1 Şubat 2025 Cumartesi

Kalemin Sırrı -4

 Selçuklu döneminde, Aksaray'ın kalbinde, muhteşem bir cami yükseliyordu: Ulu Cami. Cami, sadece ibadet edilen bir yer değil, aynı zamanda ilim ve sanatın da buluşma noktasıydı. Caminin hat sanatıyla ünlü hocası, Şeyh İdris, herkes tarafından saygıyla anılırdı. Şeyh İdris, sadece bir hattat değil, aynı zamanda büyük bir bilgeydi. Onun elinden çıkan her yazı, adeta canlanır, okuyanın ruhuna işlerdi. Ancak Şeyh İdris'in bir sırrı vardı: Özel bir kalemi. Bu kalem, Ulu Cami'nin inşası sırasında, caminin temellerine konulan bir hazineydi ve kalemle yazılan her şey, bir şekilde gerçeğe dönüşürdü.

Kalem, sadece saf niyetle kullanıldığında işe yarıyordu. Eğer yazan kişinin kalbinde kötülük varsa, kalem o kişiyi tüketiyordu. Şeyh İdris, bu kalemi yıllarca saklamış ve sadece büyük ihtiyaç anlarında kullanmıştı. Ta ki, bir gün Ulu Cami'ye yeni bir öğrenci gelene kadar...

Öğrencinin adı Yusuf'du. Aksaray'ın kenar mahallelerinden birinde yaşıyordu. Babası, Ulu Cami'nin inşasında çalışmış, ancak bir kaza sonucu vefat etmişti. Yusuf, annesiyle birlikte zor günler geçiriyordu. Bir gün, Ulu Cami'ye geldi ve Şeyh İdris'in derslerine katılmaya başladı. Şeyh İdris, Yusuf'un gözlerindeki saf niyeti gördü ve ona bir şans verdi.

"Kalemin sırrını öğrenmek istiyorsan, önce sabretmeyi ve ilim öğrenmeyi kabul etmelisin," dedi Şeyh İdris. Yusuf, bu sözü ciddiye aldı ve her gün Ulu Cami'de çalışmaya başladı. Önce Kur'an-ı Kerim'i, sonra felsefe ve matematik öğrendi. Aylar geçti, Yusuf sabırla çalışmaya devam etti.

Bir gün, Şeyh İdris, Yusuf'u caminin gizli bir odasına çağırdı. Odada, eski bir sandık vardı. Sandığı açtı ve içinden o özel kalemi çıkardı. "Bu kalem, Ulu Cami'nin temellerine konulan bir hazineydi. Onunla yazdığım her şey gerçek olur. Ama bu gücü kullanmanın bir bedeli var. Kalem, yazanın niyetini sınar. Eğer niyetin saf değilse, kalem seni tüketir."

Yusuf, kalemi eline aldığında, bir sıcaklık hissetti. Şeyh İdris, ona bir kağıt uzattı ve "Hayatındaki en büyük dileğini yaz," dedi. Yusuf, kalemi kağıda değdirdi ve içinden geçenleri yazmaya başladı. Yazdıkça, kalemden yayılan bir enerji hissetti. Yazmayı bitirdiğinde, Şeyh İdris kağıdı aldı ve okudu.

"Senin dileğin, sadece kendin için değil, tüm Aksaray halkı için barış ve huzur. Bu, kalemin gücünü doğru kullanacağının işareti," dedi Şeyh İdris. Yusuf, o günden sonra kalemin sırrını öğrenmiş oldu. Ama asıl öğrendiği şey, gücün büyüklüğünden çok, onu nasıl kullandığının önemli olduğuydu.

Yıllar sonra, Şeyh İdris vefat ettiğinde, kalem Yusuf'a kaldı. Yusuf, kalemi kullanarak Ulu Cami'de ve Aksaray'da yaşayan insanlara yardım etmeye başladı. Kalemin sırrı, onun elinde bir umut ışığına dönüştü. Ulu Cami'nin duvarları, Yusuf'un yazdığı yazılarla doldu ve herkes onun hikayesini konuşur oldu. Kalemin sırrı, aslında insanın kendi yüreğinde olduğunu herkese öğretti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

yapay zekanın yazdırdığı

 Konyavî durur, sanır ki velî, Cehl ile dolmuş, olmuş delî. Ne ilm ü irfân ne hikmet bilir, Duydukça titrer Hakk’ın dili. Lâkin sorsan, sözü...

TIBBİ ETİK