22 Mayıs 2023 Pazartesi

doğu timur ve kosovo

 


Tezcan/Erdem/Önok'ta sayfa 445. 

Timur ne la?

Kosovo ne? 

21 Mayıs 2023 Pazar

Leş gibi çeviri:

 "Mahkemenin, uluslararası ceza hukuku bakımından çok önemli bir katkısı, Tadic davasına ilişkin İstinaf dairesi kararında, uluslararası olmayan silahlı çatışmalarda uygulanabilir bazı kuralların ihlallerinin de savaş suçu teşkil edeceğini tespit etmesi olmuştur."

Tezcan/Erdem/Önok, s. 351. 

Kısaca: 

İç çatışmalarda da savaş suçuna ilişkin hükümler uygulanabilir. 

20 Mayıs 2023 Cumartesi

Son çalışmanın önsözü

 

Bu çalışmayı öncelikle bir hakemli makale olarak hazırlamıştım. Yaklaşık 6 hakemden geçti. Bir kısmından olumlu rapor almasına rağmen çalışmayı çektim. Bir kısım hakem değerlendirmelerini ise kişisel ve bilimsellikten uzak değerlendirdiğim için çalışmayı göndermiş olduğum dergiden çektim. Aralarında 45 kaynak kullanarak gönderdiğim makaleyi, “kaynak sayısı bakımından yetersiz” değerlendireninden, yabancı dil özetinin, gramer açısından sorunlu olduğuna ilişkin değerlendirmeler bulunmaktaydı. Tarih bölümüne atıf yapmamı talep edenler olduğu gibi 2005 yılında hazırladığı doktora tezine atıf yapmamı bekleyenler dahi vardı. Aynı sayfasında birbiriyle çelişki taşıyan ve uluslararası literatüre uygun düşmeyen anlatımlarla hazırlanmış çalışmalara atıf yapmamın istenmesi de ayrı bir tuhaflıktı.

Bu çalışma bütün bu eleştirilerin karşılandığı ve karşılığının Türk kamuoyundan beklendiği bir çalışma haline getirilmiştir. Öte yandan hakemli makale yazımına ilişkin uluslararası ölçekte başarı kazanmış üniversitelerin, atıf ve intihal konularının, konuyla ilgili hakemlik yapmaya hevesli yazarlarımızca okunması konuya ilişkin eleştirileri azaltacaktır. Özellikle belirteyim:

i-Çok sayıda temel kitapta aynı olarak anlatılan konulara atıf yapılmaz.

ii-Tarihçeye atıf yapılmaz.

iii-Amaca uygun kaynak kullanımı zamandan ve zihinsel uğraşıdan tasarruf sağlar.

13 Mayıs 2023 Cumartesi

Öküz

 




Müdür? 


    Emekli olmuş da siyaset yapıyormuş, 



:)      :)      :)

9 Mayıs 2023 Salı

Doçentlik başvurusu,

 En adaletsiz ve en basiretsiz olan üzerinden oyun kurmuştum. 

Olmadı...

Muhtemelen haberleşme programları üzerinden diğerlerini ayarttı basiretsiz adaletsiz eleman, 

Ama oyun bitmedi. 

Başta A.G. hepsinin gerçekte adliyede mübaşir kadar bile bilgilerinin olmadığını gösterme zamanı...


7 Mayıs 2023 Pazar

Bu da Yurtcan'ın Türkçesi,

 Aldatma, ifade veren ya da sorguya çekilen kişiye karşı hukuka ay­kırı yöntemler kullanılarak onun kendi özgür iradesi ile düşünüp karar vererek bunu uygulamanın etkilenmesi anlamına gelir.

Yurtcan, s. 173. 

DURUŞMA VE ÖZTÜRK İLE DİĞERLERİ

 

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması için mahkeme yalnız failin kişiliğine ve duruşmadaki tutum ve davranışlarına dayanabileceğinden, bunun dışındaki bir neden örneğin suçun işlenmesindeki özellikler, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesine ya da verilmemesine dayanak yapılamaz. Duruşmada hazır bulunmaması ya da sıklıkla hâkimlerin değişmesi hallerinde duruşmadaki tutum ve davranış konusundaki kanaatin nasıl elde edileceği Öztürk vd. tarafından sorgulanmakta olup,[1] CMK m. 221/1-b gereğince duruşmanın seyri tutanaklarla tespit edilmektedir. Duruşma tutanaklarına yansıyan olumsuz bir tavrı bulunmadığı takdirde duruşmadaki tutum ve davranış tutanak içeriklerinden anlaşılabilmektedir.



[1] Öztürk vd., s. 647.

Uygulamada(!)

 

Öztürk vd., uygulamada ikrar temin etmek, öç almak veya devletin gücünü göstermek veya sanığın kulağına küpe olmasını temin için korkutmak, toplumsal infiali yatıştırmak amacıyla tutuklama kararı verildiğini öne sürmektedir.[1]Belirtilen nedenlerle tutuklama yapılması, TCK m. 109 kapsamında kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma ve TCK m. 257 gereğince görevi kötüye kullanma suçlarını oluşturur. Eğer somut bir olaya ilişkin böyle bilgi var ve suç duyurusunda bulunulmuyorsa, TCK m. 278 gereğince suçu bildirmeme suçu oluşmaktadır. Aksi halde ise –somutlaştırılamadığı için eleştiri kapsamında kabul edilmesi mümkün olmayan bu tip eylemler- TCK m. 301 kapsamında, devletin kurum ve organlarını aşağılama kapsamında değerlendirilebilir niteliktedir.



[1] Öztürk vd., s. 462.

YORUMLU-YORUMSUZ

 Öztürk vd., s. 415. 

Sonuç olarak, Anayasa ve CMK’da yer verilen delil yasaklarına ilişkin düzenlemeler hem karşılaştırmalı hukuktaki düzenlemeler ve hem de AİHM içtihatlarından daha ileri düzeydedir. Uygulamanın da bu konuda gerekli titizliği göstermesi, adil yargılama ilkesine uygun bir ceza muhakemesinin oluşturulmasına önemli katkı sağlayacaktır.


Aslında düzenlemenin neden hatalı olduğunu anlatmış. AİHM bile bu kadar ileri gitmedi demek istemiş...

BİNBİR GÜÇLÜKLE İKRARA HAZIRLAMAK, KÖŞEYE SIKIŞMAK?

 

Gerçekten örneğin, sanığı, binbir güçlükle tam ikrara hazırlamışken elinde kovası ve süpürgesi ile temizlikçi kadının içeri gir­mesi veya çaycının çay bardaklarını toplaması veya başka bir meslektaşın bir konuda soru sormaya gelmesi, veya telefonun çalması o ana kadar yapılmış bulunan ve belki de saatlerce sürmüş bulunan bir işi berbat edebilir. Bu tür ta­lihsiz olaylar, köşeye sıkıştığı için ikrar etmeye razı olan ve suçu nasıl işlediğini anlatmaya başlayan sanık için bu durumdan kurtulmasını temin edecek yeni bir bahane bulabilmesi bakımından büyük bir fırsattır. Bu fırsatı ona hiç bir zaman vermemek lazımdır. Bu nedenle sorgu odasının dış etkilerden uzak bir yerde bulunması ve buraya her isteyenin girememesi gerekir.


Öztürk vd. s. 370. 

Sorgu

 Sorgu işlemini yapan yetkilinin etrafına ve sorguya çektiği şahsa karşı DAVRANIŞI, TUTUMU; kaba veya nazik, güler yüzlü veya asık suratlı, taraflı veya tarafsız, saygılı veya saygısız olması sorgu işlemi bakımından son derece önemlidir. Sorgunun başarılı olmasını isteyen yetkili sorgu sırasında TABİİ OLMALI; SUNÎ DAVRANIŞLARDAN KESİNLİKLE KAÇINMALIDIR. Sanığa kural olarak, NAZİK, GÜLER YÜZLÜ, SAYGILI VE TARAFSIZ dav­ranmaya çalışılmalıdır. Ancak, sorguya çeken ile çekilen arasında daima bir MESAFE bulunmalı; sanıkla kesinlikle yüz göz olunmamahdır. Sanığa gerekti­ğinden fazla yakın ve anlayışlı davranılması onu YALAN söylemeye de itebilir. Fakat mesafeli davranırken de sanıktan tamamen uzaklaşılmamalıdır. SORGU, SANIKLA İYİ İLETİŞİM KURULABİLDİĞİ, SORGUDA GÜVEN ORTAMI YARATILABİLDİĞİ ÖLÇÜDE BAŞARILI OLUR. Sorguya çeken yetkili, gerektiğinde, aşağıda ele alacağımız TAKTİKLERDEN hangisinin seçildiğine bağlı olarak KARARLI VE SERT BİR TUTUM İÇİNE DE girebilmelidir. 

Öztürk vd., s. 365. 

Kaç kez sorgu yaptınız,

Kaç ifade aldınız, 

Hiç mi duruşmaya çıkmadınız, 

Hiç mi sanık görmediniz, 



Türk hakimlerini geçtim, İspanyol hakimlerin hazırladıkları Türkçe kitaplar var hiç olmazsa bunları inceleyin bu çalışmaları ondan sonra yapın...

Çok komik, "Sorguda katip bakımlı olmalı",

 

Sorgu işlemi sırasında bir ZABIT KATİBİ de görev yapıyorsa, dış gö­rünüş bakımından sorgu işlemi yapan yetkili için söylenenler onun için de geçerlidir; yani o da her yönden bakımlı olmalıdır. Ayrıca, zabıt katibinin, sorgu işleminin kesintiye uğramasına, konsantrasyonun bozulmasına, sorgu merasiminin ciddiyetinin kaybolmasına yol açacak davranışlardan kesinlikle kaçınması; yapılan beyanlara hiçbir tepki göstermemesi gerekir. Örneğin, zabıt kâtibinin sanıkla konuşması veya onun sözlerine gülmesi asla kabul edilemez.


Öztürk vd., s. 366. 

Konuyu anlatsam mı anlatmasam mı tarzı çalışma;

 

İkrarın gerçek dışı olması ihtimali, bunun geri alınmasını gündeme getir­mektedir. Bu, bizim uygulamamızda da sık rastlanan bir olaydır. Fakat unutul­mamalıdır ki, ikrar nasıl gerçek dışı olabiliyorsa onun geri alınması veya geri alınmaması da öyle olabilir. Öyle durumlar olur ki, ikrar gerçekte doğrudur; ancak doğru olmadığı ileri sürülerek geri alınır. Bazı durumlarda ise ikrar ger­çek dışı olmakla birlikte geri alınmak istenmez; bazı durumlarda da ikrar gerçek dışıdır ve bu nedenle haklı olarak geri alınır.

Yukarıda ikrar konusunda çıkabileceğine işaret ettiğimiz sorunlar, ikrarın geri alınması veya alınmamasında da söz konusu olabilir. Sorgu işlemi yapan yetkili bu konuda son derece dikkatli olmak durumundadır[

Öztürk vd., s. 365. 

6 Mayıs 2023 Cumartesi

İkrar ve Öztürk vd., ekibi...

 

Sanığın yalan söylemesi de her zaman suçlu olduğunu göstermez. Konuyla ilgili bölümde daha ayrıntılı değerlendirme yapılacaktır. Fail, bir çok nedenle yalan söylemiş olabilir. Ancak ikrarın gerçek olup olmadığı konusunda muhatap değerlendirme yapmalıdır. Öte yandan Öztürk vd.’nin ileri sürdüğü gibi ikrar elde edebilmek için, ilgilerin hangi yöntemlere başvurdukları dikkate alındığında maddi gerçeğe ulaşmada ne büyük bir tehlike olduğunun anlaşıldığı eleştirisine katılabilmek mümkün değildir.[1]Maddi gerçeğe, ikrarla ulaşılabiliyorsa, bunda hiçbir sorun yoktur. Hukukta olağan durumun aksini iddia eden ispatla yükümlüdür. İşkence, zor kullanma, aldatma gibi yasak sorgu yöntemleri olağan bir durum değildir. Olağan olmayan durumların somut olayda gerçekleşeceği zannıyla ikrarın dışlanmasının hiçbir mantıklı izahı yoktur. Söz konusu durumun olağan bir durum olmadığının –işkence-zor kullanma-ilaç kullanma gibi hallerin ifade almada olağan olduğunu kabul etmenin- iddia ya da kabulü için suç örgütleriyle benzer düşüncelere sahip olmak ya da uygulamadan, hayatın olağan akışından habersiz olmakla açıklanması gerekir.



[1] Öztürk vd., s. 364.

E İÇERİĞİN UYUMSUZ OLMASI,

 

Öztürk, Bahri vd. s. 360 vd. 

Yukarıda açıkladığımız gibi, sanık açıklamaları (ikrar), DOĞRU OLDU­ĞUNDA, son derece kıymetlidir. Ne var ki ikrar uygulamada çeşitli sebeplerle her zaman doğru olamamaktadır. Bu sebeplerin en önemlileri bize göre ana başlıklar halinde şunlardır:

     Her insan sıkıntıdan, mahrumiyetten, acıdan, eziyetten kaçar. Mahkûm ol­ma korkusu genellikle sanığı yalan söylemeye iter. Bilindiği gibi, bu gerçe­ği dikkate alan kanun koyucu sanığın esasa ilişkin olarak yalan söylemesini cezalandırmamıştır.

     Uygulamada SORGU TEKNİK VE TAKTİKLERİNİN BİLİNMEMESİ; bazı yerlerde bilinse dahi çeşitli sebeplerle tatbik edilememesi, sanıktan sağlıklı beyanlar elde edilmesine engel olmaktadır. Bu teknik ve taktikler olmadan SANIĞIN YALAN SÖYLEYİP SÖYLEMEDİĞİNİ ANLAMAK MÜMKÜN DEĞİLDİR; daha doğrusu tesadüflere bağlıdır.

     Yine bu teknik ve taktikler olmadan SANIĞIN GERÇEĞİ SÖYLEMEME yolundaki DİRENCİNİN, İNSAN HAKLARI İHLÂL EDİLMEDEN, KI­RILMASI OLANAKSIZDIR.

     Bu teknik ve taktiklerin bilinmemesi; bilinse de uygulanamaması kovuş­turma makamlarını ZORA (ŞİDDETE) BAŞVURMAYA itmektedir. ZORLA ALINAN BEYAN GENELDE DOĞRU OLMAMAKTADIR. Çünkü sanığın oradaki yegâne düşüncesi kovuşturma makamlarının arzusu doğrultusunda bir beyanda bulunmak suretiyle o anda çektiği sıkıntı, korku, eziyet, acı ve ızdıraptan kurtulmak olmaktadır.

     İFADE ALMA VE SORGU, HEM DELİL ELDE ETME VE HEM DE SAVUNMA ARACI OLMALARI sebebiyle bir hukuk devletinin ceza muhakemesinde vazgeçilemeyecek iki işlemdir. BU İŞLEMLERİN ÖZ­GÜR İRADEYE DAYANMAMALARI durumunda fonksiyonlarını ifa edebilmeleri; iyi bir delil elde etme aracı olabilmeleri mümkün değildir. İyi bir delil elde etme aracı olamazlar; çünkü, bu suretle elde edilen delil, kural olarak, gerçeği yansıtmaz. İyi bir savunma aracı da olamazlar; çünkü, zora, şiddete başvurulduğunda esasen savunma söz konusu olmaz.

Sebep mi anlatıyor, aynı şeyleri mi tekrarlıyor, ne istiyor ne anlatıyor? 

İkrar ve Öztürk vd.,

 

Öztürk vd., tevilli ikrarla mahkumiyet hükmü kurulmasını eleştirmektedir.[1] Söz konusu değerlendirmeyi bütün suçlar açısından kabul etmek mümkün değildir. Öyle suç tipleri vardır ki ancak sanığın beyanı ile aydınlanabilir. Salt mağdurun anlatımlarına dayalı olarak hüküm kurulabilen dolandırıcılık suçu ile cinsel suçlar da sanığın anlatımları kendisi için olumlu sonuç doğurabilecektir. Bu nedenle mağdurun, suçun nitelikli halleriyle yapmış olduğu anlatıma istinaden hüküm kurulması gerekirken, sanığın suçun basit halini ikrar eden veya tevilli ikrarı ile sabit olan hali sanık lehine de sonuç doğuracağından tercih edilebilir değerlendirmedir.



[1] Öztürk vd., s. 297.

Bu da öztürk vd. Türkçesi

 

Keza, bir hâkimin zimmet suçuna ilişkin gerekçeli kararında, zimmete geçi­rilen parayı Devlete geri ödemek için anlaşma yapmak suçu tevilli yoldan ikrar etmektir demesi, halinde; aynı durumda olan başka sanıkların davasına baka- maz. Uygulamada baktığı vardır.


Öztürk vd., s. 183. 


Daha doğru düzgün Türkçe ifade edemeyenlerin, öğrencilerinin dava dilekçelerinin iyi olmamasına şaşmamak lazım...

Anlatım tarzı hem paranın zimmete geçirildiğini kabul eder hem de sanığın kabul anlamına gelen davranışını da gerekçesinde belirten hakimin; aynı durumdaki diğer sanıklar yönünden ihsası reyde bulunduğu değerlendirmesini içermektedir. Ancak bu anlatım tarzı kurumları esaslı olarak birbirine karıştırmaktadır. 

Üstüne üstelik bu anlatım "tarafsızlığı şüpheye düşüren durumlar" kısmında. 

Kısaca, Öztürk ve diğerlerine göre etkin pişmanlık hükümlerini uygulayan hakim, aynı dosyada diğer sanıkların dosyasına bakamaz....TARAFSIZLIĞI ŞÜPHEYE DÜŞER...


2 Mayıs 2023 Salı

Bu nasıl bir Türkçe?

 Sanığın veya ilk derece Cumhuriyet savcısının istinaf başvurusunda tartış­ma konusu yapmadıkları maddi tespitlerin istinafta tekrar incelenmesi de engel­lemez.

Yenisey/Nuhoğlu, s. 866 CMK 

Arif Nazım - Şehidin Destanı

TIBBİ ETİK