31 Mayıs 2024 Cuma

17 Mayıs 2024 Cuma

dayanamıyorum...

 Sadece sabrediyorum...

Sensiz zamana alışmalıyım...

Sesinin olmadığı zamana...

O köşeden çıkmadığın...

O ışığın yanmadığı zamana...

Sadece sabır...

Sabrediyorum...

14 Mayıs 2024 Salı

Yine

 yeniden...

Sen...

Ah sen...

Yıktın geçtin..

yine...

Bilerek yapıyorsun...

Acımıyorsun...

Ah sen...

11 Mayıs 2024 Cumartesi

JAPONYA'DA KARŞILAŞTIĞIM ÇOK ŞAŞIRTAN VE İMRENDİREN OLAY! TÜRKİYE TAKSİCİLERİ (!)

YORUMSUZ-DOĞAN SOYASLAN

 

Asıl konumuza dönersek genel hükümlerin birçok maddesi Alman kanu­nundan aktarmadır. Meslektaşlarımız başka kanun görmedikleri ve iyi kötü yerleşen Türk hukukunu yıkmak istedikleri için Alman Kanunundan hüküm­ler aldılar. Böylece kanun nüfuz alanları arttığı için Almanları mutlu ettiler. -Alman bilim adamları mutluluklarını ifade ettiler- ancak biz Türkler seksen yıllık birikimimizi ve uygulamamızı ve hukuk güvenliğimizi kaybettik. İçti­hatlarımız yok oldu. Hâkimin takdir yetkisi çok genişletildi. Böylece kanuni­lik ilkesi ortadan kalktı. Deneyimli hâkimlerimiz bilgi birikimlerini kaybetti. Çalakalem kanun yapıldı. Olmaz ise değiştiririz dendi. Her gün kanun değiş­tirirsen mahkemelerin yükü azalır mı? Hukuk güvenliği olur mu? Meğer ne kadar kolaymış kanun yapmak. DÖNMEZER ile bazen bir kelime için bir saat tartışılırdı. Mecliste kanun yapmanın çok kolay olduğuna tanık oldum.

Seksen yıllık birikimin bir tarafa atılıp Alman Ceza Kanunun genel hü­kümlerinin tercüme edilerek (ya da hazır tercümeden) alınması yaratıcı hu­kuki düşüncemizin de olmadığının ifadesidir. Özel hükümler zarar (fiil) esasına genel hükümler failin niyeti (fail) esasına dayanan bir kanunumuz oldu. Yani motoru Türkiye şartlarına adapte olmuş Tofaş, kaportası Wolkswagen marka bir aracımız var.

Bu aracın böyle olmasının sebebi 1970’11 yıllardan itibaren Alman dev­letinin Türklere verdiği burslar ve önemli bir Türk nüfusun Almanya’da çalışmasıdır. Alman devleti verdiği burslar sayesinde kültürel etkinliğini ceza hukuku alanında da artırmıştır.

Almanya’da burslu olarak eğitim yapan ceza hukukçuları 2005 yılma kadar sübjektif gözlükle (fail esasına dayanan) zarar esasına dayanan kanu­nu yorumladılar. 2005’den sonra daha rahat ettiler. Ama biz hukuk güvenli­ğimizi kaybettik.

Eğer gelecekte bir başka devlet verdiği burslarla öğretim üyeleri üzerin­de etkinlik kurar ise yeni bir hukuk düzeninin etkisi altına gireceğimiz kesin olacaktır. Bunun anlamı özgür düşünce yaratamayacağımız ve hukuk kimli­ğimizin olmayacağıdır.

Aslında ceza mevzuatının bu hale gelmesinde ve hukuk güvenliğinin or­tadan kalkmasının temelinde iktidara gelen, milletten vekâleti alan kimsenin herşeyi yapabileceği zihniyetidir. Sorun buradadır. Bizim meslektaşlar bu düşünceyi eyleme geçirmişlerdir.

bu da koca üzülmez! nasıl bir indirim koca/üzülmez? Ne indirimi bu iyi hal mi haksızlık yanılgısı indirimi mi?

 

Bu konuda ileri sürülen diğer bir görüş ise katı kusur teorisidir (die strenge schuldtheorie'). Katı kusur teorisi, kastı kaldıran hatayı suçun kanuni tarifindeki maddi unsurlarla sınırlı bir şekilde anlamakta, hukuka aykırılıkla ilgili hata hal­lerini ise haksızlık yanılgısı kapsamında değerlendirmektedir[1]. Dolayısıyla bu görüşe taraftar olan yazarlar, bir hukuka uygunluk nedeninin maddi şartlarında düşülen hatayı, yasak hatasına ilişkin kurallara göre ele almaktadırlar. Bu du­rumda işlenen fiil bakımından failin kastı bulunmakta ve şayet failin hatası ka- çınılabilir bir hata ise işlediği kasti suçtan cezalandırılmaktadır. Ancak failin cezasında alt sınıra kadar indirime gidilmesi mümkündür

Eveleyip gevelemek

 Failin, hukuka uygunluk nedenlerinin maddi şartlarında yanılgıya düşmesinde kusuru var ise dikkat ve özen yükümlülüğüne uygun hareket etse idi hataya düşmeyecek idiyse, kaçınılabilir bir yanılmanın varlığından bahsedilecektir.156 Başka bir anlatımla, failin “somut olayın durumuna, bilgi ve yaşam deneyimlerine göre yanılgıya düşmemek için gerekli bilgiyi elde etmek konusunda herhangi bir çaba gösterip göstermediği”157 göz önüne alınmalı ve yanılgısının kaçınılmaz olup olmadığı belirlenmelidir. Bu değerlendirme sonucunda failin, hukuka uygunluk nedenlerinin maddi şartlarında yanılgıya düşmesinde kusuru yok ise diğer bir deyişle yanılgısı kaçınılmaz ise hukuka uygunluk nedeninden yararlanır.


Taksir sorumluluğuna yer vermemiş eksik cümle...

Bu da başka bir akademik, soygun adında suç mu var Türk Ceza Kanununda,

 Issız ve soygunların yapıldığı bir yerde, karanlıkta bir kişinin kendisine koştuğunu gören failin, saldırıya uğradığını sanarak etkin eylemde bulunması veya kişiyi öldürmesi durumu örnek olarak verilebilir.155 Bu durumda, TCK m.30/3’te yer alan düzenleme uygulama alanı bulacak ve fail, hukuka uygunluk nedenlerine ait koşulların gerçekleştiği hususunda kaçınılmaz bir hata içinde ise bu hatasından istifade edecektir.

10 Mayıs 2024 Cuma

Dikkat ve özen zaten taksirde ölçüttür. Bu nasıl bir kitap?

 

Bu yanılgının kaçımlabilir olup olmadığının tayini, taksirle işlenen haksızlıklar açısından söz konusu olan dikkat ve özen yükümlülüğünün ihlâline ilişkin öl­çütler doğrultusunda yapılacaktır.

İzzet özgenç çelişkileri-00

 Hukuken geçerli rızanın arandığı durumlarda rıza beyanında bulunan kişinin algılama yeteneğini haiz olduğu, yani beyan ettiği rızanın hukuki sonuçlarını kavrama yeteneğinin gelişmiş olduğu hususunda yanılgıya düşülmesi halinde; işlenen suç açısından artık kastın varlığından bahsedilemez. 


Yine hukuka uygunluk nedeni ile kastın varlığını birleştirdi ve yine kendi tezini çürüttü İzzet Özgenç...

Türkçe hatası

 Buna karşılık, işlediği fiil açısından bir hukuka uygunluk sebebinin maddi şart­ları objektif olarak gerçekleşmiş olmasına rağmen, fail bu şartların gerçekleşmiş olduğunun farkında değildir. Bu durumda, her ne kadar bir hukuka uygunluk sebebinin maddi şartları objektif olarak gerçekleşmiş ise de; faili, kanaatimizce, işlediği fiilin ilişkin olduğu suça teşebbüsten dolayı sorumlu tutmak gerekir. Zira, böyle bir durumda objektif olarak hukuka uygunluk sebebi mevcuttur.

İzzet Özgenç'in çelişkili dünyası...

 Hukuka uygunluk nedenlerinin, maddi unsurunda hata halinde kasıt yoktur diyen izzet hoca, başladığımız yere dönüyoruz:

hukuka uygunluk nedeni diye bir suç unsuru yoktur.
hukuka uygunluk nedenleri, kastın içinde değerlendirilmelidir.
bu sözünle kendi tezinle çelişiyorsun...
Kendinle birlikte, olmayan unsurdan konular çıkartıp makale yazan az da olsa akademisyenin de başını sağlam ağrıttın...




bir de unutmadan:
türkçe'de kast yok: kasıt var; ayırıcımcılık yok; ayrımcılık var...

Nasıl yani, alman hukuku sorunu bizim için mi çözmüş? Yapmayın...Bu doktrin değil ve olamaz...Almanca'dan her çevirdiğiniz hukuk değil...

 Bu gerçek hayat da değil...Bunu biliyor olmak da kimseye birşey kazandırmaz...

Hata, sanığın beyanlarından belirleniyor...

Soyut bir beyanla yola çıkılıyor yani

Soyut beyanın üzerine, somutlaştırılmaya çalışılan kavramlar çok komik kalıyor...

Saçma...

Çok ama çok saçma...


Hukuka uygunluk nedenlerinde hata konusunu alt başlıklara ayırmak suretiyle incelediğimizde, öğretide en tartışmalı alanın hukuka uygunluk nedenler൴n൴n madd൴ koşullarında hata konusunda olduğunu görmektey൴z. Bu konu Alman Ceza Hukukunda hüküm bulunmaması nedeniyle t൴p൴kl൴ktek൴ unsur hatası hükümler൴n൴n kıyasen uygulanması suret൴yle çözüme kavuşturulmuştur. 

Hukuka uygunluk sebeplerinin maddi unsurlarında hata kastı kaldırır.

 

Bu kadar basit bir cümleyi, dünyanın en saçma sözcükleriyle ifade etmek...

Bravo sana...

Ancak bu tezin bile suyun üstüne yazı yazmak...

Dünyadan haberin yok..

Hatanın varlığı ya da yokluğu, sanığın beyanıyla belirleniyor...

Hakim somut olaydaki şartları değerlendirerek kabul ya da reddediyor. 

Sonuç olarak soyut/gözle görülemeyen bir değerlendirme bu...

Hukuka uygunluk sebepleri de suçun unsurları arasında sen senin gibi bir kaç -kahır ekseriyet asla değil- kişinin uydurması bir kavram...

Uyduruk bir kavramın, maddi unsurlarında soyut bir şey aramak!

Dünyanın en saçma kitabından dünyanın en saçma sözlerinden biri daha;

 Bu iti­barla; işlenen fiille alâkalı olarak bir hukuka uygunluk sebebinin maddi şartları konusunda yanılgıya düşülmesi halinde; failin bu fiile ilişkin kastının olmadığı ve dolayısıyla; meselenin, kusur kapsamında değil, suçun manevi unsuru yani hak­sızlık kapsamında mütalâa edilmesi gerektiği sonucuna ulaşmaktayız. 


Kusur denilince herkesin aklına kasıt-taksir geliyor. Kusur kavramını nasıl manevi unsurdan ayrıymış gibi değerlendiriyorsun?

9 Mayıs 2024 Perşembe

İzzet; ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz

 Öğrenciliğimizde, sınav sonuçlarını değerlendirirken ne kadar adil olmadığını yaşayarak/yaşatarak gösterdin...

Ne yazık ki hukuk dersi anlatıyorsun...


Açılın! Kısaca ifade ediyor; bu nedenle, bu itibarla, buna karşılık dolayısıyla kullanımını öğrenelim!

 Kısaca ifade edecek olursak; haksızlık yanılgısı bir değerlendirme yanılgısından ibarettir. Bu itibarla, haksızlık yanılgısı işlenen fiile ilişkin kastın varlığı üzerinde bir etki icra etmez. Buna karşılık; bir hukuka uygunluk sebebinin maddi şartlarında yanılgıya düşülmesi halinde; işlenen fiilin esasta bir haksızlık teşkil ettiği bilinmektedir. Fakat, işlenen fiili müşahhas olayda hukuka aykırı ol­maktan çıkaran bir maddi sebebin varlığı hususunda yanılgıya düşülmektedir. Dolayısıyla, burada söz konusu olan yanılgı, bir maddi vakıaya ilişkindir. Bu iti­barla; işlenen fiille alâkalı olarak bir hukuka uygunluk sebebinin maddi şartları konusunda yanılgıya düşülmesi halinde; failin bu fiile ilişkin kastının olmadığı ve dolayısıyla; meselenin, kusur kapsamında değil, suçun manevi unsuru yani hak­sızlık kapsamında mütalâa edilmesi gerektiği sonucuna ulaşmaktayız

İzzet Özgenç; Türkçe'de kast diye birşey yok! Doğrusu kasıt

 

Kusur teorisine mensup yazarlardan bazıları, işlenen fiilin haksızlık teşkil ettiği hususundaki yanılgı gibi, bir hukuka uygunluk sebebinin maddi şartlarında ya­nılgıya düşülmesi halinde dahi, bu haksızlık yanılgısının mevcut olduğu fikrin­dedirler. Bu durumda, işlenen suç açısından kast varlığını devam ettirmekte ve mesele haksızlık yanılgısına ilişkin açıklamalar doğrultusunda çözümlenmekte­dir[1]: katı kusur teorisi.



[1]     WELZEL, Hans: Die Regelung von Vorsatz und Irrtum im Strafrecht als legislatorisches Prob­lem, in ZStW 67(1955), sh. 208 vd.; aynı yazar, Lehrbuch( 11), sh. 164 vd.; NIESE, Wemer: Der Irrtum iiber Rechtfertigungsgründe, in: DRiZ 1953, sh. 20; KAUFMANN, Armin: Tatbestandseinschrânkung und Rechtfertigung, in: JZ 1955, sh. 37; HIRSCH, Negative Tatbestandsmerkmale, sh. 314 vd.; BOCKELMANN, Allgemeiner Teil(3), sh. 129; SCHROEDER, LK(10), § 16, kn. 49, 52; ayrıca bkz. MAURACH/GÖSSEL/ZIPF II, sh. 98/99.

hukuka uygunluk sebeplerinin maddi unsurlarında hata! Bir tane mantıklı cümle yok...Atıf yapılan kaynakların tamamı eski...

 Bilişim çağının bu kadar geliştiği ve tek tük yayınların bulunduğu antik çağ kaynaklarına atıfla oluşturulan cümle dizisi. Hangi suçu açıklamak için kullanılıyor bu kavramlar? Pratik bir önemi var mı? Bu görüşleri savunan Alman yazarlara karşı yeni Alman yazarlar ne diyor? Alman yazarlar sana atıf yapıyor mu? 

Son üç ay içerisinde yapay zeka teknolojisi o kadar gelişti ki...Hata teoremlerinizin makine öğrenmesini karşılama ihtimali var mı? 


İşlediği fiille ilgili olarak hukuka aykırılık vasfını ortadan kaldıran bir sebebin somut olayda varlığı durumunda, fail bu hukuka uygunluk sebebinin maddi şart­larının gerçekleştiğinin de bilincinde olmalıdır.

Meselâ, a) Meşru müdafaada; müdafaa amacının mevcut olması gerekir (m. 25, f. 1). b) Savunma dokunulmazlığında; mahiyet itibarıyla hakareti mutazammın sözlerin, savunma hakkını kullanmak maksadıyla sarfedilmesi gerekir (m. 128).

Kişi işlediği fiilin esasta bir haksızlık teşkil ettiğinin bilincindedir. Ancak somut olayda hukuka uygunluk sebeplerinden birinin maddi şartlarının gerçekleştiği husu­sunda yanılgıya düşmüştür. İşlenen fiilin esasta bir haksızlık teşkil ettiği bilindiği için, suçun kanunî tarifinin ikaz, uyan fonksiyonu786 gerçekleşmiştir. Fakat, fail, müşahhas olayda bir hukuka uygunluk sebebinin şartlannın gerçekleştiğini zannet­miştir[1]. Hukuka uygunluk sebeplerinin “objektif’ olduğu, yani kişinin icra ettiği fiil açısından hukuka uygunluk sebeplerinden birinin şartlarının gerçekleştiği husu­sunda kural olarak bilgi sahibi olmasına gerek olmadığı görüşünün terkedilmesi karşısında; hukuka uygunluk sebeplerinin maddi şartlarına ilişkin bilginin hangi bağlamda incelenmesi gerektiği doktrinde tartışma konusu olmuştur.

Bu konudaki görüşlerin başında “suçun olumsuz unsurları teorisi”™ gelmekte­dir. Bu görüşe göre, suçun kanunî tarifinin fonksiyonu, sadece suça ilişkin mad­di ve manevi unsurların belirlenmesinden ibaret değildir. Bu tarif, aynı zamanda fiilin hukuka aykırılık teşkil ettiği hususundaki bütün unsurları da kapsamakta­dır. Bu suretle, bir hukuka uygunluk sebebinin maddi şartları, suçun olumsuz unsurları olarak mütalâa edilmektedirler. Ancak bu unsurların gerçekleşmemesi halinde işlenen fiil, hukuka aykırılık vasfını haiz olacaktır[2] [3]. Bu itibarla, işlenen suç açısından hukuka uygunluk sebeplerinden birinin şartlarının gerçekleşmedi­ği hususundaki bilgi, kasta dahil edilmektedir[4]. Hukuka uygunluk sebebinin şartlarında yanılgı, suçun unsurlarındaki yanılgı (unsur yanılgısı) ile aynı mua­meleye tabi tutulmuş olacaktır[5].

Kusur teorisine mensup yazarlardan bazıları, işlenen fiilin haksızlık teşkil ettiği hususundaki yanılgı gibi, bir hukuka uygunluk sebebinin maddi şartlarında ya­nılgıya düşülmesi halinde dahi, bu haksızlık yanılgısının mevcut olduğu fikrin­dedirler. Bu durumda, işlenen suç açısından kast varlığını devam ettirmekte ve mesele haksızlık yanılgısına ilişkin açıklamalar doğrultusunda çözümlenmekte­dir[6]: katı kusur teorisi.

Doktrinde çoğu yazarlar, esas itibarıyla kusur teorisini benimsemekle beraber, bir hukuka uygunluk sebebinin şartlarının varlığı hususunda yanılgıya düşülme­si halinde; “suçun olumsuz unsurları teorisi” gibi, kastın varlığından bahsedil­meyeceği görüşündedirler. Bu durumda mesele unsur yanılgısına ilişkin kurallar doğrultusunda çözümlenecektir[7]. Yani, bu yanılgı halinde artık kastın varlığın­dan bahsedilmeyecek ve dolayısıyla, bu durumda suça şerik olarak iştirak mümkün olmayacaktır: “sınırlı kusur teorisi".

Kanaatimizce bir hukuka uygunluk sebebinin maddi şartlarında yanılgıya dü­şülmesini, işlenen fiilin haksızlık teşkil ettiği hususundaki yanılgı ile karıştırma­mak gerekir. Haksızlık yanılgısının söz konusu olduğu hallerde işlenen fiilin maddi oluşumuna ilişkin bütün hususlar bilinmektedir. Fakat bu fiilin toplumda geçerli değerler sistemi açısından bir haksızlık teşkil ettiği hususunda yanılgıya düşülmektedir. Kısaca ifade edecek olursak; haksızlık yanılgısı bir değerlendirme yanılgısından ibarettir. Bu itibarla, haksızlık yanılgısı işlenen fiile ilişkin kastın varlığı üzerinde bir etki icra etmez. Buna karşılık; bir hukuka uygunluk sebebinin maddi şartlarında yanılgıya düşülmesi halinde; işlenen fiilin esasta bir haksızlık teşkil ettiği bilinmektedir. Fakat, işlenen fiili müşahhas olayda hukuka aykırı ol­maktan çıkaran bir maddi sebebin varlığı hususunda yanılgıya düşülmektedir. Dolayısıyla, burada söz konusu olan yanılgı, bir maddi vakıaya ilişkindir. Bu iti­barla; işlenen fiille alâkalı olarak bir hukuka uygunluk sebebinin maddi şartları konusunda yanılgıya düşülmesi halinde; failin bu fiile ilişkin kastının olmadığı ve dolayısıyla; meselenin, kusur kapsamında değil, suçun manevi unsuru yani hak­sızlık kapsamında mütalâa edilmesi gerektiği sonucuna ulaşmaktayız[8],[9].

Bu itibarla, işlediği fiil açısından bir hukuka uygunluk sebebinin maddi şartları esasen gerçekleşmediği halde, bu şartların gerçekleştiği zannıyla hareket eden kişinin işlediği suç açısından kastının varlığından bahsedilemez796,797,798.



[1]     Bu durumda, esasen mevcut bir hukuka uygunluk sebebinin maddi şartlarında yanılgı söz konusudur. Buna karşılık, bir hukuka uygunluk sebebinin bizzat varlığı konusundaki yanılgı, haksızlık yanılgısı kapsamında mütalâa edilmelidir (benzer bir değerlendirme için bkz. DÖNMEZER/ERMAN II, no. 699). Meselâ yakalandığı hastalığın verdiği acı ve ızdıraba da­yanamayan kişinin ısrarlı talepleri karşısında, ölümünü çabuklaştırıcı ve kolaylaştırıcı bir mü­dahalede bulunan tabip, bu müdahalenin hukuka uygun olduğu kanaatıyla hareket etmiş olabi­lir. Bu durumda ancak bir hukuka uygunluk sebebinin bizzat varlığı hususunda bir yanılgıdan söz edilebilir. Bu itibarla, bu iki yanılgı biçimini birbirine karıştırmamak gerekir.

Buna göre; bir kamu görevlisinin yeni yıl veya bir bayram münasebetiyle kendisine verilen hediyeleri kabul etmesinin hukuka aykırı bir yönünün olmadığını zannetmesi, bu kabulü teamülen normal addetmesi; yine bir haksızlık yanılgısı olarak mütalâa edilmelidir.

Bir başkasındaki alacağını kanunî yollardan bir türlü tahsil etme imkânı bulamayan şahıs, fırsatını bulduğu bir anda bu kişiden alacağını zorla tahsil etmesi halinde, alacağını tahsile imkân sağlamak amacıyla ve tahsile imkân sağlayacak ölçüde zor kullanmanın hukuka uygun olduğu kanaatiyle hareket etmiş olabilir.

Sanık olarak mahkemede yargılanan kişinin müdafiliğini üstlenmiş olan avukat, sanığın sus­masının ve hatta yalan söylemesinin bir “hak” olduğu inancıyla, sanık olan şahsa kendisine isnad edilen suç vakıasına ilişkin olarak mahkeme önünde bir açıklamada bulunmamayı telkin etmesi halinde; bir haksızlık yanılgısına düşmüş kabul edilmelidir.

[2]     Die Lehre von den negativen Tatbestandsmerkmalen.

[3]     KAUFMANN, Arthur: Zur Lehre von den negativen Tatbestandsmerkmalen, in: JZ 1954, sh. 653; aynı yazar: Tatbestand, Rechtfertigungsgründe ımd Irrtum, in: JZ 1956, sh. 353, 393; ROXIN, Offene Tatbestaende, sh. 174 vd.; aynı yazar, Kriminalpolitik, sh. 25, dn. 56; aynı yazar, ZStW 76(1964), sh. 582, 599; SAMSON, Systematischer Kommentar, Vorbem. vor § 32, kn. 9; TOROSLU, Ceza Hukuku, sh. 55 vd. Genel bilgi için bkz. HIRSCH, Hans Joachim: Die Lehre von den negativen Tatbestandsmerkmalen. Der Irrtum über einen Rechtfertigungsgrund, 1960, sh. 21 vd.

[4]     Arth. KAUFMANN, JZ 1954, sh. 653; aynı yazar, JZ 1956, sh. 353, aynı yazar: Der Irrtum im Strafgesetz-Entwurf 1962, in: ZStW 76(1964), sh. 543, 564 vd.; ROXfN, ZStW 76(1964), sh. 582, 599; BAUMANN/WEBER/MITSCH, § 21, kn. 40.

[5]     Bkz. ÖZGENÇ, Suçun Yapısında Kusur, sh. 88 vd.

[6]     WELZEL, Hans: Die Regelung von Vorsatz und Irrtum im Strafrecht als legislatorisches Prob­lem, in ZStW 67(1955), sh. 208 vd.; aynı yazar, Lehrbuch( 11), sh. 164 vd.; NIESE, Wemer: Der Irrtum iiber Rechtfertigungsgründe, in: DRiZ 1953, sh. 20; KAUFMANN, Armin: Tatbestandseinschrânkung und Rechtfertigung, in: JZ 1955, sh. 37; HIRSCH, Negative Tatbestandsmerkmale, sh. 314 vd.; BOCKELMANN, Allgemeiner Teil(3), sh. 129; SCHROEDER, LK(10), § 16, kn. 49, 52; ayrıca bkz. MAURACH/GÖSSEL/ZIPF II, sh. 98/99.

[7]     GALLAS, Beitraege, sh. 56, dn. 89; STRATENWERTH, Allgemeiner Teil, kn. 503; CRAMER, Schönke/Schröder(23), § 16, kn. 14; LENCKNER, Schönke/Schröder(23), Vorbem. vor § 13, kn. 18; RUDOLPHI, Systematischer Kommentar, § 16, kn. 12. Aynı görü­şün değişik ve bazı noktalarda farklı dimansiyonu için bkz. JESCHECK, Lehrbuch(4), sh. 418/419.

[8]     ÖZGENÇ, Suçun Yapısında Kusur, sh. 90/91.

[9]    Bir hukuka uygunluk sebebinin objektif olarak gerçekleşmesinin esas itibarıyla yeterli olduğu fikrini benimseyen Dönmezer/Erman, bir hukuka uygunluk sebebinin şartları konusundaki yanılgının “esaslı” olup olmamasına göre bir ayırım yapmaktadır. Buna göre; “eğer fail ya­nılmamış, yani şartlarının gerçekleştiğini zannettiği hukuka uygunluk sebebi fiilen gerçekleş­miş olsa idi, fiil hukuka uygun sayılacak idiyse, yanılma esaslıdır; buna karşılık failin gerçek­leştiği kanaatmda bulunduğu şartlar bilfiil gerçekleşmiş olsa da, ortada hukuka uygunluk se­bebi bulunmıyacak idi ise, yanılma esaslı değildir, fiil hukuka aykırı olmakta devam eder.” (DÖNMEZER/ERMAN II, no. 699). Ancak, Dönmezer/Erman’a göre, bu “esaslı” yanılgının kaçınılabilir (yazarların ifadesiyle, kusurlu) olması halinde dahi, Türk Ceza Kanunu’nda İtal­yan Ceza Kanunu’nun 59. maddesinin son fıkrasına benzeyen bir hüküm bulunmaması dola­yısıyla, işlenen “fiili hukuka aykırı saymak mümkün değildir”. (1931 İtalyan Ceza Kanu-


8 Mayıs 2024 Çarşamba

Hukuka uygunluk nedenleri elde edilir mi?

 

Bu nedenle, özel hukuk veya kamu hukukundan elde edilen ya­zılı veya yazılı olmayan hukuka uygunluk nedenleri, doğrudan doğruya ceza hukuku alanında da uygulanacağı gibi, tamamen ceza hukuku alanından kay­naklanan bir hukuka uygunluk nedeni de bütün hukuk dalları açısından hukuka uygunluk etkisini doğuracaktır[1].



[1]     JESCHECK/WEIGEND, sh. 327.

Uydurdum oldu: hukuk düzeninin birliği ilkesi!

 Hukuk düzeninin birliği ilkesinin gereği olarak, yazılı olsun veya olmasın, bütün hukuka uygunluk nedenlerinin, hukuk düzeninin bütününden ortaya çıkarılması gerekmektedir.

Türkçe kullanamama sorunu...Saçma sözcükleri bir arada kullanma sanatı...TCK hazırladı...

 

Bir haksızlık olarak tezahür eden fiilin bir vasfı, hukuka aykırı olmasıdır. Hu­kuka aykırılık, işlenen fiilin hukuk düzenince tecviz edilmediğinin, mübah sa­yamadığının bir ifadesidir[1] [2]. Hukuka aykırılığın muhtevasını davranış normla­rı^ tayin eder.



[1]     DÖNMEZER/ERMAN II, no. 665; KUNTER, Kanunî Unsurlar, sh. 111 vd.; ALACAKAP- TAN, Suçun Unsurları, sh. 81; ÖZTÜRK, Ceza Hukuku, sh. 165.

[2]     Bu kavramın karşılığı olarak “uygarlık kuralları”, “uygarlık normları”, “kültür normları” gibi ifadeler kullanılmaktadır (KUNTER, Suçun Maddi Unsurları, sh. 86; DÖNMEZER/ERMAN II, no. 665, dn. 5; EREM, Genel Hükümler[8], sh. 35).

Uyan ceza akademiği, Türkçe'de kast diye bir sözcük yok! Bu kadar basit bir cümleyi yazamıyorsan kitap yazma!

 Failin korkak veya evhamlı olması nedeniyle, bir hukuka uygunluk ne­deninin koşullarında hataya düşmesi halinde, failin bu yanılgısı haklı gö- rülmüyorsa onu bu hukuka uygunluk nedeninden yararlandırmak mümkün değildir. Çünkü, failin yanılgısı taksirli olmakla birlikte, hareketi kastlıdır.

Henüz böyle bir icra memuru görmedim...

 

     İcra-İflâs Kanunu, icra memuruna haciz yapmak için gerektiğinde kapıyı kırarak, haczedilecek yere girme yetkisi verilmiştir.

7 Mayıs 2024 Salı

Akademisyenin komik görüşleri;

 

Failin, hukuka uygunluk nedenini kendisinin oluşturması halinde hukuka uygunluk nedeni uygulanmaz.[1]



[1] Öte yandan Demirbaş bu halde, kabadayının, karşısındaki tahrik ederek, kendisine saldırmasını sağlayıp, meşru müdafaadan yararlanamayacağını belirtmektedir. Demirbaş, s. 271. Ancak bu tez, meşru savunmaya ilişkin şartlara uymadığı gibi bir kişinin kabadayı olması hukuki bir statü değildir. Neye göre belirlenecektir? TCK m. 25, “haksız saldırı”, “defetme zorunluluğu”, “orantılı biçimde” ibarelerine yer vermiş olup, söz konusu değerlendirmeye katılmak mümkün değildir. Bununla birlikte, hakaret eden kişiye, ancak hakaret edilmesi halinde özel tahrik hükümlerinin uygulanması mümkün olmakla birlikte, ateş ederek tahrik eden kişiye karşı silah kullanan kişinin bizatihi meşru savunma şartları değerlendirilecektir.

Koğuşturma

 

    Koğuşturma şartlarından da farklıdır. Koğuşturma şartlarında suç tüm un­surlarıyla tamamlanmakla birlikte, yargılamaya başlanması, bazı usuli şart­lara bağlanmıştır.


Koğuşturma ne yaaa! 

9. Hariciye Koğuşuturması...

Son cümleye dikkat!

 

Hukuka uygunluk nedenlerinin özelliklerini şu şekilde sıralamak mümkün­dür[1]:

1.       Hukuka uygunluk nedeninin varlığı halinde, tipe uygun hareketin hukuka aykı­rılığı ortadan kalkar. Bu durum, cezaya engel olan diğer hallerden ayrıdır:

a.       Kusurluluğu kaldıran hallerden farklıdır. İradeyi tamamen ortadan kaldıran (cebir, ikrah vb.) kusurluluğu kaldıran hallerde, fail belirli sebepler dolayı­sıyla, kusurlu hareket etme yeteneğine sahip değildir.

b.       Kişisel cezasızlık nedenlerinden de farklıdır. Kişisel cezasızlık nedenlerinde, fiil tipe uygun, hukuka aykırı ve kusurlu bulunmasına rağmen, kanunkoyucu birtakım sebeplerle faili cezalandırmamaktadır. Söz konusu suçun iştirak ha­linde gerçekleşmesi halinde, diğer şeriklerin cezalandırılması devam edecektir. Kişisel cezasızlık nedenlerine örnek olarak, TCK m. 167 gösterilebilir. Bu ba­kımdan çocuk arkadaşlarıyla babasmın arabasını çalarsa, kendisi TCK m. 167 nedeniyle cezalandırılamazken, diğer şerikler cezalandırılacaktır.

c.       Cezalandırılabilme şartlarından da farklıdır.



Bu kitap, satıştan kaldırılmalı... Özellik mi anlatıyor, farklılık mı? Farklılık anlatıyorsa neyden farkını anlatıyor; kusurluluğu kaldıran nedenlerden mi, kişisel cezasızlık nedenlerinden mi? 

"da" eki ne anlama geliyor. Önceki cümleyle uyumlu olsun diye mi? 

Bu nasıl bir anlatım? Ne yani? Yarım ya da eksik cümle bu... Hukuka uygunluk nedeni halinde kusurlu hareket etme yeteneği mi var?

 

1.       Hukuka uygunluk nedeninin varlığı halinde, tipe uygun hareketin hukuka aykı­rılığı ortadan kalkar. Bu durum, cezaya engel olan diğer hallerden ayrıdır:

a.       Kusurluluğu kaldıran hallerden farklıdır. İradeyi tamamen ortadan kaldıran (cebir, ikrah vb.) kusurluluğu kaldıran hallerde, fail belirli sebepler dolayı­sıyla, kusurlu hareket etme yeteneğine sahip değildir.


Gerçekten kötü...

Ama çok kötü bir anlatım...


Şimdi duruşmaya gelen avukatları daha iyi anlıyorum...

Böyle dandik bir anlatım var mı? Cezaya engel olan haller diye hukuki bir kavram mı var?

 

1.       cezaya engel olan diğer hallerden ayrıdır:

Bu nasıl kötü bir anlatım şekli...

 Bu dönemler geçtiğinde ceza profesörlerini özellikle Türkçe sınavanı alın lütfen...


"Hukuka uygunluk nedeninin sübjektif niteliğini kabul edenlere göre ise, bir hukuka uygunluk nedeninin etkili olabilmesi için, failin hukuka uygunluk nede­nini bilmesi ve en azından onun varlığına inanması gerekir. Failin hukuka uy­gun hareket etmiş olabilmesi için, hukuk düzenince korunan hak ve yararı ko­ruma düşüncesiyle hareket etmiş olması gerekir. Bu nedenle, yukarıdaki örnek­teki A’mn fiili, hukuka aykırıdır."


5 Mayıs 2024 Pazar

Sen...

 

Haksız bir şekilde büyüdün içimde...

 Gelmedin...

Görmedim...

Sayamadım bile kaç kez...

Ezdin...

Yıktın...

Yokmuşum gibi davrandın kaç kez...

Sayamadım bile...

Gereksiz, ölçüsüz, anlamsız bir şekilde büyüdün içimde...

Haksız...

Sıradanlaşmandı tek isteğim...

Olmadın işte...

bu bozma nedeninde hükmü kurmak zorundasın

Yapay Zeka Sadece Yeni Bir Tür Değil Biziz, Hepimiziz!

   

ABD'de yapay zeka baro sınavını geçmiş? 

İcra İflas Hukuku

 Bir bütün olarak çalışmayı tamamladım. 

Bu çalışmayı zeki olduğunu düşündüğüm bir arkadaşımla yayınlayacağım...

Kendisine durumu ilettim. 

İcra müdürü...

Büyük ihtimalle 2025 yılı Ocak ayını bulacak çalışmanın yayınlanması...

Kibir dağlarında gezinen, kendini birşey zanneden herkese duyurulur...


4 Mayıs 2024 Cumartesi

İngiltere Hindistan'a ne yaptı?

...

 Neden...

Neden...

Neden ...

Neden bu saçmalıklar...

Neden bu anlamsız kaçışlar...

Ne yaptım ben sana...

Ne bekledim...

Ne umdum...

Sıradanlaşmak, 

Sıradanlaşmandı tek dileğim...

Neden ...

Neden...


aklımda-

 sın

TIBBİ ETİK