25 Haziran 2019 Salı

YABANCI DİL ÇALIŞMAK



Kolej mezunu değilim. Hayatımın hiçbir döneminde dershane, kurs ya da özel ders gibi bir şey görmedim ya da almadım. Buna rağmen yabancı dil bilmek ve öğrenmek konusunda oldukça fazla hırsım vardı.

Turizm Otelcilik öğrencisi olduğum yıllarda İngilizce dışında, Fransızca, Almanca ve Arapça kitaplar almıştım. Özellikle Fransızca ve Almanca olanlarını hala saklarım ve zaman zaman tekrar ederim. Bunlar en azından belli bir seviyeden daha aşağı düşmememi sağlıyorlar.

Tabi hukuk fakültesi yıllarında da yaz dönemlerinde bu kitapları yine geldiğim seviyeyi korumak için sürekli tekrarlardım.

Ve artık internet dünyası var. Buna rağmen bu eski kitaplarımı elimden çıkartamıyorum. Youtube kadar vikipedi de muhteşem bir fırsat.

Pek tabi kolej mezunu olmadığım için kelime dağarcığı benim için her zaman çok önemli oldu. Bu nedenle öğrenmeye çalıştığım dillerde kelime dağarcığımın iyi olmasını hep önemsedim. Gramer konusunda kolej ya da özel ders alanlarla yarışabilmem mümkün değildir. Aradaki farkı kelime dağarcığı ile kapatabilirdim. Bu nedenle Almanca ve Fransızca'dan oldukça iyi kelime hazinesi yaptığımı söyleyebilirim.

Aynı şeyi Rusça'dan yapmak çok zor. Rus dili, Napolyon ya da Hitler'in Moskova harekatı gibi. Zahmetli ve gerçekten ele geçirilmesi, korunması, belli bir düzeye gelinmesi ve o düzeyin korunması çok zor.

Mesleğe ilk başladığım zamanlarda başlamıştım Rusça'ya ve hala akıcı bir Rusçam yoktur. Öğrenmek isteyenlere tavsiyem buna harcayacağınız zamanı İspanyolcaya ayırın. Daha önce her Türk mutlaka Rusça bilmeli diye düşünüyordum.

21 Haziran 2019 Cuma

1.DÜNYA SAVAŞININ EN FAZLA KAYIP VERİLEN CEPHELERİ

1. 100 Gün Taarruzu (Toplam 1.855.369 ölü)
2. Bahar Taarruzu (Toplam 1.539.715 ölü)
3. Somme Muharebesi (Toplam 1.219.201 ölü)

4-Verdun Muharebesi (Toplam 976.000 ölü)

5-Passchendaele Muharebesi (Toplam tahmini ölü 848.614)

6-Sırbistan Müdahalesi (Toplam 633,500+ ölü)

7-Marnes Muharebesi (Toplam 483.000 ölü)
8-Gelibolu Muharebesi Toplam 250.000 şehit, 250.000 ölü (yaklaşık)

9-Arras Muharebesi ( Toplam 278.000 ölü)

10-Tannenberg Savaşı (Toplam 182.000 ölü)

Hazreti Musa (A.S.)

Hazreti Musa, Allahü teâlâya suâl etti:
- Ya Rabbi! Hangi kulların sana sevgilidir?
- Beni zikredip, unutmayan kullarım.
- Hangi kulların en iyi hüküm verir?
- Hak ile hükmedip, nefsine uymayanlar.
- Hangi kulların daha büyük âlimlerdir?
- Bildiğini insanlara öğreten, doğruya götüren sözü dinleyen, kötü sözden kaçınan.
- Ya Rabbi! Hangi kulunun ameli daha hayırlıdır?
- Dili yalan konuşmayan, kalbi günah ile meşgul olmayan ve zina yapmayan.
Abdullah bin Mes’ûd hazretleri buyurdu ki:
Musa aleyhisselâm, Tûr-i Sina’da gözünden
perdeler kaldırılıp, Arşı âlâya kadar her şeyi görünce;
Arşın gölgesinde bir kulun oturduğunu gördü ve suâl etti:
- Ya Rabbi, bu kimdir?
- İhsanım ile insanlara verdiğime haset etmeyen, ana babasına iyilik eden, koğuculuk yapıp dolaşmayan bir kuldur.
Bunun üzerine Hazreti Musa dedi ki:
- Ya Rabbi! Vaki olan hatamı ve senin bildiğin kusurlarımı mağfiret eyle.
- Bu sana yeter.
- Ya Rabbi! Yapacağım amellerden katında en sevgilisi hangisidir?
- Beni hatırlayıp, unutmaman.
- Amel bakımından hangi kulun iyidir?
- Yalan söylemeyen, fâcir olmayan, zina etmeyen, güzel ahlâklı mümin.
- En kötü amel işleyen kulların hangileridir?
- Kötü ahlâklı, aşikâre ve devamlı günah işleyen; gece ölü gibi hareketsiz, gündüz ise tembel olan.

Peygamberler Tarihi ansiklopedisi s. 162, 163
Türkiye Gazetesi Yayınları, C. 2.


15 Haziran 2019 Cumartesi

Herhangi bir arama kararı bulunmaksızın, durumundan şüphelenilen kişilerin aranması halinde hukuka uygun aramadan söz edilemez.

<22.09.2010 tarihinde saat 17.00 sıralarında görevlerini ifa etmekte olan kolluk görevlilerinin, Şirinevler Mahallesi, Mareşal Fevzi Çakmak Caddesi üzerinde durumlarından şüphelendikleri sanıklar Ömer ve Zihni'yi fiziki takibe aldıkları, aynı cadde üzerinde bulunan telefon kulübelerine yanaşan sanıklardan Ömer'in kulübe içerisine girdiği ancak görüşme yapmadan ayrıldığını, daha sonra sanıkların Şirinevler Meydanında bulunan bir büfedeki kontörlü telefon ile görüşme yaptıklarını, görüşme sonrasında Mareşal Fevzi Çakmak Caddesini takiben Fetih Caddesi istikametine yöneldiklerini, sanıkların aşırı tedirgin hâl ve hareketlerde bulunduklarını gören görevlilerin, Mareşal Fevzi Çakmak Caddesi, 5. Sokak girişinde sanıkları durdurdukları, kimlik tespiti sırasında sanık Ömer'in, yanında bulunan sanık Zihni'nin omzunda asılı bulunan spor çantaya baktığı ve tedirgin davranışlar sergilediğini görmeleri üzerine, sanık Zihni'ye çantada ne olduğunu sordukları sırada sanık Ömer'in “Abi çanta benimdir, vallahi de çantada bir şey yok, bırakın bizi gidelim” şeklinde cevap verdiği, inceleme yapmak için çantayı isteyen görevlilerin sanıkların çantayı rızalarıyla teslim etmeleri sonrasında yaptıkları aramada içerisinde esrar bulunan suç konusu (2) paketi görüp muhafaza altına aldıkları olayda; Uyuşturucu maddelerin, sanık Ömer'in kendisine ait olduğunu söylediği ve diğer sanık Zihni'nin omzunda asılı bulunan, adı geçenlerin eşyası niteliğindeki spor çanta içerisinde yapılan aramada gerçekleştirilen işlemin PVSK'nın 4/A maddesi kapsamında yoklama ve kontrol olarak değerlendirilemeyeceği, suç konusu uyuşturucu maddelerin ele geçirilme anına kadar suçüstü hâlinin de söz konusu olmadığı, üzerlerinde yoklama veya araçlarında kontrol yapılan kişilerin yanlarında bulunan valiz veya çantalarında gerçekleştirilecek arama işlemi için, CMK'nın 116 ve devamı maddeleri uyarınca hâkimden karar veya Cumhuriyet savcısından yazılı emir alınması ya da PVSK'nın 9. maddesi gereğince usulüne uygun olarak alınmış bir önleme araması kararının gerekli olduğu, ancak dosya kapsamında bu tür bir arama kararı ya da yazılı arama emrinin bulunmadığı, istenmesi üzerine suç konusu uyuşturucu maddelerin içerisinde bulunduğu çantanın sanıklar tarafından görevlilere teslim edilmesinin, gerçekleştirilecek arama işlemi için hâkimden karar veya Cumhuriyet savcısından yazılı emir alınması zorunluluğunu ortadan kaldırmayacağı ve yapılan bu işleme hukuki geçerlilik kazandırmayacağı da anlaşıldığından, suç konusu uyuşturucu maddenin hukuka aykırı olarak elde edilen delil niteliğinde olması nedeniyle Anayasanın 38. maddesinin 6. fıkrası ile CMK'nın 206. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi, 217. maddesinin 2. fıkrası, 230. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca hükme esas alınamayacağı, hukuka uygun olmayan arama işlemi sonucunda ele geçirilen maddi deliller değerlendirme dışında tutulduğunda, sanıkların atılı suçu işlediklerini gösterir mahkumiyeti gerektirecek nitelikte başkaca delilin de bulunmadığı dikkate alındığında, sanıkların beraatlerine dair verilen Yerel Mahkeme hükümlerinin onanmasına ilişkin Özel Daire kararında bir isabetsizlik bulunmadığı kabul edilmelidir.

Adana'da sıradan bir gün; 10.23'üncü saniye cam silicisi cama yapışık





Adana'da sıradan bir gün, 10.23'te araç üzerinde bir şahıs var. Muhtemelen kavşaklardaki cam silicilerden biri, para isteyip askıntı olunca araç sürücüsü cama yapışık vaziyette sürüyor.  17.32'de ise kavşakta muhtemelen düğün aracının çarptığı motosikletten yola ve orta refüje savrulan gençler var. Kaza yapan gençler öncesinde makas ata ata ve kavşağa yaklaşmasına rağmen anormal hızda geliyorlar. Bunlar, videoda yok. Kaza olduğunu ben de kavşağa geldiğimde farkettim. Bu anormal sürüş nedeniyle yaralananlara acınsa mı bilemiyorum....

Her iki olay için de ihbarda bulunmalı mıyım bilemedim. 

Bir gün Dağılcak mesire yerine giderken yolda önümüzde bir kaza oldu. 

Bu kazayı hemen 112 acil servise bildirdim. Yaralananlara yardım için koştum. Ambulansı orada bulunanlarla birlikte bekledik. Bizim ihbarda bulunduğumuz ambulans değil de yoldan tesadüfen geçen ambulans durdu ve yaralıların yarısını alarak olay yerinden ayrıldı. Biz de orası artık çok kalabalık olduğu için ayrıldık. 

Biraz sonra jandarma olduğunu söyleyen bir eleman aradı. Kaza mahallini aradıklarını bulamadıklarını belirterek asılsız ihbar imasında bulundu. Ben de kendimi tanıtarak ihbarın doğru olduğunu kaza mahallini ve ambulansın gelmesi nedeniyle olay yerinde ayrıldığımızı kaza üzerinden de 1 saate yakın zaman geçtiğini belirttim. 

Bu konuşmadan yaklaşık yarım saat kadar sonra ilk arayanın komutanı olduğu anlaşılan bir başka jandarma arayarak asılsız ihbar imasıyla yeniden kaza mahallini bulamadıklarını söyledi. Kendisini uyardım ve yaralıların bir kısmının hastaneye götürüldüğünü de söyledim. 

Sorumluluk bilincine sahip, kamu görevlisi sıfatı da bulunan bir vatandaş olarak ihbarda bulunmak ister misiniz daha ? 






14 Haziran 2019 Cuma

Stanford Hapishane Deneyi



Bu haftaki ilginç konu Stanford hapishane deneyi. 


Deney, esas olarak öğrenciler arasında yapılıyor. Deneyi yapan sosyal psikolog Philip Zimbardo. 

Stanford üniversitesinin bodrum katını birebir gerçeğine uygun hapishane yaparak başlar. Deney iki hafta sürecektir. Deneklere haftalık 85 dolar verilecektir. 


24 öğrenciden rastgele seçilen 12 kişi gardiyan 12 kişi ise mahkum olacaktır. 

24'ü öğrenci olmak üzere toplam 70 kişilik bir ekip tarafından yürütülen deney 14 Ağustos 1971 günü başlar. 

Mahkum rolünde olan öğrenciler, 14 Ağustos sabahı gerçek karakolun işbirliğiyle kelepçelenerek tutuklanırlar. Tutuklamayı Palo Alto polisi silahlı soygun suçlamasıyla yapar. 

Fotoğrafları çekilir, mahkum kıyafetleri giydirilir ve üç kişilik hücrelere konulurlar. 

Gardiyanlar: 
“Mahkumlar üzerinde can sıkıntısı hissi yaratabilirsiniz, bir dereceye kadar korku yaratabilirsiniz ve onların hayatlarını tamamen rastgele güçler tarafından, sistem tarafından, sizler ve bizler tarafından kontrol edildiği hissine kapılmalarını sağlayabilirsiniz. Ve kesinlikle özel hayatları olmayacak. Onların bireyselliklerini çeşitli yollarla ellerinden alacağız. Genellikle bunun sonucunda, kendilerini güçsüz hissederler, bunu bekliyoruz. Yani bunun sonucunda, biz tüm güce sahip olacağız, onlarsa hiçbir güce…”  şeklinde beyanlarda bulunularak deneye hazırlandılar. 

Hiçbir şekilde gardiyanların şiddet uygulaması mümkün değildi. İstedikleri psikolojik baskıyı yapabilmeleri mümkündü. Gardiyan kıyafetlerini giyerek tahta sopalar aldılar. Ayrıca göz teması kurmamaları amacıyla aynalı gözlükler verildi. Amaç gardiyanların duygularının mahkumlar tarafından algılanmasının önlenmesiydi. 


Deneyin ilk günü gece yarısı 02.30 itibarıyla düdükler çalınarak derin uykularından zorla uyandırılan mahkumlara numaralarıyla hitap edildi. Mahkumlar, deneyin parçası oldukları-özgür oldukları bilincinde olsa da gardiyanlar rollerine kendilerini daha çok kaptırmışlardı. İlk geceki bu uygulama sırasında deneklerden 3'ü ağlamaya başladı. Bunlardan birisi sinir krizi geçirerek deneyi bırakmak istedi. Ancak sözleşmede yer almasına rağmen, mahkumlardan hiçbirisi hapishaneden ayrılmak istememişti. 


İkinci gün her iki taraf da rollerini daha çok benimsediler ve mahkumlar kapıları yataklarla açılmaz hale getirmeye başladılar. Protesto için kıyafetlerini çıkartarak, gardiyan talimatlarına uymayacaklarını ilan ettiler. 
Şiddet olayı daha da tırmanmaya başladı. Deney alanı mahkum ve gardiyanların da bildiği üzere kameralarla çevrelenmişti. Ancak kameraların olmadığı yerde gardiyanlar şiddet eğilimi göstermeye başladılar. Hatta bu tür eylemlerde yardım isteyen mahkumların talepleri diğer gardiyanlarca görmezden gelindi. Gardiyanlar, ellerindeki gücü eziyete dönüştürmeye başlamışlardı. Giderek, üstlendikleri rolde eziyetten keyif duyar bir hale geldiler. Zaman geçtikçe gardiyanlardaki sertlik dozu arttı. Keyfi uygulamalar, küfürler, fiziksel müdahaleler ve cinsel tacizler yaşanmaya başladı. 


Deneyden ilk ayrılan denek ortaya küfürler etmeye başlayan, sürekli çığlıklar atmaya başlayan, öfke nöbetleri geçiren bir mahkumdu. Belki geriye dönüşsüz yaşadığı psikolojik travma nedeniyle 36'ncı saatte deneyden çıkarılması sağlandı. Buna rağmen diğer mahkumlar deneye devam ettiler. 

Deneyde Zimbardo'da hapishane müdürü rolündeydi ve bu role o da kendisini fazlasıyla kaptırmıştı. 

Deneyin 6'ncı gününe gelindiğinde gardiyanlar iyice vahşileşmişti. Mahkumlar ise daha fazla isyan etmeye başlamışlardı. Gardiyanlar isyancılara bazen açıkça bazen gizlice şiddet uyguluyordu. Hapishane müdürü rolündeki Zimbardo da bu uygulamalara sessiz kalıyordu. 
Bunun dışında isyan etmeyenler ödüllendiriliyor, mahkumlar ceza olarak süngerleri alınan metal yataklarda yatırılıyordu. 

Altıncı gün geldiğinde sadist gardiyanlar ve travmatik, sinik, korkak mahkumlar giderek ağırlaşan koşullar Zimbardo deneyi sonlandırma kararı aldı. Özellikle mahkumlar açısından geriye dönüşsüz sonuçlar doğabileceği korkusu deneyin sonlandırılmasına neden oldu. 



Zimbardo deneyi Das Experiment ve The experiment adıyla iki kez filmleşti. Deney çok sayıda makaleye konu oldu. 


Kaynakça: 
https://onedio.com/haber/9-maddede-tarihe-dusen-kara-bir-leke-stanford-hapishane-deneyi-521106
https://evrimagaci.org/stanford-hapishane-deneyi-guc-insanlarin-gozunu-nasil-donduruyor-944
https://www.wannart.com/acimasiz-bir-psikolojik-inceleme-stanford-hapishane-deneyi/
https://gaiadergi.com/stanford-hapishane-deneyi-milgram-deneyinin-soyledikleri-uzerine-bir-yeni-turkiye-analizi/







Dünyanın en gereksiz işe yaramaz adamını alın, bir gişe memuru yapın. Kendini önemli biri zannedip hemen sizi aşağı görecektir




Dostoyevski,



Adresini bilen sözler, 

13 Haziran 2019 Perşembe

MERKEZ PARK



Sabah sporu için Merkez Park'taydım. Yaklaşık 2 saatlik yürüyüş ve koşudan sonra bilgisayarımın başındayım.

Burası bugüne kadar gördüklerimin içerisinde ağaç, bitki, çiçek çeşitliliği bakımından İzmir fuarı dahil gördüklerimin en iyisi.

Irmak üzerinde iki asma köprüsü, Sheraton ve Hilton otelleri ile Sabancı Camii, mükemmel bir peyzaj ile gerçekten güzel bir görsellik katıyor.

Sabah çok sayıda spor yapan var. Ama gönül isterdi ki daha fazla olsun. Bir de şu köpekleriyle gelenler tasmasız gezdirme yapmasın. 

12 Haziran 2019 Çarşamba

EN İYİ CEZA ÖZEL DERS KİTABI



Bir numara tabi ki Yargıtay'ın da aynı kanaatte olduğu Tezcan/Erdem/Önok'a ait olan çalışma. Gerek karşılaştırma gerekse uygulamaya bir nebze de olsa ışık tutabilme açısından gerçekten iyi.

İki numara ise Özbek vd.. Yani İzmir ekibine ait olan çalışma.


Akademik olma iddiasındaki herkese ait ceza özel/ceza genel kitaplarının çoğunun birden fazla baskısının bulunması nedeniyle bu değerlendirmeyi yapıyorum. Bundan sonraki aşama bütün Ceza Özel Hukuku konulu çalışmalara puan verme konusunda olacak.


Örneğin,

Tezcan/Erdem/Önok, 100 üzerinden 80 gibi.
Özbek ve diğerleri 75 gibi.

Pek tabi bu değerlendirmede, ceza özel konularının tamamını karşılama, Yargıtay kararlarında kullanım, Türk dilini kullanma becerisi, uzun ve karmaşık cümlelerden kaçınma, didaktik olabilme, sıkıcı olmama, atıf yapılabilme, gerçekten parasının karşılığını verebilme gibi ölçütler dikkate alınmalı.


Ceza Özel Hukukunun tamamını karşılama:

Yargıtay kararlarında kullanım,

Türk dilini kullanma becerisi,

Uzun ve karmaşık cümlelerden kaçınma ,

Didaktik olabilme

Sıkıcı olmama,

Atıf yapılabilme,

Fayda bedel ölçütü,

Kapak/sayfa kalitesi,

Yayınaevi kalitesi,

Ulaşılabilirlik,

Baskı adedi,

Google ve internet görüşleri,



Buna göre akademik çalışmaların tamamını buradan puanlayacağım.


Özellikle bazıları var ki bırakın öğrenci yetiştirmeyi, kitaplarına uyan vatandaşın başı sağlam yanar. Açılacak ceza davalarının ardı arkası kesilmez. Bu nedenle akademik zannederek alınan kitapların UYGULAMACILAR tarafından yapılan değerlendirmeleri dikkate alınmalıdır. 

aklımda-

 sın

TIBBİ ETİK