22 Şubat 2020 Cumartesi

KİTAPLARIM

Çocuk yaştan beri onbinleri aşkın kitabım oldu. Daha okuma yazma bilmeden her İzmir'e gidişimizde kitaplar aldırırdım babama. Lorel Hardi, Temel Reis, Sinbad en güzelleriydi. O yıllarda yeni yeni çıkmaya başlayan Kumbara dergilerini alırdım. Bazen bir tane değil birden fazla...

İlkokulda harçlıklarımın çoğunu kitaplar için harcardım. Herkes leblebi, simit, ayran alırken ben seri seri kitaplar alırdım. Karın bir şekilde doyardı ama kitapları almak kolay değildi.

O kadar severdim ki kitaplarımı heryerdeydi onlar...Yatağımın yanında, divanın altında, masada, masanın altında...

Sonra çocuk dergileri almaya başladım...Türkiye çocuk en sevdiklerimdendi. Hele o zamanlar üç farklı dilden çizgi romanları efsaneydi. Şimdi bile yapabileni yok...

Milliyet Çocuk, Tercüman Çocuk... Evet binlerce olmadı belki ama yüzlerce aldım. Senelerce takip ettim.

Sonra bilim dergileri... Zaten Türkiye'de bir taneydi. Bilim ve Teknik...Ansiklopedilerin revaçta olduğu dönemlerde fasikül alırdım arada bir...O zamanlar modaydı.

Her kitabın, her derginin ayrı bir hikayesi vardı. Okuma yarışları olacağı zaman birinci sınıftaki kitaplarımdan başlar en sevdiğim hikayeleri yeniden yeniden okurdum.

Yatılı okulların, insanı kitap dahil herşeyden soğutan enteresan bir havası var. Mecburi koşulların sürüklediği yatılı okulda tamamladım liseyi...Gerçekten okumayı geçtim yazmayı da sevmemeye başlıyor insan...Zaten bir çok seçme arkadaşım bu nedenle üniversiteye bile gitmedi...

Üniversite yılları Turizm ve Hukuk için ayrılırsa eğer, Turizm Otelcilik arkadaşlık ve dostlukların hakim olduğu yıllardı. Bu dönem kitap ancak yeniden üniversiteye hazırlık kitapları olabilirdi...

Hukuk fakültesi ise Faruk Erem, Hüseyin Pazarcı,Fikret Eren, Ergun Özbudun demekti...Defalarca defalarca okumalısın ki sadece okulda değil okuldan sonrasında da başarılı olasın...

Yüksek lisans ve özellikle TODAİE insanın ilgi alanlarını değiştirir. Türkiye Ekonomisi, Uluslararası İlişkiler okumaya başlarsın... Kamu yönetimi hala sevimsiz gelir bana...Ne gereği var yüz defa da okusan "İnsan Kaynakları Yönetimi", yönetim konusunda bir zerre kadar ilgisi olmayan insanlar yönetici olacaktır zaten...

Ve doktora sonrası, şimdi kendi kitaplarımı kendim yazıyorum...İstiyorum ki hep yazayım...Yüzlerce çalışması olan yazarlardan birisi olayım...Lise branşım olan Çevre, üniversite branşım olan Turizm ve Hukuk, yüksek lisans branşım olan ekonomi, uluslararası ilişkiler, kamu yönetimi ve bu ülkenin bir ferdi olarak Çanakkale'den Plevne'ye Türk tarihi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Arif Nazım - Şehidin Destanı

TIBBİ ETİK