B..................
Sayfalar
- HAKİMLİK SINAVI
- YAZI İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ SINAVI
- ÖZEL KANUNLARDA SUÇLAR
- KİTAP ÇALIŞMALARI
- GÜNCEL SORUNLAR
- AKADEMİK SORUNLAR
- YAYINEVLERİ SORUNLARI
- İCRA HUKUKU
- Kimdir?
- Fotoğraf albümü
- Güveni Kötüye Kullanma Suçu TCK m. 155
- Hakaret Suçunun Kamu Görevlisine Karşı İşlenmesi
- GÜNLÜK
- İCRA NOTLARI
- TIBBİ ETİK
- ANA SAYFA
- 6284 SAYILI YASA GEREĞİNCE SÜREKLİ TEDBİR İSTEYENL...
- ALMANYA BULAŞICI HASTALIKLAR İZLEM AĞI
- İCRA HUKUKU
- POSTA PULLARINDA İBN-İ SİNA
- HUKUK GENEL KURULUNA GÖRE MENFİ TESPİT DAVASI (İİK...
31 Mayıs 2024 Cuma
26 Mayıs 2024 Pazar
25 Mayıs 2024 Cumartesi
22 Mayıs 2024 Çarşamba
20 Mayıs 2024 Pazartesi
18 Mayıs 2024 Cumartesi
17 Mayıs 2024 Cuma
dayanamıyorum...
Sadece sabrediyorum...
Sensiz zamana alışmalıyım...
Sesinin olmadığı zamana...
O köşeden çıkmadığın...
O ışığın yanmadığı zamana...
Sadece sabır...
Sabrediyorum...
14 Mayıs 2024 Salı
11 Mayıs 2024 Cumartesi
YORUMSUZ-DOĞAN SOYASLAN
Asıl konumuza dönersek genel hükümlerin birçok maddesi Alman kanunundan aktarmadır. Meslektaşlarımız başka kanun görmedikleri ve iyi kötü yerleşen Türk hukukunu yıkmak istedikleri için Alman Kanunundan hükümler aldılar. Böylece kanun nüfuz alanları arttığı için Almanları mutlu ettiler. -Alman bilim adamları mutluluklarını ifade ettiler- ancak biz Türkler seksen yıllık birikimimizi ve uygulamamızı ve hukuk güvenliğimizi kaybettik. İçtihatlarımız yok oldu. Hâkimin takdir yetkisi çok genişletildi. Böylece kanunilik ilkesi ortadan kalktı. Deneyimli hâkimlerimiz bilgi birikimlerini kaybetti. Çalakalem kanun yapıldı. Olmaz ise değiştiririz dendi. Her gün kanun değiştirirsen mahkemelerin yükü azalır mı? Hukuk güvenliği olur mu? Meğer ne kadar kolaymış kanun yapmak. DÖNMEZER ile bazen bir kelime için bir saat tartışılırdı. Mecliste kanun yapmanın çok kolay olduğuna tanık oldum.
Seksen yıllık birikimin bir tarafa atılıp Alman Ceza Kanunun genel hükümlerinin tercüme edilerek (ya da hazır tercümeden) alınması yaratıcı hukuki düşüncemizin de olmadığının ifadesidir. Özel hükümler zarar (fiil) esasına genel hükümler failin niyeti (fail) esasına dayanan bir kanunumuz oldu. Yani motoru Türkiye şartlarına adapte olmuş Tofaş, kaportası Wolkswagen marka bir aracımız var.
Bu aracın böyle olmasının sebebi 1970’11 yıllardan itibaren Alman devletinin Türklere verdiği burslar ve önemli bir Türk nüfusun Almanya’da çalışmasıdır. Alman devleti verdiği burslar sayesinde kültürel etkinliğini ceza hukuku alanında da artırmıştır.
Almanya’da burslu olarak eğitim yapan ceza hukukçuları 2005 yılma kadar sübjektif gözlükle (fail esasına dayanan) zarar esasına dayanan kanunu yorumladılar. 2005’den sonra daha rahat ettiler. Ama biz hukuk güvenliğimizi kaybettik.
Eğer gelecekte bir başka devlet verdiği burslarla öğretim üyeleri üzerinde etkinlik kurar ise yeni bir hukuk düzeninin etkisi altına gireceğimiz kesin olacaktır. Bunun anlamı özgür düşünce yaratamayacağımız ve hukuk kimliğimizin olmayacağıdır.
Aslında ceza mevzuatının bu hale gelmesinde ve hukuk güvenliğinin ortadan kalkmasının temelinde iktidara gelen, milletten vekâleti alan kimsenin herşeyi yapabileceği zihniyetidir. Sorun buradadır. Bizim meslektaşlar bu düşünceyi eyleme geçirmişlerdir.
bu da koca üzülmez! nasıl bir indirim koca/üzülmez? Ne indirimi bu iyi hal mi haksızlık yanılgısı indirimi mi?
Bu konuda ileri sürülen diğer bir görüş ise katı kusur teorisidir (die strenge schuldtheorie'). Katı kusur teorisi, kastı kaldıran hatayı suçun kanuni tarifindeki maddi unsurlarla sınırlı bir şekilde anlamakta, hukuka aykırılıkla ilgili hata hallerini ise haksızlık yanılgısı kapsamında değerlendirmektedir[1]. Dolayısıyla bu görüşe taraftar olan yazarlar, bir hukuka uygunluk nedeninin maddi şartlarında düşülen hatayı, yasak hatasına ilişkin kurallara göre ele almaktadırlar. Bu durumda işlenen fiil bakımından failin kastı bulunmakta ve şayet failin hatası ka- çınılabilir bir hata ise işlediği kasti suçtan cezalandırılmaktadır. Ancak failin cezasında alt sınıra kadar indirime gidilmesi mümkündür
Eveleyip gevelemek
Failin, hukuka uygunluk nedenlerinin maddi şartlarında yanılgıya düşmesinde kusuru var ise dikkat ve özen yükümlülüğüne uygun hareket etse idi hataya düşmeyecek idiyse, kaçınılabilir bir yanılmanın varlığından bahsedilecektir.156 Başka bir anlatımla, failin “somut olayın durumuna, bilgi ve yaşam deneyimlerine göre yanılgıya düşmemek için gerekli bilgiyi elde etmek konusunda herhangi bir çaba gösterip göstermediği”157 göz önüne alınmalı ve yanılgısının kaçınılmaz olup olmadığı belirlenmelidir. Bu değerlendirme sonucunda failin, hukuka uygunluk nedenlerinin maddi şartlarında yanılgıya düşmesinde kusuru yok ise diğer bir deyişle yanılgısı kaçınılmaz ise hukuka uygunluk nedeninden yararlanır.
Taksir sorumluluğuna yer vermemiş eksik cümle...
Bu da başka bir akademik, soygun adında suç mu var Türk Ceza Kanununda,
Issız ve soygunların yapıldığı bir yerde, karanlıkta bir kişinin kendisine koştuğunu gören failin, saldırıya uğradığını sanarak etkin eylemde bulunması veya kişiyi öldürmesi durumu örnek olarak verilebilir.155 Bu durumda, TCK m.30/3’te yer alan düzenleme uygulama alanı bulacak ve fail, hukuka uygunluk nedenlerine ait koşulların gerçekleştiği hususunda kaçınılmaz bir hata içinde ise bu hatasından istifade edecektir.
10 Mayıs 2024 Cuma
Dikkat ve özen zaten taksirde ölçüttür. Bu nasıl bir kitap?
Bu
yanılgının kaçımlabilir olup olmadığının tayini, taksirle işlenen haksızlıklar
açısından söz konusu olan dikkat ve özen yükümlülüğünün ihlâline ilişkin ölçütler
doğrultusunda yapılacaktır.
İzzet özgenç çelişkileri-00
Hukuken geçerli rızanın arandığı durumlarda rıza beyanında bulunan kişinin algılama yeteneğini haiz olduğu, yani beyan ettiği rızanın hukuki sonuçlarını kavrama yeteneğinin gelişmiş olduğu hususunda yanılgıya düşülmesi halinde; işlenen suç açısından artık kastın varlığından bahsedilemez.
Yine hukuka uygunluk nedeni ile kastın varlığını birleştirdi ve yine kendi tezini çürüttü İzzet Özgenç...
Türkçe hatası
Buna karşılık, işlediği fiil açısından bir hukuka uygunluk sebebinin maddi şartları objektif olarak gerçekleşmiş olmasına rağmen, fail bu şartların gerçekleşmiş olduğunun farkında değildir. Bu durumda, her ne kadar bir hukuka uygunluk sebebinin maddi şartları objektif olarak gerçekleşmiş ise de; faili, kanaatimizce, işlediği fiilin ilişkin olduğu suça teşebbüsten dolayı sorumlu tutmak gerekir. Zira, böyle bir durumda objektif olarak hukuka uygunluk sebebi mevcuttur.
İzzet Özgenç'in çelişkili dünyası...
Hukuka uygunluk nedenlerinin, maddi unsurunda hata halinde kasıt yoktur diyen izzet hoca, başladığımız yere dönüyoruz:
hukuka uygunluk nedeni diye bir suç unsuru yoktur.hukuka uygunluk nedenleri, kastın içinde değerlendirilmelidir.
bu sözünle kendi tezinle çelişiyorsun...
bir de unutmadan:
türkçe'de kast yok: kasıt var; ayırıcımcılık yok; ayrımcılık var...
Nasıl yani, alman hukuku sorunu bizim için mi çözmüş? Yapmayın...Bu doktrin değil ve olamaz...Almanca'dan her çevirdiğiniz hukuk değil...
Bu gerçek hayat da değil...Bunu biliyor olmak da kimseye birşey kazandırmaz...
Hata, sanığın beyanlarından belirleniyor...
Soyut bir beyanla yola çıkılıyor yani
Soyut beyanın üzerine, somutlaştırılmaya çalışılan kavramlar çok komik kalıyor...
Saçma...
Çok ama çok saçma...
Hukuka uygunluk nedenlerinde hata konusunu alt başlıklara ayırmak suretiyle incelediğimizde, öğretide en tartışmalı alanın hukuka uygunluk nedenler൴n൴n madd൴ koşullarında hata konusunda olduğunu görmektey൴z. Bu konu Alman Ceza Hukukunda hüküm bulunmaması nedeniyle t൴p൴kl൴ktek൴ unsur hatası hükümler൴n൴n kıyasen uygulanması suret൴yle çözüme kavuşturulmuştur.
Hukuka uygunluk sebeplerinin maddi unsurlarında hata kastı kaldırır.
Bu kadar basit bir cümleyi, dünyanın en saçma sözcükleriyle ifade etmek...
Bravo sana...
Ancak bu tezin bile suyun üstüne yazı yazmak...
Dünyadan haberin yok..
Hatanın varlığı ya da yokluğu, sanığın beyanıyla belirleniyor...
Hakim somut olaydaki şartları değerlendirerek kabul ya da reddediyor.
Sonuç olarak soyut/gözle görülemeyen bir değerlendirme bu...
Hukuka uygunluk sebepleri de suçun unsurları arasında sen senin gibi bir kaç -kahır ekseriyet asla değil- kişinin uydurması bir kavram...
Uyduruk bir kavramın, maddi unsurlarında soyut bir şey aramak!
Dünyanın en saçma kitabından dünyanın en saçma sözlerinden biri daha;
Bu itibarla; işlenen fiille alâkalı olarak bir hukuka uygunluk sebebinin maddi şartları konusunda yanılgıya düşülmesi halinde; failin bu fiile ilişkin kastının olmadığı ve dolayısıyla; meselenin, kusur kapsamında değil, suçun manevi unsuru yani haksızlık kapsamında mütalâa edilmesi gerektiği sonucuna ulaşmaktayız.
Kusur denilince herkesin aklına kasıt-taksir geliyor. Kusur kavramını nasıl manevi unsurdan ayrıymış gibi değerlendiriyorsun?
9 Mayıs 2024 Perşembe
İzzet; ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz
Öğrenciliğimizde, sınav sonuçlarını değerlendirirken ne kadar adil olmadığını yaşayarak/yaşatarak gösterdin...
Ne yazık ki hukuk dersi anlatıyorsun...
Açılın! Kısaca ifade ediyor; bu nedenle, bu itibarla, buna karşılık dolayısıyla kullanımını öğrenelim!
Kısaca ifade edecek olursak; haksızlık yanılgısı bir değerlendirme yanılgısından ibarettir. Bu itibarla, haksızlık yanılgısı işlenen fiile ilişkin kastın varlığı üzerinde bir etki icra etmez. Buna karşılık; bir hukuka uygunluk sebebinin maddi şartlarında yanılgıya düşülmesi halinde; işlenen fiilin esasta bir haksızlık teşkil ettiği bilinmektedir. Fakat, işlenen fiili müşahhas olayda hukuka aykırı olmaktan çıkaran bir maddi sebebin varlığı hususunda yanılgıya düşülmektedir. Dolayısıyla, burada söz konusu olan yanılgı, bir maddi vakıaya ilişkindir. Bu itibarla; işlenen fiille alâkalı olarak bir hukuka uygunluk sebebinin maddi şartları konusunda yanılgıya düşülmesi halinde; failin bu fiile ilişkin kastının olmadığı ve dolayısıyla; meselenin, kusur kapsamında değil, suçun manevi unsuru yani haksızlık kapsamında mütalâa edilmesi gerektiği sonucuna ulaşmaktayız
İzzet Özgenç; Türkçe'de kast diye birşey yok! Doğrusu kasıt
Kusur teorisine mensup
yazarlardan bazıları, işlenen fiilin haksızlık teşkil ettiği hususundaki
yanılgı gibi, bir hukuka uygunluk sebebinin maddi şartlarında yanılgıya
düşülmesi halinde dahi, bu haksızlık yanılgısının mevcut olduğu fikrindedirler.
Bu durumda, işlenen suç açısından kast varlığını devam ettirmekte ve mesele
haksızlık yanılgısına ilişkin açıklamalar doğrultusunda çözümlenmektedir[1]: katı kusur teorisi.
[1] WELZEL, Hans: Die Regelung von Vorsatz
und Irrtum im Strafrecht als legislatorisches Problem, in ZStW 67(1955),
sh. 208 vd.; aynı yazar, Lehrbuch( 11), sh. 164 vd.; NIESE, Wemer: Der
Irrtum iiber Rechtfertigungsgründe, in: DRiZ 1953, sh. 20; KAUFMANN, Armin:
Tatbestandseinschrânkung und Rechtfertigung, in: JZ 1955, sh. 37;
HIRSCH, Negative Tatbestandsmerkmale, sh. 314 vd.; BOCKELMANN, Allgemeiner
Teil(3), sh. 129; SCHROEDER, LK(10), § 16, kn. 49, 52; ayrıca bkz.
MAURACH/GÖSSEL/ZIPF II, sh. 98/99.
hukuka uygunluk sebeplerinin maddi unsurlarında hata! Bir tane mantıklı cümle yok...Atıf yapılan kaynakların tamamı eski...
Bilişim çağının bu kadar geliştiği ve tek tük yayınların bulunduğu antik çağ kaynaklarına atıfla oluşturulan cümle dizisi. Hangi suçu açıklamak için kullanılıyor bu kavramlar? Pratik bir önemi var mı? Bu görüşleri savunan Alman yazarlara karşı yeni Alman yazarlar ne diyor? Alman yazarlar sana atıf yapıyor mu?
Son üç ay içerisinde yapay zeka teknolojisi o kadar gelişti ki...Hata teoremlerinizin makine öğrenmesini karşılama ihtimali var mı?
İşlediği fiille ilgili olarak
hukuka aykırılık vasfını ortadan kaldıran bir sebebin somut olayda varlığı
durumunda, fail bu hukuka uygunluk sebebinin maddi şartlarının
gerçekleştiğinin de bilincinde olmalıdır.
Meselâ, a) Meşru müdafaada;
müdafaa amacının mevcut olması gerekir (m. 25, f. 1). b) Savunma
dokunulmazlığında; mahiyet itibarıyla hakareti mutazammın sözlerin, savunma
hakkını kullanmak maksadıyla sarfedilmesi gerekir (m. 128).
Kişi işlediği fiilin esasta bir
haksızlık teşkil ettiğinin bilincindedir. Ancak somut olayda hukuka uygunluk
sebeplerinden birinin maddi şartlarının gerçekleştiği hususunda yanılgıya
düşmüştür. İşlenen fiilin esasta bir haksızlık teşkil ettiği bilindiği için,
suçun kanunî tarifinin ikaz, uyan fonksiyonu786 gerçekleşmiştir.
Fakat, fail, müşahhas olayda bir hukuka uygunluk sebebinin şartlannın
gerçekleştiğini zannetmiştir[1]. Hukuka uygunluk sebeplerinin
“objektif’ olduğu, yani kişinin icra ettiği fiil açısından hukuka uygunluk
sebeplerinden birinin şartlarının gerçekleştiği hususunda kural olarak bilgi
sahibi olmasına gerek olmadığı görüşünün terkedilmesi karşısında; hukuka
uygunluk sebeplerinin maddi şartlarına ilişkin bilginin hangi bağlamda
incelenmesi gerektiği doktrinde tartışma konusu olmuştur.
Bu konudaki görüşlerin başında “suçun
olumsuz unsurları teorisi”™ gelmektedir. Bu görüşe göre, suçun kanunî
tarifinin fonksiyonu, sadece suça ilişkin maddi ve manevi unsurların
belirlenmesinden ibaret değildir. Bu tarif, aynı zamanda fiilin hukuka
aykırılık teşkil ettiği hususundaki bütün unsurları da kapsamaktadır. Bu
suretle, bir hukuka uygunluk sebebinin maddi şartları, suçun olumsuz unsurları
olarak mütalâa edilmektedirler. Ancak bu unsurların gerçekleşmemesi halinde
işlenen fiil, hukuka aykırılık vasfını haiz olacaktır[2]
[3]. Bu itibarla, işlenen suç
açısından hukuka uygunluk sebeplerinden birinin şartlarının gerçekleşmediği
hususundaki bilgi, kasta dahil edilmektedir[4].
Hukuka uygunluk sebebinin şartlarında yanılgı, suçun unsurlarındaki yanılgı
(unsur yanılgısı) ile aynı muameleye tabi tutulmuş olacaktır[5].
Kusur teorisine mensup
yazarlardan bazıları, işlenen fiilin haksızlık teşkil ettiği hususundaki
yanılgı gibi, bir hukuka uygunluk sebebinin maddi şartlarında yanılgıya
düşülmesi halinde dahi, bu haksızlık yanılgısının mevcut olduğu fikrindedirler.
Bu durumda, işlenen suç açısından kast varlığını devam ettirmekte ve mesele
haksızlık yanılgısına ilişkin açıklamalar doğrultusunda çözümlenmektedir[6]: katı kusur teorisi.
Doktrinde
çoğu yazarlar, esas itibarıyla kusur teorisini benimsemekle beraber, bir hukuka
uygunluk sebebinin şartlarının varlığı hususunda yanılgıya düşülmesi halinde;
“suçun olumsuz unsurları teorisi” gibi, kastın varlığından bahsedilmeyeceği
görüşündedirler. Bu durumda mesele unsur yanılgısına ilişkin kurallar
doğrultusunda çözümlenecektir[7]. Yani, bu yanılgı halinde artık
kastın varlığından bahsedilmeyecek ve dolayısıyla, bu durumda suça şerik
olarak iştirak mümkün olmayacaktır: “sınırlı kusur teorisi".
Kanaatimizce bir hukuka uygunluk
sebebinin maddi şartlarında yanılgıya düşülmesini, işlenen fiilin haksızlık
teşkil ettiği hususundaki yanılgı ile karıştırmamak gerekir. Haksızlık
yanılgısının söz konusu olduğu hallerde işlenen fiilin maddi oluşumuna ilişkin
bütün hususlar bilinmektedir. Fakat bu fiilin toplumda geçerli değerler sistemi
açısından bir haksızlık teşkil ettiği hususunda yanılgıya düşülmektedir. Kısaca
ifade edecek olursak; haksızlık yanılgısı bir değerlendirme yanılgısından
ibarettir. Bu itibarla, haksızlık yanılgısı işlenen fiile ilişkin kastın
varlığı üzerinde bir etki icra etmez. Buna karşılık; bir hukuka uygunluk
sebebinin maddi şartlarında yanılgıya düşülmesi halinde; işlenen fiilin esasta
bir haksızlık teşkil ettiği bilinmektedir. Fakat, işlenen fiili müşahhas olayda
hukuka aykırı olmaktan çıkaran bir maddi sebebin varlığı hususunda yanılgıya
düşülmektedir. Dolayısıyla, burada söz konusu olan yanılgı, bir maddi vakıaya
ilişkindir. Bu itibarla; işlenen fiille alâkalı olarak bir hukuka uygunluk
sebebinin maddi şartları konusunda yanılgıya düşülmesi halinde; failin bu fiile
ilişkin kastının olmadığı ve dolayısıyla; meselenin, kusur kapsamında
değil, suçun manevi unsuru yani haksızlık kapsamında mütalâa edilmesi
gerektiği sonucuna ulaşmaktayız[8],[9].
Bu
itibarla, işlediği fiil açısından bir hukuka uygunluk sebebinin maddi şartları
esasen gerçekleşmediği halde, bu şartların gerçekleştiği zannıyla hareket eden
kişinin işlediği suç açısından kastının varlığından bahsedilemez796,797,798.
[1] Bu
durumda, esasen mevcut bir hukuka uygunluk sebebinin maddi şartlarında
yanılgı söz konusudur. Buna karşılık, bir hukuka uygunluk sebebinin
bizzat varlığı konusundaki yanılgı, haksızlık yanılgısı kapsamında mütalâa
edilmelidir (benzer bir değerlendirme için bkz. DÖNMEZER/ERMAN II, no. 699).
Meselâ yakalandığı hastalığın verdiği acı ve ızdıraba dayanamayan kişinin
ısrarlı talepleri karşısında, ölümünü çabuklaştırıcı ve kolaylaştırıcı bir müdahalede
bulunan tabip, bu müdahalenin hukuka uygun olduğu kanaatıyla hareket etmiş
olabilir. Bu durumda ancak bir hukuka uygunluk sebebinin bizzat varlığı
hususunda bir yanılgıdan söz edilebilir. Bu itibarla, bu iki yanılgı biçimini
birbirine karıştırmamak gerekir.
Buna göre; bir
kamu görevlisinin yeni yıl veya bir bayram münasebetiyle kendisine verilen
hediyeleri kabul etmesinin hukuka aykırı bir yönünün olmadığını zannetmesi, bu
kabulü teamülen normal addetmesi; yine bir haksızlık yanılgısı olarak mütalâa
edilmelidir.
Bir başkasındaki alacağını kanunî yollardan bir türlü tahsil
etme imkânı bulamayan şahıs, fırsatını bulduğu bir anda bu kişiden alacağını
zorla tahsil etmesi halinde, alacağını tahsile imkân sağlamak amacıyla ve
tahsile imkân sağlayacak ölçüde zor kullanmanın hukuka uygun olduğu kanaatiyle
hareket etmiş olabilir.
Sanık
olarak mahkemede yargılanan kişinin müdafiliğini üstlenmiş olan avukat, sanığın
susmasının ve hatta yalan söylemesinin bir “hak” olduğu inancıyla, sanık olan
şahsa kendisine isnad edilen suç vakıasına ilişkin olarak mahkeme önünde bir
açıklamada bulunmamayı telkin etmesi halinde; bir haksızlık yanılgısına düşmüş
kabul edilmelidir.
[2] Die
Lehre von den negativen Tatbestandsmerkmalen.
[3] KAUFMANN, Arthur: Zur Lehre von den
negativen Tatbestandsmerkmalen, in: JZ 1954, sh. 653; aynı yazar: Tatbestand,
Rechtfertigungsgründe ımd Irrtum, in: JZ 1956, sh. 353, 393; ROXIN, Offene
Tatbestaende, sh. 174 vd.; aynı yazar, Kriminalpolitik, sh. 25, dn. 56;
aynı yazar, ZStW 76(1964), sh. 582, 599; SAMSON, Systematischer Kommentar,
Vorbem. vor § 32, kn. 9; TOROSLU, Ceza Hukuku, sh. 55 vd. Genel bilgi için bkz.
HIRSCH, Hans Joachim: Die Lehre von den negativen Tatbestandsmerkmalen. Der
Irrtum über einen Rechtfertigungsgrund, 1960, sh. 21 vd.
[4] Arth. KAUFMANN, JZ 1954, sh. 653; aynı
yazar, JZ 1956, sh. 353, aynı yazar: Der Irrtum im Strafgesetz-Entwurf 1962,
in: ZStW 76(1964), sh. 543, 564 vd.; ROXfN, ZStW 76(1964), sh. 582, 599;
BAUMANN/WEBER/MITSCH, § 21, kn. 40.
[5] Bkz.
ÖZGENÇ, Suçun Yapısında Kusur, sh. 88 vd.
[6] WELZEL, Hans: Die Regelung von Vorsatz
und Irrtum im Strafrecht als legislatorisches Problem, in ZStW 67(1955),
sh. 208 vd.; aynı yazar, Lehrbuch( 11), sh. 164 vd.; NIESE, Wemer: Der
Irrtum iiber Rechtfertigungsgründe, in: DRiZ 1953, sh. 20; KAUFMANN, Armin:
Tatbestandseinschrânkung und Rechtfertigung, in: JZ 1955, sh. 37;
HIRSCH, Negative Tatbestandsmerkmale, sh. 314 vd.; BOCKELMANN, Allgemeiner
Teil(3), sh. 129; SCHROEDER, LK(10), § 16, kn. 49, 52; ayrıca bkz.
MAURACH/GÖSSEL/ZIPF II, sh. 98/99.
[7] GALLAS, Beitraege, sh. 56, dn. 89;
STRATENWERTH, Allgemeiner Teil, kn. 503; CRAMER, Schönke/Schröder(23), § 16,
kn. 14; LENCKNER, Schönke/Schröder(23), Vorbem. vor § 13, kn. 18; RUDOLPHI,
Systematischer Kommentar, § 16, kn. 12. Aynı görüşün değişik ve bazı
noktalarda farklı dimansiyonu için bkz. JESCHECK, Lehrbuch(4), sh. 418/419.
[8] ÖZGENÇ,
Suçun Yapısında Kusur, sh. 90/91.
[9] Bir hukuka uygunluk sebebinin objektif
olarak gerçekleşmesinin esas itibarıyla yeterli olduğu fikrini benimseyen Dönmezer/Erman,
bir hukuka uygunluk sebebinin şartları konusundaki yanılgının “esaslı” olup
olmamasına göre bir ayırım yapmaktadır. Buna göre; “eğer fail yanılmamış,
yani şartlarının gerçekleştiğini zannettiği hukuka uygunluk sebebi fiilen
gerçekleşmiş olsa idi, fiil hukuka uygun sayılacak idiyse, yanılma esaslıdır;
buna karşılık failin gerçekleştiği kanaatmda bulunduğu şartlar bilfiil
gerçekleşmiş olsa da, ortada hukuka uygunluk sebebi bulunmıyacak idi ise,
yanılma esaslı değildir, fiil hukuka aykırı olmakta devam eder.” (DÖNMEZER/ERMAN
II, no. 699). Ancak, Dönmezer/Erman’a göre, bu “esaslı” yanılgının
kaçınılabilir (yazarların ifadesiyle, kusurlu) olması halinde dahi, Türk Ceza
Kanunu’nda İtalyan Ceza Kanunu’nun 59. maddesinin son fıkrasına benzeyen bir
hüküm bulunmaması dolayısıyla, işlenen “fiili hukuka aykırı saymak mümkün
değildir”. (1931 İtalyan Ceza Kanu-
8 Mayıs 2024 Çarşamba
Hukuka uygunluk nedenleri elde edilir mi?
Bu nedenle,
özel hukuk veya kamu hukukundan elde edilen yazılı veya yazılı olmayan hukuka
uygunluk nedenleri, doğrudan doğruya ceza hukuku alanında da uygulanacağı gibi,
tamamen ceza hukuku alanından kaynaklanan bir hukuka uygunluk nedeni de bütün
hukuk dalları açısından hukuka uygunluk etkisini doğuracaktır[1].
Uydurdum oldu: hukuk düzeninin birliği ilkesi!
Hukuk düzeninin birliği ilkesinin gereği olarak, yazılı olsun veya olmasın, bütün hukuka uygunluk nedenlerinin, hukuk düzeninin bütününden ortaya çıkarılması gerekmektedir.
Türkçe kullanamama sorunu...Saçma sözcükleri bir arada kullanma sanatı...TCK hazırladı...
Bir haksızlık olarak tezahür
eden fiilin bir vasfı, hukuka aykırı olmasıdır. Hukuka aykırılık, işlenen
fiilin hukuk düzenince tecviz edilmediğinin, mübah sayamadığının bir
ifadesidir[1] [2].
Hukuka aykırılığın muhtevasını davranış normları^ tayin eder.
[1] DÖNMEZER/ERMAN
II, no. 665; KUNTER, Kanunî Unsurlar, sh. 111 vd.; ALACAKAP- TAN, Suçun
Unsurları, sh. 81; ÖZTÜRK, Ceza Hukuku, sh. 165.
[2] Bu
kavramın karşılığı olarak “uygarlık kuralları”, “uygarlık normları”, “kültür
normları” gibi ifadeler kullanılmaktadır (KUNTER, Suçun Maddi Unsurları, sh.
86; DÖNMEZER/ERMAN II, no. 665, dn. 5; EREM, Genel Hükümler[8], sh. 35).
Uyan ceza akademiği, Türkçe'de kast diye bir sözcük yok! Bu kadar basit bir cümleyi yazamıyorsan kitap yazma!
Failin korkak veya evhamlı olması nedeniyle, bir hukuka uygunluk nedeninin koşullarında hataya düşmesi halinde, failin bu yanılgısı haklı gö- rülmüyorsa onu bu hukuka uygunluk nedeninden yararlandırmak mümkün değildir. Çünkü, failin yanılgısı taksirli olmakla birlikte, hareketi kastlıdır.
Henüz böyle bir icra memuru görmedim...
•
İcra-İflâs Kanunu,
icra memuruna haciz yapmak için gerektiğinde kapıyı kırarak, haczedilecek yere
girme yetkisi verilmiştir.
7 Mayıs 2024 Salı
Akademisyenin komik görüşleri;
Failin,
hukuka uygunluk nedenini kendisinin oluşturması halinde hukuka uygunluk nedeni
uygulanmaz.[1]
[1]
Öte yandan
Demirbaş bu halde, kabadayının, karşısındaki tahrik ederek, kendisine
saldırmasını sağlayıp, meşru müdafaadan yararlanamayacağını belirtmektedir.
Demirbaş, s. 271. Ancak bu tez, meşru savunmaya ilişkin şartlara uymadığı gibi
bir kişinin kabadayı olması hukuki bir statü değildir. Neye göre
belirlenecektir? TCK
m. 25, “haksız saldırı”, “defetme zorunluluğu”, “orantılı biçimde” ibarelerine yer vermiş olup,
söz konusu değerlendirmeye katılmak mümkün değildir. Bununla birlikte, hakaret
eden kişiye, ancak hakaret edilmesi halinde özel tahrik hükümlerinin
uygulanması mümkün olmakla birlikte, ateş ederek tahrik eden kişiye karşı silah
kullanan kişinin bizatihi meşru savunma şartları
değerlendirilecektir.
Koğuşturma
Koğuşturma
şartlarından da farklıdır. Koğuşturma şartlarında suç tüm unsurlarıyla
tamamlanmakla birlikte, yargılamaya başlanması, bazı usuli şartlara
bağlanmıştır.
Koğuşturma ne yaaa!
9. Hariciye Koğuşuturması...
Son cümleye dikkat!
Hukuka uygunluk nedenlerinin
özelliklerini şu şekilde sıralamak mümkündür[1]:
1.
Hukuka uygunluk
nedeninin varlığı halinde, tipe uygun hareketin hukuka aykırılığı ortadan
kalkar. Bu durum, cezaya engel olan diğer hallerden ayrıdır:
a.
Kusurluluğu kaldıran
hallerden farklıdır. İradeyi tamamen ortadan kaldıran (cebir, ikrah vb.)
kusurluluğu kaldıran hallerde, fail belirli sebepler dolayısıyla, kusurlu
hareket etme yeteneğine sahip değildir.
b.
Kişisel cezasızlık
nedenlerinden de farklıdır. Kişisel cezasızlık nedenlerinde, fiil tipe uygun,
hukuka aykırı ve kusurlu bulunmasına rağmen, kanunkoyucu birtakım sebeplerle
faili cezalandırmamaktadır. Söz konusu suçun iştirak halinde gerçekleşmesi
halinde, diğer şeriklerin cezalandırılması devam edecektir. Kişisel cezasızlık
nedenlerine örnek olarak, TCK m. 167 gösterilebilir. Bu bakımdan çocuk
arkadaşlarıyla babasmın arabasını çalarsa, kendisi TCK m. 167 nedeniyle
cezalandırılamazken, diğer şerikler cezalandırılacaktır.
c. Cezalandırılabilme şartlarından da farklıdır.
Bu kitap, satıştan kaldırılmalı... Özellik mi anlatıyor, farklılık mı? Farklılık anlatıyorsa neyden farkını anlatıyor; kusurluluğu kaldıran nedenlerden mi, kişisel cezasızlık nedenlerinden mi?
"da" eki ne anlama geliyor. Önceki cümleyle uyumlu olsun diye mi?
Bu nasıl bir anlatım? Ne yani? Yarım ya da eksik cümle bu... Hukuka uygunluk nedeni halinde kusurlu hareket etme yeteneği mi var?
1.
Hukuka uygunluk
nedeninin varlığı halinde, tipe uygun hareketin hukuka aykırılığı ortadan
kalkar. Bu durum, cezaya engel olan diğer hallerden ayrıdır:
a.
Kusurluluğu kaldıran
hallerden farklıdır. İradeyi tamamen ortadan kaldıran (cebir, ikrah vb.)
kusurluluğu kaldıran hallerde, fail belirli sebepler dolayısıyla, kusurlu
hareket etme yeteneğine sahip değildir.
Gerçekten kötü...
Ama çok kötü bir anlatım...
Şimdi duruşmaya gelen avukatları daha iyi anlıyorum...
Böyle dandik bir anlatım var mı? Cezaya engel olan haller diye hukuki bir kavram mı var?
1.
cezaya engel olan
diğer hallerden ayrıdır:
Bu nasıl kötü bir anlatım şekli...
Bu dönemler geçtiğinde ceza profesörlerini özellikle Türkçe sınavanı alın lütfen...
"Hukuka uygunluk nedeninin sübjektif
niteliğini kabul edenlere göre ise, bir hukuka uygunluk nedeninin etkili
olabilmesi için, failin hukuka uygunluk nedenini bilmesi ve en azından onun
varlığına inanması gerekir. Failin hukuka uygun hareket etmiş olabilmesi için,
hukuk düzenince korunan hak ve yararı koruma düşüncesiyle hareket etmiş olması
gerekir. Bu nedenle, yukarıdaki örnekteki A’mn fiili, hukuka aykırıdır."
5 Mayıs 2024 Pazar
Sen...
Haksız bir şekilde büyüdün içimde...
Gelmedin...
Görmedim...
Sayamadım bile kaç kez...
Ezdin...
Yıktın...
Yokmuşum gibi davrandın kaç kez...
Sayamadım bile...
Gereksiz, ölçüsüz, anlamsız bir şekilde büyüdün içimde...
Haksız...
Sıradanlaşmandı tek isteğim...
Olmadın işte...
İcra İflas Hukuku
Bir bütün olarak çalışmayı tamamladım.
Bu çalışmayı zeki olduğunu düşündüğüm bir arkadaşımla yayınlayacağım...
Kendisine durumu ilettim.
İcra müdürü...
Büyük ihtimalle 2025 yılı Ocak ayını bulacak çalışmanın yayınlanması...
Kibir dağlarında gezinen, kendini birşey zanneden herkese duyurulur...
4 Mayıs 2024 Cumartesi
...
Neden...
Neden...
Neden ...
Neden bu saçmalıklar...
Neden bu anlamsız kaçışlar...
Ne yaptım ben sana...
Ne bekledim...
Ne umdum...
Sıradanlaşmak,
Sıradanlaşmandı tek dileğim...
Neden ...
Neden...
3 Mayıs 2024 Cuma
1 Mayıs 2024 Çarşamba
Akşama kadar ismini yazabilirim...
Günlerce söyleyebilirim seni...
Uyumam...
Yemem...
İçmem...
Düşünmem bile...
Sadece seni söylerim...
aklımda-
sın
TIBBİ ETİK
-
Yıldızlarla ilgili olanlar: 1-Geceleri fener, gündüzleri söner. 2-Biz biz idik, yüzbin tane kız idik. Gece oldu dizildik, gündüz ol...
-
SAHNE 1 “Bu sene edebiyatı sizin sınıfa ben okutacağım, adım Zühtü. Ben, “yeni” lafını kat'iyyen sevmem. Hele hele edebiyatta zinh...