JAWS: İnsan Seven Kedi
Burası sıradan bir mahalleydi. Çocukların misket oynadığı, komşuların birbirine çay taşıdığı, sokak aralarında kedi maması serpilmiş klasik bir Anadolu sokağı. Ta ki o gün... Jaws gelene kadar.
Jaws, sıradan bir kedi değildi. Onu ilk bulan yaşlı Mualla teyze olmuştu. Sarı gözleri vardı; sanki bir aslanın gözünü, bir kedi bedenine Photoshop’la yapıştırmışlar gibi. Kuyruğu sürekli dik, adımları sessizdi. Ama onu özel yapan tek şey görünüşü değildi.
Mualla teyze bir gün ortadan kayboldu. Kapı açık, çaydanlık kaynıyor, ama Mualla yok. Yalnızca yerde bir tüy topağı… ve kanlı bir terlik vardı. Herkes "yaşlı kadın Alzheimer oldu, gitti kayboldu" dedi. Ama Jaws o gün apartmanın çatısında usulca yalanıyordu.
Sonra sıra mahalle muhtarına geldi. Ardından taksici Cemil… Ardından yoga hocası Meltem.
İzler yine yoktu. Tek ortak nokta? Her kaybolan kişinin evinin yakınında ya Jaws görülmüştü… ya da Jaws'ın tuhaf tıslamaları duyulmuştu.
Bir gün, 12 yaşındaki Eren cesaret edip Jaws’ı kameraya aldı. YouTube’a yüklediği videonun başlığı şuydu:
"Kedimizle Saklambaç Oynarken Babam Kayboldu (GERÇEK GÖRÜNTÜ)"
Video 3 saniyelikti. Babası gülerek "Gel buraya, tüylü canavar!" diyordu… Kamera aniden titriyordu, sonra ekran kararıyordu. Video, bir tırmık sesi ve bir insan çığlığıyla bitiyordu.
O günden sonra Jaws internet fenomeni oldu.
Bazıları onun bir laboratuvar kazası olduğunu, nano-biyoteknolojiyle güçlendirilmiş bir "gizli silah" olduğunu iddia etti. Bazıları ise Jaws’ın aslında reenkarnasyon geçirmiş bir gladyatör ruhuna sahip olduğunu savundu.
Gerçekte ise Jaws sadece çok ama çok seçici bir kediydi. Mama sevmezdi, ciğer istemezdi. O, "et" severdi. Özellikle de korkmuş, paniklemiş, azıcık çığlık atmış olanlardan. En sevdiği sos ise: panik teri.
Bugünlerde mahalle sessiz. Sadece Jaws’ın geceleri çöp kutularına sürtünen kuyruğunun sesi duyuluyor.
Ve yeni taşınan aile hâlâ onun bir "tatlış sokak kedisi" olduğunu sanıyor…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder