<22.09.2010 tarihinde saat 17.00 sıralarında görevlerini ifa etmekte olan kolluk görevlilerinin, Şirinevler Mahallesi, Mareşal Fevzi Çakmak Caddesi üzerinde durumlarından şüphelendikleri sanıklar Ömer ve Zihni'yi fiziki takibe aldıkları, aynı cadde üzerinde bulunan telefon kulübelerine yanaşan sanıklardan Ömer'in kulübe içerisine girdiği ancak görüşme yapmadan ayrıldığını, daha sonra sanıkların Şirinevler Meydanında bulunan bir büfedeki kontörlü telefon ile görüşme yaptıklarını, görüşme sonrasında Mareşal Fevzi Çakmak Caddesini takiben Fetih Caddesi istikametine yöneldiklerini, sanıkların aşırı tedirgin hâl ve hareketlerde bulunduklarını gören görevlilerin, Mareşal Fevzi Çakmak Caddesi, 5. Sokak girişinde sanıkları durdurdukları, kimlik tespiti sırasında sanık Ömer'in, yanında bulunan sanık Zihni'nin omzunda asılı bulunan spor çantaya baktığı ve tedirgin davranışlar sergilediğini görmeleri üzerine, sanık Zihni'ye çantada ne olduğunu sordukları sırada sanık Ömer'in “Abi çanta benimdir, vallahi de çantada bir şey yok, bırakın bizi gidelim” şeklinde cevap verdiği, inceleme yapmak için çantayı isteyen görevlilerin sanıkların çantayı rızalarıyla teslim etmeleri sonrasında yaptıkları aramada içerisinde esrar bulunan suç konusu (2) paketi görüp muhafaza altına aldıkları olayda;
Uyuşturucu maddelerin, sanık Ömer'in kendisine ait olduğunu söylediği ve diğer sanık Zihni'nin omzunda asılı bulunan, adı geçenlerin eşyası niteliğindeki spor çanta içerisinde yapılan aramada gerçekleştirilen işlemin PVSK'nın 4/A maddesi kapsamında yoklama ve kontrol olarak değerlendirilemeyeceği, suç konusu uyuşturucu maddelerin ele geçirilme anına kadar suçüstü hâlinin de söz konusu olmadığı, üzerlerinde yoklama veya araçlarında kontrol yapılan kişilerin yanlarında bulunan valiz veya çantalarında gerçekleştirilecek arama işlemi için, CMK'nın 116 ve devamı maddeleri uyarınca hâkimden karar veya Cumhuriyet savcısından yazılı emir alınması ya da PVSK'nın 9. maddesi gereğince usulüne uygun olarak alınmış bir önleme araması kararının gerekli olduğu, ancak dosya kapsamında bu tür bir arama kararı ya da yazılı arama emrinin bulunmadığı, istenmesi üzerine suç konusu uyuşturucu maddelerin içerisinde bulunduğu çantanın sanıklar tarafından görevlilere teslim edilmesinin, gerçekleştirilecek arama işlemi için hâkimden karar veya Cumhuriyet savcısından yazılı emir alınması zorunluluğunu ortadan kaldırmayacağı ve yapılan bu işleme hukuki geçerlilik kazandırmayacağı da anlaşıldığından, suç konusu uyuşturucu maddenin hukuka aykırı olarak elde edilen delil niteliğinde olması nedeniyle Anayasanın 38. maddesinin 6. fıkrası ile CMK'nın 206. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi, 217. maddesinin 2. fıkrası, 230. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca hükme esas alınamayacağı, hukuka uygun olmayan arama işlemi sonucunda ele geçirilen maddi deliller değerlendirme dışında tutulduğunda, sanıkların atılı suçu işlediklerini gösterir mahkumiyeti gerektirecek nitelikte başkaca delilin de bulunmadığı dikkate alındığında, sanıkların beraatlerine dair verilen Yerel Mahkeme hükümlerinin onanmasına ilişkin Özel Daire kararında bir isabetsizlik bulunmadığı kabul edilmelidir.