, mağdurun gitmek istemesi üzerine göndermedikleri devamında
darp ettikleri akabinde mağduru suça sürüklenen çocuğun evine bıraktığı, eve
gelen mağdurun anneannesine olayı anlattığı ailenin intikali gerçekleştirdiği
olayda, dosya kapsamında bulunan deliller; mağdurun aşamalarda alınan beyanları,
suça sürüklenen çocuğun tevili ikrar içeren savunmaları, katılan ifadeleri,
tanıkların anlatımları, mağdure hakkında aldırılan adli raporlar, kriminal
rapor, suça sürüklenen çocuk hakkında aldırılan adli raporlar, sosyal inceleme
raporu, olay yeri tespit ve görgü tutanağından ibarettir.
IV. GEREKÇE
A. Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Mağdurun aşamalarda alınan detaylı ve tutarlı beyanları, mağdur beyanını
doğrulayan adli raporlar, tanık anlatımları, katılan ifadeleri, olay yeri
tespit tutanakları ile suça sürüklenen çocuğun savunması nazara alındığında
hukuka aykırılık bulunmamıştır.
Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı,
aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte
gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin suça sürüklenen çocuk
tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki
belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan
suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, suça
sürüklenen çocuk müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz sebepleri reddedilmiştir.
B.Beden veya Ruh Sağlığını Bozacak Şekilde Çocuğun Cinsel İstismarı
Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
1.Olay günü suça sürüklenen çocuğun, mağdurun aşılabilir mukavemeti
dışında organ veya sair cisim sokmak suretiyle nitelikli cinsel istismar
eyleminin tamamlamasına engel harici herhangi bir neden bulunmaksızın eylemini
sonlandırdığı anlaşılmakla 5237 sayılı Kanun'un 36 ncı maddesinde yer alan
gönüllü vazgeçme düzenlemesi de nazara alındığında mevcut haliyle eylemin
çocuğun cinsel istismarı suçunu oluşturduğu gözetilerek hüküm kurulması
gerekirken suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar
verilmesi, hukuka aykırı bulunmuştur.”, 9.CD.
28/11/2023 gün, 2021/12328 Esas, 2023/7836 Karar,
[9] 9.CD’nin, 28/11/2023
gün, 2021/13269 Esas, 2023/7834 sayılı kararıyla aşılabilir mukavemetle sanığın
eyleminin basit cinsel istismar olarak kabul edilmesi gerektiği yönünde bozulan
Iğdır Ağır Ceza Mahkemesi, 2015/263 Esas, 2015/316 sayılı kararı delil
değerlendirmesi ile sübut bölümü: “Yapılan yargılama, toplanan deliller,
sanık savunmaları, müşteki beyanları, tanık beyanları, adli raporlar ve tüm dosya kapsamı birlikte
değerlendirildiğinde;
Mağdur …'nin olay tarihinde kız
arkadaşı … ile birlikte 19 Mayıs
törenlerinden çıkarak …'nin erkek arkadaşı
… ile buluştukları ve bir ticari taksi ile Melekli beldesinde bahçe
içerisinde bulunan bir eve gittikleri, Melekli beldesinde evde bulundukları
sırada olay yerine sanık …in de geldiği, bağ evinde hep beraber yemek yiyip
alkol aldıkları ve eğlendikleri, bir süre sonra sanık … ile mağdur …'nin gezmek
için bağ evinden çıktıkları ve sanık …'in evden çıkarken evin içerisinde bulunan
… ve …'ın üzerine evin kapısını
kilitlediği, … ve …'ın evin kapısını açması için bağırdıkları ancak sonuç
alamadıkları, yaklaşık 45 dakika boyunca … ve …'ın evin içerisinde kilitli
kaldıkları, sanık …'in mağdur … ile evden dışarı çıktıktan sonra bahçede
birlikte gezmeye başladıkları, bir süre sonra mağdurun geri eve arkadaşlarının
yanına dönmek istemesine rağmen sanık …'nin mağdurun geri dönmesine izin
vermeyerek mağdur …'yi zorla elinden tutarak ağaçların bol olduğu bir yere
götürdüğü burada mağduru rızası dışında zorla dudaklarından öptüğü, mağdurun
"yapma" diyerek karşı koymaya çalıştığı, ancak sanığın mağdura
yönelik cinsel içerikli eylemine devam ettiği,
sanığın bu sırada üzerinde bulunan pantolonu ve kilodunu çıkardığı ve
sanık …'in mağdurun da giysilerini çıkarmaya çalıştığı ancak mağdurun buna izin
vermediği ve sanığın mağdurun vücudunu, göğüs ve cinsel organını ellediği,
sanığın cinsel içerikli eylemleri sırasında mağdurun bağırdığı ancak kendisini
duyan kimsenin olmadığı, sanığın pantolonu ve kilodunu çıkarmış bir şekilde
mağdurun arkasından sarıldığı, mağdurun
cep telefonu ile babasını aradığı ve babasına beni kurtarın dediği, bu sırada
sanığın yere boşaldığı ve mağduru
bıraktığı, mağdurun akabinde arkadaşlarının yanına döndüğü ve bu esnada
saçlarının dağınık olduğu ve ağladığı şeklinde olayın gerçekleştiği mağdurun soruşturma
aşamasında kolluktaki ayrıntılı ve samimi beyanı ve tanıklar … ve …'nin
kolluktaki mağduru doğrulayan beyanları ve tüm dosya kapsamı ile sabit olduğu
anlaşılmakla sanığın mağdura yönelik "çocuğun nitelikli cinsel
istismarı" suçlunu işlediği, ancak mağdurun karşı koyması nedeniyle ve
sanığın pantolonu ve kilodunu çıkararak mağdurun arkasından sarıldığı sırada
mağdurun cep telefonu ile babasını araması ve
bu sıradada sanığın yere boşalması
nedeyle organ sokmak sureti ile cinsel istismar suçunu tamamlayamadığı ve eylemin
teşebbüs aşamasında kaldığı, mağdur hakkında düzenlenen İstanbul Adli Tıp
Kurumu 6. İhtisas Dairesi Başkanlığı'nın 30/01/2012 tarihli raporunda
belirtildiği şekilde mağdurun TCK 103/6 maddesi kapsamında beden ve ruh
sağlığının bozulmadığı sabit olmuştur.
Her ne kadar mağdur kovuşturma aşamasındaki beyanında ilk beyanından
dönerek sanık ile bahçe içinde gezmeye başladıklarını,sanık Ali'nin dönem dönem
elini omuzuna atmaya çalıştığını, bu durumdan rahatsız olduğundan dolayı
babasını arayarak "beni kurtarın" şeklinde beyanda bulunduğunu,
sanığın sadece elini omzuna attığını kendisine yönelik bundan başka herhangi
bir eyleminin bulunmadığını beyan etmiş ise de, mağdurun sanığa atfı cürüm
yapmasını gerektirir bir durum söz konusu olmadığı ve mağdurun kolluktaki
ayrıntılı, samimi beyanı ile tanıklar …
ve … soruşturma aşamasında kolluktaki beyanlarının birbiri ile ve dosya
içerisindeki raporlar ve diğer bilgi ve belgelerle uyumlu olduğu ve itibar
edilmesi gerektiği anlaşılmakla mağdurun ve tanıkların sonraki aşamalarda
alınan oluşa ve mevcut delillere uygun olmayan, olayı basit bir eyleme
indirgemeye yönelik beyanlarına itibar edilmemiştir.”
[10] “Katılan ile sanığın aynı köyde yaşadıkları,
30.03.2013 tarihinde sanığın katılana
ait eve arabayla gelerek, annesinin kendisini beklediğini söylediği ve
arabasıyla götürmek hususunda teklifte bulunduğu, katılanın teklifi kabul
ederek arabaya binerek hareket ettikleri, sanığın annesinin evinin önünden
geçtikleri sırada bu kez sanığın "annem köyün çıkışında bulunan
teyzemlerde onun yanına gidiyoruz" ve "annem Cambazlar köyünde oraya
gidiyoruz" demek suretiyle arabayı sürmeye devam ettiği, ormanlık bir
alana geldiklerinde katılanın kolundan tutarak zorla arabadan indirdiği ve
ormanlık alana doğru götürdüğü, pantolonunu indirdiği ve katılanın
kıyafetlerinin alt kısmını çıkararak cinsel ilişkiye girmek istediği, katılanın
yerden aldığı taş ile sanığa vurduğu ve yola doğru kaçtığı, arkasından sanığın
gelerek katılana yine arabaya bindirdiği ve Musacalı köyüne getirdiği, sanığın
annesinin beklediğine dair yalan beyanda bulunarak ve cinsel amaçla katılanı
rızası dışında, hile ve cebir kullanmak suretiyle ormanlık alana götürmesi,
katılana "...benim olacaksın" şeklinde sözler söylemesi, pantolonunu
çıkarması, katılana ait kıyafetlerin alt kısmını çıkararak cinsel ilişkiye
girmek istemesi ve katılanın aşılabilir mukavemeti dışında sanığın eylemini
tamamlamasına engel harici neden
olmaksızın kendiliğinden son verdiğinden sanığın cinsel saldırı suçundan
cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
IV. GEREKÇE
Mahkemenin gerekçesi ve tüm dosya kapsamına göre; yargılama sürecindeki
işlemlerin usul ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen
iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda
gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin
saptandığı, dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin
verilere dayandırılarak vicdani kanıya
ulaşıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile
yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, kurulan hükümde
hukuka aykırılık görülmemiştir.”, 9.CD.
28/11/2023 gün, 2023/8409 Esas, 2023/7828 Karar,
[11] “Bakırköy Cumhuriyet
Başsavcılığının 23/11/2011 tarih ve 2011/54661 Esas sayılı iddianamesiyle;
"şüphelinin cinsel organı ile arkadan
müştekiyi taciz ettiği, aynı zamanda müştekinin vücuduna elle dokunmak
suretiyle ve sözlü olarak tacizlerini sürdüren şüphelinin müştekiyi kolundan
tutarak olay yerine gittikleri aracın arka kısmına götürüp burada kendisinin
pantolonunu ve iç çamaşırını çıkarıp müştekinin de pantolonunu da çıkarmaya
çalışarak müşteki ile zorla cinsel ilişkiye girmeye çalıştığı esnada müştekinin
kendisini iterek araçtan dışarı çıkarak göl etrafında balık tutmakta olan
vatandaşların yanına giderek yardım istediği;
Çatalca İlyas ÇOKAY Devlet Hastanesinden aldırılan müştekiye
ilişkin 11/09/2011 tarih ve 6 sıra nolu Adli Rapora göre "Fiziksel
travmaya bağlı olarak sağ ve sol kolunda kızarıklıklar, yine fiziksel travmaya
bağlı olarak sol bacağında sıyrık
bulunan müştekinin olay nedeniyle basit bir tıbbi müdahale ile iyileşebilecek
şekilde yaralandığı";
Yine müştekinin olay sonrası İstanbul Üniversitesi
İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Başkanlığından aldırılan
30/09/2011 tarih ve 3382 sayılı Adli Raporuna göre, “Olay sonrası olaya bağlı
Akut Stres Bozukluğu tanısı konulduğu" ;
Şüpheli alınan ifadesinde, olay günü plansız olarak
müşteki ile birlikte Bahsayiş Gölü tarafına giderek birlikte alkol alıp uzunca
dertleştiklerini, kendisine karşı hiçbir cinsel davranışı olmadığını beyanla
üzerine atılı suçu işlemediğini beyan etmiş ise de, tüm dosya içeriği ile
toplanan delillerin, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu
anlaşılmakla savunmasına itibar edilmemiş olup bu şekilde üzerine atılı suçları
işlediği delillerden anlaşılmakla;
Şüphelinin yargılamasının mahkemenizde yapılarak
ilgili sevk maddelerine göre cezalandırılmasına karar verilmesi" istemiyle
kamu davası açıldığı,
Dosya mahkememizin 2011/450
esas sırasına kaydının yapıldığı, mahkememizin 20/11/2014 tarih 2011/450 esas -
2014/290 karar sayılı kararı ile sanık hakkında neticeten 2 yıl 11 ay
hapis cezası ile cezalandırılmasına şeklinde karar verildiği, verilen karara sanık müdafisi ve katılan vekili
tarafından itiraz edildiği, dosyanın yargıtaya gönderildiği,
Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 27/10/2022 tarih 2021/3797 esas - 2022/9624
karar sayılı kararı ile mahkememizin kararı bozulmuş olup, dosya mahkememizin
yukarıdaki esas sırasına kaydının yapıldığı anlaşılmıştır.
Cumhuriyet Savcısı Esas Hakkındaki Mütalaasında;" Müştekinin
aşamalardaki beyanları, tanık anlatımı, sanık savunması, olayın intikal şekli
ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında sanığın suç tarihinde müştekiyle cinsel
ilişkiye girmek istediğini beyan ettiği, müştekinin bunu kabul etmediği ancak
sanığın müştekiye elle ve cinsel organıyla dokunduğu, daha sonra eylemini
tamamlamasına engel herhangi bir durum bulunmamasına rağmen kendiliğinden
eylemi sonlandırdığı, bu nedenle sanığın eyleminin TCK'nın 102/1 maddesinde
düzenlenen cinsel saldırı suçunu oluşturduğu, suç tarihinde yürürlükte bulunan
yasa hükümlerinin sanık lehine olduğu anlaşıldığından sanığın TCK'nın 7/2
maddesi delaletiyle eylemine uyan TCK'nın 102/1 (6545 sayılı yasal değişiklik
öncesi) maddesi uyarınca cezalandırılması kamu adına talep ve mütalaa
olunur," demiştir.
ŞİKAYET :
KATILAN … BOZMA ÖNCESİ İFADESİNDE:
"Ben olayla ilgili hazırlıkta ifade vermiştim,eski ifademe
sahibim," demiştir.
SAVUNMA:
SANIK … BOZMA ÖNCESİ SAVUNMASINDA:" Müsnet suçlamayı kabul
etmiyorum. Müşteki ile aynı yerde çalışırız. Olay günü birlikte piknik yapmaya
gittik, konuştuk. İkimizde alkol aldık. Dertleştik fakat bu esnada ben
müştekiye herhangi bir cinsel tacizde bulunmadım;" demiştir.
SANIK … SAVUNMASINDA: "Bozma ilamında aleyhe bir husus varsa kabul
etmem. Önceki savunmamda belirttiğim üzere iddiaya konu olay hiç yaşanmadı.
Suçsuzum. Öncelikle beraatimi mahkeme aksi kanaatte olduğu takdirde lehime olan
tüm hükümlerin uygulanmasını ve şartları oluştuğu takdirde CMK.nun 231.maddesi
uyarınca Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına karar verilmesini kabul ederim," demiştir.
TANIKLAR:
TANIK … MAHKEMEMİZDEKİ BOZMA ÖNCESİ İFADESİNDE: "Ben olay sırasında
Büyükçekmece Barajında balık tutuyordum. O arada şimdi huzurda olan müşteki
yanıma gelerek jandarma çağır dedi, ben de 112'ye haber verdim, ben oradayken
de jandarma geldi. Müşteki geldiğinde ne durumda olduğunu şuanda
hatırlamıyorum. Yalnız kendisinin birlikte geldiği şahıs tarafından istismara
uğradığını söyledi. Hatırladığım kadarıyla alkollü olduğu için 112'yi çağırdım.
Zaten kız geldikten sonra adam da yani sanık da geldi. Sanık da alkollüydü.
Kıza hadi gel dedi. Ben de jandarma çağırdım, bekleyin dedim. Olay sırasında
benimle beraber yiğenim İsmet Sezgin de vardı. Ancak şuanda adresini bilmiyorum.
Mahkemeye bildireceğim veya bir dahaki duruşmaya gelmesi için haber
vereceğim" şeklinde beyanda bulunmuştur.
TANIK … MİDYAT AĞIR CEZA MAHKEMESİNDE ALINAN 14/04/2014 TARİHLİ BOZMA
ÖNCESİ BEYANINDA: "Olay tarihinde Bahsayiş mahallesi civarında önleyici
kolluk vazifemizi yaparken haber merkezinden yapılan çağrı üzerine olay
mahalline gittik, biz olay yerine vardığımızda sanık ve mağdur dışında bölgede
bulunan balıkçı gibi vatandaşlar da toplanmışlardı, mağdur kız kendisine cinsel
içerikli bir takım fiiller icra edildiğini söylüyordu, gerekli işlemlerini
yaptık, olayın cereyanına ilişkin bilgim görgüm yoktur, diyeceklerim bundan
ibarettir;" demiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İddia, sanık savunmaları, müşteki beyanları, olayın oluş şekli, toplanan
deliller ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendiridiğinde; sanık … ile
müşteki …'ün aynı işyerinde çalışmaları sebebiyle birbirlerini tanıdıkları,
olay günü sanığın aynı işyerinde çalışan …nin de geleceğini söyleyerek
müştekiyi gezmeye gitmek konusunda ikna ettiği ve olay günü sanık ile
müştekinin birlikte Arnavuköy'de bulunan Bahsayiş gölüne gitmek için yola
çıktıkları, sanığın yolda …'yi aradığı ancak ulaşamadığını söylediği, bu
şekilde göl kıyısına giderek birlikte alkol aldıkları, konuşma sırasında
sanığın müştekiye cinsel konuları açtığı, müştekinin bu konuların konuşulmasına
karşı çakmasına rağmen sanığın konuşmalarını sürdürerek müşteki ile cinsel
ilişkiye girmek istediğini söylediği ve müştekinin karşı çıkmasına rağmen
vücuduna dokunmaya başladığı, müştekiyi kolundan tutarak geldikleri araca
götürdüğü ve kendi pantolon ve iç çamaşırını çıkardığı, müştekinin de
pantolonunun zorla çıkarmaya çalışarak müştekiye karşı basit cinsel saldırıda
bulunduğu, bu suretle sanığın üzerine atılı basit cinsel saldırı suçunu
işlediği vicdani kanaatine varılmıştır.
Çatalca Devlet Hastanesinin 11.09.2011 günlü raporuna göre müştekini
yapılan muayenesinde travmaya bağlı sağ ve sol kolda kızarıklıklar mevcut, sol bacak
dışta yine travmaya bağlı sıyrık mevcut, akol muayenesinde 0 (sıfır) promil
çıktığı, müştekinin olayda yaşamsal tehlike geçirmeden ve basit tıbbi müdahale
ile giderilebilecek şekilde yaralandığı,
Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulunun 27.02.2013 gün ve 752 sayılı
raporuna göre, müştekinin ruh sağlığının etkilendiği ancak bu etkilenmenin ruh
sağlığını bozacak mahiyet ve derecede olmadığı,
Müştekinin mahkemede iddialarını tekrarladığı,
Sanık savunmasında; müşteki ile gezmeye gittiklerini, alkol aldıklarını,
müştekinin araçtan inerek vatandaşlara doğru koştuğunu ancak kendisine karşı
cinsel istismarda bulunmadığını ifade ettiği,
Her ne kadar sanık savunmasında üzerine atılan suçlamayı kabul etmemiş
ise de; mağdurun istikrarlı ve tutarlı olarak tüm yargılama aşamalarda benzer
beyanlarda bulunması ve bu beyanlarla uyumlu doktor raporu, mağdur ve sanık
arasında herhangi bir suç isnadında bulunmasını gerektirir bir husumetinin
olmayışı, sanığın kaçamaklı savunmaları birlikte nazara alındığında sanığın
savunmasının dosya içeriği ve elde edilen delillerle bağdaşmayan, maddi gerçek
ile de uyum göstermeyen, suçtan kurtulmaya matuf savunmalar olarak
değerlendirildiğinden sanığın savunmalarına mahkememizce itibar edilmemiştir.
Her ne kadar sanık hakkında mağdura karşı nitelikli cinsel saldırı
suçuna teşebbüs suçundan kamu davası açılmış ise de;
Olayın intikal şekli ve zamanı, müştekinin aşamalardaki beyanları, tanık
ifadeleri, savunma ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; sanığın
katılanın aşılabilir mukavemeti dışında organ sokma eylemini tamamlamasına
engel harici neden olmaksızın eylemini kendiliğinden sonlandırdığı
anlaşıldığından sanığın sübuta eren eyleminin TCK'nın 102/1.Maddesinde düzenlenen cinsel saldırı suçunu oluşturduğu
kanaatine varılmıştır.”9.CD. 23/11/2023 gün, 2023/5743 Esas, 2023/7709 sayılı
kararla onaylanan; Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi, 2023/21 Esas, 2023/103 Karar:
“Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 23/11/2011 tarih ve 2011/54661 Esas sayılı
iddianamesiyle;
"şüphelinin cinsel organı
ile arkadan müştekiyi taciz ettiği, aynı zamanda müştekinin vücuduna elle
dokunmak suretiyle ve sözlü olarak tacizlerini sürdüren şüphelinin müştekiyi
kolundan tutarak olay yerine gittikleri aracın arka kısmına götürüp burada
kendisinin pantolonunu ve iç çamaşırını çıkarıp müştekinin de pantolonunu da
çıkarmaya çalışarak müşteki ile zorla cinsel ilişkiye girmeye çalıştığı esnada
müştekinin kendisini iterek araçtan dışarı çıkarak göl etrafında balık tutmakta
olan vatandaşların yanına giderek yardım istediği;
Çatalca İlyas ÇOKAY Devlet Hastanesinden aldırılan müştekiye ilişkin
11/09/2011 tarih ve 6 sıra nolu Adli Rapora göre "Fiziksel travmaya bağlı
olarak sağ ve sol kolunda kızarıklıklar, yine fiziksel travmaya bağlı
olarak sol bacağında sıyrık bulunan
müştekinin olay nedeniyle basit bir tıbbi müdahale ile iyileşebilecek şekilde
yaralandığı";
Yine müştekinin olay sonrası İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp
Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Başkanlığından aldırılan 30/09/2011 tarih
ve 3382 sayılı Adli Raporuna göre, “Olay sonrası olaya bağlı Akut Stres
Bozukluğu tanısı konulduğu" ;
Şüpheli alınan ifadesinde, olay günü plansız olarak müşteki ile birlikte
Bahsayiş Gölü tarafına giderek birlikte alkol alıp uzunca dertleştiklerini,
kendisine karşı hiçbir cinsel davranışı olmadığını beyanla üzerine atılı suçu
işlemediğini beyan etmiş ise de, tüm dosya içeriği ile toplanan delillerin,
suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu anlaşılmakla savunmasına
itibar edilmemiş olup bu şekilde üzerine atılı suçları işlediği delillerden anlaşılmakla;
Şüphelinin yargılamasının mahkemenizde yapılarak ilgili sevk maddelerine
göre cezalandırılmasına karar verilmesi" istemiyle kamu davası açıldığı,
Dosya mahkememizin 2011/450 esas sırasına kaydının yapıldığı,
mahkememizin 20/11/2014 tarih 2011/450 esas - 2014/290 karar sayılı kararı ile
sanık hakkında neticeten 2 yıl 11
ay hapis cezası ile cezalandırılmasına
şeklinde karar verildiği, verilen karara sanık müdafisi ve katılan vekili
tarafından itiraz edildiği, dosyanın yargıtaya gönderildiği,
Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 27/10/2022 tarih 2021/3797 esas - 2022/9624
karar sayılı kararı ile mahkememizin kararı bozulmuş olup, dosya mahkememizin
yukarıdaki esas sırasına kaydının yapıldığı anlaşılmıştır.
Cumhuriyet Savcısı Esas Hakkındaki Mütalaasında;" Müştekinin
aşamalardaki beyanları, tanık anlatımı, sanık savunması, olayın intikal şekli
ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında sanığın suç tarihinde müştekiyle cinsel
ilişkiye girmek istediğini beyan ettiği, müştekinin bunu kabul etmediği ancak
sanığın müştekiye elle ve cinsel organıyla dokunduğu, daha sonra eylemini
tamamlamasına engel herhangi bir durum bulunmamasına rağmen kendiliğinden
eylemi sonlandırdığı, bu nedenle sanığın eyleminin TCK'nın 102/1 maddesinde
düzenlenen cinsel saldırı suçunu oluşturduğu, suç tarihinde yürürlükte bulunan
yasa hükümlerinin sanık lehine olduğu anlaşıldığından sanığın TCK'nın 7/2
maddesi delaletiyle eylemine uyan TCK'nın 102/1 (6545 sayılı yasal değişiklik
öncesi) maddesi uyarınca cezalandırılması kamu adına talep ve mütalaa
olunur," demiştir.
ŞİKAYET :
KATILAN … BOZMA ÖNCESİ İFADESİNDE:
"Ben olayla ilgili hazırlıkta ifade vermiştim,eski ifademe
sahibim," demiştir.
SAVUNMA:
SANIK … BOZMA ÖNCESİ SAVUNMASINDA:" Müsnet suçlamayı kabul
etmiyorum. Müşteki ile aynı yerde çalışırız. Olay günü birlikte piknik yapmaya
gittik, konuştuk. İkimizde alkol aldık. Dertleştik fakat bu esnada ben
müştekiye herhangi bir cinsel tacizde bulunmadım;" demiştir.
SANIK … SAVUNMASINDA: "Bozma ilamında aleyhe bir husus varsa kabul
etmem. Önceki savunmamda belirttiğim üzere iddiaya konu olay hiç yaşanmadı.
Suçsuzum. Öncelikle beraatimi mahkeme aksi kanaatte olduğu takdirde lehime olan
tüm hükümlerin uygulanmasını ve şartları oluştuğu takdirde CMK.nun 231.maddesi
uyarınca Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına karar verilmesini kabul ederim," demiştir.
TANIKLAR:
TANIK … MAHKEMEMİZDEKİ BOZMA ÖNCESİ İFADESİNDE: "Ben olay sırasında
Büyükçekmece Barajında balık tutuyordum. O arada şimdi huzurda olan müşteki
yanıma gelerek jandarma çağır dedi, ben de 112'ye haber verdim, ben oradayken
de jandarma geldi. Müşteki geldiğinde ne durumda olduğunu şuanda
hatırlamıyorum. Yalnız kendisinin birlikte geldiği şahıs tarafından istismara
uğradığını söyledi. Hatırladığım kadarıyla alkollü olduğu için 112'yi çağırdım.
Zaten kız geldikten sonra adam da yani sanık da geldi. Sanık da alkollüydü.
Kıza hadi gel dedi. Ben de jandarma çağırdım, bekleyin dedim. Olay sırasında
benimle beraber yiğenim İsmet Sezgin de vardı. Ancak şuanda adresini
bilmiyorum. Mahkemeye bildireceğim veya bir dahaki duruşmaya gelmesi için haber
vereceğim" şeklinde beyanda bulunmuştur.
TANIK … MİDYAT AĞIR CEZA MAHKEMESİNDE ALINAN 14/04/2014 TARİHLİ BOZMA
ÖNCESİ BEYANINDA: "Olay tarihinde Bahsayiş mahallesi civarında önleyici
kolluk vazifemizi yaparken haber merkezinden yapılan çağrı üzerine olay
mahalline gittik, biz olay yerine vardığımızda sanık ve mağdur dışında bölgede
bulunan balıkçı gibi vatandaşlar da toplanmışlardı, mağdur kız kendisine cinsel
içerikli bir takım fiiller icra edildiğini söylüyordu, gerekli işlemlerini
yaptık, olayın cereyanına ilişkin bilgim görgüm yoktur, diyeceklerim bundan
ibarettir;" demiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İddia, sanık savunmaları, müşteki beyanları, olayın oluş şekli, toplanan
deliller ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendiridiğinde; sanık … ile
müşteki …'ün aynı işyerinde çalışmaları sebebiyle birbirlerini tanıdıkları,
olay günü sanığın aynı işyerinde çalışan …'nin de geleceğini söyleyerek
müştekiyi gezmeye gitmek konusunda ikna ettiği ve olay günü sanık ile
müştekinin birlikte Arnavuköy'de bulunan Bahsayiş gölüne gitmek için yola
çıktıkları, sanığın yolda …'yi aradığı ancak ulaşamadığını söylediği, bu
şekilde göl kıyısına giderek birlikte alkol aldıkları, konuşma sırasında
sanığın müştekiye cinsel konuları açtığı, müştekinin bu konuların konuşulmasına
karşı çakmasına rağmen sanığın konuşmalarını sürdürerek müşteki ile cinsel
ilişkiye girmek istediğini söylediği ve müştekinin karşı çıkmasına rağmen
vücuduna dokunmaya başladığı, müştekiyi kolundan tutarak geldikleri araca
götürdüğü ve kendi pantolon ve iç çamaşırını çıkardığı, müştekinin de pantolonunun
zorla çıkarmaya çalışarak müştekiye karşı basit cinsel saldırıda bulunduğu, bu
suretle sanığın üzerine atılı basit cinsel saldırı suçunu işlediği vicdani
kanaatine varılmıştır.
Çatalca Devlet Hastanesinin 11.09.2011 günlü raporuna göre müştekini
yapılan muayenesinde travmaya bağlı sağ ve sol kolda kızarıklıklar mevcut, sol
bacak dışta yine travmaya bağlı sıyrık mevcut, akol muayenesinde 0 (sıfır)
promil çıktığı, müştekinin olayda yaşamsal tehlike geçirmeden ve basit tıbbi
müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralandığı,
Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulunun 27.02.2013 gün ve 752 sayılı
raporuna göre, müştekinin ruh sağlığının etkilendiği ancak bu etkilenmenin ruh
sağlığını bozacak mahiyet ve derecede olmadığı,
Müştekinin mahkemede iddialarını tekrarladığı,
Sanık savunmasında; müşteki ile gezmeye gittiklerini, alkol aldıklarını,
müştekinin araçtan inerek vatandaşlara doğru koştuğunu ancak kendisine karşı
cinsel istismarda bulunmadığını ifade ettiği,
Her ne kadar sanık savunmasında üzerine atılan suçlamayı kabul etmemiş
ise de; mağdurun istikrarlı ve tutarlı olarak tüm yargılama aşamalarda benzer
beyanlarda bulunması ve bu beyanlarla uyumlu doktor raporu, mağdur ve sanık
arasında herhangi bir suç isnadında bulunmasını gerektirir bir husumetinin olmayışı,
sanığın kaçamaklı savunmaları birlikte nazara alındığında sanığın savunmasının
dosya içeriği ve elde edilen delillerle bağdaşmayan, maddi gerçek ile de uyum
göstermeyen, suçtan kurtulmaya matuf savunmalar olarak değerlendirildiğinden
sanığın savunmalarına mahkememizce itibar edilmemiştir.
Her ne kadar sanık hakkında mağdura karşı nitelikli cinsel saldırı
suçuna teşebbüs suçundan kamu davası açılmış ise de;
Olayın intikal şekli ve zamanı, müştekinin aşamalardaki beyanları, tanık
ifadeleri, savunma ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; sanığın
katılanın aşılabilir mukavemeti dışında organ sokma eylemini tamamlamasına
engel harici neden olmaksızın eylemini kendiliğinden sonlandırdığı
anlaşıldığından sanığın sübuta eren eyleminin TCK'nın 102/1. Maddesinde düzenlenen cinsel saldırı suçunu oluşturduğu
kanaatine varılmıştır.”
[12] “TCK.nun 35. maddesine göre sanık Abdullah Karael
hakkında teşebbüs hükümlerinin uygulanabilmesi için işlemeyi kastettiği
nitelikli cinsel saldırı suçunu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya
başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamamasının gerektiği, dosya
kapsamına ve olay yerinin özelliklerine göre mağdurenin vücuduna organ veya
sair cisim ithal etmesini engelleyen mağurenin aşılabilir mukavemeti dışında
harici bir engelin bulunmadığından sanığın suçun icra hareketlerinden gönüllü
vazgeçtiğinin kabul edilmesi gerektiği, bu durumda sabit ve tamam olan
eyleminin TCK.nun 36. maddesi karşısında 102/1. maddeye uyan basit cinsel
saldırı suçunu oluşturacağı gözetilmeden nitelikli cinsel saldırıya teşebbüsten
cezalandırılmasına karar verilmesi…”, 5.CD.
01/06/2009 gün, 2009/3381 Esas, 2009/6645 Karar,
[13] “TCK.nın 35. maddesine göre sanıklar hakkında teşebbüs
hükümlerinin uygulanabilmesi için işlemeyi kastettikleri nitelikli cinsel
istismar suçunu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da
ellerinde olmayan nedenlerle tamamlayamamalarının gerektiği, dosya kapsamına ve
olay yerinin özelliklerine göre mağdurenin vücuduna organ veya sair cisim
sokmayı engelleyen mağdurenin aşılabilir mukavemeti dışında harici bir engel
bulunmadığından sanıkların suçun icra hareketlerinden gönüllü vazgeçtiğinin
kabul edilmesi gerektiği, bu durumda
sabit ve tamam olan eylemlerinin TCK.nın 36. maddesi karşısında 5237
sayılı TCK.nın 103/1. maddesine uyan çocuğun basit cinsel istismarı suçunu
oluşturacağı gözetilmeden, çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçuna
teşebbüsten cezalandırılmalarına karar verilmesi,…”, 5.CD. 05/03/2012 gün, 2011/1625 Esas, 2012/2596 Karar, karara esas olan,
Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesi, 2006/189 Esas, 2007/1 Kararda mağdur
anlatımları: “olay günü evde oturduğu sırada Ereğli’de festival olması
nedeniyle akşamüzeri arkadaşları olan sanıklara telefon ettiğini, birlikte
dolaşma teklifinde bulunduğunu, biraz sonrada sokağa çıktığını üvey kardeşi
olan Y.’le birlikte sanıklarla buluştuklarını, yaya olarak dolaştıklarını,
sahile gittiklerini, bir süre sonra minübüsle 4 kişi oldukları halde Akçakoca
ilçesine giderek Yılmaz Otel adındaki bir otelden iki ayrı oda tuttuklarını,
iki sanığın bir odada kendisininde kardeşi ile birlikte bir odada kaldığını,
otelde hep birlikte kahvaltı ettikten sonra ayrıldıklarını , bu sırada sanık M.’ın
bir arkadaşını çağırdığını, arkadaşlarının aracı ile hep birlikte dağ gibi bir
yere gittiklerini, o gelen kişiyle sanıkların işaretleştiğini ve gelen kişinin
ayrıldığını, aracı M.un kullanmaya başladığını, çok sayıda bira aldıklarını,
iki sanıkla kardeşi Y.’in içmeye başladıklarını, , bir süre sonra kardeşi Y.’in
uykusu geldiği için arabanın içinde uyumaya başladığını, sanık M.’ın kardeşi Y.’le
takıldığını ancak Y. uyuduğu ve fizik olarak takılamayacağı için M.’ın
kendisine asılmaya başladığını, kendisinin itiraz etmesi üzerine tokatlamaya
başladığını, onun yanı sıra sanık E.’ın da tokatladığını, yere düştüğünü,
sürüklenmeye başladığını, düştüğü yerde sanık E.’ın vurmalarını sürdürdüğünü,
sanık Murat’ın ise çılgın bir biçimde üstünü parçalamaya çalıştığını ve son
olarakta birkaç kez pantolonunu çıkarmaya çalıştığını, her çıkarmaya çalıştığında
kendisinin geriye çekildiğini, bu şekilde cebelleşirken kardeşi Y.’in
uyandığını, araba içinde cama ve kapıya vurup “ne oluyor” diye bağırmaya
başladığını, sanıkların Y. aramadan çıkmasın diye arabayı üstüne
kilitlediklerini, Y. tepki gösterince açmak zorunda kaldıklarını, Y.e “ senin
arkadaşların benimle yatmak istediler, üstümüü başımı yırtmaya kalkıştılar”
deyince Y.’in de bağırdığını, daha sonra hep beraber arabayla Ereğli’ye
döndüklerini, sanıklardan davacı olmadığını belirtmiştir.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder