Öztürk
vd., tevilli ikrarla mahkumiyet hükmü kurulmasını eleştirmektedir.[1] Söz konusu değerlendirmeyi
bütün suçlar açısından kabul etmek mümkün değildir. Öyle suç tipleri vardır ki
ancak sanığın beyanı ile aydınlanabilir. Salt mağdurun anlatımlarına dayalı
olarak hüküm kurulabilen dolandırıcılık suçu ile cinsel suçlar da sanığın
anlatımları kendisi için olumlu sonuç doğurabilecektir. Bu nedenle mağdurun,
suçun nitelikli halleriyle yapmış olduğu anlatıma istinaden hüküm kurulması
gerekirken, sanığın suçun basit halini ikrar eden veya tevilli ikrarı ile sabit
olan hali sanık lehine de sonuç doğuracağından tercih edilebilir
değerlendirmedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder